"Genç Sultan'ı yakından tanırım. Kalbindeki surları paramparça ederek iç fethini küçük yaşlarda tamamlamış bir gönül eridir. Onu, Konstantiniye'yi almak isteyecek kadar cesur yapan budur. Unutmayın ki iç fetih insanı Rabbinden başka herkese karşı korkusuz yapar. Ben Bizans surlarının üstünde dalgalanan Osmanlı sancağını şimdiden görebiliyorum. Kulağıma Ayasofya'da okunacak ezanların nidası ulaşmaya başladı bile."
Geniş ve parlak ufuk Çin!. Hudutsuz bir ülke, sayısız insan ve bolluk kaynakları, şaşaâlı
hazineler, halayıklar, ipekler, saraylar ve saire! Bir hükümdar ve millet için bundan daha
imrendirici bir faaliyet ve medeniyet sahası olur mu? Bir hükümdar ve millet ki on yıl fasılasız
harbetmiş ve hep zafer kazanmıştır! Bir Başbuğ ki, Kuzeyde, Doğuda ve Batıda bütün korkunç
düşmanlarını tepelemiş, babasından kalan küçük ülkeyi çarçabuk kocaman medeni bir
imparatorluk mertebesine çıkarmıştır! Bir siyasi ki, ırkının
Türkiye Cumhuriyeti'nin başta Büyük Millet Meclisi Hükümeti namıyla, sonra hakiki adıyla
kurulması, Türk milliyetçiliği açısından Türkçülük idealinin gerçekleşmesi demektir. Çoğu
Türkçülerin belki hayatlarında gerçekleşeceğini ümit bile edemedikleri ideal, bir Türk dehasının
kudretiyle bir gerçek olmuştu, millî Türk devleti kurulmuştu.
Türk milliyetçiliğinin nasıl başladığını ve nasıl yayıldığını, elimizden geldiği kadar tarafsızca
göstermeye çalıştığımız bu kitaptan anlaşılmıştır ki, yaşamakta olduğumuz za
Jön Türk hareketinin değişik muhalefet unsurlarını uzun süre çatısı altında barındıran Osmanlı
İttihat ve Terakki Cemiyeti 2 Haziran 1889 tarihinde Askeri Tıbbiye'nin bahçesinde toplanan
İshak Sükûti, İbrahim Temo, Abdullah Cevdet, Çerkez Mehmet Reşit adındaki dört öğrenciyle
sonradan onlara katılan Hüseyinzade Ali Bey, Konyalı Hikmet Emin Bey, Cevdet Osman, Kerim
Sebati, Mekkeli Sabri Bey, Selanikli Nazım Bey, Şerafettin Mağmumi ve Giritli Şefik tarafından
kurulmuştu. Genç öğrencileri bir araya getiren, de
15. yüzyıl Osmanlı'sında geçen soluksuz bir hikâye...
15. yüzyılda Balkanlar'da sınır boyunu korumakla yükümlü sancakbeyi Şahin Paşa'nın kızı Dilruba, amansız
bir hastalıkla pençeleşmektedir. Ne var ki bu derdin dermanını bilen yoktur. Bölge halkı ise Dilruba'nın lanetlendiğini düşünmekte, Paşa'yı olmayacak kararlar almaya zorlamaktadır.
Bunun üzerine Şahin Paşa, biricik kızını, yeniçerilerden oluşan bir grupla birlikte dönemin payitahtı Edirne'ye gönderir. Fakat bu yolculuk düşünüldüğü kadar kolay ol
"Akıl haznesini bilgiyle donatan, cesur yürek bir Türkmen gerçeği..."
Türk tarihinin 1281'den, 1300'lere merdiven dayadığı karanlık yıllarda, yukarılardan, Söğüt'teki durgun pınarın yüzüne bir yıldız vurdu.
Göz alıcı parlaklıkta ve dünya tarihine aydınlık bir sayfa açacak kadar gözde bir yıldız.
Söğüt toprağında suya vuran o parlak yıldızı söndürmek için kokuşmuş düzenin tek sahibi Bizans ve o sıra geleneksel Türkmen kitabının dışladığı bazı yandaş yerliler, avuç dolusu, kürek yığını toprak attılar üstün
Dünyanın pek çok ülkesinde yayımlanan kitaplarda ‘‘keşifler çağı''anlatılırken Türklerin adı hiç geçmez. Marco Polo, Megallan, Kristof Kolomb, Amerigo Vespuci ... Peki ya Piri Reis?
