Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 145 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Günümüzde farklı mantık sistemleri ortaya çıkmasına rağmen Aristoteles mantığı hala önemini korumaktadır. Çünkü günlük hayat ve içinde yaşadığımız dünya bu mantığa uygun işlemekte ve başarılı bir şekilde açıklanabilmektedir. Öte yandan diğer mantık sistemleri asıl olarak Aristoteles'in formel mantığı üzerine kendilerini oluşturmaktadır. Çok değerli mantık, diyalektik mantık veya bulanık mantık sistemleri iki değerli ve özdeşliğe dayanan Aristoteles mantığını eleştirse de yine bu temel üzerine kendi konumlar
Kötülük problemi din felsefesinin çokça tartışılan meselelerinden biridir. Teizm ve ateizm karşıtlığının odağındaki en önemli tartışma konusu şüphesiz ki, kötülüğün yarattığı mantıksal, tecrübi ve varoluşsal sorunlar ve onlara cevap olarak ileri sürülen savunmalar ve teodiseler olmuştur. Kötülük sorunu felsefeci ve ilahiyatçılar için entelektüel düzlemde yanıtlanmayı beklerken, bir mümin de tecrübe edildiğinde inancı için kriz oluşturan kötülük problemini, bireysel inanç dünyalarında anlam
Ebû Abdillâh Muhammed b. Ahmed b. Yûsuf el-Kâtib el-Hârezmî'nin (ö. 387/997) İslam düşünce tarihinin önde gelen alimlerinden olup Mefâtihu'l-Ulûm adlı eserinde lisan ilimlerinden, mezhepler ve dinler tarihine, fıkıh ve kelamdan ve felsefeye kadar geniş bir sahada ilmi değerlendirmelerde bulunmuştur. Hârezmi, Mefâtihu'l-Ulûm adlı eserin yazılış gerekçesini kendi ifadeleriyle şu şekilde açıklar: Bu ıstılahları bilmeye en çok ihtiyaç duyan kişi, dil ilminin fazileti elde etmek için bir araç olduğunu anlayan
Ahvalu'n-Nefs, felsefe tarihinde, klasik psikolojiye dair yazılmış en uzun makalelerden biri olma özelliğine sahiptir. Bu çalışma, İbn Sînâ'nın, Aristocu ve Yeni Platoncu kozmolojinin ve psikolojinin önemli oranda tutarlı bir harmonisini gözler önüne serer. İbn Sînâ, bu çalışmasında diğer çalışmalarına kıyasla, daha fazla ayet ve hadis referanslarına yer verir. Nefs konusunu ele alırken, yönteminde ve gerekçelendirmesinde vahye yer veriyor olması, İbn Sînâ'nın bilgi kaynaklarında vahyin konumunu anlamamız
Ta‘lîkât, İbn Sînâ'nın felsefe ve bilim alanında ne kadar mahir ve ne kadar çaplı olduğunu gösteren çok kıymetli bir çalışmadır. Bu eser, İbn Sînâ'nın bilim toplantılarında yapmış olduğu konuşmalardan ve sorulara binaen yaptığı bilimsel açıklamalardan bir araya getirilmiş bir eserdir. Levkerî'ye referansla, İbn Sînâ'nın öğrencisi Behmenyâr'ın bu açıklamaları bir araya getirdiği söylenmektedir. Bu yönüyle de İbn Sînâ'nın eserleri arasında ayrı bir değeri vardır. Bu eser sahip olduğu içeriğiyle, bilim ve fel
Gerek Prof. Dr. Mehmet S. Aydın hocamızın din felsefesine odaklanan, gerekse daha genel anlamda din felsefesinin meşruiyetini ve bugünkü durumunu değerlendirmeye çalışan bu makalelerin Türkiye'deki din felsefesi çalışmalarında nereden geldiğimizi ve nerede olduğumuzu daha iyi anlamamıza yardım edeceğini umuyoruz. Din felsefesinin Türkiye'deki gelişimine önemli katkısı olmuş olan hocamız Mehmet S. Aydın onuruna bu toplantının düzenlenmesinde, icra edilmesinde ve nihayetinde sempozyumda sunulan bildiril
