Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 580-600 / Aktif Sayfa : 30
Gertrude Stein, yayımlanan ilk eseri Üç Hayat'ta, birbirinden farklı ama bir o kadar da benzer hayatları olan Bridgepoint kasabası sakini üç kadının hikâyesini anlatır. İşçi sınıfından bu üç kadın, toplumun onları mahkûm ettiği rollerden sıyrılamamış ve kendi hayatlarının kontrolünü yitirmiştir. İlk kez 1909 yılında okurlarla buluşan Üç Hayat, modernist yazarlar tarafından üslup ve dilbilgisi kullanımı üzerine yapılacak cesurca deneylerin başlangıcıdır. Zaman-mekân bozulmaları ve geleneksel doğrusallığı boz
Gertrude Stein, yayımlanan ilk eseri Üç Hayat'ta, birbirinden farklı ama bir o kadar da benzer hayatları olan Bridgepoint kasabası sakini üç kadının hikâyesini anlatır. İşçi sınıfından bu üç kadın, toplumun onları mahkûm ettiği rollerden sıyrılamamış ve kendi hayatlarının kontrolünü yitirmiştir. İlk kez 1909 yılında okurlarla buluşan Üç Hayat, modernist yazarlar tarafından üslup ve dilbilgisi kullanımı üzerine yapılacak cesurca deneylerin başlangıcıdır. Zaman-mekân bozulmaları ve geleneksel doğrusallığı boz
Christa Wolf 1979 tarihli bu romanında, büyük Alman yazar Heinrich von Kleist ile şair Karoline von Günderrode'yi 1804'te Winkel'da bir toplantıda buluşturur. Yaşadıkları dünyaya katlanamayan bu iki insan, bu hayali buluşmada aralarındaki ruh akrabalığını keşfettikleri derin bir sohbete dalarlar. Wolf giderek rasyonelleşen bir çevrede sanatçının daralan etkinlik alanına odaklanır. Dünyanın gerçekleri karşısında şiirden ve sınırsız hayal gücünden yana tavır alır. Romanın arka planında, Alman Demokratik Cumhu
Stendhal [Marie-Henri Beyle] (1783-1842): Genç yaşta teğmen olarak orduya girdi, Napoléon'un İtalya ve Rusya seferlerine katıldı. Almanya, Avusturya ve Rusya'da çeşitli askerî görevlerde bulundu. Bir dönem Marsilya'da ticaretle uğraştı, Trieste'de bir süre konsolosluk görevini sürdürdü. Fransız edebiyatında gerçekçilik akımının en önemli temsilcilerinden kabul edilen Stendhal'in bitirilmemiş eseri Féder ya da Paragöz Koca, Marsilyalı genç bir portre ressamının öyküsünü anlatır. Yazarın büyük bir beceriyle i
Stendhal [Marie-Henri Beyle] (1783-1842): Genç yaşta teğmen olarak orduya girdi, Napoléon'un İtalya ve Rusya seferlerine katıldı. Almanya, Avusturya ve Rusya'da çeşitli askerî görevlerde bulundu. Bir dönem Marsilya'da ticaretle uğraştı, Trieste'de bir süre konsolosluk görevini sürdürdü. Fransız edebiyatında gerçekçilik akımının en önemli temsilcilerinden kabul edilen Stendhal'in bitirilmemiş eseri Féder ya da Paragöz Koca, Marsilyalı genç bir portre ressamının öyküsünü anlatır. Yazarın büyük bir beceriyle i
Konfüçyüs (MÖ 551-MÖ 479): Tarihteki en önemli, en ünlü Çinli filozof. Yaşadığı dönem Çin için hem siyasi açıdan tam bir kargaşa çağı, hem de Çin tarihinin en parlak düşünsel dönemlerinden biriydi. "Yüz Okul" adı verilen felsefe akımlarının düşünürlerinden olan Konfüçyüs beylikler arasında seyahat ediyor, yöneticilere fikirlerini aşılamaya çalışıyordu. Konfüçyüs sorunların barışçıl yöntemlerle çözülmesinden yanaydı. Ona göre iyi, ahlâklı ve yetenekli kişilerin yönetime gelmesi, toplumun düzelmesinin ilk adı
Panait Istrati'nin ilk yapıtlarından olan Kira Kiralina, 1924 yılında yayımlandığında büyük ilgi topladı ve yazarın gelecek şöhretinde büyük pay sahibi oldu. Adrien Zograffi adlı kahramanının adını taşıyan dizinin ilk kitabı Kira Kiralina'da yazar, Tuna Nehri'nden Kahire'ye uzanan bir coğrafyanın insanlarını canlı portreler halinde betimliyor. Adrien'in Stavro'yla karşılaşmaları üzerinden, mülksüz, yurtsuz bir insan için özgürlüğün ve ahlakın anlamını tartışıyor. Istrati Doğu'yu toz pembe bir masal halinde