Piri Reis'in bu alandaki çabalarından, Kristof Kolomb ile karşılaşmasından, daha da önemlisi 1503'te Valencia (İspanya) açıklarında yapılan bir savaşta Kolomb'un hâlâ kayıp olan orjinal Amerika haritasını ele geçirerek Amerika kıtasının ilk kez görüldüğü, keşifler çağının ilk dünya haritalarından birini (1513) yaptığından haber
Tüfek Mikrop ve Çelik
"Bu kitap tüm kıtalardaki insanların on üç bin yıllık kısa tarihi. Herkes ve her şey anlatılıyor. Farklı kıtalardaki farklı toplumların farklı gelişmelerini ikna edici ve bilimsel bir şekilde açıklayarak ırkçı yaklaşımları yerle bir ediyor... İlk iki sayfayı okuduktan sonra elinizden bırakamayacaksınız."
-Paul R. Ehrlich, Stanford Üniversitesi
"Büyüleyici... İnsanlık tarihini anlamak için bir temel oluşturuyor."
-Bill Gates
"Büyük soruların ve büyük cevapların kitabı."
-Yuval Noah H
"Ve iyi kalpli bir dev gelip kurtardı şehirdeki insanları..." Böyle biterdi tüm masallar Tahran'da...
Vatan hasreti çekmemiş insanlara anlatması en zor duygudur "yurt özlemi". Bunu bizzat yaşayan Shahzadeh N. İgual, önce İslam Devrimi, ardından İran-Irak Savaşı derken Türkiye'ye sığınmak zorunda kalan İranlı bir ailenin gerçek yaşam öyküsünü kaleme aldı. 1979 yılında değişen rejimle ters düşünenlerin ve yeni sisteme direnemeyen bir kitlenin gitmekten gayrı hiçbir çaresi yoktu. Tutuklanıp, hapsedilen ya da
Aralarında teğmen Cezmi'nin de bulunduğu Osmanlı'dan üç subay Fransa'da uçuş eğitimi almaya gönderilir.
Cezmi yurda döndükten sonra Teyyare Mektebinde öğretmen olarak görevlendirilir. Sultan Reşad'ın Cülus
Yıldönümü Töreni'nde gösteri uçuşu yaparken teyyaresi düşer. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır...
Tarihin görkemli sayfalarından yansıyan amansız bir mücadele... Ve şerefli bir madalya ile
taçlanan muhteşem bir zafer...
Anadolu'nun vatan aşkıyla dolu evlatları, bu şanlı zaferin gizli kahramanlarıydılar. Tankla,
topla, tüfekle değil, kazmayla, kürekle, inançla, azimle, birlik ve beraberlikle şanlı bir zafer
kazandılar...
Kurtuluş Savaşı'nın gerçek kahramanları ile onlarla aynı ruhu taşıyan roman kahramanlarının
bir araya geldiği soluk soluğa bir macera...
Sütçü İmam'ın yanında çalışan on beş yaşındaki Yı
"Evet, insan niçin kral olur?" diye tekrarladı Pepin kederli bir şekilde.
"Taç mı yoksa güç hissi mi?" diye merak etti Şarlman.
Almanca ismiyle Karl der Große, Latince ismiyle de Carolus Magnus olarak bilinen Şarlman,
tarihin önemli imparatorlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Bir Frank Kralı olmanın ötesine geçerek
Batı'nın İmparatoru ilan edilen Büyük Şarlman, Batı Avrupa'da Hristiyan topraklarını birleştirmeyi
başaran ilk hükümdardır.
Tarihsel bir figür olarak araştırma kitaplarının konusu olmanın dı
Rauf.. Benim adım Rauf. Ben bir asayım. Hani ağaç dalından yapılıp, insanların üçüncü ayağı olan... Nice dervişler, nice veliler tuttu belimden. Kimine destek oldum yürürken, kimine yaren. Başımı okşadılar nasihat verirken. Kızınca dünya haline ve insanlara, başımdan tutup vurdular yeryüzüne... Horasandan, Semerkant'a; Konyadan Ankara'ya dolaşıp durdum ben. Şemsin elinde gürbüz, Mevlanada şefkat, Emir Sultanda elif oldum ben. Nice hayatlar, nice öyküler yaşadım. Hacı Bayrâm-ı Velî bunlardan sadece bir tanes
Bütün savaşların esas kahramanları kadınlardır.
