Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Fırtınalı yaşamı boyunca her davranışıyla ya bir skandal ya da bir akım yaratan, her sözü bir özdeyiş haline gelen Oscar Wilde'ın Alfred Douglas'la yakın dostluğu, Douglas'ın babası Queensberry markisini çok kızdırmıştı. Marki tarafından eşcinsellikle suçlanan Wilde, dostlarının Fransa'ya kaçması için yaptıkları uyarılara karşın kaçmamakta direnince tutuklanarak mahkemeye çıkarılmış, parlak ifadesine karşın suçlu bulunarak iki yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Cezasının büyük bölümünü geçirdiği Reading Hap
Anadolu’da birçok medeniyete ev sahipliği yapan Gaziantep şehrinde yaşayan 4 çocuk; Egemen, Asya, Neşe ve Furkan… Girdikleri genel kültür sınavını kazanmalarıyla hikayeleri başlayacaktır. O ana kadar Gaziantep sınırlarından hiç çıkmayan çocuklar Türkçe Öğretmeni Ayşegül Hanım ve Sosyal Bilgiler Öğretmeni Tarık Bey’le Ankara, Konya, İstanbul, Çanakkale ve Sivas’ı gezeceklerdir. Her gidilen şehirde tarihin sesine kulak verecek, öğrendikleri bilgiler karşısında bazen şaşkınlık bazense merak duygusu hissede
Türkçenin civanmert denemecisi Salâh Birsel'in, edebiyat camiasının ünlü simalarına hitaben kaleme aldığı mektuplar, kendisinin edebi temrinleri kadar döneminin canlı entelektüel hayatına ve gündemine de ayna tutuyor. Behçet Necatigil, Burhan Arpad, Cevdet Kudret, Enis Batur, Günel Altıntaş, Hulki Aktunç, Memet Fuat, Nevzat Üstün, Oğuz Demiralp, Tahir Alangu, Tahsin Yücel, Talât Sait Halman ve daha nice isim için cızırdattığı kaleminden yeni edebi keşifler, dergi çevrelerinin gündemleri, okuma önerileri, ke
Tükendi
Nâzımın, 1933ten 1950ye kadar, on yedi yıl boyunca, çeşitli cezaevlerinden kendisine yazdığı mektupları, Piraye bir tahta bavulda saklardı. Ceviz ağacından yapılmış, 41 x 26 x 14 cm boyutlarında küçük bir tahta bavul. Küçük olduğu için, belki çanta demek daha doğru. Bu ceviz çantayı ona Nâzım sanırım Çankırı Cezaevindeyken yapmıştı. (...) Bu kitaptakiler, Nâzımın Pirayeye yazdığı mektupların hepsi mi? Çantadakilerin hepsi... Belki bir gün başka yerlerden de bir şeyler çıkar, bilemem. Memet Fuat
17 Nisan 1940 tarihli yasayla kurulan ve tamamen Türkiyeye özgü eğitim kurumları olan Köy Enstitüleri, üzerinde en çok konuşulan, tartışılan kurumlardan biridir. Köylerde çalışacak öğretmenler, tarım ve sağlık görevlileri yetiştirerek, köyleri bir an önce kalkındırma ereği güden, üretime dönük bir eğitim anlayışıyla faaliyet gösteren bu kurumlar, çok partili rejime geçildikten sonra tutucu çevrelerin ve Demokrat Partinin yoğun eleştirileriyle karşılaştı. Ve eğitim programları, önce klasik ilköğretmen okulla
Tükendi
"Orada mı başladı bendeki bu platonik aşk sevdası? Bulmalıyım bu sonu gelmez bendeki sevdanın kaynağını, yoksa iflah olmayacağım kalan hayatım boyunca, kavuşma nedir, dokunma nedir bilemeyeceğim, ne o daha yakınlaşacak ne ben daha uzaklaşacağım, sevgiyi, aşkı platonik aşktan ibaret sayacağım. Uzun uzun yıllar önce başladı bu sevda, sonradan bitmez bir ısrarla sürdü, Fenerbahçe sevdasıyla devam etti. Ben Feneri sevdim ama Fener beni sevdi mi bilmiyorum. Doğrusu bu sevgi hâlâ devam ediyor aynı sıcaklığıyla. O
Tükendi
