Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 145 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Din ve felsefe açısından Tanrı'nın nasıl varlık olduğu O'nun varlığı kadar önemlidir. Muhtemelen bu yüzden teistik dinlerin felsefe-teoloji geleneklerinde Tanrı'nın varlığından ayrı bir tabiatının (mahiyetinin) olup olmadığı, ilahi sıfatların İlahi Zat'la ilişkisi önemli bir tartışmanın konusu olmuştur. Orta Çağda cereyan eden bu ayrıntılı tartışma felsefi teoloji açısından önemini bugün de korumaktadır. Günümüz analitik felsefesinde Tanrı'nın tabiatıyla ilgili tartışmalara bağılı olarak O'nun basitliği, s
İrfan geleneğinin 15. yüzyıldaki önemli temsilcileri arasında yer alan İbn Türke'nin Temhidü'l-Kavaid adlı eseri mezkur geleneği yansıtması açısından büyük bir önem taşır. Sözkonusu çalışma, halen Isfahan bölgesindeki bazı eğitim kurumlarından en çok okutulan eserler arasında yer alması sebebiyle önemli bir etkiye sahiptir. Bunun yanı sıra adı geçen eser, Meşşailikten İşrakiliğe, oradan da İbn Türke'nin, mezkur ekoller arasında sentez yapmaya çalışan bir alim olarak İslam düşünce tarihinde müstesna yeri var
İlk Müslüman filozof diye nitelendirilen Kindi, kendisinin de katkıda bulunduğu tercüme faaliyetleriyle İslam dünyasında felsefi ilimlerin teşekkülünde önemli rol almıştır. Fizik, metafizik, mantık gibi birçok alanda çeşitli eserler kaleme alan filozof, "İlk Felsefe" üzerine de müstakil bir risale kaleme almıştır. İlk Felsefe'nin İlk Hakikat/Gerçek'in bilgisi ve bu nedenle de ilimlerin en değerlisi olduğunu ifade eden Kindî, Tanrı'yı sebeplilik bağlamında ele alarak O'nu sebeplerin sebebi olarak nitelendirm
İnceleyeceğimiz problem kısaca, Tanrı'nın geleceği önceden bilmesinin insanın gelecek olaylarda irade özgürlüğünü ortadan kaldırıp kaldırmayacağıdır. Diğer bir deyişle problem, önceden bilinebilen insana ait bir davranışın özgür olup olmadığıdır. Bu problem, çoğu filozof ve teolog tarafından mantıksal bir dilemmadır...
Hayranlık duyulan felsefe! lşığm kızı! Bilgi ve bilgeliğin ailesi! Şayet sen o isen, belli ki sen henüz insan zihni üzerine doğmadın. bizi ışıklannla kutsamadın. (Ancak) onlar. aydınlatmak yerine fazlasıyla insan yetileri üzerine zahir bir karanlık bırakmaya yetti: aynca senin sunağına asla yaklaşmayıp senin etkin' de asla hissetmeyen mutlu fanilerin hoşlandığı şu güvenlik ve huzuru artık daha fazla rahatsız etme! Fakat eğer gerçekten sen yaratmış veya icat etmekte olduğun şu bulut ve hayaletleri uzaklaştır
Tükendi
Nasıl açıklanırsa açıklansın, sonlu, sınırlı bir varlığın eylemlerinin özgürlüğü için öne sürülen koşullar temelinde sonsuzun eylemleri tam olarak değerlendirilemez. Çünkü tanrısal failin aksine beşeri fail açısından kudret, bilfiil oluncaya kadar bilkuvvedir. Hâlbuki Tanrı tamamen fiildir. Bu ise onun mükemmel bilgisiyle ilgilidir. Beşerî fail açısından eylemine yönelik düşünce ve eylem arasında karmaşık zihinsel bir süreç işlemektedir. Oysa tanrısal fail açısından eylemlerine dair beşerî failde olduğu gib
