Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
II. Abdülhamit dönemi, Osmanlı Devleti’nin yıkılış aşamasından önceki süreçleri kapsayan ve etkileri günümüze kadar gözlemlenebilen birçok sosyal ve siyasal olayın yaşandığı bir zaman dilimi olarak hâlâ konuşup tartıştığımız bir dönem. Bu kitapta hatıralarını okuyacağınız Tahsin Paşa, II. Abdülhamit’in 14 sene boyunca başkâtipliğini yapmış bir bürokrat, dönemin iç ve dış olaylarına çok yakından tanıklık etmiş bir şahsiyet olarak kaleme aldığı hatıratında, II. Abdülhamit’in saltanatına, şahsına ve çevresine
Halid Ziya’ya kadar, romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur. Hepsi roman veya hikâye yazmaya hevesli insanlardır. Ahmet Hamdi Tanpınar “Bugün hâlâ onun güzel siması, kara gözleri, beyaz dişlerini gösteren tatlı tebessümü, Kartaltepe kabrinin derinliklerinde ebediyen sönmüşken, ben ne zaman penceremden bahçemin kapısına baksam, Vedad geliyor, Vedad kapının önünde başını kaldırıyor ve biçare babasını gene o tebessümüyle selamlıyor zannediyorum. Onun bu hayali hiçbir zaman gözlerimden silin
Sanırım yaşı altmışın üzerinde olup da çocukluğu köyde geçmiş olanlar o günün toplum sosyolojisini hatırlayan son nesil sayılırız. Bu yüzden bizim kuşağın hatırladığı köy yaşamı ile ilgili bilgiler, bizler tarafından yazılmaz ise bir daha hatırlanmayacak ve kayıp olup gidecekler. Bu düşünceden dolayı hatırladığım bazı mesleklerin özne olarak temsilcileri olan insanlarımızı, onların o günkü toplumdaki karşılıklarını, çocukluğumun geçtiği köyümden sizlere hikaye ederek böyle bir sorumluluğu yerine getirmek is
İhtiyar Dost, Halit Ziya Uşaklıgil’in belki de en sıra dışı eseri olabilir. Tür ve konu çeşitliliği bakımından oldukça renkli, dikkat çekmek istediği yerleri anlatmada ki ustalığı ve ön görüsü ise takdire şayan. Kitapta; siyasetten ekonomiye, sanattan teknolojiye, bitki biliminden iç borçlanmaya hatta sosyo-kültürel alandan ahlaki değerlere kadar birçok konuya değinmiş bir nevi günümüz Türkiye’sine de ışık tutmuştur. Hikâyenin başkarakteri, dostum dediği kişi de kendisinden başkası değildir. Zira onu en iyi
Tükendi
Fernando Pessoa, 1935´te öldüğünde, sandığında bıraktığı yapıtlarının sayısını kimse tahmin edemezdi. Onun elinden çıkmış şiirlerin, yazıların altında genellikle başka imzalar vardı. Ama bunlar yalnızca birer takma ad değil, öyküsü, geçmişi, yazgısı, dünya görüşü olan farklı kişiliklerdi. Pessoa´nın ölümünden sonra elyazmaları derlenmeye başlandığında, bitmemiş yapıtlar da bulundu içlerinde. Bernardo Soares imzalı Huzursuzluğun Kitabı da bunlardan biriydi. Tarihten, mitolojiden, edebiyattan, ruhbilimden hab
Ölümle Kalım Arasındaki İnce Çizgi
Tükendi
Yaşadığımız dönem çok ilginç hâdiselerle dolu bir dönemdi. Karasabanla toprağın sürüldüğünü de gördüm, dev traktörleri de. Tırpanla buğday biçildiğini de gördüm, biçer döverleri de. Kağnılarla da yolculuk ettim, uçakla atmosferin üzerine de çıktıkKöyden yaylaya çıktığımızdan çok daha kısa sürede, buradan Çin’e gittik. Siyasî olayları iliklerimize kadar yaşadık. Sağ-sol olaylarında gençlerimizin nasıl heder edildiğini, “Büyüklerimiz”in olayları yatıştıracağına, siyasî hesaplarla nasıl körüklediklerini gördüm
Tükendi
