İslamın Doğuşu ve Hz. Muhammed'in Kimliği
Muaviye'nin Kimliği
Eba Müslim Horasani
Hallac-ı Mansur ve Şehit Nesimi
Ahmet Yesevi'den Babai Eylemine
Baba İlyas ve Baba İshak
Hacı Bektaş Veli
Osmanlı Devleti'nin Kuruluşunda Ahiliğin ve Bektaşiliğin Rolü
Şeyh Bedrettin
Şah İsmail
Alevi Eğilimli Halk Hareketleri
Pir Sultan Abdal
Osmanlı Devletinde Reform Hareketi
Osmanlı Devleti'nin Yıkılışı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Kuruluşu
1961 Anayasası
12 Eylül Sabahı
Avrupa'da ve Türkiye'de Örgütler
Said-i
Ülkemizde gerek resmi görüş, gerekse sünni kesim tek bir islami duruş olduğu görüntüsünü inatla yaymaya çalışsa da, geniş kesimleri kapsayan heterodoks bir islami inanış ve kültür sistemi olan Alevilik, tarihsel ve aktüel tüm baskılara rağmen varlığını sürdürmeyi başarmaktadır.
"Başka bir İslam" olan Alevilik, resmi din eğitimi programlarında siyasal nedenlerden ötürü kendine yer bulamadığından, halk arasında enformel yollardan aktarılmakta, bu nedenle bir tür folk İslam olarak varlık kazanmakta ve belki d
Bu kitabımızın birinci bölümünde Aleviliğin Batıni yapısını Tasavvuf kanalında ele alıp, evrensel inancımızı tanıtmaya çalışırken; sözlü kültürümüzün ustaları olan Halk Ozanı / Halk Aşıklarımızın Aleviliği tanımlayan dizelerinden ve Alevi-Bektaşi hoşgörüsüyle oluşturulan fıkra güzelliklerinden örnekler aktarıyoruz.
İkinci bölümde ise inanç önderlerimizin gerçek yaşamları ile tarihsel gerçekleri belgeleriyle özetliyoruz.
... Bugüne değin yazılan kitaplarda, içerik İslam içi olmakla beraber; kapakta İslam veya Müslüman ibaresine pek rastlanılmaz. Biz bu önemli noksanlığı giderdiğimizi sanıyoruz. Yine kitabımızda, İslam ve Müslüman farklılığını; Anadolu Müslümanlığının kurucu ve önderlerini; Aleviliğin eşitlikçi, paylaşımcılığını, düşkünlük ve müsahiplik kurumlarını, Alevilikteki soy zincirini-ruhban sınıfı (Seyit-Dede-Çelebi-Babalığı) çıkaracağı tepkiyi göğüsleyerek tüm boyutlarıyla, sağlam kaynaklara dayanarak nereden kayna
Büyük ölçüde sözlü kültür geleneğinin hakim olduğu ve heterojen bir takım özelliklere sahip olan Anadolu Aleviliği, Türklerin İslam´a girişiyle birlikte yaklaşık X. Yüzyıldan itibaren başlayan bir olgudur. Bu süreçte Aleviliğin ilk nüvelerini teşkil eden anlayış ve eğilimler, özellikle göçebe ve yarı-göçebe bir yaşam tarzına sahip olan Türkmen boyları arasında karmaşık birtakım etkilerden de hareketle ortaya çıkmış ve gelişmiştir...
Kurtuluş savaşı döneminde vatan için tek yürek olan Alevi-Bektaşi toplumunun, savaşa maddi manevi katkıları çerçevesinde gelişen olaylara birlikte Cem tutmaları, Alevi Bektaşi kültürüne sahip insanlarımızın günümüze dek uzanan yaşamla ilintili Örf Adet ve Geleneklerinin açık bir şekilde sergilenmesi, ön yargılı davranış ve düşüncelerle ışık tutmasını, merak edilen bir çok konuya açıklık getirilmesi noktasında ülkemizde toplumsal dayanışma ve barışa katkı sağlamayı amaçladım...
Bu kitap tüm Alevi Kültür Merkezlerinde açılacak "Alevilik Kursları"nda canlarımıza-öğrencilerimize Cenaze Hizmetlerini tam anlamıyla öğretmek, eğitmek için Ders Kitabı olarak hazırlanmıştır.
