Böyle Bir Baba'yı okurken ilk gençlik çağındaki bir çocuğun hayatına yön veren ayrıntıları,
onunla birlikte yaşayacaksınız. Bazen sevinciniz yarıda kalacak, üzüleceksiniz. Yüreğiniz
ayrılık ateşiyle yanarken gözleriniz buğulanacak. Birine yürekten bağlanıp onu bütün
benliğinizle seveceksiniz. Hüznü ve sevgiyi iç içe yaşayacaksınız. Bozulmadan, yozlaşmadan,
hep kendiniz olarak kalacak, hep kendiniz olarak yaşayacaksınız. Böyle Bir Baba'yı okurken
BEBİHA'dan tanıdığınız Erhan'la yürüyecek, Erhan'la büyüyeceks
Edebiyat tarihinin en sevilen romanlarına imza atan Jane Austen, dört kült romanından derlenen bu metinlerde, 19. yüzyıl İngiltere'sinde evliliğe neden bu denli önem atfedildiği sorusuna yanıtlar arıyor. İronik yaklaşımıyla, İngiliz toplumunun evlilik merakını, ailelerin, soyluların ve evlendirilmek istenen gençlerin bakışından evlilik "müessese"sini ele alıyor. Flörtler, entrikalar arasında dünyanın pek çok yerinde geleneklerin kadına biçtiği en iyi gelecek projesi "evlilik"le, kadınların aşklarını seçme h
Genç bilim meraklıları, zamanda yolculuk edip dünyayı gezerek
ödüllü bilim insanlarıyla tanışmaya hazır mısınız?
On yaşındaki Mary kendini bildiğinden beri Nobel Ödülü kazanmak
istiyor. Evinde kendine özgü deneyler yapmaya bayılıyor. Gerçek bilim
insanlarının nasıl insanlar olduğunu da çok merak ediyor.
Mary bir gün yanlışlıkla, Nobel Ödülü kazananların gizli toplantısına
giriyor. Orada bulunan Dr. Barry Marshall, Mary'ye bunu kimseye
söylememesini tembihleyerek onu hem zamanda hem de dünyanın
çeşitli yerle
Charles Dickens (1812-1870): Viktorya Dönemi İngilteresi'nin en önemli romancısı kabul edilen Dickens orta sınıf bir ailenin çocuğuydu. On iki yaşındayken ailesinin dara düşmesi sonucu bir fabrikada çalışmaya başladı ve romanlarında büyük bir isabetle aktardığı işçi sınıfının hayatını gözlemleme fırsatını elde etti. Son romanlarından İki Şehrin Hikâyesi Fransız Devrimi'nin şiddet ve coşku atmosferini Paris ve Londra ekseninde ele alır. Aristokrasinin halka zulmünü de, devrim yanlılarının, intikam dürtüsüyle
Charles Dickens (1812-1870): Viktorya Dönemi İngilteresi'nin en önemli romancısı kabul edilen Dickens orta sınıf bir ailenin çocuğuydu. On iki yaşındayken ailesinin dara düşmesi sonucu bir fabrikada çalışmaya başladı ve romanlarında büyük bir isabetle aktardığı işçi sınıfının hayatını gözlemleme fırsatını elde etti. Son romanlarından İki Şehrin Hikâyesi Fransız Devrimi'nin şiddet ve coşku atmosferini Paris ve Londra ekseninde ele alır. Aristokrasinin halka zulmünü de, devrim yanlılarının, intikam dürtüsüyle
Zweig'ın 23 yaşındayken yayımladığı Hayatın Mucizeleri, daha o zamandan tarihe duyduğu ilgiyi gözler önüne serer. 16. Yüzyılda Anvers'de geçen ve yolları tesadüfen kesişen Yahudi bir genç kızla yaşlı bir Hıristiyan ressam arasındaki dostluğu anlatan öykünün arka planında Hollanda'nın İspanyol yönetimine karşı isyanı vardır. Çocukken Hıristiyanların şiddet eylemlerine hedef olan ve iyi yürekli bir asker tarafından kurtarılan Esther adlı Yahudi kız, bir Katolik kilisesine asılacak dini bir tabloya modellik ed
Uzun bir aradan sonra sevgilim bana döndü. "Beklemiyordum" desem bu bir yalan olacak, ancak onu beklediğimi de söyleyemem. Çünkü bu dönüş o zaman bir tekrar olurdu. Çünkü bu dönüş asla bir tekrar değildi. Daha önce ayrılıp bir araya gelmedik ki bu dönüş bir tekrar olsun! Yeniden gelişinin biricik bir olay olduğuna kalıbımı basarım. Garip bir önseziyle kapıyı açtım ve işte o orada, saçları biraz dağılmış ve hafifçe yaşlanmış gibi karşımda. Nasıl oldu bilmiyorum, birden bir güç beni ona doğru, kapının dışına
Ahmet Şükrü Esen'in otuz yıllık derleme çabaları sonucunda yazdığı defterler üzerine Pertev Naili Boratav, arkadaşları Rémy Dor ve A. Fuat Özdemir'in başlattığı âşık edebiyatı ve anonim halk edebiyatı çalışmaları Anadolu Âşıkları Dizisi'yle bütünlüklü ve kalıcı bir külliyata dönüşüyor. Karacaoğlan'ın ardından diziyi Dadaloğlu ile sürdürüyoruz. Dadaloğlu "Kalktı göç eyledi Avşar illeri" diye başlayan meşhur dizesiyle efsaneleşmiş, dillere, yazılara, sohbetlere zerk etmiş bir Anadolu âşığıdır. Göçebe ve yarı
Hayata dair tüm sualler, esrarına dair bütün merak bir vehimden ibaretmiş. Hayat biz ne yaşarsak, ömür
biz ne hatırlarsak oymuş meğer.
