Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Esirlikten kurtulan ama hürriyetin tadına varamayan Cengiz Dağcı'yı anlatır."Yurdunu kaybeden adam için hürriyetin bile bir manası kalmadığını şimdi anlıyorum. İçinde doğduğum, gülüp oynadığım yerlerde benim dilim konuşulmuyor artık. Bir zamanlar, o topraklarda dilimi konuşan insanların ne olduklarını da bilmiyorum. Son fırtına, ağacı devirdi. Bizler, uçurduğu birkaç yaprak, boşlukta yolunu şaşırmış, ümitsiz ve şaşkın, meçhul bir geleceğe doğru, yalpa vurup duruyoruz.
Tarih, üç çeşit insanla doludur; tarih yazanlar, tarih yazanları yazanlar ve tarih okuyanlar. Kadı Muhiddin, bir vakanüvistti. Yani bir tarih yazarıydı ve ona Türk Tarihi’nin en büyük kahramanlarından olan Sultan Rükneddin Baybars’ı ve başarılarını yazmak nasip oldu. Ercan Yılmaz’ın kaleme aldığı bu eserde Sultan Baybars’ı, kendisi de tereddütsüz bir kahraman olan Kadı Muhittin’in gözlerinden tanıyoruz. Sultan Baybars, adı sadece Türk Tarihi’ne değil Dünya tarihine de geçmiş büyük bir komutan ve hükümdardır
Yepyeni bir Dede Korkut hikâyesinin romanı olan Tolgunay, Dede Korkut Hikâyeleri’ne getirdiği yeni ve modern yorumla Türk edebiyatında bir ilki gerçekleştirmektedir. “24. Hikâye” olma özelliğini “24 Oğuz Boyu”nun adından alan kitap, cesur ve savaşçı kadın Tolgunay’ın hikâyesini anlatmaktadır. Orta Asya bozkırlarından Karaçuk Dağı’nın eteklerine, Oğuz obasından Kıpçak Kalesi’ne doğru inandıkları değerler uğruna at koşturan kahramanlarımız soluksuz bir maceranın, aşkın, hüznün ve ihanetin içinde zor kararlar
Tih Sahrası...Cengiz´i, Timur´u Büyük İskender´i dize getiren uçsuz bucaksız çöl...Gündüzleri kemikleri eriten sıcaklık, geceleri ilikleri donduran soğuk...Deriyi delerek ciğerlere dolan ince kum taneleri. Fırtınalar... fırtınalar! Ve bu dünya Cehenneminin içinde bir ordu: Orduyu Hümayun.Başlarında "Ya alırım, ya ölürüm" andı ile Dersaadet´ten kopup gelen bir çığ: Yavuz Sultan Selim!...Mihnet, meşekkat, acı, zahmet! Saadete açılan kapının aşılması en zor fakat en son eşiği. İdeal yolcuları bunu aşıyorlar, K
Bizi denize dökmek isteyen hainlerin firarını seyretmek ne hoş oluyor, değil mi?” diyerek, bu büyük zaferin verdiği neşe ve sevinç içinde gülüyordu. Oruç ve İshak Beyler, Türk kahramanlarını tebrik ediyorlardı. Artık dost ve düşman, herkes inanmıştı ki Allah Türklerle beraberdi ve yalnız Türklere yardım ediyordu. Tarihî romancılığımızın ilk ve en önemli isimlerinden İskender Fahrettin, Barbaros romanında okyanuslarda zaferden zafere koşan Türk leventlerini anlatıyor. Sarayda gerçekleşen entrikalar, akıl
«Deli Kurt», Osmanlı tarihinde Yıldırım Bayazıd'dan sonra «Şehzadeler Kavgası» diye anılan devrin tarihî bir romanıdır. Bir bakıma göre de «Bozkurtlar»da başlayan Orta Asya'daki hayat kavgasının yeni vatan Anadolu'da devamıdır. Şehzadeler arasında süren ve tafsilâtı henüz yeterince aydınlanmamış bulunan çarpışmada Yıldırım'ın oğulları hayat ve taht mücadelesinin hem kahramanca, hem şairane, hem de sefîhane bir örneğini vermişler ve birbiri ardınca hayata veda ederek meydanı içlerinden birisine bırakmışlardı
"Osmanlı'nın sırrı nedir" sorusunun cevabını arayan yazarın Osmanlı kuruluş döneminin dinamiklerini ve felsefesini bugünkü dille inşa ettiği romandır. Duvarları süsleyen "Ey Osmancık; beğsin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; güceniklik bize, gönül alma sana; suçlama bizde, katlanma sende; bundan böyle, yanılgı bize, hoş görmek sana; aciz bize, yardım sana; geçimsizlikler, uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize, adalet sana; kötü göz bize, şom ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana. Ey Os
