Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 313 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Türkiye'de eğitimin genel sorunlarını kime sorsanız, bir çırpıda sayabilir. İşte 'okullarımız nitelikli eğitim veremiyor', 'okul binaları yetersiz', 'materyaller çağa uygun değil', 'öğretmenler çok zor koşullarda çalışıyorlar', 'sistem sık sık değişiyor', 'mezunlar iş bulamıyor' vb. vs. Bu tür sorunların iktidar medyasında, üniversitelerde ve sendika gibi çeşitli çevrelerde yıllardır tartışıldığını biliyor, kimi çözümler önerildiğini görüyoruz. Ama şimdiye değin ne yapıldıysa, ülkenin eğitim sisteminin, hem
Gündelik yaşam içerisinde insanoğlunun kullandığı kelimeler bir sıraya konulsa sanırım "eşek" kelimesi ilk on arasına girer. Bu kelimeyi öylesine sevmişiz ki "eşek" yetmemiş bir de şeddelisini türetip "eşşek" demişiz. Niçin anlayışsız insanları bu hayvanın ismiyle vasıflandırıyoruz? Niçin bir işe yaramayan insanları bu hayvanla kıyaslıyoruz? Niçin bir şey öğrenemeyen insanları bu hayvanla tarif ediyoruz?Elbette bunların bir izahı var. Ama asıl can alıcı soru şurada: Acaba üzerinde hükümranlık kurul
Yaratıcılığı her boyutuyla ele alan ilk Türkçe kaynak olma özelliğini koruyan Yazma Cesareti, yeniden okurla buluşuyor. En sağlıklı içgüdümüz, yaratıcı içgüdümüzdür. Her birimizde doğuştan var olan bu içgüdü biteviye kendisini gerçekleştirmek için çalışır. Ne var ki aynı zamanda kendimizi gerçekleştirme güdüsü olan yaratıcı içgüdüyü dünya dört bir yandan baskılar. Hayat hiç kimsenin yazmasını, herhangi bir alanda yaratıcı olmasını istemez. Doğduğumuzda nasıl bir hayat yaşayacağımız çoktan belirlenmiştir v
1950 sonrası Batı edebiyatında yürütülen çalışmaları ve bu çalışmaların odağındaki kavramları Türkçeye kazandırma çabaları kısır kalmıştır. Ara çalışmaların önündeki ilk ve en önemli sorun, bu metinlerin düşünce dünyamızda tutunacak bir yer bulamamasında aranmalıdır. Çünkü o ya da bu nedenle sözü edilen çalışmalara duyulan ihtiyaç geri bırakılmakta ve konuya yönelik uğraşlar genellikle bireysel boyutta kalmaktadır. Oysa anılan yazınsal yönelişlerin bizlere ve bizim edebiyatımıza yarar sağlaması için ana çal
Tükendi
Paranın gücü vicdanınızı satın almaya yeter mi? Soluğun Mucizesi romanıyla tanıdığımız Yunan yazar Dimitris Sotakis'ten, tüketim kültürü ve paranın hegemonyası üzerine keskin bir eleştiri: Romanyalıyı Yiyen Yamyam. Dünya gündeminden hiç düşmeyen ulusaşırı göç olgusunu sarsıcı bir aşk hikâyesiyle harmanlayarak; insanların mutluluğa ulaşma yolunda ne denli acımasız olabileceğini gözler önüne seren bu metaforik roman, aykırı bir vahşi kapitalizm hicvi sunuyor. Okuru kendi vicdanıyla baş başa bırakarak mutlu
Terry Eagleton'ın hem hayatını hem de düşüncelerinin gelişim seyrini gözler önüne seren bu söyleşi, sadece edebiyat kuramıyla değil kültürle, düşünce tarihiyle, sosyoloji ve Marksizmle ilgilenenlerin de dikkatini çekecek derinlikte tartışmalar barındırıyor. Eleştirmenin Görevi, siyasetten edebiyata, etikten estetiğe, Terry Eagleton'ın üzerinde durduğu hemen hemen tüm alanlarda, fikirleriyle deneyimlerinin birbirini nasıl beslediğini gösteriyor. Bir edebiyat eleştirmeni ama aynı zamanda siyasi bir figür ola
