Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 32-48 / Aktif Sayfa : 3
İslâm’ın ilk asırlarında bir dindarlık biçimi olarak temâyüz eden tasavvuf hareketinin kısa süre içerisinde gelişme kaydederek bir dünya görüşü olmayı başardığını ve İslâm medeniyetinde ortaya çıkan diğer entelektüel gelenekler karşısında rüşdünü ispat ettiğini görürüz. Bu bağlamda tasavvuf kendi özgün varlık anlayışını ve bilgi teorisini tesis etmiştir. Daha çok Tanrı’nın tek gerçek varlık olduğu ve âlemin Onun karşısında bir varlığının bulunmadığı ilkesine bağlı bir ontoloji olan bu varlık tasavvuru, özgü
Allah kılı kırk yaracak titizlikle çalışan bir saat ustasıdır. O kadar dakiktir ki saniyesinde her şey tam zamanında olur. Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç. Her insan için bir aşık olma zamanı vardır; birde ölmek zamanı. Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım, yoksa Dünyevi, semavi ya da cismani diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur. Aşkın hiçbir sıfat ve tamlamaya ihtiyacı yoktur. Başlı başına bir dün
Tasavvufta nefsin yedi mertebesine göre değişen hâllere etvâr-ı seb’a adı verildiği ve bu terimin daha çok Halvetiyye mensupları arasında yaygın olduğu bilinmektedir. Bundan dolayıdır ki mezkur tarikata mensup şeyhler, sâlikin mânevî yolculukta nefis mertebeleri ile ilgili ihtiyaç duyduğu husus- ları açıklamak üzere etvâr-ı seb’a adıyla pekçok eser kaleme almışlardır. İşte böylesi eserlerden birisi de 18 asır Halvetî-Gülşenî şeyhlerinden Edirneli Ahmed Müsellem Efendi’nin, mürşidi ve kayınpederi Pî
Harîrîzâde Mehmed Kemâleddin Efendi, 19 yüzyılda velûd bir şahsiyet olarak temâyüz etmiş isimlerdendir. Otuz iki yıl gibi kısa ancak bereketli bir ömür geçirmiş olan Harîrîzâde, birçok eser telif etmiştir. Harîrîzâde’nin mühim eserlerinden biri ise, “Halvetiyye Usûl ve Âdâbı” başlığıyla çeviri metnini sunduğumuz elinizdeki Kenzü’l-feyz’dir. Halvetiyye tarika- tının seyr ü sülûk usûlleri ve âdâbı hakkında önemli bilgiler içeren Kenzü’l-feyz’de intisap, zikir, sohbet, mürşid-i kâmil ve sâdık müridin ö
Şeyh Muhammed Vefâ Efendi, 18 asır sûfî-şâirlerinden olup, Edirne’lidir. Halvetî-Gülşenî şeyhi Pîr Hasan Sezâyî Hazretlerinin torunu, şâir-hattât Şeyh Ahmed Müsellem Efendi’nin oğludur. Velî Dede Dergâhı’nda babasından sonra posta oturmuştur. 1212/1797’de vefat etmiş ve babasının tür- besine defnolunmuştur. Kaleme aldığı nutuklarında “Vefâ” mahlasını kullanan Muhammed Vefâ Efendi’nin, hadîse dair Hadâiku’s-Salât ile Pîr Sezâyî’nin Dîvân’ını intihâb yoluyla tahmis ettiği Nüzhetü’l-İhvân adlı eseri va
Hocazâde Ahmed Hilmi, son dönemde sûfî tabakâtı sa- hasında kaleme aldığı eserlerle adından söz ettiren edip ve âriflerdendir. Erzincan Eğin (Kemaliye)’lidir. Tahsilini İstan- bul’da yapmıştır. Müderrislik vazifesinin yanında müfettişlik görevinde de bulunmuştur. Tasavvufta Nakşbendîlik yolun- dan nasiplenmiş olup, soyu Halvetiyye’nin ikinci pîri Seyyid Yahya Şirvânî Hazretlerine ulaşmaktadır. Hadîkatü’l-Evliyâ ile Ziyâret-i Evliyâ adlı eserlerinin devrin pâdişâhı Sultân II. Ab- dülhamid’in takdirin
Memlûk hakimiyeti altındaki Kahire'de Hanefî mezhebinin başmüftülüğü görevine kadar ilerlemiş olan Bergamalı Muhyiddin el-Kâfiyeci, tarih usûlü alanında -bilinen- en eski eseri telif etmiştir. Onu önemli kılan, evrensel anlamda bir tarih usûlü ortaya koymaya çalışması, tarih yazımı konusunda tutarlı bir yöntem teklif etmesi ve bu yöntemin tarih bilgisinin değerini tesbit etmek için bir kriter teşkil etmesidir. Kâfiyeci'nin tarih anlayışının ele alındığı bu eserde yine aynı müellifin (el-Muhtasar fî İlmi't-T
Ken’ân Rifâî Hazretleri, Rifâîliğin Türkiye’deki temsilcilerinden olup aynı zamanda Kenâniyye kolunun da kurucusudur. Ken’ân Rifâî, Rifâîliğin asıl gayesi olan “hiçlik” ve acz mefhumlarını kendi tasavvuf anlayışının merkezine koymuş çok büyük bir öğretmendir. Ken’ân Rifâî aslında bir profesörden çok daha bilgili olmasına rağmen, öğrenci yetiştirmeyi tercih etmiş, akademik kariyer talep etmemiş ve kitap yazmak yerine kitap yazacak kalemleri yetiştirmiştir. Bugün dünya çapında sayısı milyonları aşan öğrencile
Tükendi
