Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 106 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Bu kitap bir iddia değil, can havliyle dile gelmiş duadır. Bu kitap damağında cennet, dimağında cinnet tadı taşıyan havvanın yastık altına saklanmış günlüğüdür. Cinsiyeti peygamber etmemiş, anlamı altın harflerle tarihe düşmemiş kadınların, sükunetinde saklı kelimeleridir. Dayanılmaz doğum sancıları sırasında, keşke ölseydim de daha önce unutulup gitseydim, diye dua etmiş havva çilesinin meziyetleri ve melekeleri nispetinde söz söyleme hakkını yazılı olarak kullanışıdır.
Yarı otobiyografik bir roman. Sovyetler Birliği henüz dağılmamış. Türkiye'de askeri diktatörlüğün en karanlık günleri. Moskova'daki uluslararası okulda eğitim gören Türkiyeli devrimciler. Askeri diktatörlüğün istihbaratçıları onların peşinde. Ve karlar üzerinde bir cinayet. Cinayet sorgusuyla başlayan iç hesaplaşma. Hayatın anlamı nedir? Gerçeği kim temsil ediyor? Sadece Türkiye Komünist Partisi'nin değil, uluslararası devrimci hareketin bir dönemine de farklı bir bakış. "Mehmet koruluğun sınırındaki derey
Tükendi
Sene: 1944... Sezai Karakoç yatılı olarak okuduğu Maraş'ta ortaokul öğrencisidir. Çarşıya çıktığı bir Cumartesi gününde duvara asılı Büyük Doğu afişini görünce adeta yere mıhlanır ve duygularını şu şekilde dile getirir: " O güne kadar, İslam içimizde sakladığımız bir inanç idi. Kimselere pek açılamıyorduk. Yasak, mazlum ve mağdur bir düşünce gibiydi ruhumuzda. Ama işte görmüştük. İstanbul'da çıkan bir dergide onu çağdaş üslupla savunan bir kalem vardı. İslam'ın yükselen yeni, canlı sesiydi bu..." Sezai Kara
Allah demenin yasak olduğu zamanlarda yüksek ve gür seda ile Allah diyen adamların başında gelir Necip Fazıl Kısakürek. Bir şair ve fikir adamı olarak yaşadığı dönemde hakkın savunuculuğunu yapmış ve bugünlere ışık tutmuş bir münevverdir O. Fikir, sanat aksiyon alanında onlarca eser ortaya koymuş velud bir yazardır. Büyük Doğu ideali, ince ince işlenmiş bir fikir nakışıdır. Yürüyen Büyük Doğu bugün de eserleri ve takipçileri ile yürüyüşünü devam ettirmektedir. Bir fikir adamını, sadece şairliğe mahkûm etm
Tükendi
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI'NIN EN AYKIRI DÖRTLÜSÜ Rommel, Patton, Montgomery, Jukov Savaş, büyük bir oyundur; yaşam ve ölüm için, ilk çağlardan bugünlere gelen bir dünya oyunu. İnsan doğası yerinde durduğu sürece de bu oyun devam edecektir. Bütün karşıtlar savaşta vardır: Gece ve gündüz, yaz ve kış, sıcak ve soğuk, yaş ve kuru, haf if ve ağır, yaşam ve ölüm. Bu kitap, İkinci Dünya Savaşı'nda birbirlerine karşı savaşan ve uyguladıkları strateji ve taktiklerle dünyaca ünlenmiş en aykırı dört generalin biyogr
Tükendi
