Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 560-580 / Aktif Sayfa : 29
İzdivaçlar, İttifaklar ve İhtilaflar, 1896-1925 arasındaki evlilik edebiyatının izlerini sürüyor ve Osmanlı-Türkiye toplumu imparatorluktan ulus devlete geçerken evlilik kurumu etrafında ne türden ittifakların kurulduğunu, nasıl ihtilafların oluştuğunu edebi metinlerle gösteriyor. Duygusal ve toplumsal krizlerin üst üste bindiği izdivaçların hikâyeleri okunurken kadın yazarların sunduğu ittifak önerileri, direniş taktikleri ve dayanışma biçimleri de tecrübe ediliyor. Bu derlemede Raife Binnaz Remziye, Ma
"Gabriel Garcia Marquez"in, yedi öyküsüyle birlikte kitaba adını veren, hayali bir cenaze töreni temasını işlediği "Hanım Ana'nın Cenaze Töreni" adlı uzun öyküsü 1962 yılında yayımlandığında, o günden sonra "Gabriel Garcia Marquez" yapıtlarının ana ögesi olacak olan "büyülü gerçekçilik", tüm görkemiyle ortaya çıkmış oluyordu. Yine Macondo ve yöresinde, bize bildik gelen kişiler ve olaylarla örülü bir dizi öykü arasında unutulmaz bir gezinti niteliğinde bu kitabında "Gabriel Garcia Marquez", gerçeği bizlere
Ali Teoman Aşk Yaşama Çok Uçuk'ta anlatı ustalığını her yönüyle sergiliyor. Ali Teoman'ın "Aşk her şeyi bozar" ilkesiyle yazdığı, birbirinden çok farklı teknikler denediği Aşk Yaşama Çok Uçuk, giriş ve çıkış metinleri dışında, üçer öyküden oluşan üç bölümlü bir kitap. Aşkın türlü durumları, sevişmenin türlü biçimleri eğlenceli karakterlerle anlatılırken güçlü bir ironi okuru sarıp sarmalıyor. Öykülerin çatısı niteliğindeki "Yitik Bir Yazar İçin Pentimento" çok katmanlı yapısıyla bütün öyküleri kuşatıyor. "
Tükendi
"Kıyı yok. Çünkü ben kıyıları hiç sevmedim, ufuk çizgilerini sevmedim. Ufka, kıyılara, bir ağacın köklerine, birtakım törenlere, başlangıcın bitiş anlamına geldiği hiçbir şeye bakmayı sevmedim."
Tükendi
Mesafe kısa idi ama yazının olduğu yere güçlükle varabildi. Zaman da ilerlemiş, terlemiş yorulmuştu. Merdiveni bıraktı, biraz dinlenmek, soluklanmak ihtiyacı duydu. Terleri soğurken, "Allah vere de hastalanmasam" diye içinden geçiriyordu. Ekim ayının serinliği vardı. Köyüne ve uzaklara, Kızılkayalardan şöyle bir baktı. Dağlarda otlar kurumuş ama köy hâlâ yemyeşil görünüyordu. Sonra başını çevirdi, uzaklardan bile okunan şu yazıya, göz ucuyla bir baktı! Bu gençler de kimselerin olmadığı taa buraya ne diye ya
Tükendi
Atalarımızın dediği gibi gören gözün hakkı vardır. Bu hak, anlamaktır. Sevde, görmenin hakkını vermeye çalışanın gördüğü ve görmediği şeyleri anlama yolundaki öyküsüdür. Karşısına çıkan insanlığın iyiliği ve kötülüğü hakkındaki sorular, peygamberlerin yüzyıllar öncesinden günümüze uzanan kutsal hatıraları, dünyanın binbir türlü hali bu yolu karmaşıklaştırmakla beraber daha güzel kılmaktadır. Sevde, tüm bunları kendisi için bir basamak olarak kullanarak en kutsal olanı anlamaya yaklaşmaktadır... Asırlar aras
Franz Kafka en kişisel engellenmelerini, kaygılarını ve fantezilerini, zamanının çok ötesinde olan aşırı yaratıcı öyküleri ve romanlarına taşıyarak, şaşkın ve korkmuş yirminci yüzyıl insanlarının evrensel sözcüsü olmuştur. O, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun bir sömürge karakolu olan Prag'da yaşayan biri, Bohem dili konuşulan Prag'da Almanca konuşan topluluğun bir üyesi, Almanca konuşanlar arasında bir Yahudi, Yahudiler arasında da tam bir bireyciydi. Kendisi, içerisinde olduğu bütün azınlıkların konu
"Her çocuğun anavatanı onun kendi çocukluğudur" A. Lihanov Albert Lihanov bütün hayatını gençlerin ve çocukların sesini edebiyata taşımaya adamış bir yazardır. Rusya'nın, kökenleri yüzyıllar öncesine uzanan çocuk edebiyatının önde gelen yazarlarından biri olarak çok sayıda esere imza atmıştır ve eserleri dünyanın birçok diline çevrilmiştir. İlk eserinin yayınlandığı 1962 yılından beri Yazarlar Birliği'nde çocuk ve gençlik çalışmalarına öncülük eden Lihanov, bugün de Rusya Çocuk Vakfı'nın yöneticiliğini yapm
Stefan Zweig'ın 1920'li yıllarda kaleme aldığı "Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu" ve "Bir Kadının Hayatından 24 Saat" adlı öyküler okuru insan ruhunun dehlizlerine doğru bir yolculuğa çıkarıyor: Ruhta iz bırakan anlar, insanın yazgısını değiştiren karşılaşmalar, yenilgiler ve hayal kırıklıkları insanın varlığını esir alan tutkunun farklı veçheleri ekseninde öyküleniyor.   Zweig'ın öyküleri insan psikolojisine dair derinlikli gözlem gücünü her satırda bir kez daha hissettiriyor. 