Sencer Divitçioğlu, iktisat ve tarih alanında yaptığı çalışmalarla, özellikle de bir dönem epeyce tartışılan “Asya Tipi Üretim Tarzı”na (ATÜT) dair analizleriyle tanınan, “efsane hoca” nitelemesiyle anılan bir akademisyendi. 2014’te hayatını kaybeden Divitçioğlu arkasında onlarca kitap, makale, önemli çalışma bıraktı. Adnan Ekşigil, Sencer Divitçioğlu - Yaşamı ve Düşüncesine Dair Notlar’da yakından tanıdığı Divitçioğlu’nun hem özel yaşantısına hem de teorik ve akademik dünyasına
Tükendi
Askeri müdahalelerin sadece hedefledikleri kitlelerin değil, pek çok masum insanın yaşamında ne derin yaralar açtığını bire bir yaşayarak anlatan kitapların sayısı –hele Türkiye’de– hiç de az değildir. Ama merhum Turhan Dilligil’in 27 Mayıs 1960 tarihli ihtilalin ardından yaşadıklarını anlatan “GÖZALTINDA 170 GÜN: BİR AYDININ GÜNLÜĞÜ” kadar yaşanmışları içten ve doğruca anlatan kitap çok azdır. O nedenle bu kitap, merhum Dilligil gibi iyi bir gazetecinin Yassıada ve Balmumcu’da, kendi deyimiyle “gözaltında”
İbrahim Temo, 22 Mart 1865’te Manastır vilâyeti Ohri kazasının Struga kasabasında doğdu. Asıl adı İbrâhim Edhem olup babası, tüccar Murad Bey’dir. Daha sonra soyadı haline gelen Temo lakabı kendisine arkadaşları tarafından takılmıştır. Arnavut asıllı Osmanlı siyasetçi, doktor. Hem Osmanlı’da hem Arnavutluk’ta hem de Romanya’da siyasi ve tıbbi faaliyetlerde bulunmuş önemli bir siyasî kişiliktir. İbrahim Temo, kendisi gibi Mekteb-i Tıbbiyede öğrenci olan arkadaşları Diyarbakırlı İshak Sükûtî, Çerkez Mehmed Re
Tükendi
“Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Türkiye’ye elçi olarak gönderilen Amerikalı General Sherill’in büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile yaptığı görüşmeler ve ülkemizde bulunduğu süre zarfındaki gözlemlerini birleştirerek kaleme aldığı bu ayrıntılı eserde; bir Amerikalı’nın bakış açısıyla Milli Mücadelemiz, Cumhuriyetimizin kuruluşu, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk ve inkılâplarını General Sherill’in hayranlık dolu ve sade anlatımıyla okumak fırsatını bulacaksınız.”
Tükendi
“ANLAMAKTAN DOĞAN SEVİNÇ”İ ÖĞRENMEK Prof. Dr. Türker Kılıç hem çok bizden hem de bize çok farklı bir dünyadan. Zaten elinizdeki kitabı farklılaştıran da “bizden” bir ailenin “hep farklı sorular” soran çocuğunun, nasıl giderek dünyanın en seçkin beyin cerrahlarından ve yeni bir bilim felsefesini aralayan beyinbilimcilerinden biri hâline gelmesinin öyküsü olması… Türker Kılıç, Balkanlar’dan Bursa’ya göç eden orta halli bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Çevresinden farklıydı ve henüz ilkokul sıralar
Dişçilik zanaatına (!) bulaşalı tam 43 yıl olmuş. Bu da (tersinden bakarsanız) ebced hesabıyla “deneyim”e denk gelir. …Bu kitapta söylediğim şeylerin doğruluğuna dair hiçbir iddiam yok. Ben, sadece kendi doğrularımı yazdım. Sizler bunları okuyacak, aklınızda tartacak, bir kısmını benimseyecek, bir kısmını sevmeyeceksiniz. Zaten amaç da bu. Sizlerin önünde belki de bildiğinizden farklı bir pencere açabilmek. Üniversite eğitimi de dahil olmak üzere 43 sene boyunca diş hekimliği mesleği içinde yer alan yazar,
Yüksel Özkasap Ömür Göksel Cem Karaca Adnan Varveren Ülkü Tamer Gökhan Evliyaoğlu Özer Şenay Suat Sayın Yunus Bülbül Selami Şahin Azer Bülbül Orhan Gencebay Yusuf Nalkesen Adnan Şenses Fakir Baykurt Nuh Albayrak ve daha birçok ünlü...
