Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 960-980 / Aktif Sayfa : 49
Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'nda Ruslarla Kafkas cephesinde mücadele etti. Ruslar bölgede işgallerle batıya doğru ilerlemeye başladı ancak 1917 tarihinde Bolşevik İhtilali neticesinde askerlerini bölgeden çekmeye mecbur kaldı. Rusların çekilmesiyle meydan Ermeni çetecilere kaldı. Ermeni çeteciler bölgedeki masum Müslüman Osmanlı halkına katliam yaptılar. Anadolu'muzun doğu şehirlerindeki Müslüman Osmanlı halkı, çoluk çocuk, genç yaşlı, kadın erkek demeyen Ermenilerin zulmüne ve işkencelerine maruz
Tükendi
Selahattin Eyyubi ne yaptı? Tatar istilası nedir? Ertuğrul Gazi kimlere yardım etti ve neticesi ne oldu? Sultan Bayezit Ankara'da niçin mağlup oldu? İstanbul nasıl fethedildi? Kösem Valide kimdir? Sultan Dördüncü Mehmet neden saltanattan çekildi? Nadir Şah kimdir ve ne yaptı? Sultan Üçüncü Selim'e ne oldu? Tanzimat nedir? Ve daha birçok sorunun cevabı II. Abdülhamit'in sadrazamı İbrahim Hakkı Paşa'nın kaleminden "Küçük Osmanlı Tarihi"nde okuyucuyla buluşuyor...
Tükendi
Türk ve İslâm tarihinin hem büyüklük hem de uzun ömürlülük itibariyle en dikkate değer devleti olan Osmanlı İmparatorluğunun bu devamlılığında hukukun ayrı bir yeri vardır. Çok sayıda dinî, mezhebî, ırkî farklılığı ahenkli bir şekilde bir arada tutan ve Osmanlı toplumunun sosyal yapısını güçlü kılan, bu devlette hâkim olan hukuk ve Osmanlı insanının bu hukuka duyduğu güvendir. Osmanlı yönetiminin kanun hâkimiyetine gösterdiği ihtimam, İslam hukukunun uygulanmasına getirdiği yorum, ve içtihat hukukunun kanun
Tükendi
"...Bir yerleşmenin tarihini kaleme alma bağlamında hiç şüphesiz o yerleşime ait olmak, orayla bağlantılı olmak dışarıdan gelen bir araştırmacıya nazaran büyük fırsatlar sunabilir. Değerli araştırmacı Ali Soysal benliğinin bir parçasını oluşturan, yaşamında önemli bir yeri olan Anadolu Feneri Köyü'nü ele alan kitabında bu fırsattan yararlanmıştır. Ancak, bu kitap çok daha fazlasını içermektedir. Ali Soysal'ın hukukçu kimliğinden kaynaklanan titizliği entelektüel birikimiyle ve yöreye duyulan sevgiyle birleş
"Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden, mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyet
Selçuklular kurdukları devletlerle elde ettikleri zaferlerle tarihe hiçbir zaman unutulmayacak çok önemli bir not düştüler. Onların başarıları sadece askerlik sanatını mükemmel denilecek kadar iyi bilmeleri ile sınırlı değildir. Selçuklular teşkilatçı yapısıyla, adaletiyle, hoşgörüsüyle, sosyal devlet anlayışıyla bilime ve bilim adamına verdiği değerle çok önemli hasletlere sahip bir topluluk idi. Onlar, sağlık, adalet ve eğitim alanlarında gerçekleştirdikleri politikalarla yönettikleri ahaliyi memnun ettil
Tükendi
Yıllardır ülkemizde Gazâliye ait birçok eser tercüme edilmiş olmasına rağmen onun hayatını ve fikirlerini, görüşlerini, ilmî yüceliğini, bir değer ve abide olarak doğrudan bize anlatan hiç bir eser yoktu. Bu güne kadar Gazâliyi, bütün yönleriyle her hangi bir kimse bize anlatamamıştı. Halbuki Şiblî gibi büyük bir değer, son asrın çok cepheli âlimi, ilim âleminin hizmetine böyle bir eseri çoktan sunmuştu. Bize düşen görev ise bu eşsiz eseri kültür dünyasına kazandırmak olmalıydı. Böyle bir eserin, İslam dü