BÖRÜ 1 - Yeniden Dirilişin ve İntikamın Kitabı Bir intikama kaç taht sığabilir? Acılı parmaklarla yapılmış kaç gösterişli taç, burçlarından kan taşan sarayların pürüzsüz merdivenlerinden yuvarlanabilir? Hayat Ağacının köklerinde filizlenen kötülük, acunun direğindeki çatlağı zorluyor. Sürek avı gibi insan avlayan canavarlaşmış kralların tahtları sallanıyor! Kanının sesini dinleyen ve küllere gömülmüş iki hanedanlık, öç ateşiyle yanıp tutuşanları ordularında birleştiriyor. Büyük mabedin (Göbeklitepe) ve Agar
Çal çoban çal!.. Bu yüksek dağlar, bu geniş ovalar, bu şarkılar söyleyen dereler, bu öten ormanlar, bu yer, bu gök; senin, hep senin, sonsuza dek senindir. “Çal Çoban Çal”, ülkesi işgal edilen bir milletin kalbinin derinliklerinden yükselen bir feryat. Süleyman Nazif’in baskı ve zorbalığa hiçbir zaman boyun eğmemiş kalemi, bu feryada tercüman oluyor. Mondros Ateşkesi sonrası Anadolu’da dalga dalga yayılan işgaller karşısında kâh Ankara Savaşı’nda Timur’a esir düşen Yıldırım Bâyezid’e uzanıp tarihten tesell
Osmanlı İmparatorluğu’nun en şatafatlı döneminde, kaderini belirleyecek savaşın arifesinde, yazgı ile irade, zaman ile ölüm yol ayrımına geliyor. Yeniçeriyken lisan kabiliyeti fark edilen Selim, yıllar geçtikçe iyice sivrilerek Sadrazam Kara Mustafa Paşa’nın baştercümanı olur. Ailesi tarafından küçük yaşta evlendirilen Yuga ise çocuk sahibi olamayınca kocası onu köle olarak satar; türlü badireler atlattıktan sonra imparatorluğun başkentine getirilir ve nihayetinde Selim onu kendi haremine alır. İstemsizce
Elinizdeki bu eser XI. yy. sonu XII. yy. başı Orta Doğu ve Avrupa tarihine ayrıntılı bir bakış getirmektedir. Haçlı seferlerinden sonra Orta Doğu’da oluşan Latin-Hristiyan devletlerin içinde önemli bir rol oynamış olan dinî-askerî tarikatların başında gelen Tapınakçılar, gerek Avrupa’da gerekse Orta Doğu’da gizemli teşkilatları ve ilişkileri ile yüzyıllardır kamuoyunun hep ilgisini çekmiştir. Tapınakçıların son Büyük Üstadı Jacques de Molay’in gene sırlarla dolu hayatı içinde papalar, Fransa ve Aragon Krall
Talip Apaydın, köyden gelen bir yazar olarak Türk Kurtuluş Savaşı’nı konu edinen Toz Duman İçinde,Vatan Dediler ve Köylüler roman üçlemesiyle 1920’li yıllar Türkiyesi’ni değişik bir açıdan irdeleyene savaş öncesi ve sonrası Anadolu köylüsünün dramını ve devletle ilişkilerini roman gerçeği içinde yalın bir dille anlatıyor. Talip Apaydın’ın “Köyden gelen bir yazar olarak Toz Duman İçinde / Vatan Dediler / Köylüler adlı roman üçlemesinin yazılmasını boynuma borç bildim ve yirmi yıl bu ağırlığı içimde taşıdı
Tükendi
“Schicksal ne demek biliyor musun?” Lyuba kelimeye yabancıydı. “Kader demek.” Kader. Her şeyin bir nedene bağlı olarak gerçekleşmesi… 1941 yılında, Ukrayna’nın Czernowitz kentinin, Küçük Kudüs olarak da anılan bölgesinde İkinci Dünya Savaşı’nın tüm acılarını yaşayan bir Yahudi ailenin on altı yaşındaki genç üyesi Tholdi, sevdiklerinin hayatını kurtarmak için, sırlar ve şantajla dolu tehlikeli bir yol seçer. Ama aşkın ona yaptırabileceklerini hesaba katmamıştır. Linker ailesinin umutları, bir Çingene kızı ol
