Rabbim!
Bu hastalıkla hitam bulacaksa ömrüm,
Tükenecekse bir bir sayılı günüm,
Sonumuzu hayırlı eyle.
Senden ancak ve yalnız budur dileğim.
Rabbim ne olur!
Dilime düzgünlük ver ki
Sana niyazımı güzel arzeyim,
Sonra huzurunda konuşamaz,
Konuşsam da dilim sürçerse çok utanırım.
Aklıma, fikrime, idrakime uyanıklık ver ki Rabbim,
Kelâmımı kibar kullanayım,
Ve söylet bana tâ derinden Kelime-i Şahadetini,
Kelime-i Tevhidini,
İşte budur senden son dileğim.
En büyük hazîne; Kurʻân-ı Kerîm, Peygamberimizʻin hayâtı ve ahlâkıdır. Ama o hazîneye tam anlamı ile sâhip olmak, hem öğrendiklerinle hareket etmek hem de bu hazîneyi çocuk ve torunlarına teslim etmektir.
Muhammed(a.s) elbette beşerdir, ama sıradan bir beşer gibi değildir. Belki taşlar arasında yakut ne ise, insanlar arasında Muhammed(a.s) de odur.
Sana çıkacaksa durmaz yürürüm,
Sonu sen çıkmayan yönü istemem, yolu istemem...
Ben senin ümmetinim, sensin benim efendim.
Senden gayrı, senden başka efendi istemem, sevgili istemem, istemem...
İnsan deriz. Anlaşılmaz, çözülmez bir şifre gibi. Bir ömür bir hikaye ve bu öyle bir hikaye ki binlerce öyküyü uzaktan, yakından etkiler. Belki hiç farkında olmadan akışı değiştirir. Bazı insanlar gelirler bu dünya denilen gölgeliğe ve bir ömür bırakırlar farklı köşelerine. Bir ses, bir anlam, bir anı gizlerler tarih denen bu karmaşık sarmalın içerisine. Tarih deriz geçmişin anlatımına.
Her ne kadar kendi başına döndüğü sanılsa da, olayların mekanı dünyayı. Aslında onu bir çeviren vardır perdeler arkasında
Siyaset, toplumun yaşamına doğrudan ve dolaylı etki eden çok önemli bir faaliyet alanıdır. insanın doğumundan ölümüne kadarki yaşam sürecinde siyasete duyarsız kalması mümkün değildir.
Siyaset, hayatın birçok yönüne pozitif ya da negatif etki eden mucizevi bir özelliğe sahiptir. Bu açıdan siyasetin toplum üzerinde mucizeleri söz konusudur. Siyasetin en önemli mucizesi ideal insan yaşamı için çaba göstermektir ve daha iyisini, daha modernini topluma sunabilmektir. Siyaset toplumun geleceğini inşa edebilmek,
Hz. Fatma'yı tanımak bir anlamda İslam'ı tanımaktır, tanıtmakta İslam'ı tanıtmaktır. Hz. Fatma İslam'ın ete kemiğe bürünmüş şeklidir çünkü. Hz. Fatma'yı öğrenmek ve öğretmek İslam'ın ve Kuran'ın daha doğru anlaşılmasına vesile olacaktır. Çünkü o babası gibi yaşayan bir Kur'andır.
Hz. Fatma'da Meryem'in iffeti ve adanmışlığı, Asiye'nin mücadelesi, annesi Hatice'nin cömertliği, Hz. Aişenin ilmi bir araya gelmiştir. Onun için Peygamberimiz 'Fatma tüm kadınların efendisir.'buyurmuştur.
'İnanıyorum ki günümüz
"Güneş dürülüp karardığında,
Yıldızlar dökülüp söndüğünde,
develer başıboş bırakıldığında,
Yabani hayvanlar toplanıp bir araya getirildiğinde,
Denizler kaynatıldığında,"
Nefisler amelleriyle birleştirilip şekillendirildiğinde,
Diri diri gömülen kıza, hangi suçundan dolayı öldü rüldüğü sorulduğunda;
Defterler ortaya serildiğinde,
Gökyüzü sıyrılıp açıldığında...''
