Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 300-320 / Aktif Sayfa : 16
Osmanlı Devleti'nin yıkılışı sürecinde verilen Millî Mücadele ve sonrasında ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında yaşanan siyasî, idarî, sosyal ve kültürel değişim Türk milletinin bugününü anlamada, geleceğini tasarlamada hayatî öneme sahiptir. Söz konusu süreçte memleketin çeşitli yerlerinde asker, sivil ve resmî son derece önemli görevler yapmış olan Operatör Dr. Emin (Erkul) Bey de bu neslin önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki görevi sırasında he
Yıl 1510... Şah İsmail'den gelen bir hediye Osmanlı tahtını sarstı. Yavuz Selim, Korkut ve Ahmet taht için kavgaya tutuştu. Yaşananlar taht kavgası değil baht kavgasıydı, bir ölüm kalım meselesiydi. O kadar korkunçtu ki her şey galip olan da kaybediyordu, mağlup olan da. Aslanların hikâyesini iyi bilen sultan olacaktı. Oğulları tahtına göz dikmişken Sultan Bayezid'in yerinde olmayı kim isterdi? Peki bu kavganın içindeki şehzâde olmayı kim isterdi? Osmanlı tahtına oturmanın bir bedeli vardı. Bedel öd
İnsanlık tarihi M.Ö. 3 binlerde aydınlanmaya başladığında dünyanın farklı bölgelerinde bazı toplulukların varlığından haberdar oluruz. Bunların Ön Asya'da Mısır'da Akdeniz etrafında, Hint ve Çin'de bulunduğu kabul edilir ve böyle yazılır. Aynı devirlerde Orta Asya'nın derinliklerinde de insanlar yaşıyordu. Nitekim komşuları Çinliler ilk efsanevi metinlerinde onlara yer veriyordu. Bu toplulukların uçsuz bucaksız bozkırlarda boy ya da boy grupları halinde yaşadıkları bildirilmektedir. Aradan yüzyıllar geçer,
Tükendi
Birinci TBMM'deki asıl mücadele, her ikisi de Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adını arkasına alan, ancak kuruluş tarihleri göz önünde tutularak, Birinci ve İkinci Grup adlarıyla anılan iktidar ve muhalefet grupları arasında cereyan etti. İkinci Grup'un temel eleştiri konularının başında kişi tahakkümüne karşı tavır geliyordu. Muhalifler, meclis egemenliği kavramına dayanıyor, fiilen oluşabilecek her türlü kişisel yönetime karşı tepki gösteriyorlardı; meclisin üzerinde yetkili makam tanımama konus
Tükendi
Umut ve mücadelenin 10 yılı... 1970'li yıllar, Türkiye tarihinde istisnaidir. 1970'ler dünya gelişmeleri ile bağlantılarını atlamadan... Çok tartışılması, çok kurcalanması gerekir. Son zamanlarda, o dönemi ele alan eserler, romanlar, anı kitapları arttı. Bu iyi bir gelişmedir. Yarım anlayan yarım eyler! Doğru anlamadan olmaz! Herkesin, her kesimin sorumluluğudur kayda geçmek. Tarihe Not düşmek! O zaman mümkün entelektüel olgunluk. O zaman mümkün her zaviyeden gerçeğe yolculuk. Tek bir yolun taşlarıyla olm
Tükendi
Çocukluk arkadaşı Önder Pekcan, anılarında hem Uğur Mumcu'nun kişiliğine dair ayrıntılar hem de düşünsel gelişiminden izler aktarıyor. Ümit Aslanbay'ın yayına hazırladığı bu çalışmada, Mumcu'nun daha önce yayımlanmamış mektuplarını da okuyacaksınız. "1967 Haziran'ında kapanan Yön'de yazan Uğur Mumcu'nun, Temmuz 1967 tarihli mektubunda Ant'a atfettiği sıkıştırılmış gibi duran sözcüğün gerekli ve bir o kadar önemli açılımı ‘kısaca' budur. ‘CHP ve TİP, gerisi hikâyedir.' Sonraki paragrafta bir cümle daha vardı