Farklı dil, din ve ırk tasavvuruna sahip insanlar arasında yüzyıllarca esenlik ve barışı sağlayan İslam dini ve medeniyeti şimdilerde niçin yitik konumunda ve yeniden diriltmek için neler yapabiliriz? Filozoflara göre, insanın amacı dünyada mutluluğu (tahsilu's-saada) elde etmektir. Tanrı, insanlara dünyada refah, ahirette felahı sağlayacak ilkeleri (ed-Din) farklı zaman ve mekânlarda, farklı dillerde farklı uygulayıcılar (nebi/rasul) aracılığıyla göndermiştir. O halde mutluluğun elde edilmesi öncelikle Tan
Değişmez tek bir gerçekliğin olup olmadığını ve bu gerçekliğin felsefi alana yansımasını akıl-sezgi dualitesi çerçevesinde teorik tespitler ve pratik tartışmalar kapsamında ele aldığımız bu çalışmada "Dini ve mistik tecrübelerde evrensel öz var mıdır?" sorusunun açılımında birçok soruya cevap aranmıştır. Evrensel özün mahiyeti nedir? Dini ve mistik tecrübelerde evrensel öz varsa bu durum dini ve mistik tecrübelere güvenilir bir statü kazandırabilir mi? Dini ve mistik tecrübelerde evrensel öz yoksa bu tecrüb
Bu çalışma, yeni bir iddiayı dile getirmekten ziyade; Orta Çağ'da İslam dünyasında siyaset üzerine kafa yoran Farabi, Gazali, İbn Bacce, İbn Rüşd ve İbn Haldun gibi önemli düşünürlerin siyasal ve toplumsal hayatın farklı boyutlarındaki değerlendirmelerini, karşılaştırmalı olarak ele almaya ve mümkün mertebe onların günümüz açısından taşıdıkları değeri ortaya koymaya çalışmaktadır. Öte yandan bizim esas amacımız, siyasi-tarihsel bir çalışma yapmaktan ziyade, o dönemdeki siyasi-kültürel sorunlarla ilgili olar
İslâm kültür mirasının en zengin ve geniş parçasını oluşturan İslâm felsefesi, genel olarak Müslüman filozoflar ile İslâm medeniyeti ortamında yetişmiş diğer filozofların ortaya koymuş oldukları felsefî düşüncedir. İslâm felsefesi, İslâm'ın âlem, eşya ve insan, yani dünyaya ve hayata bir bütün olarak bakan temel esasları üzerine inşa edilmiş bir düşünce sistemidir. İnsanlığın inanç ve düşünce sistemlerinin buluştuğu bir zemin üzerinde bu felsefe, İslâm kültürü ortamında ortaya çıkmış, özellikle tercümeler v
Tanrı'nın özgürlüğüne ilişkin bir çalışmanın güçlükler içerdiği aşikardır. Bunlardan birisi, özgürlüğün tam olarak ne olduğuna ilişkin efradını cami' eğyarını mani' bir tanımın olmamasıdır. Her ne kadar özgürlük iki seçenek arasında bir tercihte bulunmak olarak anlaşılsa da, insanın karakteri, fiile ilişkin bilgisi, sosyal, ahlaki ve fiziki etkenler, insanın neyi tercih edeceğini etkilemekte ve bir anlamda insanın fiillerinin ortaya çıkışında doğrudan ya da dolaylı şekilde bir rol oynamaktadır. Söz konusu d
Bilinen tasavvurlardan bilinmeyen tasavvurlara geçişte, tanım mihenk taşıdır. Terim anlamıyla tanım/had, ortak ve ayırt edici unsurları kapsayan söz demektir. Burada tanım, bir şeydeki iki durumu tanımlar, birincisi, o şeyin cevherini/zatını tanımlar, ikincisi ise, onunla, kendisi dışındaki şeylerden ayıranı tanımlar. Burada tanım, tanıtımın/resmin zıddına, özlerden oluşmaktadır. Bu yüzden ta'rif, tanıtımı da kapsadığından tanımdan daha geneldir.  Çalışmamız, ağırlıklı olarak İslam Felsefesinde Tanım Risale
İnsanın bireysel anlamda yetkinleşmesi ve toplumsal düzenin inşasında dinî inancın ve ahlakın son derece önemli olduğu bilinmektedir. Bu iki alanın otonom yapılar oldukları şeklinde bazı yaklaşımlar bulunmakla birlikte, genel eğilim onların insan hayatında çoğu zaman kesişen bir yapı arz ettiği yönündedir. Bu konuya ilişkin yaklaşımlar, teolojik ve felsefi anlayışların belirlenmesinde temel bir nirengi noktasıdır. Din-ahlak ilişkisinin statüsünün belirlenmesine dair yapılan tartışmaların kökeni çok eski dö
