"Herkes İçin" serisi, sırt çantası ya da botlar gibi, pek çok insanın kamp hayatının vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Bu kitaplar, yılların deneyimini hem ucuz, hem de rahat taşınabilir bir şekilde sizlere sunuyor. Yapmak istediğiniz şey, bir geziye çıkmak ya da konular hakkında bilgi sahibi olmaksa, "Herkes İçin" kitapları size bilmek istediğiniz her şeyi öğretecek. (Arka Kapak´tan)

Din ve kadın olgusu tarih boyunca olduğu gibi bugün de gerek geniş halk katmanlarında gerekse entelektüle bağlamda aydınlar düzeyinde ilgi çekmeye devam etmektedir. Ayrıca dinle bağlantılı olarak tartışılan kadın olgusu, Türkiye´nin modernleşme süreci içerisinde bir çok değişimin net bir biçimde izlenebildiği bir alan olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmamızda biz, hem din ve kadın, hem aydın kadın ve din, hem de aydın kadın-kadın gibi içiçe geçen ilişkileri ele almakta, bir yandan din olgusuna diğer yandan

Kadının sağlıklı yaşam rehberi, ergenlikten yaşlılığa uzanan hayat çizgisinde kadınların, ailelerin ve eşlerin bilmesi gereken tüm konuları, bir jinekolog gözüyle ve konuşma dili sadeliğinde sunuyor. Eserde: -Ergenlikten menepoza kadın gelişimi ve sağlığı -Kadınlara özel sorular -En sık görülen kadın hastalıkları ve tedavileri -Jinekolojik muayenede dikkat edilmesi gerkanler -Cinsel yolla bulaşan hastalıklar -Ergenlik döneminde cinsel eğitim, cinsel sorunlar ve çözüm yolları -Kadınlık hormonları v

Örtüler gözyaşlarıyla ıslandı... Okul kapıları örtü kontrollerine sahne oldu. Örtüler arandı. Yasaklar kondu. Örtüye, örtülülere yasaklar. Sınavlara alınmadı, üniversitelerden atıldı. Devlet dairelerinde zaten giremezdi. Avukat oldu, örtüsünü savunmadı. Örtü, pek çok yerlerin yasakçısı oldu. Örtülü ise girememek, örtülü ise okuyamamak, örtülüye kader yapılmak istendi. Evet bir zulüm yaşandı. Acı bir gerçek. dramatik bir oyun. Aslında zulmün dosyası bu kitap. Örtünün, örtülülerin, başörtüsünün dosyası.Tariht

Başta Zoe, Teodora ve diğer Bizans kadınları… Kimbilir kaç kez yazıldı, çizildi, kaç kez konu oldu filmlere, romanlara…Çoğunlukla erkek söylemiyle, cinsiyetleriyle yani biyolojik cinsiyetleriyle öne çıktılar. Dolayısıyla tarihin ve tarihçinin ittiği bir boşluğa yuvarlandılar. Evet biliyoruz, Bizans, kadın düşmanlığı konusunda ünlüdür ve çoğunlukla ataerkil bir devlet olarak varolmuştur. Ve biliyoruz ki bu bakış, erkek ve erkek değerleri ile çevrelenmiştir. Erkek, toplumda “olumlu” üyedir kadın ise “öteki”.

1974´te cinsel fonksiyonlar alanında daha fazla çalışma yapılabilmesi için yeni bir şans doğdu. Stanley F. Yolles yönetiminde Stony Brook´taki New York Eyalet Üniversitesi´nin Psikiyatri Bölümü insan cinselliğiyle ilgili klinik araştırma programı oluşturdu. Daha önceden kadın cinselliğiyle ilgili araştırmalara katılan Julia Heiman programa girdi ve kendi kişisel becerilerini ekledi. 1975´te programın işe yarayacağı belliydi. Yalnız ya da çiftlere yapılan seks terapileri, programımızdan yararlanabilecek ç

Kadınlık konusundaki kurucu metinlerin başlangıcından söz edilecek olursa Freudcu ve Kleincı olmak üzere iki temel bakış açısıyla karşı karşıya gelinir. Bu derlemenin içindeki makaleler bu bakış açılarının ışığında, yanında veya karşısında, özellikle bu bakış açılarını devralıp devam ettirerek, her bir psikanalistin kendi kişisel analist/analizan deneyimiyle harmanlanmış halidir. Çağdaş psikanalizin bu konuya bakışı, bir asrını geride bırakmış psikanaliz kuram ve pratiğinin katettiği yolu gösterme açısından