İdealizm-realizm çatışmasının modern ve çağdaş felsefede insanı süje ya da obje olmaya zorlayarak buharlaştırdığı bir vasatta, varoluşsal boyutu ihmal edilmiş bir din anlayışı, insanın dünya üzerindeki yaşam serüvenini ve anlam arayışını dile döken anlatıları gerçek-kurgu polemiğine hapsetmiştir. Halbuki insan, tarih karşısında da zihinsel ve dilsel imkanlarla anlam üretici olma yetisine sahip bir varlıktır. Bu durum insanın aynı zamanda değer üretme süreçlerinde de sanılandan çok daha aktif olduğu/olabilec
Ölümsüzlük, insanın kişiliğini, eylemlerini, düşüncesini ve ölüm sonrasına dair umut ve özlemini belirleyen önemli problemlerden biridir. Bu nedenle ölümsüzlük problemi, düşünce tarihi boyunca birçok düşünür tarafından tartışılmıştır. Her düşünür kendi düşünce ve inanç sistemi çerçevesinde ölümsüzlük konusundaki düşüncelerini izah eder. Muhammed İkbal, bu konuda düşüncelerini ileri süren önemli düşünürlerden biridir. İkbal, insanın ölümden sonra kendi olarak varlığını sürdüğ
Harizmi'nin Mefatihu'l-'ulûm adlı eseri, iki makale, on beş bap ve doksan üç fasıldan oluşur. Eserinde mezhepler ve dinler tarihinden, fıkıh, kelam ve felsefeye kadar geniş bir sahada ilmi değerlendirmelerde bulunmuştur. Harizmi'nin bu eseriyle ilgili yapılan değerlendirmelerde nahve dair bölümün, özellikle gramer ve mantık arasındaki ilişkiyi ihsas ettirmeye çalışması nedeniyle dikkat çekici olduğu ifade edilmiştir. Elinizdeki çalışma, Harizmi'nin yukarıda bahsettiğimiz Mefatihu'l-'ulûm adlı eserinin Nahiv
Felsefe tarihinin katettiği yol üzerinde bir parça yürüme şerefine nail olan hemen herkes bilir ki felsefe daima sorgulayıcı ve çözümleyici bir etkinlik, filozof da hep sorgulayarak rahatsızlık veren bir at sineği olmuştur. Tıpkı Badiou'nun dile getirdiği gibi, her nerede sürekli bir uyum, çatışmasız ve emeksiz bir tatmin, muhalefetsiz bir iktidar ve temellendirilmeksizin kesinlik ve evrensellik talep eden bir sözüm ona hakikat/hakikatsizlik varsa orada mutlaka akla dayalı nedenlerle hakikat, özgürlu
İnsanlık tarihi boyunca hayatın anlamlandırılmasının en belirleyici unsuru Tanrı hakkındaki tasavvurdur. Bu tasavvurdaki farklılıklar, yaşantının geri kalan kısmında hem grup hem de birey oluşumlarını inşa etmektedir. O halde nasıl bir Tanrı'ya inanıyoruz ve bu Tanrı'nın evrendeki ve hayatımızdaki etkinliği nedir? Eğer "Mutlak Tanrı" inancını benimsiyorsak, Tanrı'nın yaratma, müdahil olma, emir ve yasaklar koyma, adalet, merhamet, ödül ve ceza verme gibi sıfat ve fiillerini nasıl anlamamız gerekmektedir?
Hikmet sevgisini, fikrî dünyalarının referans noktası olarak gören bütün düşünürler belirli bir hiyerarşik düzenin varlığını kabule meyletmiş görünmektedirler. Bu hiyerarşinin en önemli unsurlarından birisi, kuşkusuz insandır. "Kendini bil!" ve "Kim kendini tanırsa, Rabbini tanır." şeklindeki hikmetli sözlerin işaret ettiği ufuk, insanın bu hiyerarşideki konumunun tespitinin ne kadar önemli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. İslam Düşünce Geleneği'nin en önemli isimlerinden birisi olan Fahreddin
Din felsefesinin; yakin, delil, fayda ışığında varoluşsal inanç sorunlarını tartışırken, bu süreçte aldığı yolu derinleştirmesi, yüklendiği rolü etkinleştirmesi, seslendirdiği kali açık etmesi, takındığı hali temsil etmesi, sahip olduğu dili örnek biçimde kullanması, beslendiği gölü kendine yakın tutması, akıp gittiği seli iyi deneyimlemesi, tattığı balı yakından tattırması ve kokusunu aldığı gülü gerektiği ölçüde herkese koklatması gerekir.