İstanbul’un taşlı yollarında delikanlılar, kafalarını güzelliğe, özgürlüğe ve başkaldırıya çevirirken ülkedeki gerginlik aşağıdan yukarıya yukarıdan aşağıya artmakta ve herkes kaderlerinin biçileceği bu zaman için yerlerini almaktaydı. İşte bu köşe kapma oyunu sırasında sokaklardan meyhanelere kadar olan biten her şey Muzaffer Buyrukçu’nun özenli kaleminden bir kamera gerçekliğiyle kaydedilmişti, deklanşöre basmış her ne oluyorsa anında görüntülenmişti. Muzaffer Buyrukçu, 1968’den 1986’ya uzanan günlükleri
Tükendi
Dayanabilen yüreklere. Her gün okuyucularımdan onlarca mektup ve mesaj alıyorum. Bu da onlardan birisiydi. Ama öylesine ibretli, öylesine yakıcıydı ki, ilk okuyuşta, kelimenin tam anlamıyla şaşırıp, kalmıştım. Hiç düşünmeden bu mutlaka kitap olmalı diye geçirdim içinden Yazıyı gönderen okuyucumla görüşüp, hayat hikâyesini dinleyince de; şaşkınlığım büsbütün artmıştı. Allahım ! Olamaz böyle bir şey diye inledim, hayretler içinde kalarak. İşte insanın kanını donduran, aklını uçuran ve herkese müthiş
Daha önce beş cilt olarak yayınlanan ve okurları tarafından yıllarca takip edilen Hekimoğlu İsmail´in Derdimi Seviyorum kitabı yeniden derlenerek yeni kapak tasarımı ile tek ciltte satışa sunuldu. Derdini seviyorum demek isteyenlere Recep Şükrü Apuhan ve Erkan Kavaklı´nın katkılarıyla, Hekimoğlu İsmail´in farklı zamanlarda farklı kişilerle yapmış olduğu sohbetleri, ilim ve sanatla yoğrularak, birçok konuda istifade edilebilecek bir dizi ortaya koyulmuştu. Defalarca baskısı yapılan ve beş ayrı kitaptan o
Hepimizin kalbinde yerleri olan müzik dâhilerinin, baştan başa samimiyet dolu bu mektupları, romantik bir devrin, bugün hasretini çektiğimiz ruh derinliğini canlandıran belgelerdir. Bu küçük eserde, bütün bir devrin, on sekizinci ve on dokuzuncu asrın ruh durumu canlanır. Bir devrin aşkları, o devrin bir aynasıdır ve kültür tarihinin bir parçasıdır. Bu küçük kitap; okuyucuları,romantik bir devrin güzel havasına çekerek, güzel saatler geçirmelerine aracı olursa, kendimizi bahtiyar sayacağız. Okurlara sunmakt
Tükendi
Halit Ziya'nın 1915'te Peşte, Viyana, Münih, Nürnberg, Leipzig, Berlin, Hamburg, Hannover, Frankfurt, Heidelberg, Bremen gibi kentlerde 84 gün süren yolculuğu boyunca günlük gibi yazdığı kırk mektuptan oluşuyor Almanya Mektupları. Tanîn gazetesindeki yayımı 59 sayı süren mektuplar Halit Ziya'nın izlenimlerinden, gözlem ve incelemelerinden çıkardığı sonuçlarla, duygu ve düşünceleriyle dolu. Özgür İldeş'in çeviri yazısıyla ilk kez kitap halinde yayımlanan mektuplarda yazarın dili ve yazım biçimi korundu. Gezi
Bu eser, Üsküdar´ın son yüzyirmi yıllık folkloruna dayanan yâni bu mubârek beldenin: sosyal dokusunun, kendine mahsûs deyimlerinin, fertleri arasındaki teşrîfat kurallarının, ahâlisinin inançlarının ve alışkanlıklarının, kaybolmuş ya da değişmiş olan fizikî ve beşerî yapısının özelliklerinin, bâzı örf ve âdetlerinin, atlatdığı sıkıntılı dönemlerin ve yangınların ayrıntılı olarak tetkik edildiği bir monografidir.
Bilim ve teknolojinin bireysel ve toplumsal etkileri, değişik alanlarda ortaya çıkan kirlenmenin fiziksel ve ruhsal boyutları Gürdoğanın önemle üzerinde durduğu konular arasındadır. Yazar bu kitabında yalın ve hayatın içinde bir anlatımla, Mekkeden Kurtubaya kadar uzanan, keyifle okuyacağınız değişik bir seyahatname örneği veriyor. Zengin bir bilgi birikimine dayanan bu izlenimlerin satır aralarında, Müslümanların Hıristiyanlarla hesaplaşmasının iniş ve çıkışlarının hüzün ve coşkusunu duyacaksınız.
