Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 960-980 / Aktif Sayfa : 49
Bilâdü'ş-Şâm Asya ve Afrika kıtaları arasında köprü vazifesi gördüğü için tarih boyunca birçok toplumun istilasına uğramış ve çok sayıda uygarlığa da ev sahipliği yapmıştır. Askerî ve ticarî yolların kavşağında bulunduğundan Mısır'dan Anadolu Ermîniyye Irak ve Arap Yarımadası'na doğru gitmekte olan ticarî emtialar Bilâdü'ş-Şâm üzerinden geçiş yolu bulmaktaydı. Benzer şekilde Anadolu Ermîniyye Irak ve Arap Yarımadası'ndan hareket eden her ticaret kafilesi buradan Akdeniz havzası Kuzey Afrika ve Avrupa'ya ula
Müslümanlara ait toprakların genişlemesiyle birlikte tefsir yazımı bölgesel nitelikler kazanarak sürmüştür. Başta Hicâz olmak üzere Şam-Irak İran Fergana Osmanlı Kuzey Afrika ve Endülüs diyarları önemli tefsirlere ev sahipliği yapmıştır. Bu çalışmanın konusu Endülüs'te kaleme alınan son tefsirdir. Bu tefsirin yazarı da Endülüs'ün Haçlılar eline düşmemesi için çarpışmış ve şehit olmuştur. Büyük ihtimalle şiirlerinde şehadet motiflerinin çokluğu Endülüs'ün Müslümanların elinden çıkışını hissetmesinden ve Endü
İslami hareket konusu son yüzyıl içinde en önemli ve en etkili konuların başında gelen bir konu olmasına rağmen konu ile ilgili telif ve tercüme eser sayısı çok az olan bir konudur. Değişen dünya şartları ve buna bağlı olarak genel olarak İslam düşüncesinde özel olarak ise İslami hareket ile ilgili değişim ve gelişmelerin doğal sonucu olarak İslami hareket ile ilgili bakış açılarının ve eserlerin de güncellenmesi kaçınılmazdır. Buna bağlı olarak genel olarak son yüzyıl içinde özel olarak ise son çeyrek yüzy
Tükendi
Aydınlanma hareketleri neticesinde ortaya çıkan materyalizm sekülerizm ve pozitivizm gibi akımlar sadece Kilise'nin değil geleneksel dinlerin dünya görüşlerine bir meydan okumayı beraberinde getirmiştir. Bu olguların bir neticesi olarak ortaya çıkan ateizm; âlemin tesadüfün bir neticesi ile meydana geldiğini iddia etmiş ve üstün yüce bilinçli bilgili kudretli bir Tanrı'nın varlığını reddetmiştir. Her dönemde var olan bu anlayış; zihinde tanrı fikrinin bulunmaması Tanrı'nın varlığının bilinçli bir şekilde re
Felsefe hikmetlerin hikmeti olup sanatların en üstünüdür. Çünkü felsefe insanın kendini bilmesini sağlayan bilgi-leri verir. Bu anlamda İslam filozofları felsefe ve hikmet de-nildiğinde "kendini bilen insan Rabbini bilir gücü yettiğince onun fiillerine benzer davranışlarda bulunur" ifadesini mer-keze alır. Çünkü nefsini felsefe ile disipline eden kişi akli ruhi ve ahlaki etkinliklerde bulunur olgun/kâmil biri haline gelir. Önemli olan insan nefsinin arındırılması. Buradaki anahtar kavramlar da ruh ve nefs't
İbn Haldun [ö. 1406] hızlı bir gelişim evresinden geçen İslam felsefesinin en önemli isimlerinden birisidir. Bu onun kelam tasavvuf felsefe bilim ve medeniyet tarihi gibi pek çok konuda kuşatıcı bir bakış açısına sahip olması sebebiyledir. Özellikle asabiyet teorisi ve umran ilmi ile ilgili ortaya koyduğu fikri çerçeve kendi dönemiyle sınırlı kalmamış günümüze kadar etkisini koruyarak gelmiş toplumsal ve siyasal yapıları anlama ve yorumlamamızda müracaat edilen bir kaynak olmuştur. Bugün İslam coğrafyası