Osmanlı Devleti 623 yıl ayakta kalmıştır. Bu sürenin 314 yılını yedi düvele nam salarak yaşamıştır. Bu dönem, Süleyman Şah’ın Fırat Nehri’ni geçerken boğulup ölmesinden, Kanuni Sultan Süleyman döneminin sonuna kadar ki dönemi kapsamaktadır. Herkesin heyecanla, zevkle ve merakla okuyacağı roman tarzında bir eser. O dönem ahalinin toplumsal yaşantıları nasıldı? Ailevi yaşantıları nasıldı? Hanımefendilerin toplumsal yaşantıdaki kıymeti ve rolü neydi? Uhrevi ve inanç yaşantıları nasıldı? Yöneten ve yönetilen ar
Tükendi
Barbaros Hayreddin Paşa… Akdeniz’i bir Türk gölü haline getiren, düşmanlarının bile büyük saygı duyduğu denizcilik tarihinin belki de en büyük denizcisi. Çocukluğundan itibaren cesareti ve iradesiyle hep en önde olan Barbaros, Türklerin denizlere hâkim olmadığı sürece fitnenin bitmeyeceğine inanıyordu... Denizler ise acımasızdı, en yakınlarını, sevdiklerini kaybetti hırçın dalgalarda... Akdeniz’in kalbinde zehirli hançer gibi saplı Rodos Şövalyeleri, Endülüs’e zulüm eden İspanyollar, Müslümanlara zarar
Onun büyük fetihleri, hayatı herkes tarafından az çok biliniyor. Bilinmesi gereken ruh dünyasında neler yaşadığı. Dinin erkânını yüceltmeye çalışırken aldığı güç ve arkasındaki sır. Çağ açıp çağ kapayan o ışığın, bir sultanın dünyasında nasıl yandığının görülmesi. Yüreğinde yanan ateşin nasıl parlayıp patladığı ve onun bilinmeyen sırları, aşkları, şehzadeleri ve onların hayatları. O, bileğinin gücü yüreğinin gücüyle birleştiğinde derinleşen, derinleştikçe çoğalan bir sultandı. Hayatını tahtın yumuşak minder
Roma’lı bir tüccarın Türkleri köle olarak sattığını öğrendikten sonra “Kanımdan olanlar, hiç kimseye köle olamaz..! diyerek tüccarı, o Türklerden birine köle yapan; Büyük Türk Hükümdarı ATTİLA !! Elinizdeki kitap sizi bin beş yüz yıl öncesine çağırıyor.Türk tarihinin en gizemli, en cesur ve en büyük savaşcılarından birinin, Attila’nın destansı hikayesini okumaya hazırmısınız? Hunları Avrupa’nın göbeğine taşıyan temel sorunlar neydi? Hunlar, Avrupa’nın çehresini nasıl değiştirdiler? Avrupa Hunlarının
Tükendi
İslamiyet öncesi de dahil binlerce yıldır kadına en çok değer veren millet; Türk Milleti’dir..! Öyle ki, Dünya’da ki ilk kadın hükümdar yine bir Türk’tür. Tomris Hatun. Elinizdeki kitap sizi iki bin beş yüz yıl öncesine çağırıyor. Türk tarihinin ilk kadın hükümdarı Tomris Hatun’un destansı hikayesini okumaya hazırmısınız? Tomris Hatun kimdir? İskitler/Sakalar Türk müdür? Tomris Hatun boyların başına nasıl ve neden geçti? Asya’daki dağınık kavimler ortak bir düşmana karşı nasıl bir araya geldi? İskitlerin ka
Tükendi
Sıradan Bir Kadının Tarihin En Ölümcül Savaşında Olağanüstü Bir Kahramana Dönüşme Hikâyesi… Lyudmila Pavliçenko İkinci Dünya Savaşı’nın en şiddetli, Nazi Almanyası’nın yenilmezlik imajının en güçlü olduğu yıllarda bir kadın olarak cephede çarpışmıştır. Sovyetler Birliği’nin ileri mevzilerinde, hatta düşman hatlarında Nazi savaş makinesine karşı sonu gelmez bir mücadele vermiştir. Almanların Sovyetler Birliği’ne taarruzuyla, Rusların deyişiyle, Büyük Vatan Savaşı patlak verir vermez Pavliçenko gönüllü olarak
Tükendi
PKD'nin en tanınmış romanı 1963'te Hugo ödülünü kazanan Yüksek Şato'daki Adam, Amerika'nın İkinci Dünya Savaşını kaybettiği Almanya ve Japonya'nın savaştan galip çıktığı alternatif bir evrende geçiyor. 1962'lerin Amerika'sında tepetaklak olmuş bir dünyanın, kimliklerini kaybetmiş insanların ve kehanet kitabı I Ching'in başrolde olduğu bir roman. Philip K. Dick'in kaybolmuş karakterleri aracılığıyla zamanın, tarihin ve gerçekliğin doğası nedir sorusunu ele aldığı felsefi ve bir o kadar da hüzünlü meti
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3