Alevilik'te Hak-Muhammed-Ali divanı olarak kabul edilen Cem İbadetinde "Ölmeden önce ölünüz, hesaba çekilmeden önce hesabınızı görünüz, ahirete kul hakkı ile gitmeyiniz. Hiç kimseyle alıp vereceğiniz kalmasın. Alınınız açık, yüzünüz ak olsun. Dürüst, mert, iyi huylu olun. Gerçek erenler safına katılmış insan-ı kamillerden olun. Halk sizden razı olsun ki, Hak da razı ola." ve "Döktüğünüz varsa doldurun, ağlattınız varsa güldürün..." kuralları geçerlidir ve günümüzde tüm insanların bu kurallara ihtiyacı vardı
Diyanet İşleri Başkanı M. Nuri Yılmaz, "Müslüman'ın mabedi camidir, cemevleri bölücülüktür!" derken: Diyanet Başmüfettişi Abdulkadir Sezgin, bulunurken; onlar bölücülük yapmış olmuyorlar da; bunlara karşı Alevileri savunan Lütfi Kaleli ve Alevi kimliğiyle kendilerini yasal olarak ifade etmek isteyen Aleviler neden bölücü oluyorlar? Gerçekten Kaleli ve mensup olduğu Alevi toplumu bölücü müdür? Bugüne dek Aleviler, kimlere "böö!" diyerek onları korkutup Bölücülük yapmıştır? Bir belgesel olarak hazırladığımız
İkibinüç yılına girdiğimiz tarihe göre, gerilere doğru baktığımızda bin yıla yakın bir Alevi kültürünü görürüz. Bu kültür, gökten zembile inmedi Anadolu'ya, Adım adım, karış karış taşındı Maveraünnehir'den, Horasan'dan ve uzak Asya'dan.
Bin bir zorlukla oluk oluk dökülen kanlara karşın, akan zaman içinde bu kültür filizlendi, yeşerdi Anadol'nun bitek toğrağında. Bu yeşerti kimi zaman gümrahlaştı, çayır çimen oldu, kimi zaman da tırpanlarla biçildi.
Bugüne kadar yaşadığım her ortamda daima sorgulayıcı oldum. Etrafımda olup bitenlere hiçbir zaman kayıtsız kalmadım. Çocukluğumdan beri, bilmediğim, kavrayamadığım, yanıtını merak ettiğim ve sorgulayıcı tavrım yüzünden çoğu kez de güç anlar yaşadım. Dövüldüm, horlandım, itilip kakıldım... Ama yine de bu huyumdan vazgeçmedim. Bugün 55 yaşına gelmiş biri olarak hala, aklıma uygun bulmadığım açıklamaları da, davranışları da sorgulamaya, irdelemeye, olayların arkasında gizlenen neden ve niçinleri anlamaya çaba
Tarih, insanlığın yaşayış, düşünüş, inanış, buluş ve oluş bakımından evrende olup bitenleri bildiren bilim dalıdır. Dünya'da, dinler ve inançlar hakkında öteden beri çeşitli yayınlar yapılmış ve kitaplar yazılmıştır.
Kılıcın yapamadığı bir çok işleri, kalem kolaylıkla başarabilir derler. Bu söz doğrudur: Kendi batıl iddalarını ileri sürerek, doğru imiş gibi göstermek için, rakipler aleyhine, hakikatten uzak, iftira dolu birçok eserler yazılmışlardır. Her münevver müslümanın İslam tarihini bilmesi kadar tab
Alevi bahsi, Türkiye´de her zaman güncelliğini korumuş ise de, son zamanlarda daha bir canlılık kazandı ve dikkatleri sıkça çeken temel konulardan biri oldu. Çünkü milli birliğimizle oynamak isteyen güçler için, istismara, tahrike, kargaşa çıkarmaya elverişli bir mahiyet taşımaktadır. Geçmişte daima gündemde tutulması da, tesadüf olmayıp, kasıtlıdır: Şer güçler, İstedikleri zaman diledikleri şekilde kullanıp tasarruf edecekleri aktif bir sermayeyi yedekte canlı bulundurmak istemişlerdir. Yakın tarihimizde c
...