İslâm felsefesini Yunan, Yeni-Eflâtuncu veya Helenistik felsefenin tercüme edilmesinden doğmuş bir felsefe olarak görmek, Orta Çağ ile Batı felsefesi arasında bir köprü olduğunu iddia edip onun özgün yönlerini görmezden gelmek, büyük ölçüde oryantalistlerin bakış açısıdır. İslâm felsefesi, sadece geleneksel birikimi aktaran bir felsefe değil, bu felsefeyi yorumlayan, bu düşüncelerden hareketle özgün düşünceler ortaya koyan bir felsefedir. Dolayısıyla İslâm felsefesi anlaşılmadan Batı ve diğer felsefelerin a
İsteyen okurumuz hayatı boyunca seyrettiği ve seyretmekte olduğu seyrederken de, ama farkında olarak ama olmayarak figüran durumuna düştüğü; bu minvaldeki oyunları hatırlayarak rahatlıkla bu repliklere eklemeler yapabilir. Fakat istikbal dikkate alındığında beklenilen, figüranlıktan (iletilenlik konumundan) kurtulup kendi varlık oyununun senaryosunu (iletisini) uzak ve yakın geçmişi ile hem dünde hem bugünde hesaplaşarak kendisinin (evrenselci bir ileten olarak) yazmasıdır. İşte bu anlamda, bu araştırma vas
Din felsefesi yapan bir teolog ya da filozof, dinsel olanın özüne inerken, elde ettiği teolojik verilere ve felsefi sonuçlara gereken önem ve değeri vermek durumundadır. Dahası, teolojik verilere ve felsefi sonuçlara verilen önem ve değer, araştırmacının zihinsel becerisinin, rasyonel çözümlemesinin ve bilimsel deneyiminin de devreye sokulmasıyla, konunun daha güçlü bir biçimde tartışılmasına büyük katkı sağlar. Okuyucu, bu eserde, din felsefesinin kimi iç dinamikler ve dış dinamiklerle bağlantılı bir öz
Felsefe, insanın Tanrı'ya ilişkin meselesidir. Nitekim mitoloji bize Tanrı'yı anlatmaya çalışırken felsefe Tanrı'yı anlamaya çalışır. Onun için felsefe soruları Tanrı hakkında olduğu gibi felsefe sistemi de tanrı kavramının nasıl kullanıldığıyla ilgili olmuştur. Kant'ın eserlerinde değişik biçimlerde ama belirli bir amaç doğrultusunda tanrı kavramının devamlı kullanılması çok önemli olduğunu düşündüğüm bir işe yarar: Genel olarak felsefenin ne olduğu anlaşılır. Bu nasıl mümkün olur? Tanrı kavramı yukarıda
Özlenilen düzeyde din felsefesi yapabilme, büyük ölçüde, din felsefesine gönül verme gerçeğinin yaygın bir bilinçlenme doğrultusunda ilerlemesine bağlıdır. Bu anlamda, işlevsel bir din felsefesi modeli, ne iyimserlik düzeyi yüksek bir gönlü kırabilir, ne sorunları derinlemesine tartışan bir aklı göz ardı edebilir, ne yönlendirici etkisi büyük olan felsefi düşünceyi daraltabilir, ne de insan yaşamına esenlik getiren teolojik veriye kayıtsız kalabilir. Okuyucu bu eserde, bir yandan genelde din felsefesine yö
Günümüzde öne çıkan ve örnek alınan din felsefesi modellerinin ancak düşünce ve tartışılabilir konu üreterek teoloji, felsefe ve bilim alanında işlevsel olabildikleri görülmektedir. Bu nedenle, geleneksel kültürümüz içten ne kadar zengin olursa olsun, bugün düşünce ve tartışılabilir konu üretmeksizin, din felsefesinde belli bir aşamayı yakalama ve özgün anlamda din felsefesi yapma olanağından söz edilemez. Okuyucu, bu eserde, bütüncül ve eleştirel din felsefesi modeli ışığında, din ve bilgi, din ve sevgi,
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 145 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4