Stefan Zweig, bu kez gündelik yaşamın içinde yatan gizil bilgeliği keşfe çağırıyor okurunu. Kahramanımız, duyduğu taşkın merakla Paris'in nehir gibi akan kalabalığına karıştığında kentin ona nasıl sürprizlerle yanıt vereceğinden habersiz görünüyor. Sherlock Holmes bakışıyla insan portrelerini çıkarırken birden gözleyen ile gözlenenin, av ile avcının, öğreten ile öğrenenin yer değiştirdiği baş döndürücü bir çalkantı içinde buluyor kendini. Ya da tam tersi, bu kez Viyana Prater'de, durağan ve süslü yaşamından
Konfüçyüs (MÖ 551-MÖ 479): Tarihteki en önemli, en ünlü Çinli filozof. Yaşadığı dönem Çin için hem siyasi açıdan tam bir kargaşa çağı, hem de Çin tarihinin en parlak düşünsel dönemlerinden biriydi. "Yüz Okul" adı verilen felsefe akımlarının düşünürlerinden olan Konfüçyüs beylikler arasında seyahat ediyor, yöneticilere fikirlerini aşılamaya çalışıyordu. Konfüçyüs sorunların barışçıl yöntemlerle çözülmesinden yanaydı. Ona göre iyi, ahlâklı ve yetenekli kişilerin yönetime gelmesi, toplumun düzelmesinin ilk adı
Tükendi
“Eğer mektubum eline ulaşırsa, o zaman bil ki ölü bir kadın sana hayatını, dünyaya geldiği ilk dakikadan son nefesine kadar senin olan hayatını, bu mektupta anlatıyor.” İlk kez 1922 yılında yayımlanan bu uzun öyküde, çağdaşı Sigmund Freud’dan oldukça etkilendiği bilinen Zweig’ın, aşkın derin bir psikolojik analizini yaparak ‘mutlak aşk’ı sorguladığını görürüz. Birinci Dünya Savaşı sonrası, toplumsal yıkım ve travmaların etkisi altında yazılan bu eser, ünlü bir yazarın kendisine gelen postalar arasında imzas
“Bir maceraya atılma cesaretini göstermek ona zor geliyordu ama bu büyük duyguları yaşamak için de tehlikeyi göze almak gerekiyordu.” Korku, Avusturya asıllı yazar Stefan Zweig’ın ilk kez 1925 yılında yayımlanan, pek çok eserinde olduğu gibi şiddetli tutku, ihanet, intihar, aşk ve korku temalarını incelikle işlediği bir uzun öyküdür. Zweig, bu kitabına da yansıttığı gibi hayatı boyunca intihar saplantılarıyla yaşamış ve nihayetinde kendi hayatını da intiharla sona erdirmiştir. 20. Yüzyıl Avrupa Edebiyatı’na
Edebiyatımızın unutulmuş yazarlarından biridir Bekir Fahri İdiz.Jön Türklere katılmış bir Zolaperest! 1910’da Mısır’da kaleme aldığı Jönler adlı romanında Jön Türklerin Mısır’daki faaliyetlerini gerçek olaylara ve kişilere atıflarda bulunmak suretiyle anlatır.Mesela romanda Vedat Bey, Mizancı Murat’ı Kemal Bey, Namık Kemal’i, Dobrucalı, Tunalı Hilmi’yi Avni, Tarsusizade Münif’i Muallim Mesut, Hoca Kadri Nasıh’ı Damat Hamdi Paşa ise, Mahmut Celâlettin Paşa’yı temsil eder. Bu bakımdan tarihî bir belgesel
Tükendi
Suçluyorum! Emile Zolanın, Yahudi kökenli Yüzbaşı Alfred Dreyfusun, casusluk suçlamasıyla başlayan tutuklanmasından sonra, Fransanın siyasetini ve adaletini temelden sarsan bunalımı heceleyebilmek için Fransa Cumhurbaşkanına yazdığı ve 13 Ocak, 1898 de, LAurore Gazetesinde yayımlanan mektubudur.Emile Zolanın, Fransa Ordusunu ve Yargısını sert ve açık bir şekilde itham ettiği ve söz konusu hukuk yanılgısını cesurca eleştirdiği satırlar yozlaşmış adalete karşı bir çığlık, bir direnç, bir meydan okuma ve bir
Balzac, para hırsının tapınma derecesine vardığı hayatlarda, kendilerine olan saygılarını yitireceklerini bile bile güç ve çıkar adına şeytanın, ruhlarını ele geçirmesine izin veren bedenlerin menfaat endişelerinin ve tutsağı oldukları hırslarının, onları nasıl çıkmaz bir noktaya götürdüğüne dikkat çektiği eserinde nefislerini karanlığa teslim etmiş insanların pişmanlıklarını, kendi içinde felsefi bir temellendirmeye götürüyor ve şeytanın, insanın maddi yapısı içinde olduğuna dikkat çekiyor
Tolstoy, fabl tarzında kısa kısa öykülerden oluşan bu kitabında, sadece çocuklara değil, yetişkinlere de sesleniyor. Tolstoyun küçük ve yetişkin okurları için kaleme aldığı Erik Çekirdeği açık, yalın ve eğlenceli hikâyeleriyle, renkli ve derin hayaller kurmanızı sağlayacak sevgi, adalet ve merhamet gibi duygularınızı güçlendirecek.