İmam Ebû Hanîfe'nin en büyük iki talebesinden biri olan İmam Muhammed b. Hasan hocasından işittiği hadis ve rivayetleri el-Âsâr'da kendi ilâve ettiği rivayet ve açıklamalarla birlikte tasnif etmiştir. İmam Muhammed'in el-Âsâr dahil bütün eserleri İslam'da en önce telif edilen eserlerdendir. Bu yönüyle onun eserleri büyük ehemmiyet arz etmektedir. Mesela İmam Muhammed vefat ettiği zaman İmam Buhârî'nin doğmasına daha beş sene vardır. Buna göre İmam Muhammed'in el-Âsâr'ı Buhârî'nin el-Câmiu's-Sahih'inden yakl
Seyr ü sülük Hakk'a doğru giden ve içinde pek çok imtihanlar ve ilâhi mevhibeler barındıran uzun bir yolculu-ğun hikâyesidir. Yola başlamanın yolda olmanın ve vuslata ermenin ayrı ayrı şartları ve tatları vardır. Necmeddin Kübrâ bu alandaki manevi tecrübelerini bizimle paylaşan ender seıfilerden biridir. Elinizdeki kitapta Şeyh Kübrâ'nın Arapça olarak telif ettiği üç risâlesinin çevirisi yer almaktadır. Bunların ilki Adâbü's-Sülük ila Hazreti Mâliki'l-Mülk ve Meliki'l-Mülük ismini taşımakta ve kalbi-rühâni
Elinizdeki kitap, yazarın, modern zamanlardaki hadis çalışmalarının ekseni konusundaki fikir, görüş ve düşüncelerini yansıtan yazılardan oluşmaktadır. Bugün hadisle meşgul olanların farkında olmaları gereken noktalar; hadis alanında eksen kaymalarının tespiti; hadis kaynaklarının aktüel değeri ve günümüzde bu literatürün nasıl anlaşılması gerektiği; hadis araştırmacılarının, bugün sağlıklı bir 'kitap konseptine' sahip olup olmadıklarına ilişkin sorular; hadis ve kültür ilişkisine dair tarihi örneklemeler; h
Tükendi
Bir Müslümanın hakikati bulması Allah'ın ilk emri olan "Oku!" eylemiyle ilişkisine bağlıdır. Bu bağlamda Kur'an'ı doğru okumak ve anlamak her anlamıyla önemlidir. Bu kitap Kur'an'ın anlaşılması için bir giriş niteliğindedir. Bu kitapta Kur'an'a ait temel meseleler ele alınmış ve sarih bir ifadeyle okuyucunun ilgisine sunulmuştur. Eserin yazılmasından bu yana uzun bir süre geçmesine rağmen hâlâ aşılamamasının sebebi bu eserin güçlü bir düşünür tarafından kaleme alınmasında yatmaktadır. Draz bu eserde Kur'an-
Varlık ve bilgi anlayışı din ve felsefe gibi düşünce alanlarının temellerini oluşturur ve onlara kimlik kazandırır. Bir düşünceyi diğerinden ayıran bu kimlik aynı zamanda düşüncenin ana unsurlarını da biçimlendirir. Din özelinde ifade etmek gerekirse İslam kendisine has varlık tasavvuru ve bilgi anlayışıyla diğerlerinden ayrılır. Elinizdeki eser aydınlanmanın keşif araçlarını oluşturan varlık ve bilgi kuramları üzerinde durmanın yanında bu kuramları Kur'an'ın tevhid felsefesi varlık tasavvuru din-bilim başl
Bu kitap Buhârî'nin Sahîh'ini ciddi tedkik etmeden verilen birçok yaygın ve yanlış kanaati düzeltmektedir. Bu yanlış kanaatlerden biri; Buhârî'nin Sahîh'ini oluştururken İslam ülkesinin muhtelif yerlerini bir bir dolaşarak hadis rivayetlerini şifahi olarak topladığıdır. Ancak bu eser Buhârî'nin faydalandığı muhtemel birkaç yazılı kaynağı ortaya koymaktadır. Diğeri ise Buhârî'nin isnadı ilk defa ilim hâline getiren kişi olduğu yönündedir. Hâlbuki rivayetler zincirini bertaraf edip hadis ve haberleri çeşitli
Hayır ve iyiliğe yöneltmesi bakımından insanın övgüye değer her türlü davranışı bize edebi anlatır. Âdâb ise edebin çoğuludur ve dünya insanlarının ve özellikle de Müslümanların bugünlerde ihtiyacını derinden hissettiği bir şuur durumudur. Bu muhtasar eser bizlere bugün bir nefes kadar ihtiyacımız olan âdâbın ne olduğunu yeniden hatırlatma görevini en iyi şekilde üstlenmektedir.
