Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 920-940 / Aktif Sayfa : 47
Anadolu'daki işgal hareketlerine fiilen katılmayan Amerika Birleşik Devletleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun kaderini belirleyecek tüm uluslararası görüşmelerde yer almış bir ülkedir. Mondros Mütarekesi sonrasında İstanbul'a yerleşen Amerikan heyeti zaman zaman Anadolu'ya adamlarını göndererek savaşın gidişatı ve Türk halkının durumu hakkında somut bilgiler edinmiştir. Nitekim Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti, Doğu Anadolu'nun kalkındırılmasını sağlayacak bir projeyi kabul ederek Chester'e önemli ayrıcalı
Tükendi
Endülüs'te Felsefe, Din ve Siyaset İlişkisi kitabında Mustafa Yıldız, felsefenin ve dinin birbirine karşı ko­numlarını siyasal hayat bağlamında tartışmaya açıyor. Kitapta; Endülüs'te şekillenen felsefe geleneğinde özellikle ?Din ile felsefe arasın­daki çatışmanın kaynağı nedir? Dinî hükümlere göre bi­çimlenen bir siyasal sistem içerisinde bilim ve felsefenin yeri nedir? Din felsefeyi etkiler mi, felsefe dinî bilgileri sağlam bir kaynak olarak alır mı? Dinde anlamın belir­lenmesi neye göre olur? Dinî bilgile
Kızılelma'nın ortaya çıkışı ve onunla ilgili ilk bilgiler çok ama çok eskilere dayanır. İlk defa Altay dağları ile hazar gölü arasında gösterilen, Turan Zemin denen yerde, yani Türk Mitolojisinde Kızılelma'dan söz edildiğini tesbit edilebiliyoruz. Toplum önderleri, bilgeler, düşünürler ondan söz etmeye ya da onu tarif etmeye kalktıklarında, çok farklı şeyler anlatırlar. Bu sebepten Kızılelma konusunda fikir birliğine pek rastlanmaz. Hâlbuki tarihçi Peçevi İbrahim Efendi ve Evliya Çelebi eserlerinde anlatt
Ali Bademci; 2011 yılından beri âdetâ kan gölüne çevrilen, binlerce yıldır değişik etnik ve dinî gruba ev sahipliği yapan ve Türklerin on asırdır kendilerine vatan bilip asla ve kat'â terk etmeyi düşünmedikleri Suriye coğrafyasını, kadîm medeniyetlerden günümüze kadar tarihî seyri içinde ele alıyor. Türkiye'de bilhassa "Dış Türkler" konusunda yapılan araştırmalarda hep "Suriye Türkleri"nden bahsedilmesine rağmen ne yazık ki buradaki Türk nüfusa dair tatmin edici bir araştırma ortaya konamamıştır. Ali Bademc
Tükendi
Asya bozkırlarında göçebe kültürün güçlü temsilcileri olan Moğollar, XII. yüzyılın sonu ve XIII. yüzyılın başlarında Cengiz Han öncülüğünde büyük bir imparatorluk kurarak kadim uygarlıkların bulunduğu toprakların yeni yöneticileri olmuşlardı. As­ya'nın neredeyse tamamını bir asırdan uzun bir süre Moğollar yönetmişlerdir. Moğol­ların bu güçlü harekâtı hem kendilerinde hem de yönettikleri coğrafyada köklü deği­şimlerin yaşanmasına yol açmıştır. Bu değişimlerin büyük çoğunluğu kültür hayatı ve düşünce yapısı ü
"Sabahları sokakta duruyor, sırtımı binaların duvarlarına dayayıp kaldırımda koşuşup oynayan çocuklara bakıyor, onların yanına varıp onlarla beraberce oynayasım ve sevinesim geliyordu. Fakat kendilerini ürkütmemek için ancak uzaktan seyredebiliyordum. Gene de onlara bakarken kalbimin en derin bir yerinde hayattan büsbütün kopmadığımı hisseder ve gözlerimi kapatıp uzak Kırım'ı, Gurfuz'u görürdüm. Evet, orda. Dedemin, babamın kemikleri gömülü toprakta. Yalnız orada. Doğduğum topraklarda. Oranın göğü altında,
Tükendi
