Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 607 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6
Hz. Muhammed'in on yıllık Medine döneminin önemli bir kısmı bizlere aktanlmıştır. Medine'de, Mekke'ye göre serbest bir ortama kavuşulması ile sahabe sayısının her gün artması bunda etkili olmuştur. Rasülullah'a gösterilen yoğun ilgi neticesinde, yaşamının pek çok kesiti çoğunlukla birden fazla sahabi tarafından rivayet edilmiştir. Rivayet sayısının fazla olması, yaşadıklarının netleştirilmesinde olumlu katkı sağlamıştır. Ancak, içerdikleri farklılıkların uzlaştırılmasında zaman zaman zorluklar yaşanmıştır.
Ebû Mansûr el-Mâtürîdî(Ö. M. 944), Ehl-i sünnet kelâmı ile dirayet tefsirinin kurucusu ve Hanefî fıkhının geliştiricisidir. Günümüze ulaşan ilk dirayet tefsirinin müellifidir. İmam Mâtürîdî, Te'vîlât'ında, sahabe, tâbiîn ve tebe-i tâbiîn neslinden intikal eden açıklamaları da nakletmiştir. Böylece, muhtemel anlamları akıl yürüterek belirlemeye çalışmak suretiyle te'vil yöntemini uygulamıştır. Eserde, itikadî mezheplere dair bilgilere yer verildiği gibi, fıkhî mezheplere, özellikle Şafiî fıkhına ilişk
Ebû Mansûr el-Mâtürîdî(Ö. M. 944), Ehl-i sünnet kelâmı ile dirayet tefsirinin kurucusu ve Hanefî fıkhının geliştiricisidir. Günümüze ulaşan ilk dirayet tefsirinin müellifidir. İmam Mâtürîdî, Te'vîlât'ında, sahabe, tâbiîn ve tebe-i tâbiîn neslinden intikal eden açıklamaları da nakletmiştir. Böylece, muhtemel anlamları akıl yürüterek belirlemeye çalışmak suretiyle te'vil yöntemini uygulamıştır. Eserde, itikadî mezheplere dair bilgilere yer verildiği gibi, fıkhî mezheplere, özellikle Şafiî fıkhına ilişkin bilg
Tefsir tarihi genel olarak "tedvin öncesi" ve "tedvin sonrası" şeklinde iki ana döneme ayrılmakta ve bu iki kısmın her ikisinin de en nihayetinde hicri ilk üç asır içerisinde bütünüyle tekâmüle ermiş olduğu düşünülmektedir. Böylelikle tefsir tarihi, belli bir bilimsel disiplinin hazırlık, oluşum ve dönüşüm süreçlerini tamamlaması için öngörülebilecek bütün kriterlerden yoksun bir şekilde tasavvur edilmiş olmaktadır. Dahası tedvin dönemindeki faaliyetler ilk iki asırla sınırlı tutularak sonraki dönemler riva
TDV İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM), İslâm medeniyet birikimini ilmî ve fikrî boyutlarıyla ortaya çıkarma amacıyla müteahhirîn dönemine (7-13./13-19. asırlar arası) yönelik olarak 2012 yılında "İkinci Klasik Dönem Projesi"ni, mütekaddimîn dönemine (2-6./8-12. asırlar arası) yönelik olarak da 2016 yılında "Erken Klasik Dönem Projesi"ni başlatmıştır. Her iki projenin temel uğraş alanlarından biri, söz konusu dönemlerde ortaya konmuş olup önemli bir kısmı hâlâ gün ışığına çıkmayı bekleyen yazma eserlerin il
İnsanın bilgi kaynakları farklıdır, vahiy de bunlardan birisidir. İslami telakkiye göre Kur'an, bilgi kaynaklarının başında gelir. Bu yüzden Müslümanlar, onun hakkındaki her tür ilmi faaliyete büyük önem vermişlerdir. Dolayısıyla onun öğrenilmesi ve anlaşılması, indiği günden itibaren başlamış, zaman ilerledikçe öğrenme ve anlaşılma çalışmaları daha sistematik ve pratik şekil almıştır. Bu amaçla eğitim kurumları kurulmuş, âlimler hem ders vererek hem de kıymetli eserler yazarak tefsir ilminin gelişimine kat
Kur'an, geçmişte olduğu gibi günümüzde de Allah'ı, evreni, insanı, toplumu ve tarihi idrak etme; inancı, düşünceyi, duyguları ve eylemi sağlam temeller üzerine oturtma, insanın asli sorularına cevap vererek problemlerini çözme noktasında anlama ve yorumlamaya konudur. Tefsir-1 ve Tefsir-2 derslerinde, tefsirin ortaya çıkıp teşekkül etmesinden günümüze kadar geçirdiği safhaların, çeşitlerinin ve temsilcilerinin kısa anlatım ve örneklemelerle öğrencilere sistematik bir sunumu yapılmıştır. Bu dersler ile
Amme Cüzü Kur'ân-ı Kerîm'in Müslümanlar tarafından en çok okunan bölümüdür. Kısa olmaları sebebiyle okunması ve ezberlenmesi kolay olan, namazlarda sıklıkla okunduğu için «namaz sûreleri» diye anılan sûreler bu cüzde yer alır.