Tükendi
"Yıl 2014 Ensar ve Türgev (Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet) vakıfları ABD'ye açılma kararı alıyor. Bir tür vakıf evliliği. Birleşmeden Türken Vakfı (TURKEN USA) doğuyor. Türkiye'de vakıf denince akla AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ailesi ve yakınlarının yöneticiliğini yaptığı kuruluşlar gelir. Ensar ve Türgev vakıfları da bunlar arasındadır." * "Bu kitapta milyonlarca dolarlık kuruluşların yöneticilerinin eş, dost, akraba ilişkilerini ve ABD'de yaptıkları milyonlarca dolarlık harcamaları resmi
Tükendi
Srećko Horvat, Der Freitag gazetesinin deyimiyle, "kuşağının en heyecan verici seslerinden biri". Birçok önemli çalışmaya imza atan Hırvat düşünürün Aşkın Radikalliği kitabını "aşk külliyatında" sıra dışı bir çatlak olarak okumak gerekli. Yazar, Ekim Devrimi'nden İran Devrimi'ne, Tahrir Meydanı'ndan Gezi Parkı'na, İbn-i Arabi'den Rimbaud'ya, Lenin'den Humeyni'ye, Kollontay'dan Che Guevara'ya, "özgür aşk"tan Teslis inancına ve sevginin tasavvuftaki dört makamına, Bir Aşk Söyleminden Parçalar'dan Cehennemde B
Tarih ile mitolojinin arasındaki çizgide duran Büyük İskender, hem yenilmezliğiyle korku salan bir askerî figür olmuş hem de egemenliği altındaki insanların gözünde bir ilah gibi yüceltilmiştir. Tarihten öğrendiğimiz kadarıyla benzersiz strateji yeteneği sayesinde pek çok ulusu fethetmiş, dört bir yanda şehirler kurmuş, hem geçmişte hem de günümüzde saygı duyulan bir kral olmuştur. Ancak İskender çok daha fazlasıdır: Yüzyıllar boyunca limitlerin ötesine gitmeye duyulan insani arzunun sembolü hâline gelmiş,
Pek çok millet ve devlete eşiklik ve beşiklik eden Eyüp sabırlı, Yusuf yüzlü, ahû gözlü, koç yiğitler yatağı, cihangirler otağı, aşıklar diyarı, erenler ocağı Anadolumuz; vefalı göğsünden nice kahramanlar, dahiler, liderler, gönül mimarları çıkarmıştır. İnsan beden ve ruhuna yapışan birtakım hastalıkları Kuran Ezcanesinden imal ettiği ilaçlarla tedavi etmeyi vazife edinmiş bu aşk ve gönül aynaları olan Mevlânâ, Yunus Emre, Şeyh Edebali, Akşemseddin, Emir Sultan, Aziz Mahmut Hüdayi, Nabi ve niceleri insanımı
Lübnan, yüzyıllardır farklı etnik gruplara, üç büyük dine ve bu dinlerin farklı yorumlarını sunan mezheplere ev sahipliği yapmış bir coğrafyadır. Bu topraklardaki toplumsal farklılıklar, çoğu zaman küresel ve bölgesel güçlerin müdahil olduğu etnik-dini temelli çatışmaların başlıca nedenini teşkil etmiştir. Katolik Haçlıların gelişinden Lübnanın tam bağımsızlığına kadar geçen sürede Haçlılar, Memluklular, Osmanlılar, Fransa, İngiltere ve Vatikan Lübnanda nüfuz sahip güçler olmuştur. Bağımsızlık sonrası ise A
Yüce Yaradanın milletimize bahşettiği zaferlerimizi okurken sayfalar arasında nostaljik bir geziye çıkacaksınız. Kanlarınız korlaşacak, maddi ve manevi Fatihlerimiz yüreğinizi yumuşatacak. Ulubatlı Hasanlar, Genç Osmanlarla kale surlarına al sancağı dikip Kanijede pir yüzlü Vezir Tiryaki Hasan Paşa ile sevinç gözyaşları dökeceksiniz. Akdenizi Türk gölü yapan, Barbarosun Baştardasında Preveze Zaferini yudumlarken Türk Asrının Sultanı Kanuni ile Belgrata, Mohaça, Bağdata ve son Kızılelmayı dalından koparmak i