Time dergisi tarafından 2007 yılında açıklanan dünyanın en ünlü yazarlarına göre ?Tüm Zamanların En İyi On Kitabı" listesinde ikinci sırada bulunan Madame Bovary romanının ana karakteri Emma, romanın yazarı Gustave Flaubert'ten daha ünlüdür desek mübalağa yapmış olmayız. Yalnızca 19. yüzyıl Fransız edebiyatı içinde değil, bütün dünya edebiyatında büyük bir dönüşümün de habercisi olan Madam Bovary, derinlikli karakter tahlilleri, iç içe geçmiş olay örgüleri ve hepsinden önemlisi üslûbuyla bir klasik olarak a
Tükendi
"Türk milletinin sömürgeci devletlere karşı verdiği İstiklal Savaşı, diğer milletlere de örnek oldu." "17. yüzyılın asker, yazar ve coğrafyacılarından Orgeneral Kont Luigi Ferdinando Marsigli ilginç anekdotlar veriyor: 'Avrupalı malını bir Osmanlı limanına getirir. Boşaltır ve parasını alır. Ülke içerilerine taşıyıp satamaz. Osmanlı, bu malları mahirane bir şekilde bütün imparatorluğa dağıtır. Bazı mamullerde Türk işçiliği ile rekabet dahi mümkün değildir." " Padişah adına yayınlanan yasalarda devletin yü
Anadolu gibi şiir yazmak... Uluların mayaladığı hamur... İnsanî, ahlâkî ve İslâmî... Allah'ın güzel olarak övdüğü ne varsa her şeyin müşterekliği... Anadolu, ilâhî olanla beşerî olanın âbidevî mekânı... Beşerînin, kutsalın boyasına boyandığı yerin adı... Rengini, kutsalın renginden alan toprak, vatana teslim olurken, karakterini, üzerinde hayat sürene taşıyan Anadolu... İşte, İsmail Bingöl'ün şiirleri, Anadolu gibi... Zahiren bakanlar, kelime ve seslerin şiddetine çarparlar. Süssüz, düz ve dosdoğru... Sert
Tükendi
Tokat, Kastamonu, Denizli, Gaziantep... Fark etmez, herhangi bir Anadolu köyü işte. Sekiz on yaşlarında bir köy çocuğu nasıl yaşar, nerelerde koşup oynar, hangi ağaçlara tırmanır, hangi kuşların ardından bakar, güneşin batışına, ayın bazen ince bir hilal gibi, bazen yusyuvarlak bir ışık gibi gökte belirişini nasıl seyreder; Kabalı Köyü'nün Kepenek'i de öyle yaşar, öyle bakardı çevresine. Bakardı bakmasına da neler hissederdi; o çocuk yüreğinde hangi duygular coşar, hangi duygular sönerdi?.. Reşadiye'nin Kab
Şükrü Karaca şairdi. Tek şiir yazsaydı bile şairdi. Şairdi ama alışageldik şairler gibi kendi fildişi kulesinde mısraları, mazmunları, kafiyeleri, vezinleri ile uğraşan salt şair değil... Elini taşın altına koyan ve ülke meseleleri etrafında, üstelik de en zıtları buluşturan bir yaratıcı entelektüalizmin siperi şair... Siperi ve temsilcisi... Lütfi Şehsuvaroğlu Bir ateşe yakınlaştım. Hz. Musa'nın Tur dağında ilâhi ışığı ateş sandığında söylediği sözdür "ânestü nârâ". Yanar ve "ânestü nârâ" dersiniz. Yanman
Tanıdığımızı sandığımız ama tanımadığımız bir coğrafya... Bildiğimizi sandığımız ama bilmediğimiz bir tarih... Milletimizin ferdî mücadelelerde vücut bulan hazin hikayesi... İsyanlar, savaşlar, anlaşmalar... Gidip dönemeyenler; kalıp gelemeyenler... Yoksulluk ve hastalıklar... Destanlar ve ağıtlar... Eşref Kuşçubaşı'lar, Lawrence'lar, Wayman Buri'ler, Şeyh İdrisi'ler, Virfil'ler, Mihrali beyler... "Gece bir ses geldi derinden derinden / Beni mi çağırdı Yemen çöllerinden diye çarpan yüreklerimizin romanıdır.
En yaşlıları Bumin Kağan, en gençleri Turgut Özal olmak üzere kronolojik sıra takip edilerek yazılmıştır. "Tanıttığım şahsiyetlerin hepsinin Türk büyükleri, Türk dâhileri olmadıklarını sevgili okuyucularım hemen fark edeceklerdir. Daha mütevazı çapta büyükler de, Türk'e çok zarar vermiş birkaç kişi de alındı. Ancak çoğunluk, tarihimizin çeşitli alanlardaki dehalarından seçildi. Hiç unutulmasın, tarihin küçükleri de, tarihin büyükleri derecesinde milletlerin hayatını ve geleceğini şiddetle etkilemişlerdir.