Zeydiyye'nin hadis anlayışını içeren ve 2005 yılında bitirilmiş olan bu tez, başlangıçta, Yemenli ibnu'l-Vezir (v. 840/1436) ile sınırlıydı. Onun örnekliğinde Zeydiyye'nin hadis anlayışı incelenecekti. Ancak, ibnu'l-Vezir'in Zeydiyye'den uzaklaşarak Yemen'de selefî bir hareketin öncüsü olduğunu öğrenince, onun üzerinden Zeydiyye'yi ele almanın mümkün olamayacağı gerekçesiyle ibnu'l-Vezir'den vazgeçtik ve konuyu hiçbir sınırlamaya tabi tutmadan genel manada Zeydiyye'ye hasrettik. Mezhebin hadisle ilgili görü
Tükendi
İnsan psikolojisi gerçeği bize göstermektedir ki insanlar sıkıntıya, hastalığa yahut herhangi bir zorluğa düştükleri zaman manevi bir güce sığınırlar ve Allah'ı daha çok hatırlarlar. Güçlü ve sıhhatli zamanlarında manevi ihtiyacını unutabilen insanoğlu herhangi bir bela ve musibet anında bunlarla sağlıklı bir şekilde başa çıkamamanın çaresizliği içinde hayatın anlamını sorgulamaya başlamaktadır. Hastaların duygusal hassasiyetinin zirveye ulaşıp bir umut ışığı bekledikleri zamanlarda onlara manevi destek ve
Tükendi
Ebû Mansûr el-Mâtürîdî(Ö. M. 944), Ehl-i sünnet kelâmı ile dirayet tefsirinin kurucusu ve Hanefî fıkhının geliştiricisidir. Günümüze ulaşan ilk dirayet tefsirinin müellifidir. İmam Mâtürîdî, Te'vîlât'ında, sahabe, tâbiîn ve tebe-i tâbiîn neslinden intikal eden açıklamaları da nakletmiştir. Böylece, muhtemel anlamları akıl yürüterek belirlemeye çalışmak suretiyle te'vil yöntemini uygulamıştır. Eserde, itikadî mezheplere dair bilgilere yer verildiği gibi, fıkhî mezheplere, özellikle Şafiî fıkhına ilişkin bilg
“Tefsir-1” kitabının yazılmasında, birçok müfessirin tefsirinde kullandığı yöntemin öğrenci tarafından tespit edilmesi yanında ayrıca öğrencinin Tefsir Usulü ve Tefsir Tarihi derslerinde elde ettiği bilgileri uygulamalı olarak görmesi amaçlanmıştır. Bu amaçlar doğrultusunda kronolojik olarak takriben her asırdan birer müfessir olmak üzere toplam 13 müfessir tespit edilmiştir: Mukâtil b. Süleyman, Taberî, Mâtüridî, Mâverdî, Zemahşerî, İbnü’l-Cevzî, Râzî, Kurtubî, Beyzavî, Nesefî, İbn Kesîr, Süyûtî ve İbn Âş
Kur’ân-ı Kerîm insanlar için bir hayat rehberidir. Onun bu rehberliği, her şeyden evvel doğru anlaşılmasına bağlıdır. Manası ve maksadı yanlış anlaşılan bir Kur’ân’dan beslenen bilginin gerçek anlamda İslamî oluşundan söz edilemeyeceği gibi bu bilgi üzerine kurulu bir hayatın da İslamî olma özelliğinden bahsetmek güçtür. Kur’ân İlimleri ve Tefsîr Usûlü alanındaki çalışmalar bu bakımdan çok önemlidir. Usul ve esastan yoksun bir tefsir faaliyeti çoğu zaman keyfiliğe kapı aralayacak, Kur’ân’daki anlam kapalılı
İlk İslam devletinde Hz. Peygamber (sav)'den sonra devlet başkanlığı görevini ardı sıra üstlenen bu ulu şahsiyetler, adalette kılı kırk yararak gösterdikleri titizlikle, İslam düşmanlarına karşı izledikleri sertlik ve direnişle, dul ve yetimlerin, yoksul ve çaresizlerin üzerine kanat gererek, toplumun her kesimiyle ilgilenerek, insanlara karşı uyguladıkları sevgi ve şefkat dolu eşit muameleleriyle, insanlık tarihinin baş sayfalarında eşsiz birer önder olarak yerlerini aldılar, kıyametin kopacağı güne kadar
