Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 326 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Oysa toplumun politik güçlerinden önemli bir bölümü, biz istemesek de Avrupa'ya çıkmışlardı. Onların derli toplu bir hale getirilip yeniden örgütlendirilmesi önemli bir görevdi. Ama o böyle bakmayıp, yurtdışında bulunan herkesi ?mücadele kaçkını, korkaklar, yılgın ve yorgunlar, mülteciler' şeklinde eleştiriyor, düpedüz aşağılıyordu. (...) Bu düşünceleri faşizme karşı mücadelede arkasına bakmadan kaçan, daha ilk günlerde tek kurşun patlatmadan geri çekilip, mücadeleyi tasfiye ederek, paçasını kurtarmaya çalı
Tükendi
Bu kitap, merhum kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın, kendi el yazısı ile kaleme aldığı ve 1989 yılı Temmuzunda Kıbrıs gazetesinde yayınlanan 15-20 Temmuz 1974 Barış Harekatı anılarının derlenmesiyle oluşturulmuştur. Kitapta, gazetede yayınlandığı şekliyle Rauf Denktaş'ın anıları, gazetenin bu konudaki küpürleri ve Merhum Denktaş'ın el yazısının küpürleri yer almaktadır.
´´Bir kitap vatanın savunmasıyla başlayan,hayat mücadelesiyle biten, her sınıf halk arasında çeşitli işlerde geçmiş bir ömrün panoramasıdır. Bu ömür okurlara küçük bir ders verebilirse kendimi sayacağım. Birinci Dünya Savaşı´nda Osmanlı ordusunun küçük bir birliğinden söz açacağım. Bana öyle geliyor ki bu küçük birliğin çektiklerini, bu küçük birlik bizim çektiklerimizi, bu hayatı yaşayanlar kadar kimse takdir edemez ve anlatamaz. Çok zor koşullar altında nasıl hayatta kalabildik ona şaşıyorum. Savaş ve esa
Tükendi
İsmail Hakkı Dokuzlu bu kitabıyla ilk defa okur önüne çıkıyor. Kendi ifadesiyle ?Ben bu kitabı toplumdan aldıklarımı tekrar topluma geri vermek için yazıyorum," diyor. Hayatının 16 yılını geçirdiği sivil toplum örgütü üyeliğinde kazandıklarını kendine saklamayıp toplumla paylaşmak gerektiğini düşünen, bunun en güzel yolunu da bir kitap yazmak olarak gören biri. Birlikten kuvvet doğuran başkanın sayfalarında hayatının en verimli çağını meslek odası başkanı olarak geçirmiş bir iş adamının gerek arkadaşlarıyla
Tükendi
Metin Yeğin için, Submarcos'dan... "Bilincimiz onura uzanan büyük bir köprü... Okyanusları ve sınırları aşabilen, sesleri olmayanların konuşabilmesi ve dinleyebilmesi için." SUBMARCOS
1951 tevkifatı mahkûmlarından "komünist Emin Emek"in oğlu... 68'li... Dönemin İÜ Orman Fakültesi'nin öne çıkmış devrimcilerinden... 1971'de "vur emriyle" arananlardan... 1970 - 1980 arası Aydınlıkçı, kaçak, mahpus... Orman Müdürlüğü'nde "takipli personel" ve sürgün... Arada işsiz, belediye çalışanı, vekil öğretmen, garson, işportacı... Özgün devrimci araçlar yaratma ustası: Halkın Ormanı dergisini çıkarmış... Yurtsever Sanatçılar Birliği Derneği'nin kurucularından... 12 Eylül'e askerliğini yaparken giriyo
Tükendi
En başından son gününe kadar Gül'ün başdanışmanlığını yapan Ahmet Sever bu kitapta 12 yılın bilinmeyen, söylenmeyen veya söylenemeyen perde arkası gerçeklerini anlatıyor. * 27 Nisan muhtıra gecesi konutta neler yaşandı, karşı metin nasıl hazırlandı? * 1 Mart Tezkeresi kabul edilseydi Türkiye'nin rotasını değiştirecek hangi gelişme olacaktı? * Gül cumhurbaşkanlığı sırasında en çok neye üzüldü ve kırıldı? * Cemaat'e yakın mı? * Gezi Olayları'nı nasıl gördü, neler yaptı? * Berkin Elvan'ın babasına ne dedi? *
Tükendi