Kaç asır geçti ölüm almadı beni, zaman el oldu bana herkesten çok. Sorsanız tüm köyler evim, tüm
beldeler teknem. Düpedüz esiri, hükümlüsüyüm dünyanın. İçmedim ölümsüzlük iksirini, bilmem de daimî
diriliğin çaresini, lakin bilirim ki devirirsem bir asır daha bu asırla beraber, Hz. Nuh'tan çok yaşamış
olacağım.
Hikâye anlatmak niyetiyle geldim, hikâyemi anlatır giderim.
Nobel ve Pulitzer ödüllü Ernest Hemingway, bugün de en çok okunan ve merak edilen yazarlardan.
Sonsuza Dek Hemingway, Hemingway'in çocukluğu, yazarlığa nasıl adım attığı, eserleri, yaşadığı ve
dolaştığı yerler ve daha birçok konu hakkında derin bilgiler sunuyor bizlere. Bunları okurken hem
Hemingway'i farklı yönleriyle tanıyacak hem de başarısının altında yatan sırları keşfedeceksiniz.
Hemingway üzerine doktora yapan ve aynı zamanda Hemingway Society üyesi olan Belma Ötüş Baskett'in
bu titiz çalışması, Hemi
"Arap Aklının Eleştirisi" serisinin ikincisi olan bu kitapta Cabiri; Arap-İslam
kültüründeki bilgi sistemini Beyân, Burhân ve İrfân olarak tasnif etmiş ve yıllar sonra
da tercih ettiği bu yapısal tasnifin en isabetli tasnif olduğunu tekrar belirtmiş ve
bunun gerekçelerini ise şu ifadelerle vurgulamıştır:
"...Bu durum sadece söz konusu tasnifin salt analitik açıdan Arap-İslam kültürünün
içinde bulunduğu gerçek durumu bilfiil ifade ediyor olmasından değil aynı zamanda
bu kültürün genel gelişimi boyunca geçi
Roman sanatına özgü teorik çalışmaların her biri doğal olarak belli bir yönünü öne çıkarır, o yön üzerinde yoğunlaşır. Yine her biri ya kendi terminolojisini yaratır ya da kısmen yeni terimler getirir. Ayrıca, kiminin çok açık, doğrudan açıkladığı konular ve bunlara özgü terimler kiminde kapalı dolaylı bir anlatımla dile getirilir. Bu da kendi içinde örtük bir bilgi, özellikle terim farklılığı ve dağınıklık meydana getirmektedir. Dolayısıyla uzman ve öğrenici kitle, her bir kaynakta farklı bir yaklaşım ve a
Doğa, olağanüstü bir uyum içinde gerçekleşen bir döngü içindedir. Bu
döngü, birbirini tamamlayan olaylar sayesinde sürer gider: Kıştan sonra
bahar gelir, gece, gündüzün son ışıklarını yakalar, yağmurdan sonra güneş
mutlaka tekrar görünür...
İşte Pastoral Hikâyeler'in ikinci kitabı, gündüz ve geceye dair hikâyesini
anlatmaya devam ediyor.
Bu eserde yer alan öğütler sadece Müslümanlara yönelik değil, bütün insanlığa
hitap eden, evreni kuşatan bir mesaj niteliğindedir.