Tükendi
Rûhu'l-Beyân Tefsîri'l-Kurân; Yüce Kitabın özünü anlamak ve gereğini yaşamak için ilmek ilmek dokunmuş müstesna bir tefsir.. İsmail Hakkı Bursevî Hazretleri bu eseri, Bursa Ulu Camii kürsüsünde verdiği vaazlarla oluşturdu... Ki onda rivayet ve dirayet metodlari; gönül sultanlarının ruhlara hayat bahşeden İşarî/tasavvufî yorumları var. Ve bu özelliğiyle tefsirler arasında temayüz ediyor. Gönülller mimarı İsmail Hakkı Bursevî'nin bu kıymetli eseri; 23 yıl gibi bir zamanda vücûda geldi. Âyet-i kerîmeler âyetle
Kur'ân-ı Kerîm, Yaradanımız'ın bütün insanlara gönderdiği cihanşümûl, son ve en mükemmel talimat ve tebligâtıdır. Onu insanların, özellikle inananların dilinden kalbine aksedip hayatına hâkim olması için indirmiştir. Allah'ı tanımak, Kur'an'ı tanımakla; Kur'an'ı tanımak ise onu okumak, ilke ve esaslarını hayata geçirmekle olur. "Allah var" deyip de yokmuş gibi yaşamanın; Kur'an'a inandığını söyleyip de Kur'an'sız bir yaşantının doğuracağı tehlikeden kendimizi ve neslimizi korumak mecburiyetindeyiz. Bütün k
Tükendi
Kur'ân-ı Kerîm, Yaradanımız'ın bütün insanlara gönderdiği cihanşümûl, son ve en mükemmel talimat ve tebligâtıdır. Onu insanların, özellikle inananların dilinden kalbine aksedip hayatına hâkim olması için indirmiştir. Allah'ı tanımak, Kur'an'ı tanımakla; Kur'an'ı tanımak ise onu okumak, ilke ve esaslarını hayata geçirmekle olur. "Allah var" deyip de yokmuş gibi yaşamanın; Kur'an'a inandığını söyleyip de Kur'an'sız bir yaşantının doğuracağı tehlikeden kendimizi ve neslimizi korumak mecburiyetindeyiz. Bütün k
Tükendi
Kur'ân-ı Kerîm, Yaradanımız'ın bütün insanlara gönderdiği cihanşümûl, son ve en mükemmel talimat ve tebligâtıdır. Onu insanların, özellikle inananların dilinden kalbine aksedip hayatına hâkim olması için indirmiştir. Allah'ı tanımak, Kur'an'ı tanımakla; Kur'an'ı tanımak ise onu okumak, ilke ve esaslarını hayata geçirmekle olur. "Allah var" deyip de yokmuş gibi yaşamanın; Kur'an'a inandığını söyleyip de Kur'an'sız bir yaşantının doğuracağı tehlikeden kendimizi ve neslimizi korumak mecburiyetindeyiz. Bütün k
Tükendi
Rûhu'l-Beyân Tefsîri'l-Kurân; Yüce Kitabın özünü anlamak ve gereğini yaşamak için ilmek ilmek dokunmuş müstesna bir tefsir.. İsmail Hakkı Bursevî Hazretleri bu eseri, Bursa Ulu Camii kürsüsünde verdiği vaazlarla oluşturdu... Ki onda rivayet ve dirayet metodlari; gönül sultanlarının ruhlara hayat bahşeden İşarî/tasavvufî yorumları var. Ve bu özelliğiyle tefsirler arasında temayüz ediyor. Gönülller mimarı İsmail Hakkı Bursevî'nin bu kıymetli eseri; 23 yıl gibi bir zamanda vücûda geldi. Âyet-i kerîmeler âyetle
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 607 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6