360 - 469 arasında hüküm süren Avrupa Hun devleti bir imparatorluktu. Hem çok geniş topraklara yayılmıştı, hem de devletin içinde onlarca ırka, dile, dine mensup kavimler, halklar, boylar vardı. Fakat yönetici sınıf ve askerî bürokrasi başat olarak Türktü. Dünya ve Avrupa tarihinde derin izler bırakan Avrupa Hunlarının unutulmamasını sağlayan iki önemli olay vardır. Birincisi kavimler göçünü başlatmaları ve Avrupa haritasını değiştirmeleri, ikincisi ünlü Hun başbuğu Attila'nın ve Hunların tarihte ve halkl
Tarihin derinliklerinden günümüze ulaşma başarısı gösteren Türk boylarından Uygurların devirlere göre farklılık gösteren kaderleri söz konusudur. Önce bozkırlarda büyük bir kağanlık kuran Uygurlar, daha sonra din değiştirdikleri gibi yerleşik hayata da geçerek çok zengin kültür ürünlerinin günümüze kadar ulaşmasını sağladılar. Onların meydana getirdiği maddi kültür Türk tarihinin ilgi çekici bir temelini oluşturur. Uygurlar da Hunlar, Gök Türkler gibi Moğolistan bozkırlarında kağanlıklarını yükselttiler. Ön
Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileme dönemi ile birlikte toprak kaybetmeye başlaması kaybedilen topraklardaki halkların ve özellikle müslümanların kötü muamelelere maruz kalmalarına sebep olmuştur. Bu kötü muamelelere maruz kalan halk çareyi Anavatan'a sığınmakta bulmuştur. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren göç dalgası artarak devam etmiş ve 1. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle kontrol edilemez bir hal almıştır. Göçün en çok yaşandığı ülke olan Yunanistan'la Türkiye arasında 30 Ocak 1923'de "Türk ve Rum
Tükendi
Bir zamanların kudretli Bizans İmparatorluğu 1400'lü yılların başında artık yıkımın eşiğindeydi. Topraklarının çoğunu Osmanlılara kaptırmıştı ve Konstantinopolis dört bir yandan kuşatılmıştı. Belirsizliğin hakim olduğu bu kasvetli zamanlarda sıradan günlük hayatına devam etmekte olan Bizans halkı, geçim kaynaklarını ve ailelerini koruyabilmek için ölüm sancılarıyla kıvranmakta olan vatanlarına karşı zorlu kararlar almak zorunda kaldı. İşte o günleri anımsatan bu dokunaklı kitapta Jonathan Harris diplomatik
Osmanlı şehir tarihi çalışmaları son yıllarda giderek artmakta ve önem kazanmaktadır. Bu çalışmaların hız kazanmasında Osmanlı dönemi arşiv kaynaklarının düzenlenmesi ve kolay ulaşılır olmasının katkısı önemli olmuştur. Diğer taraftan "Şehir tarihi çalışmaları nasıl yapılır?" sorusunun cevabı hakkında farklı düşünceler bulunmaktadır. Elinizde tutmuş olduğunuz bu çalışma XVII. yüzyılın ortasında (1657-1658) Malatya'ya ait bir şer'iyye sicilinin bugünkü harflere çevrilerek "bir şehir tarihi düzeninde" değerle
Gerçekler korkulardan daha büyük olmalıdır. Oyunu bozun. Öngörülemez olun. Bu kitapta artık adı olmayan yitik bir ülkenin çarpıtılmış gerçeklerle yönetilen topraklarında büyüyen bir çocuğun hikâyesini okuyacaksınız. Hiç bitmeyen bir döngünün, sürekli kendisini tamamlayan bir çemberin içinde tutsak olduğunu fark eden bir çocuk... Bir çocuğu kurtarmak için mısır tarlalarında başlayan sıkı bir koşu bu. Akan Abdula, 80'lerin totaliter Yugoslavya'sında soğuk ve zorba bir apartman blokunda başlayan çocukluğunun,
Prof. Dr. Osman Turan'ın Makaleler külliyatının bu ikinci cildi, onun asıl uzmanlık alanına giren Selçuklu asırlarına, Büyük Selçuklu ve bilhassa Türkiye Selçukluları devrine ait siyasi tarih, şehir tarihi ve düşünce tarihi konularına ve her biri birer monografi kıymetindeki biyografik ansiklopedi maddeleriyle Türk-İslâm medeniyetinin en güzel abidelerini içeren vakfiyelerin metin ve tercümelerine ayrılmış, toprak hukuku hakkındaki bir Fransızca özeti saymazsak, bu derlemeye toplam otuz üç makale alınmıştır
