Michel Foucault, Deliliğin Tarihi'nde, deliliğin gündelik yaşamın bir parçası sayıldığı, kaçıklarla çılgınların sokaklarda ellerini kollarını sallayarak dolaştıkları Orta Çağ'dan, tehlikeli sayılmaya başladıkları, tımarhanelere kapatıldıkları, öteki insanlarla aralarına ilk kez duvarların çekildiği 18. yüzyıla kadar, Batı'da deliliğin arkeolojisini irdeliyor.
Deliliğin fantastik dünyasında dolaşırken Foucault, aslında "deli"nin bize onun deli olduğuna karar veren, onu öyle konumlandıran genel toplumsal h
2008-2009 krizini izleyen dönemde küresel çapta yükselen isyanlar, hem dünyada hem Türkiye'de yaklaşık yarım yüzyıllık neoliberalleşme sürecinde devletin geçirmiş olduğu değişimi çarpıcı bir şekilde gözler önüne serdi. Artık karşımızda 'başka türlü bir devlet' vardı. Bu, yaşam alanlarının sistematik olarak sömürgeleştirilmesine ve toplumsal koordinasyon mekanizmalarının yerini finansal kaynak ve siyasi güç biriktirme mekanizmalarının almasına hizmet eden, gerektiğinde mevcut yasaları ihlal etmekten çekinmey
KAZAKİSTAN'DAKİ ETNİK GERİ DÖNÜŞ GÖÇÜ
POLİTİKASI: ZORLUKLAR VE PERSPEKTİFLER
TÜRKİYE'DEKİ GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDE
BULUNAN SURİYELİLERLE İLGİLİ ALGILAR VE
GERÇEKLER
SURİYE GÖÇLERİNİN TÜRKİYE'NİN ÇEVRESEL
GÜVENLİĞİ BAĞLAMINDA İNCELENMESİ
TÜRKİYE'DE GÖÇ YÖNETİMİNDE YEREL
YÖNETİMLERİN ROLÜ
TÜRKİYE'DE PLANSIZ İÇ GÖÇ OLGUSU VE BİR
ÇÖZÜM ÖNERİSİ OLARAK BÖLGESELLEŞME
KÜLTÜR İLİŞKİLERİ ÜZERİNDEN SOSYOLOJİK
BİR GÖÇ OKUMASI
COĞRAFYANIN KADERİ ÜZERİNE:
GÜNEYDOĞUDA GÖÇ ve
GÖÇÜN TEMELLERİ
YER ARAYIŞINDAN
Modernleşme serüvenimizden bu zamana kadar eleştirellik Batı'nın müktesebâtına dair tutumlarda olabildiğince belirleyici olmuştur. Esasen bunu dönemsel bir durum olarak görmek lazımdır. Ancak bu eleştirellikle birlikte insai bir sürece de girmiş olduğumuzun farkındalığı gerekmektedir. Zira İslam dünyasının mevcut durumu çok hayati sorunlar karşısında Islam'ın bir paradigma olarak merkezde yer aldığı yeni önerilere ve üretimlere ihtiyaç duymaktadır. Bu durum bir yandan temel sorunlarımızla ilgili ilmi temell
Kovid-19 küresel salgını toplumsal hayatın neredeyse bütün alanlarında insanlar için yeni durumlar getirmiştir. İnsanlar ailede eğitimde ekonomide siyasette idarede organizasyonda dinde hukukta ve uluslararası ilişkilerde önemli değişikliklerle karşılaşmışlardır. Bu yeni durum ve değişikliklerin ne kadarının geçici olduğu ne kadarının ise teknik anlamda toplumda kalıcı ve köklü değişimlere yol açacağı bugün acil bir konu olarak önümüze gelmektedir.
Elinizdeki kitapta Kovid-19 salgını örneğinden hareketle
Modern Dünyada Kusursuz Farkındalık'ta Osho, her türlü günlük aktivitemize daha fazla farkındalık katmamıza engel olan içsel ve harici engelleri keşfetmemize yardımcı olur. Günlük yaşantımıza farkındalık katmaya yardımcı olacak beş deneysel teknik dahil, çeşitli konuları ele almaktadır. "Yeterince cesursan tekrar tekrar başarısız olmak cesaretini kırmaz. Geri dönmezsin.