İnsani vicdani ahlaki ve dini değerleri hiçe sayan insanı metalaştıran ve sömüren bir zihniyet kapkara bir bulut misali her yere çöküyor. Nefret söylemleri ırkçılık kirli siyaset ve terör yaşam ve özgürlük alanlarımızı her gün biraz daha daraltıyor. Bu genel manzaradan maalesef İslam dünyası da nasibini fazlasıyla almış durumdadır. "Bozuk Satıh" ise bölük pörçük olmuş İslam dünyasının bata çıka ilerlediği delik deşik asfaltının bir ifadesidir.
Dünya insanın sürgün yeri değildir. Bilakis insanın hakikatle beslenme yeridir. O yüzdendir ki insan zihnini sürekli olarak meşgul eden iman yazgı ve öte dünyayla ilgili bazı kelâmî meseleleri ele aldığımız bu çalışma aynı zamanda bidayetten beri insanın merakını da celbeden eden birtakım temel konulardan ibarettir. Keza insanlık tarihi boyunca düşünsel etki derecesi yüksek bu gibi meselelerin ele alınmadığı neredeyse hiçbir platform olmamasına rağmen varılan neticelendirmelerden hemen herkesin üzerinde uzl
Şeyhlik ve tarikat olgusu sıklıkla gündeme gelen konulardan birisidir. Siyasal ekonomik dinî birçok tartışmada gündem olan şeyhlik/tarikat olgusu çoğu zaman verilerden mahrum bir şekilde ele alınmaktadır. Bu kitap ülkemizde sıklıkla gündeme gelen "tarikatların sosyal alandaki etkileri nedir?" sorusuna saha araştırması kapsamında toplanan veriler çerçevesinde cevap aramaktadır. Başka bir ifadeyle şeyhlik kurumunun sosyal ve dinî alandaki etkilerinin hangi boyutta olduğu geçmişle kıyaslandığında bir değişimin
Bizleri ve bütün evreni yaratan Yüce Rabb’ imiz Kuran-ı Kerim’de: ‘And olsun ki, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok anan kimseler için Allah’ın Rasulu En Güzel Örnektir.’ diyerek bizlere örnek almamız gereken kişiyi söylemiştir. Efendimiz, Canımız, Sevgili Peygamberimiz’in hayatı, ahlakı, yaşadığı olaylar bizler için her zaman örnek olmalıdır. Rehberim Peygamberim, Etkinliklerle Peygamberimi öğreniyorum ve Dönem haritası hediyesiyle Setimizin Efendimizi tanımamıza katkı sa
Mâveraünnehir bölgesinde genellikle Mâtürîdî itikadının hakim olduğu varsayılır. Halbuki Mâtürîdî döneminde ve sonrasında bölgede çeşitli Şii fırkalar Hıristiyan misyonerler Zerdüştiler ve Mecusiler aktif faaliyet içerisinde olmuşlardır. Mâtürîdî'nin yaşadığı dönemde bölgede Mu'tezile'nin de var olduğunu ve son derece aktif olduğunu yine Mâtürîdî'nin eserlerinden öğreniyoruz. Mâtürîdî Mu'tezile'nin bölgedeki önemli temsilcisi olan Kâ'bî'yi ve onun mensubu olduğu Mu'tezile mezhebini eserlerinde ön plana alma
Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. 'Aman sakın kendini' diye tembihler. Hâlbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: 'bırak kendini, koy gitsin!' Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Hâlbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var! Şu dünyada çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol, kelimelere fazla takılma. Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir. Âşık dilsiz olur.
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 960-980 / Aktif Sayfa : 49