"Bana ne yediğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim." — Brillat-Savarin "Okuyanı hem acıktıracak hem de doyuracak eğlenceli bir tarih yolculuğu." — Kirkus Reviews Lezzetli Fransa Tarihi çok özel bir kitap. En popüler Fransız yiyecek ve içecekleri hakkındaki gerçekler ile efsaneleri, Fransa tarihini şekillendiren belli başlı olaylarla ilişkilendirerek ele alıyor. Bu yenilikçi tarih kitabı aynı zamanda savaş, emperyalizm ve gelenek-yenilik çatışmasının bir toplumun beslenme alışkanlıkları üzerindeki et
Tükendi
Bir dönemin Osmanlı tebası Kürtlerin, bir kısım değişikle beraber, aşağı yukarı 1925'ten beridir tecrübe ettikleri mezkur statükonun iki büyük kurucu aktörü oldu: İngiltere ve Türkiye. Bu kitaptaki belgeler, İngiltere'nin Kürdistan siyasetinin nasıl adım adım ve önemli değişikliklerden geçerek şekillendiğini gösteriyor. Üzerinde güneş batmayan imparatorluk, Kürdistan siyasetini "dediğim dedik, çaldığım düdük" prensibinden çok uzakta, epey pragmatik, zaman zaman çaresizlik içinde ve çok da dünyevi bir akılla
Tükendi
I. Dünya Savaşında komutanlık yapmış, Osmanlı İmparatorluğunun yıkılışına tanık olmuş, bu yıkıntılar arasından Atatürkle birlikte, onun en yakın arkadaşı ve yardımcısı olarak, çağdaş bir Türkiyenin kuruluşunu gerçekleştirmiş ulusal bir kahramanın; Türkiyeyi II. Dünya Savaşı yangın ve yıkıntısından kurtarmış uzak görüşlü bir devlet adamının; çok partili siyasal yaşamı başlatmış, seçimlerde kaybedince iktidarı uygarca devredebilmiş çağdaş bir muhalefet liderinin; Türkiyenin ikinci cumhurbaşkanı İsmet İnönünün
Tükendi
Osmanlı'nın 1880'lerdeki, Cumhuriyet'in 1950'lerdeki "bağımlılığını" bilmeden, Atatürk'ün "tam bağımsızlık" mücadelesi kavranamaz. 1876 ve 1924 anayasalarını bilmeden bugünkü Başkanlık Anayasası'nın Türkiye'yi nereye götüreceği kestirilemez. Osmanlı'da dinsel hukuku, Mecelle'yi ve 1917 Aile Kanunnamesi'ni bilmeden bugünkü "müftülük nikâhı"nın amacı bilinemez. I. Dünya Savaşı'nı, İzmir'in işgalini, Atatürk'ün Anadolu'ya geçişini, Amasya Genelgesi'ni, Sivas Kongresi'ni, TBMM'nin açılmasını, Sakarya Savaşı'nı,
Tükendi
Mehmet Asım'a göre 24 Temmuz gününün anlamı çok fazladır: Türk vatanı üzerine Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra vurulan esaret zincirleri kırılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun en güçlü zamanlarından itibaren başlayan ve daha sona Türkler aleyhinde devam edip gelen kapitülasyon bağları çözülmüştür. Türk vatanında yerli ile yabancı ancak bu sayede eşit olmuştur. Birinci Dünya Savaşı sonucunda Türk milletinin alnına yapıştırılan mağlubiyet damgası silinmiştir. Ancak bu sayede Türkler, Dünya'da soluk alma imkânı
Sağır, dilsiz ve âmâlar, insanlık tarihiyle birlikte dünyada var olmuşlar; fakat uzun süre toplumsal hayatta istenilen değeri görememişlerdir. Bununla birlikte sağır dilsizler Osmanlı sarayının, gizli bilgilerin sızmasının engellenmesi için vazgeçilmez hizmetkarlarından olmuşlardır. Ayrıca cellatlık gibi kritik ve yerine getirilmesi zor görevlerin aranılan isimleridirler. Osmanlı Devleti, sağır dilsizleri ötekileştirmek yerine dezavantajlarını avantaja çevirerek onları sosyal hayatın yanı sıra devlet hayatı
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 960-980 / Aktif Sayfa : 49