Bu kitap kadınların aşk için yaşamalarının, güzellik için ölmelerinin, bütün hayatlarının mutlu geçmesi için gösterdikleri çabaların hikayesini anlatıyor... Günlük yaşamda erkek egemen dünya tarafından kadın üzerine kurulan baskıları, engellemeleri, zorlukları ve kadınları hayatın içinden silmek için toplum tarafından yapılan her şeyi, yaşanmış öykülerden yola çıkarak sayfalarına taşıyor. Çoğu zaman kadınların kişisel özelliklerinden dolayı ortaya çıktığı düşünülen psikolojik sorunların asıl sebebinin erk

Şükran Farımaz80’li yıllardan gelen bir öykücü. Uzun bir suskunluğun ardından, olgunlaştırdığı, damıttığı, her biri üzerinde titizlikle çalışıp oya gibi işlediği öykülerini Bir Ağaç Bir Kadın adı altında toplayarak çıkarıyor okurun karşısına. Kıyı kentlerinden, kasabalarından, amansız kışların yaşandığı Anadolu kentlerindeki sıkıntılardan, yalnızlıklardan, aşktan ve yaşamdan söz ederken, insan sıcaklığını, doğallığını da içtenlikle yansıtıyor. Şükran Farımaz’ın öykülerinde her zaman her yerde rastlayabilece

Kadın: Günlük pratik içinde nelerle boğuşuyor? Görünür ve gündelik sorunlarla uğraşırken, nelere yenik düşüyor? Yaşamın çarklarında savrulurken, neleri sorgulayamıyor? Zorluklara meydan okurken, nelerle hesaplaşıyor? Kendi yaşam gerçeğinin yakıcı boyutlarını ne kadar farkediyor? Baba, ağabey, koca ve toplum dayatmasıyla nasıl başa çıkıyor? Kadınlara karşı hoşgörüsüz ve tahammülsüz değer yargılarıyla nasıl savaşıyor? "Yap" ve "Yapma"lardan oluşan değerler sistemimizde, uymayanı dışlayan geleneksel yapımızd

Tragedia yazarı olarak, Euripides, drama eserlerine kaynak olan eski efsanelerde geçen dinsel ve ahlâk konularından yararlanmış ve bunlar üzerinde değişiklik yapmaktan çekinmemiştir. İnsan ruhunu çözümlemeye çalıştığı eserlerinde, tiranlığa karşı, insan ruhunun iç parçalayıcı bir haykırışı ortaya çıkar. Bunun başarılı bir örneği olan “Troyalı Kadınlar” adlı eseri, M.ö. 415 yılında Hellas’da (Yunanistan) yaşanan ve on yıl süren, ülkenin önemli iki bölgesi ve halkı olan Atina ile Sparta’yı karşı karşıya getir

Sair, roman, öykü, oyun yazari ve film yönetmeni olan Thomas Brasch, bu oyununda ‘erkek isi’ olan savasi kadin gözüyle yansitirken savas karsiti biri oldugunu gösteriyor. Kadinlar. Savas. Komedi, düz bir çizgide gelisen, nedensellik içeren, alisilagelmis dramatik yapida bir oyun degil.Yazar oyuna tarih-edebiyat ve masal dünyasindan irkiltici sahneler katmis; böylece gerçekle imgelemi, zaman-mekân ve kisilikleri iç içe geçiriyor. Komedya ve trajik ögeler birbirini izleyerek epik biçimde bir dönem elestirisi

Anadolu´nun kadın erenleri, o gündür, bu gündür hep: "Bir yerde mekanın olsun bin yerde ocağın tütsün!" diye anılmıştır. Bilmem, çocukluğunuzda size de, "Evi ev yapan kadın mıdır, erkek midir?" masalını anlatanlar olmuş muydu? Biz her sefer nenemizin bize sorduğu bu soruyu "Kadındır, kadındır!" diye yanıtlar ve neden öylesine duygulu, heyecanlı, güçlü olurduk bilemiyorum. "Evi ev yapma" eyleminin, bir toprağı vatan yapma anlamına da geldiğini o zamanlar elbette bilmiyorduk. Bizi coşturan bir sezgiydi

