Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 160-180 / Aktif Sayfa : 9
Ahmet Râsim... Önemli bir eser kaleme alıp da matbuat dünyasında hak ettiği ilgiyi görememiş talihsizlerden sadece biri... Öyle bir şahsiyet düşünün ki, döneminin bütün süreli yayınlarında, her türde kalem oynatmasına rağmen, yazdıklarının büyük çoğunluğu henüz günümüz Türkçesine aktarılmış bile değil. Her ne kadar, kültür-sanat dünyasında şimdiye kadar tanınıp ilgi odağı olamasa da Râsim'in, sadece söz konusu üretkenlik özelliği dahi onun günümüz okuruyla buluşturulmayı çoktandır hak ettiğinin delilidir.
Tükendi
Kafka'nın Prag'da tanıştığı genç gazeteci Milena'ya yazdığı mektuplardan oluşan Milena'ya Mektuplar, yüzyılın en büyük aşk eserlerinden sayılır. Yalnızca Kafka'nın Milena'ya gönderdiği mektuplardan oluşan kitapta her ne kadar Milena'nın hislerini öğrenemesek de Kafka'nın ona hissettiği yoğun duygular ve Milena'nın evli olmasından, farklı şehirlerde yaşamalarından kaynaklı sıkıntılar Kafka'nın kaleminden dökülmüştür satırlara. Ölümünden kısa bir süre öncesine kadar devam eden mektuplarda sık sık Kafka'nın ra
Mektuplarda sözü edilen genç, Makedonya-Kumanovada yaşar. Şeyh ise Köstendil (Bulgaristan) dedir. Genç adam, bu sıralarda Kumanovaya gelen bir Halvetî şeyhiyle tanışır. Böylelikle tasavvufî bir arayışa girer ve Halvetî şeyhine intisap etmek ister. Bu arayışını yazdığı bir mektupla seneler evvel uzlete çekilen, yüzünü bile hatırlayamadığı, babasının amcası olan şeyh efendiye aktarır. Genç adam, mektup yazdığı şeyhin yeğeninin oğludur. Bunun için şeyh de ona cevap verir ve aralarında sürekli bir mektuplaşma b
Gözümü açıp tavana dikeli kaç dakika olmuştu bilmiyorum. Bir şey yapmam gerekiyordu. Tavana bakmayı kesmeliydim en azından. Yapacak bir şey bulamayıp paniklemeyeyim diye, tavana bakıyor olmaya sığınamazdım. Tavana bakmak bir iş olamazdı. Mesaisi belirsizdi. Maaşı yoktu. Kendimi daha fazla kandıramazdım. Gerçek bir iş yapmalıydım. Kalkıp evdeki çöpleri toplayıp poşetledim. Daha da ileri gidip çöpleri konteynıra atma kararı aldım. Sonra en olmayacak şey oldu. Dışarı çıktım. Yatarken giydiğim tişörtlerin yak
Ve işte o zaman bir yazarın eylemi (işi), bir konuşmacının, bir öğretmenin, bir mütercimin, bir ideologun, bir fikir önderinin, bir tarihçinin, bir aydının eylemi konuşmaktır: Ateşli sözlerden oluşan kurşunları düşmanın kara ordusuna yağdırmak, uyuyanları uyandırmak, cehalet gecesinin kara çadırını yırtıp yakmak ve düşünce alevi ile geceyi ateşe vermek, kışı ısıtmak, tek kelimeyle "mesajı" halkın kulağına iletmektir. Tarihleri alt üst eden, zamanları yaratan, medeniyetleri kuran peygamberler mesaj iletmekte
Kartal'dan gelen yolun Yakacık girişinde, Adalar'a karşı, üç basamaklı 10 dönümlük büyük bir bahçe içindeki beyaz köşk, ilk kez 1952 yılında Yakacık Hatice Abbas Halim Yetiştirme Yurdu olarak hizmet vermeye başlar. Köy enstitüsü çıkışlı öğretmen ve eğitimci Pakize Türkoğlu'nun yolu 1953 yılında buraya düştüğünde 250 civarında kız ve erkek öğrenci yurtta kalmaktadır. Yemyeşil bağı, arkalı önlü bahçesi, çardaklı havuzu, meyve ağaçları ve rengarenk çiçekleriyle cennet gibi bir yerdir. Pakize Türkoğlu 10 yıl
Tükendi
Şimdi biz seninle bu şehrin altını üstüne getirsek daha büyük aşk bulamayız. Seni alnımdan okurdum ben. Sense avuç içinde uzunca bir çizgiye adımı vermiştin. Benim canım acımaz biliyorsun, yaralarım kanamaz. Zaten sen beni hep böyle yanlış biliyorsun. Bazen kolay ezberlersin acını, bazen her sabah kaldığı yerden bıçaklar kalbini zaman Demir parmaklar gibiyiz. Aklıma dokunuyorsun ama hasretimi dindirmiyorsun. KAFA dergisinin en çok okunan yazarlarından Gökhan Dağıstanlı'nın merakla ve ilgiyle beklenen ilk ki
