Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 980-1000 / Aktif Sayfa : 50
Filozof Schelling, Alman Romantizminin sıra dışı figürlerinden biri olan karısı Caroline'nin genç yaştaki ölümünden sonra kaleme aldığı bu felsefi novellada işte bu soruya yanıt arıyor. Clara her şeyden önce bir yas kitabı. Filozofun kayıpla, ölümle, insanın sonluluğuyla hesaplaştığı bir metin. Derin felsefi düşüncenin kişisel bir trajediyle iç içe geçtiği Clara'nın felsefe tarihinde kendine özgü bir yeri var: Platon'un Diotima'sından sonra belki de ilk defa bir kadın, Clara başrolde: Clara belli ki, kendi
Tükendi
Manfred Engel'e göre, Rilke, bu şiirlerde duyargasını artık kendi iç derinliklerinden fazla, dış dünyanın düzeyine yöneltmektedir. Özelikle ikinci basımla yaratısında orta süreci açan Rilke, bu şiirlerde şeylere daha yoğun ve dikkatli bakarak, yeni anlamlar kazandırıyor. Bunun için şiirsel Ben, evin koruyucu dört duvarlarından dışarıya çıkar. Bu insana sırt dönmek anlamına gelmiyor. Rilke her döneminde insan üzerine özenle yoğunlaşır. Ama yalnız insandan doğaya ve yaşama bir yöneliş söz konusudur. Yine Enge
"Modern" kelimesinin "sanayi, teknoloji ve sanatta yenilik" manası ön plana çıkarılmasından dolayı insanların zihninde modernleşme hakkında pozitif bir algı oluşsa da Modernizm, sadece akla ve pozitif bilime dayalı bilgiyi geçerli kabul ettiğinden dini ve geleneği reddeden bir hareket olarak gelişmiştir. Modernizm'in dine yaklaşımının asırlarca bilimsel düşünce üzerinde baskı kuran Hristiyanlığa karşı gelişen bir tepki hareketi olma yönünü dikkate almayan Jön Türkler, modernleşmek için batıda olduğu gibi di
Thoreau, Walden Gölü'nde yaşamaya neden karar vermişti, neydi tüm yaşamını geride bıraktıracak kadar güçlü olan bu duygu? Bir gün gelir de, bir insan neden tüm hayatını bir anda geride bırakır ve yabana, doğaya sığınır? Nerede ve Ne İçin Yaşadım, işte tüm bu soruların cevabı ve insanın kendine ve doğaya duyduğu özlemin hikâyesi.
Tükendi
Yürümek içsel bir yolculuğun başlangıcıdır. Yürümek insanın kendine doğru attığı düşsel adımların adıdır. Yürüyen insan her adımda kendinden kurtulur ve özüne doğru yol alır âdeta. Yürümek dışarıdan içeriye bir seyahatin de başlangıcıdır. En güzel düşünceler yürürken insanı bulur. Yürürken düşünceler olgunlaşır ve fazlalıklarından kurtulur. Yürümek bir tür arınmaktır. Yürümenin felsefesi ve derinliğine doğru ilk adım için sayfaları çevirmeniz yeterli.
Tükendi
Yalnızlık insanın kaçmaya çalıştığı iki kapılı bir hapisane midir yoksa son sığınağı mıdır? İnsan kendini yalnızlıkta mı arar yoksa yalnızlıkta mı bulur, insan yalnız kalabilir mi? İşte büyük düşünür Thoreau da bizler gibi bu soruları sorar ve anlam arar. İnsanın anlam arayışındaki büyük yolculuğu belki de ilk önce yalnızlığın kapılarından geçmekle başlar ve sürer gider. Yalnızlık bir sığınak mıdır yoksa mutluluğa giden en sade yolun ilk adımı mıdır?