Son dönemde empirist geleneğin evidensiyalist temsilcileri bazı metaforlara başvurarak Tanrı'nın insanlarla kişisel ilişki kurması gerektiğini, insanların Tanrı'nın varlığına ikna olmak için bunun önemli olduğunu ancak Tanrı'nın bu imkânı insanlara vermediğini iddia etmektedirler. Bu düşüncenin savunucuları bazı misaller vererek insanların zor duruma düştüklerinde Tanrı'yı aradıklarını ama bulamadıklarını belirtmektedirler. Din felsefesinde bu sorun "ilahi gizlilik" sorunu olarak ifade edilmektedir. Batı dü
Felsefe tarihi filozofların doğruluk ile ilişkilendirmek istediği tanımlar ve kavramlarla ele alınır. Gerçekliğin, iyinin, mutluluğun, faydanın ve daha birçok olgunun doğruluğa tekabül ettiğini görebiliriz. Günümüze gelindiğinde varlık ile dil arasındaki ilişkinin incelemesinde anlam ve bu anlamın doğruluk bağlamındaki inceleme konusu olmaktadır. Nasıl oluyor da bir dilde doğru olan başka bir dildeki karşılığının yanlış olduğunu söylüyoruz. Acaba diller bize doğruyu yansıtmakta yahut doğruyu ifade etmekte y
İnsanın yaşadığı mağduriyeti giderme iddiası içinde bulunan hümanizm, Tanrı-doğa-insan dengesini insan lehinde bozmuştur. Ticari kapitalizm ve sanayileşmeyle birlikte sekülerizm hakimiyeti meydana gelmiş, Tanrı geriletilmiş ve doğa sömürülme vasıtası haline getirilmiştir. 20. yy.da teknolojinin etkisiyle dönüşüm hızlanmış modernlikten postmodernliğe geçiş yapılmıştır. Teknolojinin vasıtalarıyla hümanizm radikalleştirilmiş transhümanizm sürecine geçilmiştir. Hümanizmin rasyonel ve deneysel insanı, yerini bio
İslam felsefe geleneğinin kurucu akımı olan Meşşâî öğretinin zirvesini gösteren fikirlere sahip filozof, hâkim ve hekim İbn Rüşd -Ebü'l-Velîd Muhammed b. Ahmed b. Muhammed el-Kurtubî- [ö. 595/1198] temel dinî ilimlerin yanı sıra astronomi, fizik, mantık, matematik, politika, psikoloji, tabiat ilimleri, tıp, zooloji, edebiyat, felsefe gibi ilimler de tahsil etmiştir. Aristoteles'in eserlerini şerh etmesi sebebiyle İslam âleminde Şarih, Latin dünyasında Commentator ve Averroes diye bilinir. Bilhassa Aristo
İslam felsefesi, "Hakikat"i burhan yöntemini merkeze alarak farklı perspektiflerden anlamaya çalışan modelleri bir "düşünce pazarı" kurarak sergilemeye çalışır. Hakikat adına bize kim, ne getirirse getirsin, ona şükran duyulması esas alınır; fakat bu şükran, sunulanın aynı şekilde kabul edilmesini gerektirmez. Eleştirel bir şekilde içinde bulunulan şartlar bağlamında yeniden yorumlanma ve yeniden sunum söz konusudur. Zaten tarih felsefesi açısından geçmişin aynen tekrarı mümkün olamaz, o halde yapılacak ol
Aklın krallık tahtından inerek yanılabilirliğini kabul ettiği ve kendi kendini yetersiz bulup eleştirdiği bir noktaya yürümesi, oradan da ortak aklın mecrasına doğru yol alması modernizmin bir fazileti olarak görülmelidir. Modernizmin aklı, bilimsellik/rasyonellik güdüsüyle hareket ederken dine karşı farklı stratejiler geliştirmişti. Ya dini, tıpkı Spinoza ve Kant'ın yaptığı gibi, bilimsel/rasyonel bir dile ve kalıba dökerek bir çeşit akıl dini yaratmış ya da farklı olarak deizmi ayrıcalıklı kılmış, ya din
Zamanın ne olduğu, bir fizik konusu olduğu kadar felsefe dünyasının da temel meselesi olarak Antikçağ'dan beri karşımıza çıkmaktadır. Zamanın doğrudan deneyimlenmeyen bir olgu oluşu meselenin çözümünü zorlaştırır. Zaman kimi filozoflar tarafından bir ‘varlık' problemi olarak ele alınmış, kimilerince de bir bilgi ve onun dahilinde bir zihin problemi olarak ele alınmıştır. Bu kitap, dolaylı yollardan tecrübe edip varlığı bilinen fakat dış dünyada bir nesne olarak gösterilemeyen zamanın ne olduğu problemini fe
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 145 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2