Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 16-32 / Aktif Sayfa : 2
18 yüzyılda Anadolu'da faaliyeti tespit edilebilen şeyhlerin sayısı yaklaşık olarak 807 dir. Bu şeyhlerin mensup olduklan ana tarikatlar ise Halvetilik. Nakşibendilik, Mevlevilik, Kâdirilik, Celvetilik, Bektaşilik, Bayramilik, Sâdilik, Rifailik ve Bedeviliktir. Bu asırda Nûreddin Cerrâhî, Hasan Sezai, Mehmed Cemâleddin Efendi, Abdullah Salahaddin-i Uşşâki ve Ahmed Raûfi gibi kol kurucusu şeyhler yetişmiştir. Elinizdeki çalışma bir yandan 18 yüzyıldaki sosyal ve siyasi hayatın önemli bir unsuru olan tarikatl
Elinizdeki kitap Osmanlı'nın büyük bir değişim geçirdiği 19 yüzyılda sûfilerin Anadolu topraklarındaki yaşamlanını, devlet adamları ve ilmiye çevreleriyle olan ilişkilerini incelemektedir. Bugüne kadar lokal olarak yapılan çalışmalarda çeşitli tarikat kollanna ait bilgiler yayımlanmıştır. Ancak Anadolu genelinde, hangi bölgelerde daha çok hangi tarikatların yaygınlaştığı, tarikatlann kaç adet tekke kurduğu, bu tekkelerin sosyal veya kültürel etkinliklerinin ölçüsü hep merak edilegelmiştir. Yine Vak'a-i Hayr
Bu eserinde Kuddusî, sebeb-i telif olarak ilim, ibadet ve zikre teşvik etme gayesini belirtmiştir. Kur’ân’da iki yüz altmış civarında ayetin zikirden bahsetmesini, zikrin, Hakk’ın rızasına uygun ve O’na teslimiyetle yaşamanın hakikati olduğunun ilâhî mesajla tekit edilmesi olarak yorumlamaktadır. Ona göre, müminleri Hak Teâlâ’nın rızasına uygun yaşamaya teşvik edecek hakikat zikirdir. İnsanların kınamasına, eziyet ve iftiralarına, nefret ve inkârlarına karşı taliplileri âriflerin yoluna teşvik edecek, mürit
Bu eser, Abdurrahman Câmî’nin (ö. 898/1492) Divan’ında yer alan Cilâü’r-rûh adlı kasidenin, sabık Erzurum Müftüsü Lütfullah Vehbi Efendi (ö. 1329/1912’den sonra) tarafından yapılan Türkçe şerhidir. Lütfullah Vehbi Efendi eseri şerhetme sebebini şöyle ifade etmektedir: “Abdurrahman Câmî’nin Cilâü’r-rûh (Ruhun Cilâsı) isimli kasidesinin ahlâk ilmine ve sıfatlarına dair pek faydalı inciler, kıymetli mücevherler ihtiva ettiğini görünce, içimdeki arzular beni kolları sıvayıp bunları, olgunluk ve hayrın yöntemler
Tükendi
(Genişletilmiş Baskı) Tasavvuf düşünce sistemi olarak, hayat tarzı ve terbiye biçimi olarak hem ilgi çekmekte, hem de çeşitli tartışmalara konu edilmektedir. Tekkeler ve tarikatlar, bu yüzyılın başından beri İslam ülkelerinin bir kısmı devlet eliyle toplum hayatının dışına itilmeye çalışılmışsa da, halkın bu müesseselere ilgisi pek azalmamıştır. Özelikle Batıda ve Amerikada tasavvufun hem tarikat boyutundaki eğitim tarzı, hem de düşünce planındaki üslubu, ilgi odağı olmaya devam ediyor. Kuzey Afrikalı pek
Nun Kapısı adlı bu eser, H. Nur Artıran Hanımefendi’nin sosyal medyada paylaşmış olduğu Mesnevî beyitlerine ve tasavvuf büyüklerine ait vecizelere dair getirdiği kısa izahlardan oluşmaktadır. 140 karaktere sığdırılan bu mühim beyitler ve sözler, paylaşıldığı sırada büyük rağbet görmüş ve paylaşım rekorları kırmıştı. Muhtereme Artıran Hanımefendi, gelen yoğun istek üzerine bu kez bahsi geçen vecizeleri ve beyitleri kısa izahlarla şerh etmek suretiyle bu paylaşımları özlü hakikatlerden oluşan güzel bir kitaba
Abdüllatîf Kudsî’nin tercümeye konu olan Tuhfetü Vâhibi’l-Mevâhib fî Beyâni’l-Makamât ve’l- Merâtib isimli risalesi en tanınmış eseridir. Risale, tasavvufî terbiyenin esasları, nefis, ruh, kalp ve sırrın makamları, seyr ü sülûk mertebeleri, bu mertebelere dair rüyalar ve bunların anlamlarını içermektedir. Ayrıca konuyla ilgili bazı tasavvufî ıstılahlara da yer verilmiştir. Kudsî bu eseri, müridlerine tasavvufî hakikatleri anlatmak ve kendi devrinde müşahede ettiği meselelerle ilgili onları uyarmak için ka
Ruhlar âleminden bu dünyaya sefer etmiş olan insanoğlunun hikâyesi uzundur. Bir tarafta mânâ âlemlerinin hakikati, diğer tarafta ise beşerî hâllerin sancısı ile can çekişen insan, sanki çölde uçuşan bir tüy misalidir. Bu hengâme içinde kurtuluş yolu arayan bir sufi ise ebedî huzurun, kalplere inen ilâhî vahyin nuru ile aydınlanmak olduğunu bilir. “Bilmek” elbette tek başına bir çare değildir fakat tam bir iman ile ahlâk güzelliğinin en yüce mertebesine erişenler ancak bilenlerdir. Bilmekten maksat ise
Tükendi
Zâtıma, Şems-i Tebrîzî derler... Bir'den Bir'e ya da birdenbire, Mevlânâ'nın hayatına girip, onun gibi inci tânesi bir âlimi kendime bağlayarak; onun yüzünü, ötelerin de ötesine sırlanmış olan başka âlemlere ve hakîkãtlere çevirdim? O'nu kendime nefes evlâdı edindim. O'na nâfiz nazarlarımı verdim. O'dan gönül sohbetlerimi aslâ esirgemedim. Her sorusuna cevap vererek, O'nu halktan alıp Hakk'a ulaştırdım. Sâdece kendimizin tanıklık etmiş olduğu 40 sohbetim ile ona tüm emânetimi ve de vâridâtımı teslim e
İnsanın saadeti; Allah (c.c.)'ı bilmektir. Peygamberlik ve Velilik, İnsanın Yaradılışı, Kalbin Varlığı, Ruh ve Mahiyeti, Ölüm ve Hakikati, İlim Öğrenmek, Komşu Hakları, Büyük ve Küçük Günahlar, Tevbe, İbadetler, Muamelat, Temizlik, Abdest, Namaz, Oruç, Hac, Zekât, Sadaka, Alışveriş, Nikâh, Evlilik, Helâl ve Haramlar.