Gotik Edebiyat çerçevesinden dışarı çıkmayan ve dehşetli psikolojik çıkarımları ile dünya edebiyatında yeri doldurulamaz bir boşluk bırakan Balzacın ilk eserlerinden olan Tefeci Gobseck bir tefecinin yürek kırıcı acı hikayesini anlatıyor. içli ve vukuflu ruh tahlilleri ile zenginleştirilmiş düşsel öğelere yer verilen öykü soğuk, korkunç ve derin bir hayat felsefesi ihtiva ediyor.
Tiyatro tadında yazılmış eser de yitip giden ömürlerinde imkansız aşkları, hayal kırıklıkları ve kaçırdıkları fırsatlara hayıflanan mutsuz karakterlerin duygusal hallerine ve iç dünyalarına tanıklık ediyoruz.Bir çiftlikte yaşayan taşra insanlarının, yaşantılarını ve birbirleriyle kurdukları iletişimi mercek altına alan Anton Çehov toplumsal sisteme muhalefet etmenin yanı sıra, farklı biçimlerde hüsrana uğrayan insanların, ağır sınavlarla dolu yaşam mücadelesine trajikomik bir boyut kazandırıyor.
Tolstoyun yarı otobiyografik üçlemesinden ikincisi olan İlk Gençlik ile okur, ünlü yazarın hayatına tanıklık etmeye devam ediyor. Tolstoy, hüzünlü çocukluk günleriyle bütünleşen gençlik yıllarını, Nikolay karakteri üzerinden yarı kurgu ile anlatıyor. Kahramanımızın çevresini gözlemlediği, sosyal sınıf farklılıklarını sorguladığı ve hayata, dine bakış açısını yansıttığı İl Gençlik romanı, aynı zamanda ergenlikte yaşanan ik aşkın heyecanını ve hissettirdiği duyguları da başarılı bir şekilde okura sunuyor.
Julian Barnes'ın yazarlığında dikkat çekici bir yere sahip olan "biyografi" kavramı karşımıza ilk kez Flaubert'in Papağanı'nda "birbirine iple bağlanmış bir delikler derlemesi" metaforuyla çıkmış ve yazınsal bir "tür" olarak biyografi onun daha sonraki bazı yapıtlarında da değişik veçheleriyle işlenmişti. Julian Barnes, Kırmızı Giysili Adam'da, on dokuzuncu yüzyıl dünyasından öncü bir doktor; ama aynı zamanda bir sanat meraklısı, bir koleksiyoncu ve de bir Donjuan olan Samuel Pozzi kimliğinden hareketle bu
Tükendi
Divan Edebiyatımızın son büyük şairi olan Şeyh Galib, 1757'de İstanbul'da doğdu. Şeyh Galib ilköğretimini babasından gördü. Hamdi adlı bir bilginden Arapça dersi almış ve kendisine Esad mahlasını veren Süleyman Neşet'ten de öğrenimi sırasında faydalanmıştır. Yirmi üç yaşındayken Divan'ını yazmıştır. 26 yaşındayken Türk Edebiyatı'nda mesnevi türünün en başarılı örneklerinden biri sayılan "Hüsn ü Aşk" adlı eserini yazmıştır. Bir yıl ilimle ve eserlerini yazmakla uğraştı. Bu tarihte Galata Mevlevihanesi sonra
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 580-600 / Aktif Sayfa : 30