Hakkari'den Izmir'e, Türkiye'nin her bir yerinde çalısan kütüphaneciler yazdı bu kitabı. Yasadıklarını tarihe not düstüler, bizimle paylastılar. Ne güzel, ne acıklı ve ne komik ama ne saygı ve sevgi duyulası anı öyküler çıktı ortaya bilseniz! Belki de daha da önemlisi farklı açıdan çekilmis çok renkli bir Türkiye fotografı çıktı. "Bazı meslekler vardır üyelerini sırtlar, tasır ve bazı meslekler de vardır ki üyeleri tarafından sırtlanır ve tasınır." Meslegimiz, kütüphanecilik ikinci gruba girer. Ve bu kitap
Tükendi
"...Yola çıkalı hemen hemen bir gün olmak üzere zannımca. Sabah şafak söktü sökecek artık. Bir gün önce şafak vaktiyle birlikte yola çıktığımız kafileyle dağ taş demeden, hiç durmadan yol alıyoruz. Hava nasıl soğuk, dişlerimiz birbirine vuruyor. Zaten tüm gece; yarı kar yağışlı, yarı ayaz geçti diyebilirim. Daha sonra düşünce, hesaplarıma göre kafilemiz ilk çıkışta seksen kişi olması lazım diyorum. Sonunda bir ben kaldım ve benim gibi kurtulan bir kaç kız çocuğu daha...
Tükendi
Gözlerinden dökülüp, yanaklarında soluklanan ve aşağılara doğru nazlana nazlana yol alan, en sonunda da o iki şaheser çukurda yani gamzelerinde biriken gözyaşlarında boğulmuştum o otel odasında. İçeride sarımtırak bir hava vardı ve dışarısı zifiri karanlıktı. Gizliden gözlerine bakmıştım, yakıcı bir soğukluk vardı etrafta. Sessizlik işgal etmişti her bir yanımızı, susuyorduk, gözlerimiz konuşuyordu sadece. Acıyı, hüznü, kederi, yalnızlığı ve umutsuzluğu konuşuyorduk ve o kalleş ayrılığı... Gözlerindeki sa
Tükendi
Ceza Kolonisi´nde, çağımız insanının kaygı ve korkularını, yalnızlığını, kendi kendine yabancılaşmasını, çevresiyle iletişimsizliğini ustalıkla dile getirmiş olan Franz Kafka´nın tüm anlatılarını bir araya getiren bir çalışmanın ilk kitabı. Anlatılar´ın bu ilk kitabı, Kafka´nın kitaplarında yayınladığı anlatılar ile kitaplarında yer almayan, ayrı ayrı yayınlanmış anlatıları dilimizde ilk kez bir arada sunuyor. Kafka´nın yazdıklarına farklı eleştirmenlerce çok farklı yorumlar getirilmiştir. Kimilerince varo
Mektuplar, tarihin derinliklerinde gizlenmiş madenler gibidir. Açığa çıkarılmayı beklerler ve keşfolunduklarında tarihi zenginleştiren bir malzemeye dönüşürler. Görele'de doğup büyüyen, yoksul bir ailenin aynı yıllarda askere gönderdiği üç evladından biri olan Abdülhamid Efendi, askerliği sırasında Bağdat'ta İngilizlere esir düşmüştür. Ağabeyi Tevfik Sarıkamış harekâtı sürecinde Erzurum'da şehit düşmüş, diğer ağabeyi Kasım ise Çanakkale Savaşları sırasında yaralanarak gazi olmuştur. Üç kardeş yıllarca bir
Tükendi
Hiçbir zaman didaktik olmayan bir düşünce. Ve her zaman düşünce Lirizme ve dünya sularına batırılmış bir düşünce Budur gibi geliyor bana Sunay Akın'ın şiiri. Cemal Süreya Bir an önce görülsün diye Akdeniz Toroslar'da ağaçlar hep çocuk kalır
Ay, dağlarına döndükten sonra da beyaz kalacak yüzünü, yüzümüze çevir. Fakat niçin bizden aldığın şeyleri aya götürüp ayda bırakıyorsun? Yıldızlarla, yıldızlardan ışık dilenen ellerle, bizim gecelerimizi bize bağışla ve ayın çocuğu kal. Fakat niçin bizden aldığın şeyleri aya götürüp ayın kulağına fısıldıyorsun? Sesler içimizde sesini tazeleyecek! Şu karanlık dünyanın yuvasını ayda yapan kuş, sen olacaksın. Nisanların, eylüllerin en güzel ayları senin olsun. Fakat niçin bizden aldığın şeyleri aya götürüp ayı
MUCİZE GÜNLÜK günlük (I) s. 1 O günkü, o günle ilgili. 2 a. Günü gününe tutulan anı yazısı veya bu yazıları içine alan eser, günce. mucize a. Ar. (- . .) 1 İnsanları hayran bırakan, tabiatüstü sayılan olay. 2 İnsan aklının alamayacağı olay. 3 s. mec. Olağanüstü, şaşırtıcı. Mucize ve 365 Gün Mucize'nin ruhu ve alıntılarını taşıyan, okurların kendi öğreti, hikâye ve düşünceleriyle doldurmaları için hazırlanmış bu günlük kişisel bir hazine.