Lozan mübadilleri bütün geçmişlerini bıraktıkları toprakları, bağlarını, bahçelerini, çocukluk ve gençlik günlerini tatlı anılarla, birbiri ardı sıra gelen harplerin ve işgallerin getirdiği açlık, sefalet ve verdikleri can kayıplarını ise büyük bir hüzünle hep hatırlamışlardır. Gemileri Çanakkale Boğazından geçerken denkleri içerisinde sakladıkları tabanca, tüfek ve mavzerleri çıkartıp ateşleyerek yaşadıkları coşkuyu göstermişlerdir. Ancak geldikleri yeni yurtlarında onları uyum zorlukları beklemektedir. B
Tükendi
Barış Derneği'nin önde gelen isimlerinden ve Türkiye'nin emektar komünistlerinden G. Doğan Görsev bu kitapta 12 Eylül'ün cezaevlerinde yaşadıklarını anlatıyor. Kitabın önsözünde Niyazi Dalyancı şunları yazıyor... "Kitapta anlatılanlar 12 Eylül karanlığında yaşanan onbinlerce öyküden yalnızca biri. O insanlık doşu koşullarda ayakta kalmak, insan onurunu korumak için verilen savaşımlardan birisi. Ama öğretici. Koğuşlarda, elde kalem, kağıt bile yokken, belleklerden eskiden öğrenilmiş bilgilerin, şiirlerin ç
Tükendi
Ozan Munzur'un elinizdeki bu anı kitabı, 1990'ların Dersim'ini ve Kürt siyasal hareketinin Dersim'deki yükselişini konu alıyor. Bu kitapta, bir grup liseli gencin dağa çıkışını ve başlarına gelen acı olayları okuyacak, 17'li yaşların başındaki bu hayatların dramıyla sarsılacaksınız. Son derece hümanist duygularla ve dağ romantizmiyle silahlı isyanın yolunu tercih eden bu on yedi gencin yolu ne yazık ki ölüm, acı ve kederle örülüdür. Bu yolda hayatını kaybeden ölüp gitmemiş, yaşayan da o kederin üstesinden g
Tükendi
Bu olay nasıl oldu? Sorumluları kim? PKK terörünün en yoğun olduğu bir dönemde bu askerlerimizi Malatya´dan otobüsle, silahsız ve korumasız yola çıkaranlar kimdi? Bu inanılmaz ihmal sonrasında yargılandırlar mı? Ceza aldılar mı? Katliamın sorumlusu olduğunu bildiğimiz ve halen cezaevinde bulunan Şemdin Sakık bu konuda neler söyledi? "Onlar silahlarını bize doğru çevirdikleri sırada kelimei şahadet getirip kendimi yere attım. (...) Mermilerden biri bacağıma isabet etmişti. Vurulanlar üzerime düşüyor, kafama
Tükendi
Yıllardır dallarından elimle koparamadığım turunç, limon, portakal önümde duruyordu. Uzattım elimi, turuncu tuttum, kendime doğru çektim, koparttım. Turunç elimde, öylece baktım, biraz evirip ovdum, burnuma doğru götürdüm, taze güçlü turunç kokusu içimi doldurdu.Yıllar sonra denizi doğrudan görmek için, dalgaların sesini dinleyerek sahilde yürümek için, martıların uçuşunu, denize dalışını, balığı alışını görmek için bastıramadığım bir özlemle, heyecanla karışık bir ürpertiyle limon ağaçlarının dallarını ayı
Tükendi
Şefîq Pêşeng tarafından hazırlanan 'Yaşar Kaya'nın Hatıraları' adlı kitap Avesta Yayınları arasında çıktı. Bu öykü, bundan 76 yıl önce Ağrı Dağı eteklerinde başlayan, inişleri ve çıkışlarıyla kimi zaman bir subayın silahını elinden alabilecek kadar radikal, kimi zaman yıllarca köşesine çekilmiş haliyle, kimi zaman kavgaları ve sert üslubuyla hafızalarda yer edinmiş, kimi zaman zengin ve aristokrat bir Kürt imajıyla anılmış, adı Castro'ya çıkmış, önemli bir bölümü hapishaneler ve sürgünler arasına sıkışmış
Tükendi
Süleyman Hoca, aydınların, emekçilerle buluşmasından yanadır. Türk-İş'in sermaye yanlısı sarı sendikacılığına karşı "Sınıf Sendikacılığı" ilkelerini savunan sendikalar DİSK'i (Devrimci İşçi Sendikaları Konfedarasyonu) kurarlar. Önce; DİSK'e bağlı sendikalardan Lastik-İş'te, sonra Maden-İş'te eğitim müdürü olarak çalışır. DİSK hızla örgütlenerek nitelik ve nicelik yönünden de büyümektedir. Bu gelişmeye karşı önlem alanlar DİSK'in önüne koyacakları engelleri, yasa maddesi yapmaya kalkarlar. DİSK, 15-16 Hazir