Pkd'nin Beş Ciltlik Toplu Öykülerinin Dördüncü Cildi 1954-63 Arası Yazılmış Öyküleri Kapsıyor. Yazarın Alışılmadık, Ürkütücü, Kendine Özgü Dünyasını Gözler Önüne Seren Öyküler, Aynı Zamanda Pek Çok Ünlü Romanının Çekirdeğini De Oluşturuyor. Pkd Olağanüstü Parlak Fikirleriyle, Geleceğe Bakışıyla Daha Uzun Yıllar Sinemaya Ve Edebiyata İlham Kaynağı Olmaya Devam Edeceğini Bir Kez Daha Kanıtlıyor. Otofab - Tamir Servisi - Tutsak Piyasa - Yancy'nin Kalıbı - Azınlık Raporu - Hatırlatma Mekanizması - Sabit Fikirl
Birbirinden ayrı ama aynı zamana sıkışıp kalmış insanların öyküleri... "Kuyruk acına bir isim takıyorsun. Kaldırımlarda dengesiz, hedefsiz, çarpık yürüyüşünü bu isme yoruyorsun. Altı gece önce kalabalıklar arasında kaldırımda yürürken önünü kesip yüzüne hırlayan o köpek için bir hikâye yazmaya çalışıyorsun. Bunu uzun zamandır seni ciddiye alan tek kişi o olduğu için yapıyorsun." Kasım Hasan Ünal, anlarla örülü geçmişin, şimdiki zamana hükmeden yazgısını öyküleriyle anlatıyor. Duvarlar ve sokaklar arasında i
Ne yaptık biz sahi burda bunca vakit, dört mevsim, oğul uşak, bez tarak? Ne yapacaksın bir düzen var, ilahî düzen, yaprak düşüyor, güzelim kuşlar huzurda el pençe bekliyor, insan kendisi tokken başkalarının da hep bir şekilde doyurulduğunu sanıyor, yemiştir bir şey diyor, doymuştur, içmiştir, içmez olur mu, yoksa ölür diyor, ama ertesi gün ölü mü diri mi bakmıyor. Aslan elleri önde eceli arkasında yatmış yarı aç ama heybetli, oğlan beş bin yıl evvelin hatalarını yapıyor, ama aklına derslerde de okusa, kitap
Tükendi
Sema Kaygusuz'un on üç öyküsünü bir araya getiren Sandık Lekesi 2000 yılı Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü'ne layık görülmüştü. ?Onu görünce değişeceksin. Aklına bir görüntü daha eklenecek. Bir tane daha yeşil bulacaksın. Onun varlığı sana bir nadirliği daha kanıtlayacak. Ama o, sen olsan da olmasan da değişmeye devam edecektir. Zamanı gelince bütün yeşillerin arasında yeşerecek, bütün sarıların içinde sararacaktır. Hani kadınlar bir bitkinin tüyünü, kökünü, yaprağını ve kokusunu anıştırır ya, bütün bunları bı
Tükendi
Şehrin bir ucundan çıktı yola. O kadar mağrur, o kadar mutmain... Kavaklar gördü sahici fakat o kavakların o geçerken ki duruşlarına alışmış değildi. O geçerken meltem yüzünü okşuyor, yazmasının albenisine kapılıyordu. Etrafta derin bir melâl. Hoştu. Severdi. Geçtiği yerlerden hüzün seçerdi. (...) Görenler olmuştu onu bir yerlerde, coşkuluymuş, sevinçliymiş, gülmezmiş. Lakin gülümsermiş. Denizler kadar susarmış. Yolun bir kısmında susamış. Nehirden su içmiş. Boncuktan Yapma Çiçek bir hasretin öyküsüdür. El
Tükendi