Altın madenleri ilk kez keşfedildiğinde Colorado'da şöyle bir şey oldu. Bir sürü insan sahip olduğu her şeyi sattı ve Colorado'ya gidip b
Toplum, bireyi doğduğu andan itibaren çeşitli sınıflandırma biçimleri içinde inşa etmeye başlar.
Doğumdan ölüme kadar süren toplumsallaşma sürecinde bireye aşılanan düşünce şemaları söz konusu bu
sınıflandırmaları doğallaştırırken, sosyal yaşam pratikleri de bu düşünce biçimlerini sürekli olarak onaylamaya
devam eder. Bireylerin eril ve dişil karşıtlıklar içine yerleştirilmesi de toplumsal ayrışmalara yol açan
sınıflandırma biçimlerinden biridir. Bireyin toplumsal inşasının bedeni cinsiyetleştirici bir algı
Ülkemiz 2007'den bu yana "Orta Gelir Tuzağı"na girdi. Mevcut gidişatla ve eğer uygun önlemler alınmazsa çok uzun süre ile bu tuzaktan kurtulma olanağı da gözükmüyor. Bu durum "Çağdaş Ülkeler Seviyesinin Üstü" olan esas "Ülkemiz Vizyonu"nun gerçekleşmesini de tarihlere atıyor.
İşte bu kitabın gayesi de bu tuzağın arkasında, çok da konuşulmayan esas nedenlerden en önemlisini saptamak ve bunun giderilmesi için sistem geliştirmek... Nedir bu çok önemli neden? "Verimsizlik Tuzağı"
Ülkemizdeki işletmelerin sayıca
İki üniversite vardır: Biri olması gereken üniversite, diğeri ise olan üniversite. Olması gereken üniversite genel toplumsal
yararı gözeterek neden-sonuç ilişkisi içerisinde bilimsel bilgi üreten, bununla yetinmeyip ürettiği bu bilginin uygulamaya
geçmesinin siyasetini de yapandır. Somut tarihsel gerçeklik üniversite kurumlarının bu çizgiden uzak olduğu yönündedir.
Üniversiteler, tarihsel süreçte büyük ölçüde egemen sınıfların tahakkümü altında güç ve iktidar ilişkilerinin yeniden
üretimine katkı sunan bir
SOSYALİZMİN TARİHİYLE İLGİLİ MERAK ETTİĞİNİZ HER ŞEY BU KİTAPTA!
Bir zamanlar "baskı" ile ilişkilendirilen sosyalizm, bugünlerde herkesin gözünün üstünde olduğu, insanların
günlük hayatlarında vergilendirme, sağlık hizmetleri ve eğitim sistemleri gibi önemli meselelerle yer etmiş bir
konudur. Üstelik günümüzün karmaşık siyasi ikliminde, giderek daha fazla sayıda siyasi aday sosyalist veya
demokratik sosyalist politikaları savunmaktadır.
Peki ama sosyalizm nedir? Sosyalist düşüncenin kökleri ner
Kadına yönelik şiddet uygulayan erkeklerin, yaşamları boyunca bu yönde nasıl yoğrulduklarını ve o kaskatı erkeklik ceketini giymeye çabalarken nasıl yorulduklarını anlamak için yola çıkmak... Erkeğe atfedilen güç ve yaşanan güçsüzlük çelişkisinin, şiddetle patlak verişinin haritasını çizme... Bunu bir kadın akademisyen olarak araştırmak, yeni keşiflere zorlayan bir süreç!
Şiddetle kuşatılan erkeğin, çocukluktan yetişkinliğe evde, okulda, işte, yatak odasında, askerde ve cezaevinde verdiği erkeklik sınavı, k
Farklı şiddet biçimlerini, cinsiyet ve cinsel kimlikleri içinde barındıran toplumsal cinsiyet temelli şiddetin azaltılması son kertede de onu ortaya çıkaran toplumsal koşulların ortadan kaldırılabilmesi başta sivil toplum olmak üzere farklı alanlardan farklı kurum ve disiplinlerin işbirliği içerisinde geliştireceği ve pratiğe dökeceği uygulamalarla mümkün olacaktır. Bu işbirliğinin başarılı olabilmesi için toplumsal cinsiyet temelli şiddetin, yaşamın çeşitli alanlarındaki görünümlerinin ve farklı aktörlerin
İÇERİK TANITIMI: Toplumların esenliği ve gelişmişliği çoğu iktisatçı ve siyasetçi tarafından "büyüme" kavramıyla
açıklanıyor. Farklı siyasi ve iktisadi görüşlerin "büyüme" konusunda anlaştığını görüyoruz. Günümüzdeki hızlı
yoksullaşma, artan eşitsizlikler ve toplumsal-ekolojik felaketler de egemen söyleme göre büyüme eksikliğinin ya da
azgelişmişliğin sonuçlarıdır: "Büyümeyen, yerinde sayan, ölür". Elinizdeki kitap ise bu sorunların nedeninin tam da
büyüme olduğunu, büyümenin aşırı masraflı, ekolojik açıdan
Sovyetler Birliği'nin çöküşünün ardından zaferini ilan eden dizginsiz kapitalizm, kendi yarattığı için çözüm getiremeyeceği felaketlerle yüz yüze bugün. Artık insan türü olarak bozduklarımızı küçük rötuşlarla düzeltip kendi çıkarımıza kullanacağımız bütünsel, organik bir döngü varsaymamız mümkün değil. Kapitalist gerçekçilik de, hepimizi bambu bisikletlerde hayal eden ideolojik ikizi kapitalist romans da çare sunmuyor.