Çocukluk yıllarımdan beri hatıralarıyla zihnimde yer et­miş, ruhumda ve gönül dünyamda iz bırakmış kişileri ve on­ların anılarını bu kitapta anlatmaya çalıştım. Dolayısıyla bunu bir nevi hatıra-portre denemesi olarak görebileceğimiz gibi, aynı zamanda da benim ?ömrümün aynası" diyebileceğim bir kitaptır. Hatıraları okurken kendinizi, kimi vakit sınıfta ders dinlerken, kimi vakit savaş meydanlarında veya esir kamp­larında veya şiir ortamlarında, hatta heyecanlı ve nükteli sohbetlerin içinde bulacaksınız. Kit
Doç. Dr. Cevdet Kırpık'ın büyük bir titizlikle kaleme aldığı Osmanlı'da Şehzade Eğitimi, temelde Osmanlı tarihi boyunca şehzade eği­timinin özelliklerini ve zaman içerisinde geçirdiği değişimi ele almak­tadır. Ancak Osmanlı'ya gelinceye kadarki tarihî mirasın daha iyi an­laşılması için İslâm öncesi ve İslâmî dönemdeki hanedan üyelerinin eğitimlerine de değinilerek Türk tarihi boyunca hükümdar yetiştirme yöntemlerindeki anlayış, uygulama ve metot alanındaki değişim ve süreklilik göz önüne serilmiştir. İyi bi
"Erdemli tabip, erdemlerden birini kazanıp, diğerlerini kazanmamazlık etmemelidir. Zira erdemlerin hepsi doğru bir çizgi üzerinde dizilmiş gibidir. Tıp tahsil etmek isteyenin, evvela zaruri olarak felsefe öğrenmesi, sonra da tecrübe kazanarak bilgi ve becerilerini artırması ve nihayet filozof olması gerekir. Bunun için her hangi bir burhan getirmeye gerek yoktur."
"Destanı öksüz, sükûtu derin" bir milletiz. Yunan mitolojisine en ince ayrıntılarına kadar edebiyatımızda ve sanatımızda yer vermeyi -batıyı takliden- gıpta ile yerine getirirken, Türk destanlarındaki yiğitlik sembolü alpların, ışıktan yaratılmış iffet timsali kadınların, insanî karakter kazanmış atların, efsunlu pusatların, ağaç, su, toprak, dağ gibi tabiat varlıklarının Türk dünya görüşü ve esâtirindeki fevkalâde konumlarını, hepsinden öte Türkçenin asîl sadeliği içinde gizlenmiş heybetli güzelliğini ve g
Tükendi
Sana ulaşsın diye kimsesizlerin feryâdı; Açık bıraktın dilek-umut kapılarını. Ey Ayın, Güneşin, yıldızların köle olduğu! Bir senin kapın açık, bütün kapılar kapalı.
Dört ciltten ve yüz müstakil bölümden oluşan eser, konuları ve ele alış tarzıyla Türkçemizde bir ilktir. Yazdıklarıyla adlarını ölümsüz kılmış yetmiş dokuz romancının, Batı Edebiyatı tarihinde yeri olan klasikleşmiş yüz romanı hakkındadır. Roman okurken nelere dikkat edilmesi gerektiğini açıklaması ve belirlediği yöntemleri farklı romanlara tatbik etmesi bakımından önemlidir. Yazarın hayatı anlatılır. Bütün romanların belli başlı karakterleri romana tesir eden özellikleriyle tanıtılır. Olay örgüsü ana hatla
"Yazarının son ciddi eseri olarak nitelediği romanıdır. "... Yok Burası koridor değildi! Kötü kimseler elinden tutup Kirovograd yoluna götürmüşlerdi onu. Kirovograd yolundaydı İzmail Tavlı. Kirovograd yolunun çamurları içine düşüp ölecekti. Kimse görmeyecekti; kimse ilgilenmeyecekti. Kendisini gören biri, "Ölü dirilmez! Onu bırak ve yürü," diyecekti. Sese başka sesler katılacaktı. "Yürü! Yürü! Yürü!"
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 920-940 / Aktif Sayfa : 47