Tükendi
"İnsanlık, tarihin hiçbir döneminde bu kadar kuşatılmamış, özgürlüğü bu kadar elinden alınmamıştı. Başta medya teknolojileriyle kesintisiz olarak ses, yazı, resim ve hareketli görüntülerin bombardımanı altındayız. Bu bombardımanın etkisiyle özgür olmadığımızın, algılarımızın düzenlendiğinin ve belirlenen sınırlar içinde yaşadığımızın ayırdında değiliz. Orwell'ın kehanetinin gerçekleşmesi bir yana, Houxley'in Cesur Yeni Dünyası'nda yaşıyoruz. Her şeyi şova, alınıp satılan metaya dönüştürerek kendi bedenlerim
Edebiyatı ve sanatı bir üretim faaliyeti olarak gören yaklaşımınöncülerinden olan Pierre Macherey bu çalışmasında ideolojinin edebiyat alanında nasıl işlediğini göstermek üzere bir teorik çerçeve kurarken Tolstoy'dan Borges'e, Jules Verne'den Balzac'a, Defoe'dan Rousseau'ya farklı yazarlar ve eserler ışığında edebi üretimin temel sorunsallarını tartışıyor. Edebiyat eserini kendi nesnesinden mahrum bir söz ve hezeyan olarak kavrayan öznelci/izlenimci görüşe karşı eserin dolayımlayarak temsil ettiği ideolojik
Tükendi
"Bu kitap, göz alan, merak uyandıran ve hayran bırakan bir enginlikte bilgiyle dolu." -Helene Cixios Sayfalarını "Başlangıç" ile açan ve "Son" ile bitiren bu kitap; bilinen unsurlardan ("karakter", "anlatı", "yazar") biraz daha alışılmadık olan unsurlara ("sırlar", "haz", "hayaletler") uzanan çeşitli konuları barındırıyor. Bennett ve Royle, soyut "izm" kavramlarına bel bağlamak yerine, karmaşık fikirleri doğrudan edebi eserlerle örneklendirerek onları başarılı bir biçimde izah ediyor. Böylece sözgelimi Ja
Tükendi
Kitle katliamları "modernite"nin, hatta "demokrasi"nin ya da aksine "medeniyetin çöküşü"nün veya "barbarlığın geri dönüşü"nün doruğa ulaşmasının bir göstergesi midir? Bu katliamları işleyen kişiler "sıradan" mı yoksa "psikopat" olarak mı nitelendirebilirler? Holokost vakasının başlı başına tarihsel bir tekilliğe, eşsizliğe sahip olduğu ya da diğer soykırım örnekleriyle kıyaslanabilir olduğu söylenebilir mi? Elinizdeki kitap, yirminci yüzyılda meydana gelen yaklaşık yirmi adet kitlesel imha olayının analizi
Türk edebiyatında eleştiri, en sıkışık alanlardan biridir. Gazete ve dergilerde yazan eleştirmenler kavram kullanmaya uzak durup yüzeysel iddialarla oyalanırken akademi öznel değerlendirme yapmaktan çekinir. Gerçi, 1990'ların eşiğinde akademi, önceki dönemlere göre kendini epeyce geliştirdi, yeniliklere daha cesur bakma yeteneği kazandı. Artık akademide yeni dönem şairleri hakkında da kapsamlı makaleler yazılıyor, tezler yapılıyor. Edebiyat dünyasında ise farklı bir gelişme gözleniyor. Eleştirmenlerin çoğu,
Tükendi
