Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 145 kayıt bulunmuştur Gösterilen 140-160 / Aktif Sayfa : 8
Kısacık ömrü içinde XXI. yüzyıla iki önemli olay damgasını vardu: Bunladan ilki, 11 Eylül olayı ve ikincisi, 2004 yılının son günlerinde Uzak Doğu´da yaşanan tsunami felaketi. İlk olay, şimdilik, savaşın sonsuz ve insafsız mucitliğine dair bir işaret; ikinci olay ise, hakim olmaya çalıştığımız doğanan hiç de tanıdık omayan kuvvetlerinin bulunduğuna dair bir hatırlatıcı olarak görülebilir. Sanırım, hakim olmayacağımız bir kesinlikle beraber yaşamak zorundayız. Bana göre ahlak felsefesine dair düşünceler hepi
İslâm felsefesi, gerek İslâm medeniyetinin ayrılmaz bir parçası olarak gerekse Batı felsefesinin gelişmesinde bir basamağı oluşturması bakımından evrensel kültür içinde önemli bir yer tutar. Etienne Gilsonun deyimiyle, İslâm felsefesi bilinmeyince Orta Çağ felsefesi, Orta Çağ felsefesi bilinmeyince de felsefe bilinemez. İslâm filozoflarının ortaya koyduğu özgün görüşler, Orta Çağ Hıristiyan felsefesi ve Yeni Çağ felsefesi başta olmak üzere birçok felsefeye derinden etki etmiştir. Çağdaş İslâm felsefecileri
İslâm felsefesinde Meşşâî Okulun en önde gelen filozofu olan ve İslâm dünyasında eş-Şeyhür-Reîs, Batıda da Avicenna olarak tanınan İbn Sînâ felsefesinde metafizik büyük önem arz etmektedir. Kendinden öncekilere oranla daha açık ve daha metodik olan İbn Sînâ sisteminde metafiziği bir yönden aldığı İslâmî kültür doğrultusunda açıklarken, diğer yandan, birincisini bastıran felsefî kültürde Fârâbînin şerhiyle nüfuz edebildiği Aristo metafiziği ağır basar. Özellikle nefsin veya ruhun varlığı ve cevherliliği husu
James´e göre insanın ahlaki görevini yerine getirmesi, bir yandan kendisini incelemekle, diğer yandan varoloşu incelemekle olabilir. Ona göre, insanın ve oluşun ahlaki karakterini araştıran insanlar, hemen hemen sonsuz rizikolu bir göreve talip olurlar. O, bu kainatta insan benliği´nin özellikle de aktüel bilincin gerçekleşmesi için; iyilik, kötülük ve yükümlülüğün zorunlu olduğunu ifade eder. Zira her nerede canlı zihinler mevcutsa, orada asli görünümleri içinde iyi ve kötünün yargısı ile yükümlülüğün bulu
Plantinganın, Tanrının varlığını kanıtlamak için ontolojik argümanı yeniden yorumlayarak savunmasının yanında, klasik teistik argümanları eleştirerek, Tanrı inancını temel inanç olarak görmesi ve herhangi bir argümanla temellendirilmese bile rasyonel bir inanç olarak kabul etmesi bugün Batılı felsefe çevrelerinin ilginç tartışma konuları arasındadır. Plantinganın ana düşüncesi, dinî inançların rasyonel olması için doğrulanmış başka inançlar tarafından desteklenmek ve onaylanmak zorunda olmadığı şeklindedir.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 145 kayıt bulunmuştur Gösterilen 140-160 / Aktif Sayfa : 8