Mehmet Aycı, Mantıku’t Tayr’dan yola çıkarak yazdığı Otuz Kuş’ta, yeryüzündeki insanlarla gökyüzündeki kuşları bir araya getiriyor, hikâyelerini de birbirlerine düğümlüyor. Yörük obasından Şahin Kayası’na, Nuh’un Gemisi’nden Hz. Süleyman’a kadar uçan bu kuşlar; insanın yapıp ettiklerine, iyiliklerine ve kötülüklerine, kalplerine ve yaşamlarına şahit oluyor. Yeryüzünün ve gökyüzünün, insanların ve kuşların resmini ise Volkan Akmeşe çiziyor. “Simurg’u aramaya karar verdiler. Kaf Dağı’na doğru uçtular. Her cin
Celal Güzelses, müziğe ve sanata âşık bir adamın portresidir. Türk halkı onu “Şark Bülbülü” olduktan sonra tanıdı; o, bu unvanı almadan önce Atatürk’ün övgüsüne mazhar olmuş, dönemin diğer büyük sanatçıları Safiye Ayla, Münir Nurettin Selçuk gibi isimler tarafından takdirle anılmıştı. Şark Bülbülü olduktan sonra hayatında bir değişiklik olmadı, yine Diyarbakır’ına döndü, ücretsiz konserler verdi, öğrencilere destek oldu, konserlere giderken yanında eşi Nevriye Hanım’ın hazırladığı yemekleri götürdü. Onu
Tükendi
Kitapta, Maksim’le birlikte Türkiye’nin yakın dönem Türkiye tarihini anlatmaya çalıştım. Bugün “eskiden Türkiye böyle değildi” gibi sözleri çok duyuyorum. Peki, bu beğenmediğimiz Türkiye son 15-20 yılda mı ortaya çıktı? Kültürel yozlaşma nasıl başladı? Bunun toplumsal temelleri neler? Bu sorulara sağlıklı cevaplar vermeden bugünkü Türkiye’yi anlayamayız. Ben bu kitabın merkezine bilerek kendimi değil, Maksim’i koydum. Çünkü Maksim, Türkiye’nin hem ekonomik hem de kültürel çöküşünü anlatabileceğimiz en güzel
Türkiye’nin garantör devlet olarak mesru haklarını kullanması ve adada yasayan herkese barış ortamı sağlamak üzere giriştiği 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı Anadolu’nun dört bir yanından vatan evlatlarının hava, kara ve denizden yaptıkları harekatlarla gerçekleştirilmiş ve özellikle 1955 sonrasında adada can, mal ve namus kavgasına girişmiş Kıbrıslı Türklerle Anadolu insanının kucaklaştığı, Edirne’den Ardahan’a, Sinop’tan Anamur’a yurdun her kösesinden gelen Mehmetçikle mücahidin omuz omuza vuruştuğu
Tükendi
Türkiye’nin garantör devlet olarak mesru haklarını kullanması ve adada yasayan herkese barış ortamı sağlamak üzere giriştiği 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı Anadolu’nun dört bir yanından vatan evlatlarının hava, kara ve denizden yaptıkları harekatlarla gerçekleştirilmiş ve özellikle 1955 sonrasında adada can, mal ve namus kavgasına girişmiş Kıbrıslı Türklerle Anadolu insanının kucaklaştığı, Edirne’den Ardahan’a, Sinop’tan Anamur’a yurdun her kösesinden gelen Mehmetçikle mücahidin omuz omuza vuruştuğu
Tükendi
Cumhuriyet kuşağının yaşayan en önemli temsilcilerinden Nermin Abadan Unat. Göç, kamuoyu, kadın araştırmaları gibi alanlarda yaptığı, uluslararası ölçekte literatüre giren çalışmalar, kaleme aldığı eserler, yetiştirdiği isimlerle Türkiye’nin yetiştirdiği en kıymetli bilim insanlarından. Kısaca “Hocaların Hocası”. Yüzüncü doğum gününü kutlarken, bütün bir ömrün bilançosunu çıkarıyor Yüz Yıllık Umut adlı kitabında. Anne-baba sevgisi görmediği ebeveynleri ve hayat boyu örnek aldığı öğretmeninden anlatarak başl
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2