Çocukluğunda saray terbiyesi almış, Nazıme Sultan'ın bir ara vekilharçlığını yapmış ve genç yaşında 1001 gün Yenikapı Mevlevihanesi'nde çile doldurarak "dede" olmuş bir koca Mevlevî... Esad Dede'den Mesnevî okumuş ve mesnevihanlık icazeti almış, maişetini vakıf gelirinden ya da tekke tahsisatından değil elinin emeğiyle çıkarmak için matbuat dünyasına atılmış bir kalem ehli... İslamın temel ilimlerini ve tarihini asıl kaynaklarından okumuş bir İslam âlimi... II. Abdülhamid devrinden cumhuriyete çok zor zaman
Elinizdeki eser; İbn Arabi'nin "Tevhid" konusunu ele aldığı, kısa ama içeriği oldukça yoğun bir eserdir. Bu nedenle eser değişik adlarla birçok kez Türkçeye çevrilmiştir. Risalenin merkezinde Hz. Peygamber'in zikretmiş olduğu "Men arefe nefsehu fegad arefe Rabbehu / Nefsini bilen Rabbini bilir" hadisi vardır. İbn Arabi, bu hadisten hareketle -öğrencisi ve evlatlığı Konevi tarafından "vahdet -i vücut" olarak adlandırılan ve sistemleştirilen "Tevhid" anlayışını derinlikli ve ufuk açıcı bir şekilde işlemişt
Daha çok Şeyh-i Ekber İbnü’l-Arabî hazretlerinin tercümanı ve şârihi olarak tanınan Abdülganî en-Nablusî (Allah sırrını takdis eylesin), pek çok tarikatı cem eden bir sûfîdir. İslam ilimlerinin zahirî veçhesinde otorite olmasının yanında bâtınî cihetinde de mürşid ve rehber olan Nablusî üç yüzden fazla eser kaleme almıştır. Üstadın medresede ilim tedrisiyle ve tekkede seyr u sülûk eğitimiyle sürdürdüğü doksan yıllık ömründe yedi yıllık bir uzlet hayatı dikkat çekicidir. Elinizdeki kitapta İmam Nablûsî’nin b
Bu kitap, İslam tarihinin klasik döneminde (miladi yedinci ve on birinci yüzyıllarda) sûfîler ile halifeler, emirler, valiler ve kadılar gibi yönetici ve devlet görevlilerinin ilişkisini, tasavvufun gelişim sürecine etkileri bakımından incelemektedir. Tasavvufun “kimlik krizi” yaşadığı ve Emevîler ya da Abbâsîler gibi güçlü merkezî yönetimlerin olduğu bu süreçte, sûfîler kendilerini fakihler, mütekellimler ya da başka gruplarla mücadele içinde bulurken siyasete karşı nasıl bir tutum geliştirmişlerdi? Yöneti
Dijital İşgal: Asıl Hedef Muallak Kayası Kudüs zıtların uyumluluk arz ettiği ilahî bir mekândır... ‘İlahî Nur’ buradadır! Mescid-i Aksâ ise göklerin ve yerin buluşma noktasıdır... Peygamber Efendimizin miraca neden ‘Muallak Kayası’ üzerinden yükseldiği bilinmeden... Bugün yaşadıklarımızın pek çoğu anlaşılamaz... Ve İstanbul’da namaza durduğumuzda iki kıblemize birden secde ederiz... Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksâ! Aynı yöndedirler... Alınlarımızda birbirlerine temas ederler... Hacerü’l-esved ve Muallak
Bir zamanlar yoktuk, şimdiyse varız. Önce hiçbir şeydik, sonra pek çok şey olduk. Bunun ardından yeniden “hiçbir şey” olacağımızı öne sürmek akla yatkın bir açıklama değildir. İnsan için en önemli mutluluk kaynaklarından biri, ölüm ötesindeki sonsuz yaşama inanmaktır. Ahiret bilgisi, insanın -daha bu dünyada- ağlamalarını gülmeye, endişelerini şükre çevirecek olan bir bilgidir. Vakti dolan insan dünyadan ayrılır ayrılmaz “artık hep ama hep varsın” cümlesinin içine doğar. Bu ne güzel bir müjde, ne hari
İnsan Rabbinden başka nereye gidebilir? Gidenlerden bahsediyorsun, gitmeyen var. Aldatanlardan bahsediyorsun, yalanlardan büyük Bir gerçek var. Anlamayanlardan bahsediyorsun, yüreğindeki sevgiyi bilen var. Yalnızlıktan bahsediyorsun, sen fark etmesen de ruhuna Bir dokunan var. Yüzlerce yüzünden bahsediyorsun insanoğlunun, yüzlerce yüzünün içinde saklı riyasından, hilesinden, çıkarından, talanından… Unutmasana! Senin yüzüne hep Bir gülümseyen var. “Yoruldum” diyorsun güzel dostum, eğe
Gözünle Görmeden İnanma! Her şey Çetin dedemle zeytinlikte sohbet ederken başladı. Dedem bana ‘Evladım gözünle görmediğin hiçbir şeye inanma!’ dedi. Neeee?! Gözümle görmediğim hiçbir şeye inanmayayım mı? - Ama ben Allah’ı da gözümle görmüyorum ki?!!! Meğer Allah’ı görüyormuşum. Ama gözümle değil de başka türlü görüyormuşum. Nasıl oluyor diye merak ediyorsan doğru yerdesin. Çünkü ben de merak ettim ve dedeme, nineme, anneme, babama onlarca soru sordum. Bu soruların cevaplarını da Allah’la Tan
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 32-48 / Aktif Sayfa : 3