Kendisinden sonra gelen çok büyük yazarların hayranlık duyduğu bir yazardır Mark Twain. Eserleri birçoğuna ilham kaynağı olmuş, adeta koskoca bir edebiyatın, Amerikan edebiyatının temellerini şekillendirmiştir. Dolayısıyla da bu büyük yazarın neredeyse her yazdığı cümle birçok farklı dile çevrilmiştir. Bir At Masalı (A Horse's Tale), Twain'in nadiren bilinen eserlerindendir. Twain bu eseriyle, aklın ve sevginin sınırlarını, fiziksel olmayan gücün nelere kadir olabileceğini, hayvanlara olan sevginin onların
Tükendi
Bir biletin hayatını alt üst edeceğini nerden bilebilirdim ki! Toprağı bol olsun zırvalıklarını dinlemekten bunaldım artık. Bir insan öldükten sonra toprağı ne yapabilir ki! Keşke ölmeden toprağı bol olsaydı. O toprağın bir kısmına bizim için geniş bir e yaptırır, birkaç dönümünü ekip biçer birkaç dönümünü de kat karşılığı müteahhide verirdik. Evlerin kirasıyla da huzur içnde yaşar giderdik. Ah eminim o zaman çok güler ve hiç suratımızı asmazdık. Sirke Dükkanı, gerçekle efsanenin iç içe yaşadığı bu toprakl
Kadim zamanlar... Kalemle tanışmamıştım henüz ama Âdemin belindeydim; doğmamış çocuklarına benimle aktarıyordu İblisin tuzaklarını. Havvanın dilindeydim; beşikte salladığı evladına benimle anlatıyordu cennet hatırasını. Kâbilin elindey- dim; doğru okusaydı ezeli hakikati, sonra gelenler hiç yazmayacaktı iki kardeşin kan ve gözyaşı akıtan hikâyesini. Ben kelime- ler var olduğundan beri, ecel takdir olunduğundanberi, kadınla adam aynı özden yaratıldığından beri insanoğlunun hücrele- rindeyim. Kimi söyledi, ki
Ahireti, uyanmaya benzetenlerin, önünde saygıyla ceketimi ilikliyorum; rüya alemindeyiz. İşte bu yüzden, gözlerimi açtığım her sabah ümitleniyorum; Kimbilir, hakikati, henüz bu dünyadayken, Aynanın öte yanına kaçıvermeden, Eteğinden yakalayabilirim belki. Şöyle hazır hissetiğim bir an gelse Azrail. Kapımı çalsa, beni alsa, evine götürse..."Evim"e götürse...
"Hala bir şey çıkmadı... Galiba bu yolu yapmayacaklar. Köylü de bana yardım etmiyor. Pek ölü mahluklar... Belki de pek akıllı mahluklar da, boşuna yere uğraşmak istemiyorlar. İçimde hiç sevk kalmadı. İnsana birkaç kelime ile cevap verseler yine neyse, fakat ne evet, ne hayır!... Sanki bu istidaları ses vermez bir derin kuyuya atmışız. Akşamları köyün yanı başındaki sırta çıkarak uzakta tozlara bulanıp uzanan yolu seyrediyorum. Bazan tozdan bembeyaz olmuş ve üstüne sepetler denkler sarılmış bir kamyon görün
"Öznem, nesnem, yüklemim belli değil. Ders kitaplarına girecek sağlam bir cümle olacağıma, tamamlanmış bir söz olarak yağacağıma, kendime, rüyalarıma sarkan bir bulut Yağamıyorum, ama daha gürleyemiyorum." Yapı Kredi Yayınları edebiyat dizisinden çıkan yeni öykü kitabı Gömleği Yalnız'da Mustafa Şahin, aşınmış duygularını, bozulmuş rüyalarını gözden geçiren bireyin kederini öyküleştiriyor. Hiçbir Nisan, Kapandım, Refüj, Gömleği Yalnız, Kördüğüm, Önce Söz Yandı, Sayın Efendim, Emret Toprak, Düzelü, Benzinsiz,
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 560-580 / Aktif Sayfa : 29