Ve savaşlar yalnızca insanları değil, türküleri de öldürür.
1911?
Yemen?
Birbirinden zorla ayrılan iki kardeş.
Çöl ve ateşin kavurduğu, yemenisine sarılmış küçücük bir kız.
2014...
İstanbul?
Yemen türküsünün kayıp mısrasını arayan bir kadın.
Geç gelen aşkın ve umudun peşinde bir adam.
Okurlarının, ?geçmiş ve bugünün kadınını en iyi konuşturan yazar? olarak andığı Bahadır Yenişehirlioğlu, binlerce askerin şehit olduğu Yemen Cephesi?nin gölgesinde, birbi
"Tora torta kombeee
Fero nonka hum zeee
Kalentaka lumumbus
Tanketana bun geee..."
Bir yazarı güçlü kılan nedir? Bu uzun öyküyü/novellayı/kısa romanı (bir yazarı güçlü kılan, kesinlikle türler hakkındaki lüzumsuz bilgisi değildir) okurken kendimi dönüp dolaşıp bu sorunun kıyısında buldum. Nedir Güray'ı iyi ve güçlü bir yazar yapan: cesareti, evet. Metnin içinde kendi imal ettiği yüksek etkili kurgusal patlamalardan korkmayıp üzerine gitmek ve yeni patlamalar çıkarabilmek cesareti. Ve yetenek, formüllerle iz
Gencecik askerler gözünü kırpmadan düşman saflarına atılıp canlarını feda ederken, geride kalanlar da benzer bir fedakarlıkla ağlamayı bile ayıp sayıyor, gözyaşlarını içine akıtıyorlardı.
Belki sırasını bekleyen on altı, on yedi yaşındaki gençlerin etkilenmesini istemiyor, belki de Çanakkale'de şehit olmanın onurunu zedelemek istemiyorlardı.
Ama yürek bu, hasret buram buram tütüp dayanılmaz bir hal alınca, yürekler taşıyor ve gözler ister istemez yaşarıyordu.
Vahşi bir istila!... Ateş çemberinin tam ortasında birkaç cesur adam... Uçlarda sıkışıp kalmış
hayatlar... Ve kutlu bir rüya... 13 Yüzyılın son çeyreğinde, acımasız Moğol istilası altında,
Doğu Roma sınırına dayanmış Kayı'nın, hayatta kalma mücadelesine tanık olmaya hazır
mısınız? Kutlu bir günde doğan, kutlu bir çocuğun, altı asra damgasını vurmuş bir
imparatorluğu nasıl kurduğuna şahit olacaksınız. Daha önce okuduğunuz bütün kuruluş
hikâyelerini unutun. Dostluk, aşk, ihanet ve azmin iç içe geçtiği bir coğ
Sunguroğlu genç bir Osmanlı akıncısı. Bir kahraman, bir vatan aşığı...
Sunguroğlu, Akça Dede'nin yetiştirdiği yaman mı yaman bir yiğit. Yapılmaz denileni yapan, aşılmaz denileni aşan gözü pek bir yiğit. Gücünü ve cesaretini inancından alan bir yiğit...
Bu kitapta Sunguroğlu, atı Şahin ve yanından hiç ayrılmayan köpeği Düka'nın heyecan verici maceralarını okuyacaksınız.
"Tarihi Sevdiren Adam" Yavuz Bahadıroğlu'nun ilk romanı Sunguroğlu.
Yayınlandığı ilk günden bugüne değin okuyucuları tarafından çok sevi
"Kurtlukta düşeni yemek kanundur" korkusunu her an enselerinde hissederek yaşayan köşeye kıstırılmış, kendileriyle ve geçmişleriyle, içinde bulundukları zamanla hesaplaşan insanları anlatıyor Kemal Tahir, Kurt Kanunu?nda. Cumhuriyetin en bunalımlı dönemlerinden biri olarak değerlendirilen "İzmir Suikasti" olayına karışan ve karıştırılanların dramı olarak da okunabilecek roman, İttihatçılar arasındaki iktidar kavgasını ve tasfiye sürecini de acımasız bir yalınlıkla ve özeleştiriyle ortaya koyuyor.
Esir Şehir
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 280-300 /
Aktif Sayfa : 15
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.