Sömürgecilik-sonrası tarihyazımını besleyen en önemli akımlardan biri diyebiliriz Madun Araştırmaları (Subaltern Studies) için. Grubun kurucu isimlerinden Hintli tarihçi Ranajit Guha´nın, Avrupamerkezci tarih felsefesi yaklaşımını eleştiren bu kitabı, tarihyazımını derinden etkileyerek haklı bir ün kazanmış, yakın zamanların klasikleri arasına girmiştir. Birçok ülkenin tarihinin, Batılı tarih felsefesinde kendine dayanak bulan emperyalist amaçlarla yazıldığını, bazı halkların "tarihsizliğe" layık görülerek
Tükendi
Bu tarih, o zamanın Türkçesiyle yazılmış bir eser olup tarihî değerinden başka dil bakımından da büyük kıymet taşımaktadır. Dili ve üslûbu Dede Korkut kitabının dilini ve üslûbunu andırmaktadır. Kitaba, müellifin ölümünden sonra da bazı kimseler, ihtimal Aşıkpaşaoğlu'nun müridleri tarafından eklemeler yapılmıştır. Ben o parçaları buraya almadım. Müellif, anlattığı vakaların tarihini yalnız hicrî yıl olarak vermekte, ay ve gün zikretmemektedir. Bu sebeple bir hicrî yıl, milâdî tarihin hangi yılının hangi gü
Tükendi
1. Dünya Savaşı bazı imparatorlukların sonunu getirmiştir. Bunlardan birisi de Çarlık Rusya'sıdır. Çarlık Rusya'sının sonu diğer imparatorluklardan biraz daha farklı olmuştur. 1917 Ekim Devrimi'nden sonra 70 yıl kadar dünyadaki uluslararası dengeleri etkileyecek olan önemli bir olay meydana gelmiş ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kurulmuştur. Bu Birlik, on beş cumhuriyetten oluşuyordu ve dağıldığı 1991 yılında nüfusu 293 milyondu. 2. Dünya Savaşı sonrasında karşısına büyük devletleri alan SSCB iki
"19 Haziran 1913 sabahı Karadeniz gemisi, akşama doğru da Gülcemal vapuru Seman iskelesinden hareket ettiler. Ben de Gülcemal vapurundaydım. Batı Rumeli'de beş yüz yıllık Türk hâkimiyetine veda ettik. Güneş batarken Arnavutluk kıyıları da yavaş yavaş gözümüzün önünden siliniyordu. Atalarımızın asırlar boyunca kanlarıyla suladığı, eski ve yeni şehitlerimizin gömüldüğü vatan parçasının terk edilmesi kalplerimizde giderilemeyecek acılar, hasretler meydana getiriyordu.." Balkan coğrafyası tarihinin dönüm noktal
Tükendi
Bu kitap, Cumhuriyet'in temel değerleri ve Cumhuriyet nimetleri ile yetişmiş bir cumhuriyet öğretmeninin, Atatürk Devrimi'nin birçok alanda yok sayıldığı uygulamalardan duyduğu endişe ve üzüntü içinde yazılmıştır. Atatürk Devrimi'nin, eğitim, hukuk, kadın hakları, ekonomi alanlarına ağırlık verilmiş, Kemal Atatürk'ün sözleriyle bu gerçeklerin açıklanmasına çalışılmıştır. 37 yıllık eğitim hayatında, öğrencilerine anlatmaya çalıştığı "Atatürk Devrimi'ni", bu kez de okuyuculara, gelecek kuşaklara anlatmaya çal
Sibirya'dan çöllere, Hindistan'dan Birmanya'ya, Burma'dan Guyan'a kadar uzanan tarifi imkansız bir hayat... Çoğu, bedenlerine büyük gelen yamalı kaputları giyip, silah kuşandıklarında henüz hayatlarının baharını yaşamaktaydılar. Bazıları için ne savaş, ne de esaret bitiyordu. Balkan Savaşı'nda esir olanların bu defa Birinci Dünya Savaşı'nda tekrar esareti yaşadığı görülmüştü. Milli Mücadele'de esir düşenlerin içinde Harb- i Umumi'de yani Birinci Dünya Savaşı'nda da esaresi görenler vardı. Kaputsuz ve çıplak
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 300-320 / Aktif Sayfa : 16