Tükendi
Adı Yüksel konurken yükselip gideceği düşünülmüş müydü bilinmez ama Yüksel Yalova, aldığı eğitimler ve üstlendiği görevlerle elitlere karışırken memleketini unutanlardan, insanını hakir görenlerden olmadı. Farklı kesimlerle diyalog halinde oldu, hayatı boyunca yanında ve karşısında bulunanlardan öğrenmeye devam etti. Kutuplaşan siyasetin ve merkezin tasfiyesinin bedelini ilk ödeyenlerden oldu. Yine de köşesine çekilmedi, çatışan karşıt cephelere ılımlı alternatifler üretmeye çalıştı. Yalova bugün siyasetten
Tükendi
O Muallim Nâci'nin edebiyat anlayışından çok uzaklarda kendi tarzını ortaya koymuştu ama dünya görüşü hiç değişmemişti. Köklerine ve şark medeniyetine sırt çevirmeden kendisi olarak batının ilmini almak, süflî taraflarını atmak taraftarıydı... İşte Âkif'in şahsiyetini yapan, çilesini ve dramını da hazırlayan, yaşadığı toplumun bu birbirine zıt iki dünya görüşünün arasında kalmasıydı. Tanzîmat'tan îtibâren âileyi de sokağı da, siyâseti de, okulu da esir alan iki zıt dünya görüşünün... Âkif'i anlamak ve tanım
Tükendi
"40 yıl yurtiçinde, yurtdışında, dağda bayırda, Türk Silahlı Kuvvetleri safında devlete hizmet... Sonra kumpas ve katakulliler üzerine kurulu bir dava ile 4 yıla yakın bir süre hapishane..." Eski Özel Kuvvetler Komutanı Emekli Korgeneral Engin Alan'ın yaşamının çarpıcı özeti bu. Bügün kumpas olduğu daha da netleşen Balyoz davası sonucu, atıldığı zindanın demir parmaklıkları arasından, ülkemizde ve çevremizde olup bitenleri değerlendiriyor Engin Alan. "Değerlendirmelerim, siyasi kimliğimden bağımsız olarak
31 Mart 1995 günü, o tarihte Fransa Basın Ajansı muhabirliği yapan gazeteci Kadri Gürsel ve Reuters için foto muhabirliği yapan arkadaşı Fatih Sarıbaş PKK'liler tarafından kaçırılmış ve 26 gün Bagok-Gabar bölgesinde dağlarda dolaştırıldıktan sonra bırakılmışlardı. Dağdakiler, bu kaçırılmanın ve dağlarda PKK'liler arasında geçen 26 günün hikâyesidir. O zamandan bugüne, binlerce cana, benzersiz acılara, kitlesel göçlere sebep olan ve bugün de devam eden bir çatışmanın bir tarafında "dağa çıkmış" insanlar... B
Tükendi
Kandil'e gidiyorum... "Ova bitti, karşımızdaki sarp dağlara tırmanmaya başladık. Güneş dağların arkasında kaybolurken, tepelerdeki tek tük bulutlar bir renk cümbüşü içinde adeta dans ediyordu... Önce kıpkızıl oldu tüm bulutlar, sonra pembeleştiler, en sonunda da eflatun oldular. Biraz sonra dağların zirvesinden koskoca bir dolunay yavaş, yavaş yükselmeye başladı. Bronz renkli bir dolunaydı bu. Ayın üstündeki kahverengi dağlar bile seçilebiliyordu. Ve Dolunay dağların tepelerine asılmış devasa bir projektör
Tükendi
İkna odalarında kişinin rızası olmadan yapılan psikolojik müdahaleler, hiçbir mazeretle izah edilemez. Manevi bir zorbalık olarak bilinçleri şartlama uğraşısı, ahlaki bir suç kapsamındadır. Nasıl ki, karakollarda veya cezaevlerinde işkence eden (memur), haklı olarak yargı önüne çıkarılmaya zorlanıyorsa, buradaki (memur) psikologlar, öğretim görevlileri de yargılanmalıdır. Tarihe sessiz sedasız kaydolan bu cürümde, öncelikle muhataplarının bundan davacı olma sorumluluğu vardır. Bu cürmün cezalandırılmadığı
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 326 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4