Eğer, Yunus; o aşkı yüreğinde yaşamamış, yaşadıklarını böylesine yürekten yazmamış olsaydı, yaklaşık 800 yıl öncesinde yaşamış olmasına rağmen, günümüze kadar gelip, günümüz insanının yüreğinde bu kadar derinden yer edip, orada misafir olabilir miydi? O aşkı yüreğinde yaşamamış olsaydı; şiirlerinde bu kadar hassas, bu kadar ince ve içten olmamış olsaydı, onun dizelere dökülen yüreğinin sözcük damlaları, bedeninde ve beyninde olgunlaşmamış olsaydı, o damlalar bugün bir divan olabilir miydi? Ve Yunus; 800
Tükendi
Yarı otobiyografik bir roman. Sovyetler Birliği henüz dağılmamış. Türkiye'de askeri diktatörlüğün en karanlık günleri. Moskova'daki uluslararası okulda eğitim gören Türkiyeli devrimciler. Askeri diktatörlüğün istihbaratçıları onların peşinde. Ve karlar üzerinde bir cinayet. Cinayet sorgusuyla başlayan iç hesaplaşma. Hayatın anlamı nedir? Gerçeği kim temsil ediyor? Sadece Türkiye Komünist Partisi'nin değil, uluslararası devrimci hareketin bir dönemine de farklı bir bakış. "Mehmet koruluğun sınırındaki derey
Tükendi
Robert Burton, kendi ölüm tarihini saptamıştı. Lewis Carroll, hem kütüphaneci hem fotoğrafçı hem de kuklacıydı. Kuklaların kendi kendine hareket edebilecekleri bir düzenek hazırlamıştı. Menéndez Pelaya, gözlerinden biriyle sağ, diğeriyle sol sayfayı aynı anda okuyabiliyordu. Àngel Esteban, Yazar ve Cenneti'nde edebiyata ve kitaplara düşkün olanların hep merak ettikleri bir dünyayı sonuna kadar açarak; bize yaşamlarının bir bölümünde kütüphanecilik yapan büyük yazarları tanıtıyor... Mario Vargas Llo
Tükendi
Aşk bütün savaşlardan güçlüdür çünkü daha yıkıcıdır... Henüz yirmi yaşındaki güzeller güzeli Soraya, şehirleri öfke ve kan kokan Suriye'deki acımasız savaştan kaçıp kendisine yepyeni bir gelecek yazmak umuduyla sığınmıştı Türkiye'ye... Kaderinin kalemi başkalarının elinde olan Soraya, kendisinden otuz yaş büyük evli bir adamla evlenmeye razı olduğunda onu savaştan çok daha ölümcül bir gelecek bekliyordu aslında: AŞK... * * * Savaş, kamp, esaret ve kumalık... Aşkın barınamayacağı bu sıkıntılı hayat çıkmaz
Tükendi
Sanki her şey onunla başlamıştı. O, klasik müziğin temel taşı ve her şeyin başlangıcıydı. Herkes onun müziğinden nasıl etkilendiğini anlatmak için yarış içindeydi... Johann Sebastian Bach, kalabalık bir müzisyen aileden geliyordu. Aile geleneği ona alçakgönüllülüğü öğrettiği için kendini daha çok zanaatkâr olarak tanımlıyordu. Ama klasik müzik tarihinde öyle yer edindi ki, deyim yerindeyse, "kuralları o koydu..." Batı müziğini müzisyenler özelinde inceleyen unutulmaz kitaplarıyla tanıdığınız Aydın Büke'nin
Yalnız Bir Avcıdır Yürek, Carson McCullers'ın otobiyografik öğeler taşıyan ilk romanıdır. Sadece karamsar bir varoluş düşüncesinin yansıdığı derin bir duyarlığın romanı değil, yazıya geçirilmiş içli ve tedirgin bir müzik parçasıdır. 1930'lu yıllarda ABD'nin küçük ve kasvetli bir Güney kasabasında yaşayan sağır bir kuyumcu, bir genç kız, siyahi bir doktor, bir lokantacı ve aykırı bir gezgin işçinin ayrı sesler olarak yankılanan öyküleri birleşip romanın temel yapısını oluşturur.