Tükendi
Kafka ve Felice'nin mektuplaşmaları 1912'de Max Brod'un babasının evinde tanışmalarıyla başlar ve Kafka'nın verem teşhisini öğrenmesiyle düştüğü karamsarlığın da etkisiyle 1917'de son bulur. İki kez nişanlanıp sonunda ayrılıkla biten bu ilişki esas olarak bir mektuplaşma ilişkisidir. Felice ile beraberliğinin ilk dönemlerinden itibaren Kafka'nın üretkenliğinin artmış olduğunu ve bir yazar olarak giderek büyüyen bir saygınlığa eriştiğini görüyoruz. Yargı, Dönüşüm, Amerika, Dava, Yasa Önünde, Ceza Kolonisind
Franz Kafkanın daha önce kitaplarda yer almamış bazı anlatılarını da içeren Ceza Kolonisinde, Can Yayınlarından çıkmıştı. Bu kitabın devamı niteliğindeki Bir Kavganın Tasviri, yazarın ölümünden sonra ardında bıraktığı anlatılardan oluşuyor. Böylece Kafkanın bütün anlatıları iki kitap halinde toplanmış oluyor. Bu kitapta yer alan 34 anlatı, özünde yalnız olan bireyin, kafkaesk dünyanın çıkmaz sokaklarında var olma çabasını gözler önüne seriyor. Kafka, varoluşun karanlık boyutlarını, kendisinden ne önce ne de
Modern Klasikler Dizisi - 4 Casus ünlü İngiliz eleştirmen F.R.Leavis'den "kesinlikle bir klasik ve başyapıt" övgüsünü almış bir romandır. Conrad, bir dedektif öyküsü havası taşıyan bu romanda, insan yaşamına belli bir açıdan bakmayı, insan ruhunun derinliklerinde yatan temel gerçeklere inmeyi amaçlar. Conrad için bir romanda geçen olaylar, olayların geçtiği ortamlar, kişiler ve onlar arasındaki ilişkiler, hep bu amacın ortaya konabilmesini sağlayacak biçimde düşünülüp tasarlanmış öğelerdir. Casus'taki olayl
Tükendi
Niçin böylesin sen? Çünkü insanım... Bu direnci nereden alıyorsun? İçimdeki saklı kitaptan ve ruhumun gezindiği yerlerden... Fişler, kayıtlar, tutulmuş notlar, yuvarlak içine alınmış T harfiyle damgalanmış, kabarık dosyalara istif edilmiş hayatlar... Oysa hepsinin bir ismi vardı bugüne kadar. Hayır, bu odada hiçbirinin ismi yok; hepsi Tden ibaret... Srry, Shrysf, Mhdvrn, Mcd, Glstn, Dry, Blks Kesik Saçlı Kızlar Çetesi Ashab-ı Kehfi bugüne bağlayan bir ipti onların hikâyesi. Bir de Kıtmirleri vardı. Kıtmir n
Tükendi
"Seyr ü Sülûk Mektupları" adıyla yayınladığımız bu eser; Üsküdarlı Halvetî şeyhi Mehmed Nasûhî Efendi'nin dervîşi İbrahim Ağa'ya gönderdiği mektuplardan oluşmaktadır. İbrahim Ağa dervişliğe intisap ettiği günden irşâd olduğu ana kadar yaşadığı bütün manevî hal ve makamları, görmüş olduğu rüyâları azîzin emriyle kendisine yazmış, Üsküdarlı Azîz de bu mektupların cevaplarını yazıp İbrahim Ağa'ya bildirmiştir. Enderunlu İbrahim Ağa'nın "Mürâselât" veya "Mektûbât" adıyla bir araya getirdiği tezkireler seyr ü
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 160-180 / Aktif Sayfa : 9