Tükendi
Dostoyevski, Mikail ve Maria Dostoyevski´nin oğlu olarak 11 kasım 1821 tarihinde Moskova´da doğdu. altı çocuklu ailenin ikinci çocuğuydu. Dostyevski, çocukluğunu çoğu zaman sarhoş bir baba ve hasta bir anne arasında geçirdi. İlköğreniminin Moskova´da yaptı. Annesi tüberküloz hastalığı yüzünden öldüğü zaman. sert disiplini ile tanınan peterburg Mühendis Okulu´na gönderildi. Arkadaşlarının, sinirli ve aşırı duyarlı bir yapıya sahip olduğu için ´´Ateş Fedya´´lakabını verdikleri Dostoyevski, Petersburg´ta zaman
Tükendi
Sabahattin Ali'nin yazarlığıyla tanışmak kısa süreli bir süreç değil. Bir romanını okuyan diğerlerini merak ediyor, hikâyeciliğini keşfeden daha fazlasını istiyor. Farklı yazı alanlarında eserler vermiş olan Sabahattin Ali'nin tüm kitapları bu 8'li sette bir arada. Yazarın sade, kısa fakat vurucu anlatımı, keskin gözlemi, Türk edebiyat geleneğine getirdiği taze soluk her bir romanında, hikayesinde, hatta kendine özgü bir ironiyle kaleme aldığı masallarında açıktan hissediliyor. Yalnızca Kürk Mantolu Madonna
Tükendi
Sınıfların ortadan kalkması hayret verici bir şey. Herkes eşit, herkes aynı düzeyde, herkes kötü dikilmiş eski püskü giysiler içinde, ayaklarında kalitesiz ayakkabılar var. Hiç acele etmiyorlar, telaş yok, sanki yaşamak için her şeyi ağırdan alıp tüm vakitlerini kullanıyorlar. Burada da köylerdeki aynı saf, iyi kalpli ve sağlıklı kalabalık kitleler var ama devasa boyutlarda. Doğu Avrupa'da Yolculuk Gabriel García Márquez'in 1950'lerde gazeteci olarak Doğu Avrupa'daki sosyalist ülkelere yaptığı seyahatin bi
Golding Görünür Karanlık'ta iyi ile kötü arasındaki kadim mücadeleyi, modern çağda terörizm, cinsellik ve azizlere özgü saflığı iç içe geçirdiği bir evrene taşır. 20. yüzyıl İngiliz edebiyatının başyapıtları arasında yerini alan bu benzersiz romanda gerçeklikle yanılsama sıklıkla yer değiştirir. Yapıtın uğruna yaşanacak hiçbir şeyin kalmadığı, bütünüyle anlamdan yoksun ve boş dünyasında, insan doğasının karanlığı türlü kisveye bürünür. Birleşik Krallık'ın II. Dünya Savaşı sırasında Almanya tarafından bomba
Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda Londra. Sıcak bir yaz günü Clarissa Dalloway o akşam vereceği büyük partiye hazırlanmaktadır. Aynı gün Hindistan'dan beklenmedik bir ziyaretçi gelir: İlk aşkı Peter Walsh. Onun bu apansız gelişi uzak bir geçmişin anılarını, eski arkadaşlıkları ve Clarissa'nın gençliğinde yaptığı tercihleri canlandırır zihninde. Bütün yaşamı, ilişkileri ve sıradan, tekdüze evliliğine götüren olaylar bir bir geçer gözlerinin önünden. Clarissa çevresinde sürüp giden hayata ve o hayatın içindek
Tükendi
ONLAR SADECE BİR CAN DEĞİL BİR MİLLET DEMEKTİ!Türkologların, şair, yazar, fikir adamı, Türk aydınlarının, uğradığı katliam, sürgün ve baskılar...16. yüzyılın ortalarından itibaren ve özellikle de 17. yüzyıldan sonra, Türk dünyası dediğimiz büyük coğrafyanın doğu, batı, kuzey ve güney uçlarında kırılmalar ve geriye dönüşler başlamıştır. Bu geriye dönüş ve çekilme süreci, ne yazık ki, önlenemeyen kanlı bir "etnik arındırma"yı ve "soykırım"ı da beraberinde getirmiştir. Çünkü çekilme ve geri dönüş süreci başlay
Tükendi
Türk sinemasının her döneminde ayrı konular, karakterler, teknik arayışlar belirginleşir. Siyasi çalkantılar, popüler eğilimler, ekonomik krizler, fikri akımlar gibi birçok etken vardır şüphesiz bu temayüllerin ardında. Filmlere bugünden baktığımızda öne çıkan temaların, konuların, biçimsel arayışların yaşadığımız toplumun kimi zaman ortak rüyası ve hayallerinden kimi zaman da korku ve kâbuslarından beslendiğini söylemek mümkün. Bilim ve Sanat Vakfı Türk Sineması Araştırmaları (BİSAV TSA) tarafından, Sinema