Maksim Gorkinin bu kısa romanı, hayatının çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemini anlattığı ünlü üçlemesinin birinci kısmını oluşturur. Otobiyografik anlatı türünün en beğenilen örneklerinden biri olan Çocukluğum, Gorkinin Rusyanın orta kesiminde bulunan Nijni şehrinde yaşadığı yılları anlatır. Bir çocuğun ailesini ve insanları tanıyarak, iyiyle kötü, güzelle çirkin, şiddetle merhamet, sevgiyle nefret gibi değerlerin yaşamda, insan ilişkilerinde iç içe girdiğine tanık olarak geçirdiği bu yıllar, aynı zamand
Tükendi
"Yaşlı adamın, pek az kişinin katıldığı cenaze töreni bittikten, başkaları gittikten sonra ben yalnız kaldım, o güzel kuşluk vaktinin, Amerika sonbaharının en güzel gününün geri kalanını ağır ağır Trinity Mezarlığı'nı gezerek geçirdim. Oranın, derin bir kedere teslim olmamış o ciddi havasını ta içimde hissettim, başıboş dolaştım, bazen mezar taşı yazılarını kopya ettim. Çok uzamış ve yayılmış olan o sık otlar yüzümü örtüyordu. Tepemde, insanların çürüyen bedenleriyle beslenen ağaçların, içine kahverengi kar
MEHMET AKİF İNAN O bir şair... O bir Kudüs aşığı... O bir yazar... O bir televizyon programcısı... O bir düşünür... O bir sendika kurucusu... O bir öğretmen... O bir fikir işçisi... O bir mücadele adamı... O bir dava adamı... O, Mehmet Akif İnan! Anadolu'nun kadim topraklarında, Urfa'da gözlerini dünyaya açmış ve yeryüzünü güzelleştirmek için bir an bile boş durmamış yedi güzel adamdan biri... Mehmet Akif İnan'ın hayatını konu alan bu biyografik roman, yeni nesillerin çok yönlü bir mücadele adamını tanımas
Tükendi
"Zengin bir biyografi. Bu kitabı okuyanlar on dört asır son¬ra çağrısı bir buçuk milyardan fazla insanın inancı haline gelen peygamberi anlamaya hazır hale geleceklerdir." - San Francisco Chronicle "Bu kitap Hz. Muhammed'in yaşam hikâyesini İslâmî kaynaklara göre rahat ve anlaşılabilir bir tarzda okuma şansı veriyor. İlk Müslüman bunu başarıyor. Öznesini canlı ve dolaysız anlatıyor." -Hari Kunzru, The New York Times Book Review "Zengin ayrıntılarla çok güzel kaleme alınmış. Hazleton'ın kelimelerle yapabi
Tükendi
Kıvrım kıvrımdır Zerefşan, sessiz sedâsız akıp giderken bereket bırakır ardında. Bir yanında Amuderya, bir yanında Sırderya, o ise ortalarında; çırpınıp durur kavuşmak için sevdalısına. Bütün nehirlerin tek sevdalısı denizken, onunki çöllerin susuz kumudur. Cennete çevirmeyi dilerken koca çölü, çaresizce yutulup yok olur sarı çölün kızgın kumları arasında. Sevdalısının kollarında eriyip onunla tek beden olmak için yanıp tutuşan genç bir kızın hasreti vardır onda. Her damlası özlem, her damlası aşk, her daml
Tükendi
Akif, medeniyetin sözcüsü, milletin temsilcisidir. Akif, yaşadığı üç kıtanın tarihini bütün derinlikleriyle bilir. Yaşadığı coğrafyanın sıkıntılarını ömür boyu kendi derdi olarak haykıran bir fikir işçisidir. Akif, elindeki sanat ve düşünce fenerini gözüne değil, önüne tutmuştur. Akif bir eylem adamıdır.Hem söz hem de kelam erbabıdır. Sezai Karakoç: "Akif kadar, hayatı şiire ve şiiri hayata ekmiş bir şair yoktur." der. Onun sanatı hisli bir yüreğin iniltisidir. Safahat şairi, İstiklal Marşı şairi,İslam ve
Eşi F. Scott FItzgerald ile birlikte 1920'lerin sembol figürlerinden biri olan Zelda FItzgerald'ın yazdığı Son Valsi Bana Sakla otobiyografik özellikler taşıyan bir eser. Romanda, tıpkı kendisi gibi bale tutkunu bir genç kadını ele alan Zelda, kendi evliliğinde yaşadığı çalkantıları neredeyse birebir takip eden bir kurgu yaratmış ve romanın başkişisi Alabama'yı bir nevi alter egosu haline getirmiştir. Fransa'ya taşınan çiftin yaşadıkları, Alabama'nın geçkince yaşına rağmen baleye olan merakı ve yakışıklı bi
Tükendi
1689 sefer mevsimi geldiğinde Avusturya cephesindeki işlerin her geçen gün biraz daha kötüye gitmesi üzerine, bütün memleket sathında asker toplanmasına ve ikinci Süleyman Han'ın da teşvik etmek gayesiyle hasta olmasına rağmen sefere çıkmasına karar verildi. Hazırlıklar tamamlandığında ordu sefere çıkmak için emir bekliyordu. Sultan II. Süleyman Han orduyu teftiş etti, onları selamladı, yüzlerine güldü, çoğunun elini sıktı. Bu yakınlığı gören askerler ağlamaya başladılar. Sonra onlara yüksek bir yerden hita
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 106 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3