Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 252 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7
Fıtri ve vahyi olanı hayatın dışına iten her türlü yabancılaşmadan hicret edip tevhid ve adaletin kimlik ve kişilik aşılayan muhkem alanını oluşturmak her Kur'an talebesinin öğrendiği temel görevdir. Tevhidi değerlere sahip çıkanların köklerinde ıslah veya öze dönüş hareketlerinin tarihi derinliği vardır. Bu derinlik, müslümanları İslam'a salt bir tarz-ı siyaset olarak yaklaşma pragmatizminden koruduğu gibi, onlara İslami direnişin ve Kur'an nesli inşasının sorumluluğunu da yükler.
slami ihya hareketleri üzerine yapılmış olan çalışmalar, özellikle Iran ve Arap dünyası üzerinde yoğunlaşmış, bunun neticesinde Islamcılığın tarihine ilişkin perspektif biraz dar kalmıştır. Kapsamlı bir teorik çalışma diğer coğrafyalardaki hareketleri de hesaba katmak durumurdadır. Cemaat-i İslami, İslami ihya hareketlerinin en eski ve en etkilililerinden birisi olup İslami bir ideoloji ile islam'ın modern inkılâpçı bir yorumunu hayata geçirme amacına matuf bir soysal hareket biçimi geliştirebilmiş ilk İsl
Hizbu't Tahrir, evrensel bir İslami hâkimiyetten bahseden ve dikkate değer iddialara sahip bir hareket olarak ne istiyordu, hedefi neydi? Nispeten sınırlı sayısal gücüne ve fiili siyasi nüfuzuna rağmen gittikçe ağını genişleten, uluslararası bir teşkilat kuran bu hareketin menşeini 1940'ların sonlarında Kudüs'te bulmak mümkün. Daha spesifik olarak bu hareket, Osmanlı İmparatorluğunun parçalanmasına, topraklarının ulus devletlere bölünmesine, İsrail'in kurulmasına ve Müslüman toplumların neo-emperyalizm kar
Tarih boyunca cesaret, şecaat, dirayet, kararlılık sahibi olmayanların,tarihe müdahale edebilecek eylemlerde bulundukları görülmemiştir.Tarih, kimi dönemlerde, kimi mücadeleleri, siyasetleri,reelpolitik tavra sevk edebilir, bu mümkündür ve anlaşılabilir bir durumdur. Ancak, sürekli reelpolitik tavrı alışkanlık hâline getirenler bunu, korkaklıkları sebebiyle yaparlar. Dünyevî akıl her zaman işe yaramayabilir. "Kafalarımız reelpolitikten, gönüllerimiz İslam'dan yana" yaklaşımı,dürüst bir yaklaşım değildir.
Tükendi
Günahınızı Nasıl Görüyorsunuz? Şeytanın çok uğraştığı insanlar. Nasıl yaşıyorsanız öyle öleceksiniz, nasıl ölüyorsanız öyle muamele göreceksiniz, insan bu... Çeşitli lâtife ve duygular hükmediyor şahsi âleminde... Bir bakarsınız dünyalar onun olur, huzur ve saadetine diyecek yok... Bir bakarsınız ki, bir kaşık suda boğulmuş, bir araya gelen basit olaylar birleşerek ceviz kabuğu içine sokmuştur onu. O kadar sıkılmış, o kadar daralmış ki, nerdeyse intiharı bile aklına getirip hayatını bile sona erdirmeyi düşü
İmâm-ı Rabbânî'nin seçkin sahabe olan Ehl-i Beyt sevgisindeki ölçüyü Ehl-i sünnet kimliğine iliştirdiği görülmüştür. Ona göre her insan, Hz. Peygamber sevgisinin bir uzantısı olarak sevilmelidir. Onun işaret ettiği zatlar, onun tavsiye ettiği şekilde sevilirse fayda, yoksa zarar verir. Hıristiyanlar Hz. İsa'yı sevmekten fayda değil, zarar görmüşlerdir. Çünkü onlar Hz. İsa'yı Allah için değil, Allah olarak sevmek gibi bir ölçüsüzlüğe düşmüşlerdir. Şia da Ehl-i beyti sevmekten değil, onları Hz. Peygamber'in y