Tükendi
Aslan ASLAN, definecilerin piriydi ama kısacık insan ömrü peşine düştüğü büyük gizemi çözmeye yetmemişti. Tabii ki şu kısıtlı zaman meselesi onu durduracak değildi. Aslan gibi üç tane torunu vardı ve en önemlisi de her biri için takip edilesi işaretler bırakmıştı. Timur, Cengiz ve Mete, bu işaretleri fark etmekte hiç gecikmediler. Ancak büyük gizem, dedelerinin sonunu getirmişti ve dahası birçok açıdan UĞURSUZDU! Her şeye rağmen üç aslanın macerası başladı, kader denen şeyde yazılanların vakti gelmişti. Giz
Tarih: 1 Ocak 1921... Yeni bir yılın ilk sabahında İstanbula kar yağmış ama pek tutmamıştır... Yol kenarlarında ve Çamlıca tepesinde beyazlıklar göze çarpıyor... Sirkeciden demir alan bir vapur pamuk balyalarıyla dolu olsa da, asıl yükü direnişe katılmak için Anadoluya geçen Kuva-i Milliyecilerdir. Vapurda dört de şair vardır: Yusuf Ziya, Faruk Nafiz, Vâlâ Nureddin ve Nâzım Hikmet... Kız Kulesine doğru yaklaşıldıkça Nâzımın yüreğindeki korku da büyür. Çünkü, Kız Kulesi işgal yıllarında İngiliz askerleri tar
Mimarlık tarihi açısından sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek için öncelikle yapıların kayıt altına alınması gerekmektedir. Ancak bu yolla doğru çıkarımlar ve yorumlar yapılabilir. Bu hedef doğrultusunda hazırlanan elinizdeki çalışmada, Kırşehir İl merkezi ve merkeze bağlı köylerdeki tarihi camiler incelenmiştir. Yapılan araştırma sonucunda 10 adet cami tespit edilmiştir.Çalışmaya dâhil edilen bu camiler, 13 yüzyıldan 20 yüzyıla kadar değişen dönemlere tarihlendirilmektedir. Kırşehir'deki camiler, plan, m
Tükendi
Şule Yayınları, Şirazlı Sadinin Bûstan adlı şaheserini özgün haline uygun olarak manzum bir çeviriyle yayınladı. Prof. Dr. A. Naci Tokmakın çevirisi eserin ilk manzum tercümesi olması dolayısıyla klasik eser yayıncılığında büyük önem taşıyor. Bu yeni çeviri daha ismiyle diğer tercümelerden farklı olduğunu işaret ediyor adeta. Mütercime göre kitabın adını Bostan koymak doğru değil. Bu yüzden Sadinin bu şaheseri artık Bustan adıyla seslenecek okuyucusuna. Bu çevirinin manzum olarak yapılmasındaki amacı kita
"Sömürgeciliğin yeni boyutlar aldığı ve şiddetin küreselleştiği bu yeni yüzyılda Fanon'un güncelliğini yitirmediğine işaret eden, etkileyici bir derleme." Üçüncü Dünyanın entelektüel uyanışının en önemli kaynaklarından Frantz Fanon, yayımlanmış az sayıda eseri olmasına karşın postkolonyalizmden eleştirel kurama, psikolojiden Marksizme pek çok alanı derinlemesine etkiledi. Sömürgeciliğin yarattığı sorunları hem bireysel hem de kültürel düzeyde ele alan Fanon, ezilenlerin psikolojisindeki tahribatları ortaya
Tükendi
Bu kitap İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde okutulan Türk dil bilgisi derslerini içine almaktadır. İlk baskısı 1958'de yapılmıştı. İkinci baskısı 1962'de İstanbul'da, üçüncü baskısı 1967'de Sofya'da yapılmıştır. Dördüncü baskıda eser yeniden gözden geçirilmiş ve genişletilmiştir. Bu gramer umumî Türk dilinin grameri Batı Türkçesinin grameridir. Bu kitapta Batı Türkçesinin grameri verilirken Türkçe oldukça yeni bir gramer şeması içinde incelenmiştir. Bu şemanın dayandığı esasları şu iki nokta etrafı
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 980-1000 / Aktif Sayfa : 50