Kendimle konuşacak zamanım olmalı. Zamanı biraz da kendime ayırmalıyım. Bu, sadece yastığa baş koyunca geceleri veya yolda yalnız yürürken olmamalı. Kendimi taltif, ikram ve moral sarmalında daha çok bulmam için zaman ve ilgimi esirgememeliyim.
İnsan kendine nasıl mı iyilik yapar? Bu sualin cevabı elbette muhteliftir, ama bize göre, unvanlardan soyuluştur. Dünyevî imtiyazlarınızı askıya alıyorsunuz ve düşünüyorsunuz: Allah ve siz. Sanki Haccdasınız, beyaz ihramlara bürünmüşsünüz. İmtiyaz (unvan-mevki-özelli
Sultan Abdülmecit zamanında Amerikaya savaş yardımı olarak gönderilen devecilerden Hacı Alinin sıra dışı romanı Doğudan gelen gizemli bir yolcuyla, kasabanın cesur ve hızlı kovboyu Yılan Jackin kesişen yolları Nerede biteceği belli olmayan olağanüstü bir macera... Çeteler, soygunlar ve ölümlerle dolu kasabada, kimliğini bulmaya çalışan genç kovboy, kendisini Doğudan geldiğini öğrendiği esrarengiz yolcunun karşısında bulur. Bir taraftan kasabanın çeteleriyle zorlu bir mücadeleye giren Yılan Jack, diğer yanda
Büyük bir 'adalet' mücadelesi!
Sabırla yoğrulmuş bir aşk hikayesi!
İdealistler, umursamazlar, hilekarlar, dürüstler...
Kasabadan şehre; bireyden aileye, devletten halka, Türkiye'den dünyaya...
Hayat labiretinde insanlığın doğruyu bulma çabası
Serinleten bir esinti
Hoş bir müzik
Güzel bir manzara tadında bir roman...
İnsan, okunması zor bir kitap gibidir. Tıpkı edebiyat gibi. Ama ruhunu keşfedince edebiyatı oluşturan kelimelerin... İşte o zaman cümlelerin narı, hemencecik kelimelerin nuruna dönüşür.
Aslında kelimelerin de insan gibi konuşma, görme, tatma, hissetme yetisi vardır.
***
Sensiz geçti dün gece
Sen çocuklar gözünde bir damla gözyaşıydın
Sensiz geçti dün gece
Sen çocuklar uçarken gökte arkadaşıydın
Sensiz geçti dün gece
Sen ay şavkında öpülen
Kızların sırdaşıydın
Sensiz geçti dün gece
sen billur parıltılı,
Sen yıldızlar sultanı
Şavkında uyuturdun gökyüzünde korkanı...
Sensiz kalınca tenha
Sensiz kalınca sema
Tüm yıldızlar yetim, doluştular şurama
Kor ateşler üşüştü, eteğime
***
12 Eylül, 1980 Saat: 03.00. Şiddetli bir depremle bütün Türkiye sarsıldı Ülke alabora oldu. Kimi yaralandı, kimi öldü, kimi sakat kaldı Psikolojik rahatsızlık geçirdi kimileri. Bazısı işinden oldu. Nice yuvalar yıkıldı; ocaklar söndü Siyasi, sosyal, ekonomik yapı çöktü. Toplumun hayat tarzı büyük bir yara aldı. Yöneticilerin haksız, acımasız ve keyfi yönetimleriyle herkes tedirgindi. Canından ve malından emin değildi kimse. Memleket karanlığa gömüldü. Önünü göremiyordu kimse. İşsizler çoğaldı. Hırsızlıklar,
Selahaddin Eyyûbi Haçlı saldırılarının karşısına sarp bir dağ gibi dikildi. Hıttin Savaşı ile 2 Ekim 1187'de Kudüs'ü Haçlılardan alarak 88 yıl süren Haçlı egemenliğine son verdi. Akabinde Hıristiyanların düzenledikleri III. Haçlı Seferini etkisiz hale getirdi. Bu eserde Kudüs için yapılan fedakârlıklardan bir bölüm bulacaksınız. Bu güzel belde için sergilenen kahramanlıklar bugünün direniş erleri için ilham kaynağı olmaktadır.
Selahaddin Eyyûbi, Haçlı saldırılarının karşısına sarp bir dağ gibi dikildi. Hıttin Savaşı ile 2 Ekim 1187de Kudüsü Haçlılardan alarak 88 yıl süren Haçlı egemenliğine son verdi. Akabinde Hıristiyanların düzenledikleri III. Haçlı Seferini etkisiz hale getirdi. Bu eserde Kudüs için yapılan fedakârlıklardan bir bölüm bulacaksınız. Bu güzel belde için sergilenen kahramanlıklar, bugünün direniş erleri için ilham kaynağı olmaktadır.
Kitapta yer alan fablların çoğu halk içinde yaşayan ve hikayelerden insan hayatına ilişkin gerçeklerden esinlenerek yazıldı. Kahramanlarının çoklukla hayvanlardan seçilmesi gerçeğin farklı bir dışa vurumudur.
Kendisi gibi düşünen insanların kanıyla sulanmış bu toprakları terkedecekti. Nasip olmamıştı işte. Yeryüzü yurttu artık kendisine. İnancını nerede yaşayabilirse, orası toprağı ve evi olacaktı. Miskin miskin, köşe bucak saklanıp solucanlar gibi bir delikte yaşamaktan bu yeğdi. Yahut mücadele edip, hayatı bu mücadelenin akışına bırakmak... Yüce bir davaya bağlanınca anlam kazanıyordu hayat...
Hikâyemiz olumlu bir süreçteydi ve bu durumda bize de hayır duasında bulunmak yakışırdı. Usulca köşemize çekilmeliydik ve gerçek dışı sayılmayacak bir yaşam sürdürmeliydik orada, yine kendi halimizce ve her zaman adet olduğu üzere, biz de... Hikâyeler de anlatmalıydık orada birbirimize; geçmişten ve gelecekten söz açmalıydık, anlattığımız hikâyeler bize ait olmalıydı ve altına hiç çekinmeden kendi imzalarımızı da atabilmeliydik. Öyle bir ufkundaydı ki konumumuz yeryüzünün, birbirimizden uzaklaşmıştık zamanl
Sevmek, sevebileceğince doya doya sevmek. En olumsuz hallerde bile mutlu olmak için bir nedeni olmak. Umut taşımak, umutlu olmak, umudu yaşamak ve insanlara umut taşımak. Umut istasyonu nda bekleyenlerin gözlerini yolda koymamak. Beni bilen bilir, bilmeyenler varsın Polyannacılık desinler modern terminolojilerden kelimeler aşırarak. Ben sevmeyi seviyorum. Umudu seviyorum. Umutla sevgiyi harmanlayınca hasadın büyüdüğünü yine modern dilde bir kavramla ifade etmek gerekirse, sinerji doğduğunu, bunun iliklerime
En güzel çiçekler solar, en güzel anlar biter en güzel saraylar yıkılır ama analık anayla kalır.. "Sürgün Öğretmen" ve "Çalınana Savaş" adlı romanlarıyla okuyucunun teveccühünü kazanan Hüseyin Karatay'ın "Ana" romanını da beğenecek ve elinizden bırakmadan okuyacaksınız... "Ana" bir gerçeğin romanıdır...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.