Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 242 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Şirazlı Sa'dî ve Bostan'ı Türkmen soylu Salgurlular hanedanından Atabeg Ebu Bekir b. Sa'd (slt. 1226-1260) ile oğlu Sa'd b. Ebu Bekir'in (öl. 1260) çevresinde huzurlu ve verimli bir dönem geçiren Sa'dî (öl. 1292), onları hayırla anmıştır. Adalet, ihsan, aşk, tevazu, rıza, zikir, terbiye, şükür, tövbe ve yakarış bölümlerini içeren Bostan, özellikle Osmanlı coğrafyasında olmak üzere bütün dünyada öğrencilerden sultanlara kadar herkes tarafından yüzyıllardır büyük alaka görmektedir. Şu cümleler, İstiklal şa
Tükendi
Felatun Bey ve Rakım Efendi (Kapak Yazısı) Romanlarında okurlarını hem eğlendirmeyi hem de eğitmeyi amaçlayan Ahmed Mithat Efendi'nin bu amacına en fazla uygun eseri Felâtun Bey ile Râkım Efendi'dir. Yazar, kişilikleri birbirlerine bütünüyle zıt kahramanlarından Râkım Efendi'yi tasvir ederken örnek olarak kendisini almıştır. Felâtun Bey, Râkım Efendi'nin ‘fotoğraf negatifi' gibidir. Bu ikilinin hayatlarına giren iki İngiliz kız kardeş ve aileleri, romanın belki de ilk güldürü öğeleri içeren olayların başlan
Tükendi
Türk yenilik edebiyatının büyük öncüsü Şinasi, 1826 yılında İstanbul`da, Tophane yakınlarında doğdu. Babası, Bolu dolaylarındandı ve topçu yüzbaşısıydı. Bu genç subay, çocuğunu pek az sevip okşayabildi. Ruslarla aramızda çıkan savaşlardan birinde, Şumnu cephesinde şehit oldu. Arkasında genç bir dul kadınla, daha iki yaşını bile doldurmamış yetim bir çocuk bıraktı. Annesi, şehit kocasının anılarına olduğu kadar, küçücük çocuğuna da çok bağlı, vefalı bir kimseydi. Gençliği kadar engin bir güzelliğe de sahipti
Ozan-baksı geleneği ile şekillenen ozan sanatına bağlı zengin bir sözlü edebiyatı bulunan Oğuz Türkleri Müslüman olunca bu köklü sanattan beslenen yeni konulara yönelir. Sosyal ve kültürel hayatta görülen bu gelişmeler sonucu dinî şiirler söyleyen yazan derviş şairler ile diğer konularda şiirler söyleyen ozanlar ortaya çıkar. Azerbaycan, Anadolu ve Rumeli sahalarındaki bu iki ayrı sanat geleneği, 16. yüzyılda birleşerek aşık edebiyatını oluşturur. Aşık edebiyatı temsilcileri birincil sözlü kültür çağında ya
8 Kasım 1877- 21 Nisan 1938)i Pakistanlı islam alimi, şair, filozof ve politikacı. Şiirleri çağdaş Urdu Ve Fars edebiyatı´nın en önemli yapıtlarındandır. Allame İkbal olarak da bilinir. İlk eğitimini evinde babasından almıştır. Daha sonra kur´an-ı Kerim´i okumak için medreseye gitmiştir. Pencap eyaletenin başkenti lahor´a giden Muhammed İkbal burada felsefe ve ingilizceden öğretmenlik diploması almıştır. Muhammed İkbal bu dönemde şiir yazmaya başlayarak yavaş yavaş adını duyurmuştur. 1905 de Londra^daki Ch
Tükendi
Yenilik arayışları nâmına bazı sınırlı girişim ve denemelerde bulunmakla birlikte, büyük oranda dîvân şiiri geleneğine bağlı bir şair olduğunu düşündüğümüz Osman Nevres, şairliğinin yanı sıra nâsirliği ve mûsikişinaslığı ile de dikkat çekmiş bir isimdir. Ömrünün büyük bir kısmını gurbet ellerde geçirmiş olması, onun aynı zamanda bir vatan ve gurbet şairi olarak anılmasına yol açacak derecede vatan ve gurbet temalı güzel şiirler yazmasına sebep olmuştur. Nevres-i Cedîd, Nevres Efendi vb. isimlerle de anıla
Tükendi