Tükendi
Kadiriler arasında Abdülkadir-i Geylani'den sonra tarikatın ikinci pîri sayılan Eşrefoğlu Rumi daha hayatta iken büyük bir velî kabul edilmiştir. Evliya Çelebi, Eşrefoğlu'nun içinde medfun bulunduğu İznik'teki cami ve dergahtan da bahsederek ondan "yetmiş bin müride malik bir pişva-yı aşıkan" diye söz etmektedir. Şeyh ve mutasavvıf Eşrefoğlu Rûmî'nin sade bir Türkçe ile yazdığı Müzekki'n-Nüfus, Eşrefoğlu'nun en şöhretli eseridir. Dünya muhabbetinin sebeplerini, yarar ve zararlarını anlattığı kısımda "bu ki
Sevgili’ye uzun bir mektup bu yazılanlar. Bir çocukluk düşü, genç kız rüyası, olgunluk çağına uzanan köprü. Peygamber aşkının, O’nun yürüdüğü yollarda yürümeye duyulan hasretin, baktığı gökyüzüne bakma arzusunun tezahürü okuduklarınız. Bu yol, bu mektup, bu kavuşma bir son değil. O’na daha layık, daha iyi biri olarak gelinecek yolların henüz başı. ‘Şefaat Yâ Resûlallâh!’
1968 Anadolu’da önemli etkisi olan Muhyiddin İbn-i Arabi’nin Bâtınî öğretisi, kökeni on binlerce yıl öncesine giden çok yönlü bir bilgi edinme ve bilgi aktarma sistemine bağlıdır. Bu sistem, Sufizmin önemli temel taşlarından biridir. İbn-i Arabi Öğretisi’ne ait sırlı sözler, o devrin halkından saklandı. Bu sırlı sözlerin içine çok etkili bilgiler gizlendi. “Arif İçin Din Yoktur” sözü de, bu gizemli sözlerden biridir. Bu sözün derinliklerine inildikçe, birçok kavramların hakikatleri de apaçık algılanacaktır
Tükendi
Kudretin yarattığı ilk şey kalemdir. Kalemin ucunda iki dünya tek bir yazıdır. O, kalem değil, güzellik bahçesinde yetişmiş taze bir fidandır. Varlık silsilesi göz önüne alındığında fikirde ilk, fiilde sondur. Sûreti insandan doğmuşsa da mânâsı varlığın özüdür. İslâmî ilimler, tasavvuf, dil, edebiyat ve şiir sanatları alanında pek çok eser kaleme almış olan Molla Câmî, Sebk-i Hindî dönemi öncesinde yetişen, klasik Farsça şiirin son büyük şairidir. Eserleriyle şöhreti Hindistan’dan Balkanlara kadar geniş
Kaynaklarda hâfız, hadis ilimleri ve fıkhü’l-hadîs âlimi gibi vasıflarla anılan İbn Hazm, gerek zihnî kabiliyetleri gerekse dindarlığı bakımından çok seçkin bir âlim olarak tanıtılmaktadır. Bütün İslâm ilimlerinde derinleşmiş olduğu, hükümlerini doğrudan Kitap ve Sünnet’ten çıkardığı, edebiyat ve şiirde mâhir, dil, siyer ve tarih konularında geniş birikime sahip olduğu belirtilmektedir. İbn Hazm bu alanların hepsinde eser vermiştir. İbn Hazm’ın elinizdeki eseri, gerek çoğu ahlaki problemi ele alması ve gere
İnsana bahşedilen meziyetlerden birisi de nutuk'dur. Aklın mahsûlü olan düşünce, dili vâsıta edinerek tezahür etmektedir. Dil, bu mümeyyiz vasfı ile insana diğer mahlûkâttan farklı bir mevki kazandırmaktadır. "İnsanların birbirleri ile olan ilişkilerinde konuşa konuşa mesafe katedecekleri" malum bir hakîkattir. Kısaca, hitâbet kelimesi ile ifadesini bulan bu özellik muâşeret ve ictimâî hayatın da yegâne gereğidir. Beşerî hayatta lüzûmu tartışılmaz olan bu unsur gerektiği şekilde kullanıldığı zaman
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 16-32 / Aktif Sayfa : 2