Kadın milleti. Hanım hanımcık, mesafeli, fıkır fıkır, otoriter, fahişe, zayıf. Bir alacakaranlık varlığı, hayatı boyunca asıl derdi kendini anlamak ve bedeniyle barışmak olan, ama çoğu zaman ne olduğunu kendisi de bilmeyen, yalnız hayata da rengini veren varlık. Aklını erkeklere hakim olmakla bozmuş; bunun için zihninde birbir türlü numara döndüren, erkeklerle ilişkilerini büyük usta bir satranç oyuncunun titizliğiyle tasarlayan, en çok da bitirici hamleyi kuran, ama o son hamleyi yapıp ağzından, "Şah mat,

Türk toplumunun 19. yüzyıl sonlarına doğru içine girdiği toplumsal aranış ve değişim sürecinin en somut göstergesidir kadın: Türk kadınları, özellikle de kentli kadınlar değişmek isterler. Onlar okumak, çalışmak, meslek edinmek, kentli gibi giyinmek ve en önemlisi erkeklerin yanında ve erkeklerle eşit haklara sahip olmak insanca yaşamak isterler. Tanzimat Dönemi´nden başlayarak kentlerde yayınlanan kadın dergilerindeki yazılardan, onların bu isteklerinin ne denli somut olduğunu anlamak mümkündür. Kadınlar a

Bu kitaptaki öyküler, Amerika kıtasının çeşitli bölgelerindeki kabilelerin genel bir kesitini yansıtmak üzere seçildiler. Bu öykülerde kadın yaratıcı, doğaüstü güç, evrendeki değiştirici kuvvet olarak dile getirilmektedir. Hepimizin hayatını etkileyen birçok mesele, kadın gözünden yansıtılmaktadır. Bu öyküler birer tohumdur. Mesajlarının yeşereceği toprak ise sizlersiniz. Örümcek Kadının Ağı, içinizde yaşayan belli belirsiz duyguları harekete geçirecek, sizi kendiniz için görünür hale getirecektir. İçsel

Ünlü ünsüz, tanınmış ya da tanınmamış konuşan kadınlar, erkek, cinsellik, iş, güç, para ve ilişkiler üstüne düşündürücü, eğlenceli ve anlamlı 365 söz söylüyorlar. Bu kitap karşı cinse, bütün kadınların hoşuna gidecek bir bakış açısı sunuyor. "Kendi cinsim için hiçbir yardım istemiyorum. Erkek kardeşlerimden tek istediğim, ayaklarını omuzlarımızdan çekmeleridir." -Sarah Moore Grimke- "Kadınlar özgürleştikçe erkekler de daha özgür olacaklardır. Çünkü birisini köleleştirdiğinizde, siz de köleleşmiş olursunuz."

"Nazi terörüne karşı, Lyon´dan Bialystok´a, Doğu Avrupa gettolarında, işgal altındaki Hollanda´da, Tito´nun partizan ordusunda kadınlar da elde silah mücadele verdiler. Erkek yoldaşları savaştan sonra kahramanlar olarak yüceltilirken, onlar tarihin karanlıklarına gömüldüler. Bu kitap onların suskuyla geçiştirilen ve unutulan direnişlerini anlatıyor. Kadının tarihinin araştırılması çabasına, önemli bir katkı oluşturuyor."

Meg, Jo, Beth ve Amy... Louisa May Alcott`un bir klasik olmuş romanı Küçük Kadınlar`ın bu dört unutulmaz karakteri yepyeni öyküleriyle yeniden aramızda! Meg, kusursuz bir genç hanımdır. Bir gün asla reddemeyeceği bir davet alır ve o güne kadar kendisine öğretilen şeylerle duyguları arasında sıkışıp kalır... Afacan bir erkek çocuğu gibi hareket etmekten bir türlü vazgeçemeyen Jo, artık ailesinin sözünü dinleyip daha ağırbaşlı davranmak istemektedir. Mutsuz olmak pahasına... İyi huylu, tatlı Beth, New York

Aylin Livaneli`nin bu kitabı, bütün dünyada en çok rağbet gören sağlıklı beslenme programlarını içeriyor ve ayrıca spor, alternatif sağlık yöntemleri, estetik ve plastik cerrahi konularında da yol gösterici bir rehber niteliği taşıyor. Kitapta, "Mucize İsveç Diyeti", "Serbest Diyet" ve "Protein Diyeti" gibi temel reçetelerin yanı sıra, ilginç bilgiler yer alıyor...