Hiç aşktan özge şey revâ mı Sarf etmeye inci gibi kelâmı Hem ne varsa âlemde hepsi aşktan ibaret Geri kalan ne varsa; keder, elem, şomluk, dert 18. yüzyıl şairlerinden Şeyh Galib'in yirmi altı yaşındayken kaleme aldığı Hüsn ü Aşk, 600 yıllık Divan Edebiyatı'nın son mesnevisi olarak kabul ediliyor. Allegorik bir anlatıma sahip olan mesnevide Muhabettoğulları kabilesinin aynı gün doğan iki evladı Hüsn ve Aşk, Mekteb-i Edeb'de tanışır. Tanrısal güzelliğin yani Hüsn'ün uğruna türlü türlü merhaleleri aşmak için
Türk eğitim tarihinin en orijinal girişimlerinden biri olan Köy Enstitüleri, üzerinde konuşulması ve yazılması tabu sayılan konulardan biridir bir bakıma. Kemal Tahir, Bozkırdaki Çekirdekte, diğer romanlarında da yaptığı gibi bu tabuyu yıkmaya çalışarak Türk toplumunun Osmanlıdan Cumhuriyete uzanırken bazı devrimleri yukarıdan aşağıya uygulamak zorunda kalışını gözden geçirir. Nisan 1965te Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilen Bozkırdaki Çekirdek, dünya eğitim tarihinde de reform olarak değerlendirilen Köy
Tükendi
Yanmayan Peşki Enes bin Malik'in evine bir misafir gelmişti.Enes(r.a.) ona ikramda bulundu,sofra kurup yemek sundu.Yemekten sonra peşkirin(sofra bezinin) sararıp kirlendiğini,yemeğe bulaştığını görünce peşkirini hizmetçiye vererek: ''Bunu al tandıra at,bir müddet kalsın " dedi. Hizmetçi hiç itiraz etmeden peşkiri alıp ateş dolu tandıra attı.Oradaki herkes şaşırıp kaldı. Herkes tandırdan duman çıkmasını ,peşkirin kavrulup yanmasını bekliyordu.Derken hizmetçi biraz sonra peşkiri temizlenmiş olarak getirdi
Tükendi
Moda dünyasının korkulan ve imrenilen figürü Coco Chanel, 1971 yılında 87 yaşında hayata veda etti ancak efsanesi hâlâ yaşıyor. Chanel arşivine sınırsız erişim imkânıyla Justine Picardie, modanın gerçek kalbini gözler önüne seren hikâyesinde, Gabrielle Chanel'i gizlendiği yerden çıkarıyor ve gerçekle efsanenin arasındaki dikişleri söküyor.
Fransız romancı, 1802 yılında doğdu. Romanları konu zenginliği bakımından önem taşır. Küçük yaşta babası ölünce, öğrenimini çabucak bitirmek zorunda kaldı. Yirmi yaşındayken, cebinde yirmi frankla Paris'e gitti. 1826 da küçük bir hikaye kitabı yayınlayarak yazı hayatına başladı. Uç yıl sonra "3. Henry ve Sarayı" adlı tarihi bir piyes yazdı. Bu eser ona ün kazandırmaya yetti. Eserlerinde sadece ilgi çekici olayları anlattı. Kahramanları hakkında, konuşma yoluyla fikirler vermeye çalıştı. 1870 yılında ölen ya
Tükendi
Sözlü halk edebiyatımızın en etkin türlerinden biri olan bilmeceler. Türk edebiyatının başlangıcına kadar dayanır. Uzun kış gecelerinin eğlencesi ve çocukların, gençlerin eğlenerek bilgi edinmelerinin en etkili yollarından biridir. Bilmeceler, genellikle çağrışım ve benzetme öğeleri kullanılarak söylenir. Geçmişten günümüze gelen bilmeceler olduğu gibi, aile meslek ya da okul gibi ortamlarda kişilerin var olan durumdan esinlenerek ürettiği ve güncel özellik taşıyan bilmecelere de rastlanır. Bilmecelerde ön
Tükendi
Şairler hakikatten haber verir, gizli âlemlerin kapılarını aralar. Bütün güzel sanatlar gibi şiir ve edebiyat da insanların dünyasını zenginleştirir. Çok köklü bir geçmişe sahip olan Türk şiiri hemen her döneminde büyük şairler yetiştirmiştir. Yaşadıkları dönemi de en iyi onların eserleriyle takip etmek mümkündür. Elinizdeki kitap 15. yüzyıl şairlerinden Heratlı Lutfî'nin şiir dünyasını günümüze taşıyor.