İnsanı merkeze alan ve kâmil insanı arayan Ferîdüddîn Attâr'ın Pendnâmesi bu
nedenle yüzyılları arşınlayarak günümüze
kadar ulaşmıştır.
İsa Hebibbeyli'nin belirttiği gibi, "Dede Korkut Kitabı destanlarının poetik sistemi hakkında belirli değerlendirmeler yapılmış olsa bile bu destanın poetikası henüz sistematik ve bütüncül biçimde araştırılmamıştır." Şüphesiz bunun için, Dede Korkut mitolojisini, içerdiği anlatıların biçim ve içerik farklılıklarını gözeterek bütün paradigmaları ile ele alan çalışmalar yapılması gerekmektedir.
Antik çağlarda nesir ve nazım bir bütünün parçaları olarak belirirdi. Dede Korkut Kitabı hakkında en özgün değerle
Her metnin oluşturulduğu dönemle arasında sıkı bir ilişki bulunur. Bu sebeple bir metnin hakkıyla
anlaşılabilmesi için yazıldığı dönemin özelliklerinin, anlayış tarzının, fikrî ve içtimaî yapısının
bilinmesi gerekmektedir. Klasik Türk edebiyatına dahil olan metinlerin daha iyi
çözümlenebilmesi için özellikle dînî literatürün, kelimelerin kullanıldığı dönemdeki anlamlarının
ve anlam çeşitlerinin, şerh metotlarının bilinmesi icap eder. Bu da klasik şerh metodunu yansıtan
metinlerin incelenmesi yoluyla olacakt
Uçuşlar Kitabı
"Dünyanın bütün külkedileri, uyanın ve uçun!"
Dr. Senai Demirci son kitabı 50 Kuştüyü Masal'da garip sorular soruyor:
"Pamuk Prenses'e yeni bir kulübe bulunamaz mı? Belki böylece yedi cüceleri bi'ssürü zahmetten
kurtarabiliriz."
"Hem üvey anneler hep kötü olmak zorunda mı? Oysa ben iyi yürekli, eşsiz merhametli çok üvey
anneler tanıdım."
"Ağustos böceğinin tembel olduğunu kim söyledi?"
"Yüzlerce yıllık bu iftiraya hâlâ inanıyor musunuz?"
"Müzik yapmak da emek gerektiriyor; gitar kursuna gidin
"Biletler lütfen."
Duygu, çantasını açtı, cüzdanından biletini çıkarıp
muavine uzattı.
Otobüs hareket edeli on beş dakika kadar olmuş,
neredeyse Ankara'yı çıkmıştı.
Gidiyordu.
Bir daha asla dönmeyecekti!
Anne ve babası kendisini okul kapısı önünde
beklerken Duygu, önce kileri eski haline getirmiş,
bütün günlükleri çantasına koymuş, odasından bir kaç
giysi ve ayakkabı daha alarak evden ayrılmıştı. Yıllarca
kendisine anne ve babalık yapan bu kişilere de kısa bir
not yazıp aceleyle evi terk etmişti.
Serinin il
İncili Gastronomi Rehberi'nin 3'üncüsü ile karşınızdayız. Türkiye'de ilk kez değerlendirme ve
derecelendirme yöntemi kullanarak gastronomi rehberi hazırlamaya karar verişimizin üzerinden dört
yıl geçti. Binlerce yıllık gelenekten süzülüp gelen, çok güçlü ve zengin bir mutfak kültürüne sahip
olmamıza karşın bu zenginliğin bir restoran kültürü yaratması kolay olmadı. Ancak yola
koyulduğumuz 2016 yılından bu yana dünya çapında restoranlarımızın, yıldız şeflerimizin, tadı
damaklarda yer eden lezzet duraklarımız
Ahmet Atillâ Şentürk'ün Taşlıcalı Yahyâ Beğ'in Şehzâde Mustafa Mersiyesi yahut Kanunî Hicviyesi isimli eserinden sonra, şimdi de Ahmed Paşa'nın Güneş Kasidesi Üzerine Düşünceler başlığını taşıyan şerh çalışması okurlarımızla buluşuyor.
Güneş Kasidesi'nin şairi Ahmed Paşa (v. 1496-97) 15. yüzyılın en yetkin divan şairidir. Müderrislikten başlayarak Fatih Sultan Mehmed'in tahta geçmesinden sonra hızla yükselerek önce kazasker, daha sonra da padişaha musahip ve hoca olmuş, ardından da devlet adamı vasfıyla gö
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.