Melankoliye kapılmamak için bize alternatif bir gerçekçilik gerek, diyor McKenzie Wark:
Ziya Gökalp (1876-1924)
Türk Milliyetçiliği tarihinde en önemli yere sahip olan kişilerin başında Ziya Gökalp gelir. Denilebilir ki, Türkçülüğün teorisyenidir.
Yaşam sosyal bir gerçekliktir. İçerisinde çeşitli süreçler vardır. Bunlardan biri de yaşlılık dönemidir. Yaşlılık sosyolojisi ise bu döneminde olacak yaşanan olayları inceler ve çeşitli konuları kapsar. Bu çalışma Yaşlılık Sosyolojisi başlığı altında yetişkinlerde zaman kullanım teori ve analizleri (İran'da) şeklinde hazırlanmıştır. Kitap çalışması aşağıdaki şekilde 10 bölümden oluşmaktadır:
1.Bölüm: Temel kavramlar
2.Bölüm: Dünyada yaşlı nüfusu
3.Bölüm: Yaşlıları korumak nedeni ve önemi
4.Bölüm: Yaşlıların
1.Çalışma kavramı ve tarihsel değişim süreci
2.Kamu personel yönetimin gelişim süreci
3.Türkiyede kamu personel rejiminin gelişim süreçleri
4.Sağlık hizmetleri ve neo-liberal dönüşüm süreci
5.Bulgular ve yorumlar
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Murat Önderman, bu kitapta, kültürün hayata geçirilme yollarına baskın kültürel tercihler üzerinden bakıyor ve sosyo-kültürel bir fenomen olarak ele aldığı utancın öznel, sosyal, öznelerarası ve kolektif yönlerini inceliyor. Bilinçdışının kültürel oluşumuna ve benliğin sosyal bağlamına ışık tutan bu çalışma, kültürün bireysel ve sosyal davranışlar üzerindeki normatif etkisinin hangi içsel ve dışsal mekanizmalar yoluyla gerçekleştiğine ve bu meka
Halkla ilişkilerin günümüzde giderek işlevi ve sorumluluğu artmaktadır. Örgütlerin değişen dünyaya uyumlanmak ve
yapısal dönüşümlerini gerçekleştirmek için ciddi çaba göstermeleri gerekmektedir. Halkla ilişkiler politikaları örgütleri,
bireyleri bu hızlı değişimin küreselleşmenin krizlerinden koruyarak sürekli kendini yenileyen, öğrenen örgütler, bireyler
yaratma çabasına dönük olmak zorundadır. Halkla ilişkilerin toplumsal değişme aracı olarak yöntem ve araçlarının
kullanılması giderek derinleşen kriz döne
19 yüzyılda Dünyada yoğun bir biçimde yaşanmaya başlanan Batı Avrupa merkezli modernleşme süreci, devlet ve
toplumsal kuruluşlar üzerinde ciddi bir değişime yol açtı. Bu değişim ve dönüşümü yaşayan ülkeler arasında kuskusuz
Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiye'si ile İran'ı görmek mümkündür. Bu derleme yaşanan değişim ve dönüşümlerin Türk-İran
deneyimleri açısından ele aldı. Geç Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi ile İran'ın devlet, siyaset, toplum, kültür, hukuk,
ekonomi ve din üzerinden gerçekleştirdiği değişim ve dön
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 120-140 /
Aktif Sayfa : 7
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.