Hayat bir yolculuktur. Annemizin karnından, o konforlu ve güvenli ortamından dış
dünyadaki belirsizliğin içine doğduğumuz ilk günden başlayıp yıllarca devam eden bir
yolculuk. Annemizden ayrılarak korkuyla adım attığımız dünyada bu yolculuk hiç kolay
olmaz. Daha doğduğumuz ilk an ayrılıkla başa çıkmak zorunda kalırız ve bu bizim
hikâyemizdeki en masum ayrılıktır. Bunu da zamanla anlarız.
Bugün bu kitabı elinize alarak da yeni ve zorlu bir yolculuğa daha başlıyorsunuz.
Buradaki yolculuk sizin yolculuğu
Âb-ı dünya içmişim
Keyfekeder günbegün yaşıyorken
Elemsiz, tasasız
Gökkubbeden habersiz
Gönül mihrabından
Safahata düşmüşken umarsız
Bir varmış, bir yokmuş diyerek
Masallar dinlerken çocukça
Uyumuşum, unutmuşum kendimi
Oynamış dünya benimle çocuk gibi
Onca yaşıma rağmen
Gülmüşüm, eğlenmişim
Sevmişim, sevilmişim
Âb-ı dünya içmişim
Evirmiş, çevirmiş beni dünya
Sihirbaz misali
Hokkabaz misali
Bir görünmüşüm
Bir kaybolmuşum
Sobelemiş dünya beni
Âb-ı hayat içmişim
Düşünebiliyor musunuz; Kudüs sokaklarında ıslandım... Yürüdüm Peygamberler şehrinin dar sokaklarında.
Arkadaşlar, Kudüs sokaklarında yürüdüm, diyorum. Yağmurlu bir teheccüd vakti, şehrin karanlık sokaklarından Mescidi Aksa'ya doğru yürüdüm diyorum anlıyor musunuz? Bu kelimeler içimdekileri anlatmaktan acizken ne demek istediğimi elbette yeterince anlamanızı beklemiyorum...
Kudüs sokaklarında yürüdüm... Allah'ım bu benim için ne güzel bir ikramdı. İçinde bulunduğun zaman diliminde anlaşılmazdı bazı şeyler.
Saat: 03.01
Dehşet anı!
Nereden geldiği meçhul ama her tarafı kaplayan uğultulu sesler...
Türkiye'de, Richter Ölçeğine göre 7,4 büyüklüğünde bir sallantı...
Nüfusun yoğun olduğu birçok yerleşim yerleri çocuğun beşiği gibi
sallanıyordu. Herkes şaşırmıştı. Evlerden kaçan kaçana...
Çığlıklar...
Feryat sesleri...
***
Umut, gözünü uzun süre kitaplardan ayırmadı. Dertlerini her zaman
kitaplarla paylaşıyordu. Sonradan buna Gizem'i de ekledi. Kitaplar-
dan uzak bir hayatı; sönmüş, çürümeye yüz tutmuş ve aşksız gör
Bazı kitaplar iyi ki vardır.
Onlar ile oturup konuşulur, birlikte susulur ve ıssız gecelerin yalnız yolcusu olunur.
Duygularınızın tercümanı, hislerinizin anlatıcısı ve yüreğinizin yerenidir.
Adı konulmamış bir şey vardır içinizde. Açtığınız bir sayfada size onun anlatıldığını görür ve sevinirsiniz. Belki biraz da hüzünlenir, ağlar ve dalıp gidersiniz bir başınıza...
Sevdiğine Yenilmek
Bir Mehmet Deveci kitabı...
İçinizdeki duyguların iki kapak arasında karşınıza çıkması sizi çok şaşırtacak.