Alevi toplum kesimlerinin geleneksel yapılarında meydana gelen değişimleri ortaya çıkarmaya çalışan bu eserde ; Alevilerin ekonomik, mesleki ve öğrenim durumları, dinsel açıdan kendilerini tanımlama biçimleri, inançlarına bağlılık düzeyleri, "Alisiz Alevilik" hakkındaki düşünceleri, Dedelik kurumu etrafındaki değerlendirmeleri, Cemevlerini ibadethane olup olmadığı hakkındaki yorumları, Sünni kesimle olan meseleleri, devlete ve devlet kurumlarına bakışları, siyasi tercihleri, Diyatent İşleri Başkanlığ
Bugün Antalyanın Tekke köyünde türbesi bulunan Abdal Musa Sultanın yaşam öyküsünün anlatıldığı bu kitapta Onunla özdeşleşen ünlü ozan Kaygusuz Abdal Sultandan da söz edilmektedir.
Almanya'da bulunduğum süre içinde, zamanın bana müsade ettiği boşluklarda, edebiyat, tarih ve son yayınları izleme fırsatını buldum Okuyordum ve bu yaptığımdan büyük zevk alıyordum.
İncelediğim bu eserlerin içinde, yazdıklarına ve açıklamalarına akıl erdiremediğim kimi kalemlerin Ali İbni Ebu Talip'in üstün kişiliğini, İslam'daki vazgeçilmez yerini ve değerini yazmalarına ve kayıtlarına şaşıyordum.
Bu kalemler ki, Ali İbn Ebu Talip ile ilgili ne varsa, tarihin gerçeklerini bile saptırmayı yeğleyeceklerini
Kitabın tüm kaynakları kapsadığını düşünmek yanlış olur. Menakıbnamelerin tümü elde yok. Soyağaçlarının dede sandıklarından çıkarılmaları hala günah sayılıyor. Tarihler tümü ile ortada değil, Gülağ Öz'ün yararlandığı kişiler de bu sıkıntıların içindeler. Cumhuriyet döneminde ve özellikle son dönemlerde araştırma yapanların büyük çoğunluğu geçmişin ABC'sine ve yazı diline yabancı. Bu nedenle onların da kullandığı kaynaklar hep ikinci ve üçüncü elden alınıyor.
Tüm bunlar göz önüne alındığında Gülağ Öz'e hak
Bütün tarihinde Alevilik; sosyal boyutu da olan inanç içerikli bir hareket değil, inanç boyutu da olan sosyal içerikli bir harekettir. 21. Yüzyıla bir adım kala, Aleviliğin temel felsefi öğretilerindeki özün sadece Türkiye´de değil Dünya´da da modern toplumsal bilim ve toplumsal yaşam tarafından eskitilip yadsınmamış olması bir yana, dini dogmalardan olduğu gibi her türlü sömürü ve baskıdan kurtulmak için özgürlük arayışında olan toplumsal hareketlere itici etkide bulunarak dinamizmi taşımış olması, baştaki
''Ey Dostlar!''
Karanlığı ışık yendi görünüz
Bindörtyüz yıl sonra ibret alınız
Geçte olsa Ehl-i Beyt'i biliniz
Nur saçan Hüsniye sizlerin olsun.
Kur'an'la, hadisle isbat eyledi
Tüm alimler bin aferin söyledi
İsa oğlu Halit ihsan eyledi
Okuyun Hüsniye sizlerin olsun.
- Vaktidolu -
Farsça ve Osmanlıcadan Türkçeye çevrilen ve Atalarımın bana Baba yadigarı olarak bıraktıkları ve benim biraraya toparlayarak sizlere sunduğum bu kitapta, Mum Söndü, Kızılbaşlık ve Aleviliğin nereden geldiğini, Aleviliğin dününü ve bugününü, Kerbela olayından dönemin Padişahlarının tahtlarını ellerinde tutabilmek için oynadıkları oyunlara, Alevi Sünni çatışmasını başlatmalarından Atatürk'e kadar, bütün gerçekleri yalnızca siz sevgili okurlarım için yazdım. Yazdıklarım tarihi belgelere dayanmaktadır.
Toplam 339 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 280-300 /
Aktif Sayfa : 15
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.