Tükendi
İslâmcılığı, İslâmi olanın sürekli bir yorumu olarak algılamak mümkün. Bu algı İslâmcılığı tekfir hastalığından kurtaracağı gibi, değişen ve gelişen şartları değerlendirerek İslâmcılığı geçici olmaktan kalıcı olmaya taşıyacaktır İslâmcılığın Türkiye serüveni, Türkiyenin gelişim ve değişim dinamiğine bağımlı olarak değişen sürekli bir gelişim dinamiğine sahiptir. İslâmcı grupların da, kendi aralarındaki farklılıklar bir tarafa, bu gelişim ve değişim dinamiklerinden etkilendikleri açıktır. O bakımdan İslâmcıl
İnsan olmanın nihai özelliği inanmak, inandığına göre hareket etmektir. Bütün varlıklar, düzenlenmiş programa göre hareket ederler. Bunların içinde canlı dediklerimiz, yine programa göre hareket ederler ve fakat katı kurallar ve ilişkiler biraz esnemiştir. Bu varlıklar için inanç, zorunluluktur ve programı takiptir. Canlıların içinden insan ise daha esnek ve çok yönlü hareket edebilen varlıktır. İnsan için inanç, programı bilinçli ve hürriyet içinde takiptir. Kabul etmiş olduğu hedefi şaşırmamak üzere bir y
Tükendi
Türkiye'de İslam, Batıda modernitenin ortaya çıkması, modernizmin İslam dünyasında yaygınlaşmasıyla birlikte çok farklı şekilde algılanmaya, anlaşılmaya başlandı. Müslümanların Batı karşısındaki yenilgisinden sonra İslam bir "din" olmanın ötesine taşınarak "ideolojik" yönelimlerin kapsamı içinde değer kazandı. Temel hatlarıyla İslamcıların, Kemalistlerin (Batıcıların) ve Muhafazakârların (Milliyetçilerin) Türkiye'nin gelişmesi ve güçlenmesi için, Müslümanların yeniden Batı karşısında üstünlüğü ele geçirmesi
Tükendi
Delikanlının, yaşadığı hayatla ilgili aklına ciddi sorular geliyordu. Ben kimim? Sadece anne-babamın evladı olmaktan öte, ben kimim? Kimin nesliyim? Birbirine dolaşmış iplik yumakları gibi karmakarışık his ve fikirlerden kurtulup da bu soruların cevaplarını bir türlü bulamıyordu. Delikanlı bu sorularına cevap bulabilmek icin derin düşüncelerle önündeki tarih kitabının sayfalarına bakmaya devam ediyordu. Uyku ile uyanıklık arasında, âdeta bir zaman tüneline girmişçesine bir rüya görmeye başladı.
Bu eserde yayımlanan yazılar iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde sünnetin anayasal niteliği konusunda benimle Dr. Abdulvedud arasında yapılan yazışmaların tümü yer almaktadır. İkinci bölümde ise Pakistan Yüksek Mahkemesi üyesi Hâkim Muhammed Şefinin 21 Temmuz 1960ta Reşide Begüm davasında Şihabüddin ve arkadaşları adına verdiği kararın metni ve onunla ilgili ayrıntılı eleştirim yer almaktadır. Bu her iki bölümde okurlar, bir yandan sünnet inkârcılarının tüm meselelerini ve delillerini kendi ifadeler
Tükendi
Modern olanın Müslümanlar üzerinde yarattığı etkilerden doğan İslam Çağdaşçılığının, çağdaş durumu İslam açısından meşrulaştırmaktan başka bir amacı ve sonucu olmadı.Kur´an ve tefsir bağlamında son on yılda cereyan eden tartışmaların bir hasılasını veren Çağdaş dönemde Kur´an´a ve Tefsire ne oldu?, sadece Kur´an metni okunarak, fakat onu yorumlayacak ortam İslam dışından seçilerek üretilecek öğretinin, aslında İslam değil, başka bir şey olabileceğini gösteriyor.