Tükendi
1992'de, giderek büyüyen Sırp tehdidi yüzünden Hasan ve ailesi evlerini terk ederek Bosna'nın kırsalındaki dağlık alanlara doğru kaçmak zorunda kaldılar. Sırp birlikler peşlerinden bombalar yağdırır, keskin nişancılar onları avlamaya çalışırken, Hasan ve binlerce mülteci, Drina Nehri boyunca uzanan ormanlık alanda soğuğa, yorgunluğa ve ölüme karşı büyük bir mücadele verdiler. Boşnak mülteciler, aylarca bu zor koşullarda kaçtıktan sonra Birleşmiş Milletler'in koruması altındaki son sığınakları Srebrenits
"Annem İçin bir daha yayımlanmayacaktı. Yeniden yayımlıyorum. Bu çirkin dünyada annemi çok özledim. Bu kitabı yeni insanlar okusun istiyorum. Onlar da annemi sevsinler istiyorum." Edebiyatımızın çağdaş klasikleri arasında yer alan Selim İleri, Alzheimer hastalığına yakalanıp erken yaşta ölen annesini anlattığı bu kitabında, çok az yazarın yakalayabileceği bir içtenlikle ve duyarlıkla acı dolu bir sevgiyi, özlemi dile getiriyor. Annem İçin, Selim İleri'nin annesini ve kendi annelerimizi sevmek için...
Kusursuz üslubu ve kıvrak zekâsını konuşturarak, entelektüel birikimini incelikli mizah duygusuyla sarmalayıp satırlara döken, Türkçenin gizli cevherlerinden Sâlah Birsel Günlükler dizisinin dördüncü kitabı Bay Sessizlik'te, us tasından taşanları hiç ziyan etmeden günlüğüne aktarıyor. Fır dönen düşüncelerin cevelan ettiği parlak zihnini günlüğüne sarılarak sakinleştiriyor. Dertop etmediği fırdöndü anılar, 1989 yılı boyunca tuttuğu notlarda hazırola duruyor. İçre fikirlerini sakıncasızca kayda geçiren, öm
Tükendi
Feldmareşal Helmuth von Moltke 1800 yılında Almanya'da doğdu; eski bir aristokrat aileye mensuptu. 1836-1939 yılları arasında gezmek için geldiği Türkiye'de askeri uzman ve danışman olarak kaldı. Başta İstanbul ve Boğaziçi olmak üzere birçok yerin haritasını yaptı. Osmanlı İmparatorluğu'nun birçok yerini gezdi, doğu illerinde küçük askeri hareketlere katıldı; Mısır ordusuyla Nizip'te yapılan ve bozgunla sonuçlanan savaşta aktif rol aldı, ama bütün çabalarına rağmen sonucu önleyemedi. 1858-1888 yılları ar
Tükendi
"Biz Çamlıca`nın üç gülüyüz, Aşk bahçesinin bülbülüyüz, Dillerde gezer söyleniriz, Gamsız yaşarız eğleniriz..." Yesârî Âsım Arsoy`un bu ünlü şarkısına konu olan Çamlıcalı üç kız kardeş, Milli Mücadele yıllarında İstanbul`daki gizli direniş örgütleriyle işbirliği yapmışlar; İngilizlerden ve Fransızlardan önemli bilgiler sızdırarak, düşman kontrolünde bulunan silah depolarının boşaltılıp Anadolu`ya silah sevk edilmesinde görev alarak direnişe büyük katkıda bulunmuşlardır. Hıfzı Topuz, romanında bu üç genç
Türkiyenin Kalbi, Kabul Günleri 12 Mart 1971 askerî müdahalesini izleyen günlerde, Sevgi Soysalın farklı gazetelerde yayımladığı köşe yazılarını bir araya getiriyor. Bu yazılar 12 Martı yoğun kişisel tecrübelerle yaşayan yazarın döneme dair ilk izlenimleri olarak görülebilir. Sıkıyönetimin boğucu ortamında nefes almaya çalışan, siyasi kıyımlarla yaşadığı sarsıntıyı büyük bir seferberliğe dönüştüren, işçi ve gençlik hareketinin coşku ve dinamizmini arkasına alan toplumun arasında gezinerek ona ayna tutuyor.
Tükendi
Bu koşullarda yaşayan insanlar artık dış dünyayı, yakınlarını, yaşamın güzelliklerini düşünemez olmuşlardı. Tutuklu kişi için bir kurtuluş yolu olan tahliye bile kimsenin aklına gelmiyordu. İnsanların bütün beklediği bir lokma ekmek, bir bardak su ve ölmeden akşamı getirmekti. Aynı ranzada yattığımız kişiyle bile bazen günlerce bir şey konuşamazdık. Bunun için fırsat olmazdı. Birisinden -varsa- bir iğne almak günler sürerdi. Zaten koca koğuşta bir tek iğne vardı. Bir buçuk yıl boyunca tırnaklarımızı kör jil
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2