Çocukları, ailesi, hayatı her şey gözünün önünden hızla geçiyordu. Üzerindeki kamuajı düzeltti. Birlikte bot bağlayıp, aynı dağda, aynı
toprağın üzerine tüfek çattığı şehit arkadaşları geldi gözlerinin önüne. Bu gece onlara kavuşma vaktiydi. Yıllarca bu devletin ve milletin
ekmeğini yemiş suyunu içmişti. İçini garip bir huzurun kapladığını hissetti. Sanki yıllardır bu anı bekliyordu. Yüzüne belli belirsiz bir
tebessüm yayıldı. Ölmek ve öldürmek için hazırdı. Abdestliydi. Bismillah diyerek ilk adımı atıp yür
Evet, Azad doğru yolda yamuk yürüyor. Keşke yanlışlarını düzeltse, günahlarını terk etse de doğru yürüse. Peki ya ben? Yamuk yolda doğru yürüyen zavallı biriysem?Doğru yolda değilsem? Doğruyu değil doğru yolu ıskalamışsam? Koşar adım yürüdüğüm yolun sonu koca bir pişmanlık ise? İşte bu beni adeta boğuyor.Yanılgı!Kendini Cennete giden yolda sanmak… Ancak cehenneme yolculuk yapmak! Aman Allah’ım! Ürküyorum. Nefesim daralıyor. Kalbim duracak gibi. Üşüyen sol yanımda soğuk soğuk terler oluşuyor.İnsan evvela içi
Üniversitedeyken bir arkadaşım Stefan Zweig'in eşiyle beraber intihar ettiğini söylemişti. Baya etkilenmiştim. Daha sonra kitaplarını falanokudum. Baya başarılı bir yazardı. Merak ettim hayatını araştırdım. Bazı benzerliklerimiz vardı. O da savaşı sevmiyordu. Barış ve insanlıktan yanaydı. Ben de bu benzerlikleri ve biraz ondan, biraz benden ve biraz bizim çağımızdan bir şeyler katarak ortaya harmanlanmış, kurgusal bir roman çıkarttım. Kitap onun belli bir hayat kesimiyle paralel işlenmiş tamamen kurgusal bi
Almak istediği karar ziyadesiyle önemli. Belki de tüm hayatı boyunca aldığı en tehlikeli karar bu olacak. Açlık ve felaketler zinciri anlamına gelen bu kararı almak belki bütün dünyayı çökertecek. Milyonlarca insan ölecek, devletler yıkılacak, hükümetler düşecek, yeni hükümetler kurulacak, tomurcuklar dallarında solacak. yerkürenin yüzü değişecek.Zira bu Üçüncü Dünya Savaşı'nı başlatma kararıdır. Bay Jonathan'a düşen görev ise en doğru zamanı ve ilk kıvılcımın nereden sıçrayacağını belirlemek. Bunun için de
Hayat, çokça dönemeci olan bir yol.
Bu kaçıncı dönemeç bilmiyorum ama ilk başladığım yere çıktı işte.
Zaman çokça geçmişse de burada bozkır hâlâ aynı.
Bu da bir şey...
Ya her şeyi değişmiş görseydim?
Gece son derece sessizdi. Ara sıra caddeden geçen araçların ışıkları pencereye vuruyor, karanlık odayı kısa bir süre aydınlatıyordu. Hafiften perdeyi araladı. Dışarıda yoğun bir kar yağışı vardı. Kar taneleri, sokak lambasının aydınlattığı bölgede, milyonlarca beyaz kelebeğin uçuşması gibi, daireler çizerek uçuşuyordu. Gözü yol kenarındaki ağaçlara takıldı. Ağaçlar telli duvaklı birer gelindi sanki. Havada uçuşan kar taneleri ise gelin ve damadın başına atılan bembeyaz konfetiler gibiydi. Derin düşüncelere
1939 yılında Malatya-Darende'nin Ayvalı kasabasında doğdu.
İlköğrenimini Ayvalı ilkokulunda tamamladı.
Çok genç yaşta; on beş yaşında evlendi. Çiftçilik ile iştigal ederken, kaza
sayılabilecek bir sebeple altı yıl hapis yattı. Hemen ardından vatani görevini
yapmak üzere iki yıl askerlik yaptı.
Bir süre sonra Adalet bakanlığında memur olarak göreve başladı. Açık ve yarı
açık ceza evlerinde usta öğretici ve şef olarak görev yaptı. Birkaç yıl sonra bu
görevinden istifa ederek ayrıldı ve kendi işini kurdu.
Halı
Daha önce "Adalar Adalılar isimli kitabımda genç yaşlarda
içinde yer aldığım sol siyasal görüş çevresinde yaşadıklarımı,
zamana ilişkin düşünce ve tenkitlerimi, 12 Eylül öncesi ve
sonrası özellikle Ulucanlar, Mamak ve Afyon cezaevlerinde
yaşananları anlatmaya çalıştım. Afyon cezaevinde bilhassa
düşünce ve inanç boyutunda İslam ile tanışıp özgürlüğüme
kavuşma serüvenimi okurla paylaşmak istedim. Mamak'tan
Mekke'ye isimli bu kitap ise dostların ve okurların tavsiyesi
üzerine yakın tarihimizin kısa bir anı-yaz
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.