Erkan Irmak, Eski Köye Yeni Roman'da bir dönem boyunca Türkiye'de etkili olmuş "köy romanı" türünün tarihini, kökenini ve sonunu ele alıyor. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e köy ve köylüye bakışın biçimlenişi ve dolayısıyla köyde geçen ya da köy temalı romanlarla köy romanlarının arasındaki türsel farka odaklanıyor. Bunu aynı zamanda kuramsal bir meseleye, romanın ne olduğu ve köy romanlarının nasıl tanımlanabileceği sorusuna ayırarak ayrıntılandırıyor. Roman türünün diğer edebi türlerden nasıl ayırt edilebileceğin
Tükendi
Eleştirinin sınırları var mıdır? Edebiyat teorisi ve eleştirisi alanında dünya çapında bir şöhrete sahip olan Rita Felski, Eleştirinin Sınırları başlıklı kitabında eleştirinin sınırlarını sorguluyor. Ancak bunu yaparken kendi deyimiyle eleştiriyi eleştirmeyi değil, yeniden betimlemeyi amaçlıyor. Eleştiri faaliyetine yeni bir bakış açısı öneren ve savunduğu tezleri sağlam argümanlarla destekleyen Felski, bu çalışmasıyla sadece eleştirinin değil modern düşüncenin ve kültürün sınırlarını da sorguluyor. Bu a
Dünyada suçun tarihi, Kabil'in Habil'i öldürmesi yani ilk insan kanının toprağa bulaşması ile başlar. Bütün bir uygarlık tarihi boyunca; çıkar kavgaları, kin, nefret, ötekini aşağılamak, etnik öfkeler, aşağılamalar ve sair sebeplerle insanlar, insanlara düşman olmaya ve toprağı kanla sulamaya inatla devam etmişlerdir. Dolayısıyla cinayet, katil, mağdur, suç, suçlu, vicdan ve ceza mekanizması, yargı sisteminin işleyişi ve hükmü, adalet gibi temel insanlık sorunları, bütün büyük sanatçıların ilgisini çekmişti
Tükendi
Gil Anidjar, Kan: Bir Hristiyanlık Eleştirisi'nde edebiyattan felsefeye, antropolojiden mitolojiye, teolojiden siyasete, tıptan hukuka uzanan bir "kan" okuması yaparak, Batı Hristiyanlığı'nın kendi kanını nasıl farklılaştırdığını inceliyor. Batı'nın seküler teslisi olan ulusun, devletin ve sermayenin damarlarında akan kanın peşine düşen Anidjar, okura idrak etmek için okumaktan fazlasını gerektiren, üzerine düşünüle­cek bir eleştiri sunuyor. Kitap, Şimdiye kadar Batı'nın farklı uzmanlık alanlarının da yard
İnsanın hakikat arayışı, belki de yeryüzünde hayat bulduğu ilk andan itibaren başlamıştır. Bu arayış bir düşünce yoğunluğunu, bu yoğunluk ise üzerinden geçmek için derli toplu bir metni gerektirir. Binlerce yıllık hakikat arayışı serüveninin sonucu olarak, şiir, roman, öykü, deneme vs alanlarda ortaya eserler koymuştur insanoğlu. Bu arayış esnasında doğu ve batı kültürleri arasında farklı yaklaşım ve dil kullanımı da ortaya çıkmıştır. İsmail Süphandağı, bu eserinde Doğu ve Batı'nın hakikat arayışında ortaya
Tükendi
"Noam Chomsky'nin dünyaya yaptığı belli başlı katkılardan birini seçmem istenseydi, o güzel, pırıltılı "özgürlük" sözcüğünün ardında var olan çirkin, manipülatif, acımasız evrenin maskesini düşürdüğü gerçeğini seçerdim. O bunu akılcı ve ampirik biçimde yaptı. Onun çözümlemesi amansız ve şaşmazdır. Dosyasını oluştururken sıraladığı bulgular yığını muazzamdır. Aslında dehşet vericidir. Chomsky'nin yönteminin başlangıç önermesi ideolojik değil, yoğun biçimde siyasidir. Araştırmasına bir anarşistin iktidara ola
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 313 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3