P. N. Boratav'ın ilk baskısı 1939 yılında yapılan Folklor ve Edebiyat I adlı eseri 1982'de; ilk baskısı 1945 yılında yapılan Folklor ve Edebiyat II adlı eseri de 1983 yılında, sonraları da yazdığı yazılar eklenerek tekrar basılmıştır. Her iki kitap, 1991 yılında bir kez daha yayımlanmıştır. Elinizdeki kitap 26 yıl aradan sonra yayınlanan dördüncü baskıdır. Boratav Hoca'nın Folklor ve Edebiyat I adlı eserinin Sanat ve İlimde Millet ve İnsanlık adlı birinci bölümünde kültür ve folklor hakkında siyaset temell
Tükendi
P. N. Boratav'ın ilk baskısı 1939 yılında yapılan Folklor ve Edebiyat I adlı eseri 1982'de; ilk baskısı 1945 yılında yapılan Folklor ve Edebiyat II adlı eseri de 1983 yılında, sonraları da yazdığı yazılar eklenerek tekrar basılmıştır. Her iki kitap, 1991 yılında bir kez daha yayımlanmıştır. Elinizdeki kitap 26 yıl aradan sonra yayınlanan dördüncü baskıdır. Boratav Hoca'nın Folklor ve Edebiyat II adlı eserinde halk şairleri; roman destan, hikâye; masal, fıkra, efsane; türkü, ağıt, ninni; halk tiyatrosu hakk
Tükendi
Elinizdeki kitap, hayır hasenat sahibi bir Osmanlı paşasının "Divanı"dır. Bugün bize "Cezeri Kasım Paşa" ismi pek aşina gelmese de o, Fatih Sultan Mehmet ve 2. Beyazıt dönemlerinde başta vezirlik olmak üzere önemli görevlerde bulunmuş bir devlet adamıdır. İstanbul Bursa ve Selanik'te cami, medrese, hamam gibi birçok hayrat yaptırmıştır. Şiirlerinde "Safî" mahlasını kullanan Kasım Paşa, Necati gibi büyük bir şiir dehasının da üstadıdır. Mahlasıyla müsemma sade, saf ve samimi bir Türkçe ile yazdığı şiirleri,
Belâ bârân gibi gökden yağarsa Hakîkat sûfîlik incinmemekdür Ser-â-pâ bâr-ı gam sana ağarsa Hakîkat sûfîlik incinmemekdür * 17. yüzyıl kültür hayatının en etkin simâlarından olan Sun?ullâh-ı Gaybî, hem Bayrâmî-Melâmî yolunun büyüklerinden olan bir sûfî, hem söylediği şiirlerle yüzyıllardır gönüllere hitap eden bir şair, hem de felsefî meseleleri yorumlayarak kalem oynatan bir mütefekkirdir. Sun?ullâh-ı Gaybî'nin öne çıkan özelliklerinden birisi "muhakkik bir şair" olmasıdır. O, tasavvuf felsefesine ilişkin
Ezelden aşk ile biz yana geldik Hakîkat şem'ine pervâne geldik Tenezzül eyleyip vahdet ilinden Bu kesret âlemin seyrâna geldik * Celvetî tarîkinin pîri Azîz Mahmûd Hüdâyî (d. 1541 Şereflikoçhisar - ö. 1628 Üsküdar) tasavvuf tarihinin en şöhretli, en yetkin ve en müessir mutasavvıflarından birisidir. 87 yıllık ömründe beş ayrı padişah gören, pek çok devlet ricâlinin hürmet ve saygısına mazhar olan Hüdâyî, yaşadığı 16. - 17. asırların siyâsî, sosyal ve kültür tarihiyle ilgili araştırmalarda adından bir vesile
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 242 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3