Tükendi
Bu mezhebin İslam bilim ve düşüncesine yaptığı katkıları; oluşum süreci, fikrî arka planı, zihniyet dünyaları, metotları ve bilimsel anlayışları bağlamında değerlendirmek oldukça önemlidir. Ekolün oluşum seyrini ve öğretisinin teşekkül sürecini ortaya koymayı hedefleyen bu kitap, İslam düşünce geleneğinin akılcı boyutunu tanımak isteyenlerin ve sözü edilen alanda araştırma niyetinde olanların ilgisini çekti. Bu yüzden ilk baskısı tükendiğinde kitaba ulaşamayanlardan gelen talep üzerine ikinci baskısı düşünü
Fatıma'nın evinden bir adam çıkar. Yalnız ve kimsesizdir! Bomboştur elleri! Karanlığa ve zulme karşı yürüyüşe geçmiştir. Ölümden başka bir silahı yoktur! Ancak o, "güzel ölme sanatı"nı yaşamdan iyi öğrenmiş bir ailenin çocuğudur. Bu dünyada "Nasıl ölünmesi gerektiğini" ondan daha iyi bilecek bir kimse yoktur. Şimdi dünyaya hükmeden düşman, bu bilgiden yoksundur. Dolayısıyla bu yalnız kahraman, düşman ordusuna karşı üstün geleceğinden öylesine emindir ki onu bizzat karşılamaya çıkar.
İmanın rasyonel temele dayanması hem onun tutarlığı hem de ahlakiliği açısından öenmlidir. Buna ek olarak şüpheden arınmamış bir inanç korkuların bastırıldığı bir kabul edilir. Bu yüzden imanını akli delillerle test etmekten kaçınan ve sadece hayatının bir anında bir şekilde edinmiş olduğu imana sarılan insani inancından çalıntı hazlar alıyor ve kendisini risk altında hissediyor demektir. Bu bağlamda imanda tahkik, onun aklileştirilmesi çabasının yanı sıra duygusal yaşantının da dışa vurumunu toplumda yaygı
1844te Mısırdaki Sina Çölünün kıyısında, İstanbuldaki Rum-Ortodoks Kilisesine bağlı Azize Katherina Manastırında, bilinen en eski İncil parçalarını barındıran parşömenler bulunmuştu. Eski diller uzmanı ve hayatını İncilin özgün metnini bulmaya adamış Constantin Tischendorf, Hıristiyanlığın geçmişini ve gizlerini aydınlatacak 4. yüzyıldan kalma Sina Kodeksini, şaibeli biçimde manastırdaki keşişlerin elinden Avrupaya kaçırmıştı. 19. yüzyılda, önce Leipzig Üniversitesine ve Çarlık Rusyasına getirilen, sonrasın
Tükendi
Resûl-i Ekremin kutlu doğuşuyla birlikte temiz olmayanların yüksek semâvî bilgilere uzanan eli kesildi ve engellerin, yol kesenlerin ortadan kalkmasıyla Onun semâvî talebeleri için, ledünnî ilimlerden faydalanma zemini oluştu. Dolayısıyla, O, ümmîlere, içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderendir (Cuma: 2) ayeti üzerinde düşünerek anlıyoruz ki, Yüce Allah, dünyanın bütün ümmilerinin (insan ve insanın dışındakilerin) arasından Resûl-
Tükendi
İslâm düşünce tarihinin en canlı tartışmalarının konusunu din-felsefe ilişkileri oluşturmuştur. Bu alanın en önemli akımı olan Meşşâîler, mantıktan fiziğe, metafizikten ahlâk ve siyasete uzanan bir felsefe anlayışı geliştirmişlerdir. Öte yandan Gazzâlî ile başlayan bir süreçte Meşşâî filozofların özellikle mantık, metafizik ve psikoloji alanlarındaki görüşleri eleştirilmiş; İbn Rüşd, bu eleştirileri felsefe adına cevaplandırmaya çalışmış; böylece düşünce tarihimizde, felsefe eleştirisi ve savunusu çerçevesi
Tükendi
Türk-İslâm Düşüncesi, felsefe, kelâm ve tasavvufa dayanan bir disiplindir. İslâm coğrafyasında yetişen Türk asıllı düşünürlerin bu sahalarda ortaya koyduğu dünya görüşleri ve sistemlerini inceler. Elinizdeki bu kitap, Prof. Dr. İsmail Yakıtın, bir Türk felsefesinin mevcudiyetini ispat için Türk-İslâm düşüncesi üzerine uzun yıllar emek vererek hazırladığı ve her biri farklı zaman ve yerlerde yayımladığı makale ve tebliğlerinin sistemli olarak bir araya getirilmiş hâlidir.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 252 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7