Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 227 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Hz. Nuh, semavî dinlerin kutsal metinlerinde adından söz edilen, Allah’ın sevdiği, sabreden ve şükreden iyi bir kul, bir elçidir. Hz. Nuh’un hayatı ve mücadelesi incelendiğinde ortaya çıkan gerçek, onun hayatının kendisinden sonra gelen bütün peygamberlerin kavimleriyle yaşadıkları tevhid mücadelesinin ilk örneği olmasıdır. Onun kavmi ilk şirke düşen topluluk, kendisi de ilk şirk toplumuna gönderilen peygamberdir. Kur’an-ı Kerim’de adı Hz. Musa ve Hz. İbrahim’den sonra en çok anılan Hz. Nuh, kendisinden
Elinizdeki kitap, İslam hukukunun resmî hukuk uygulaması olma bakımından ayakta kalan son kalesini ele alıyor: İslam Aile Hukuku. Türkiye gibi aile hukuku alanında da İslam hukukunu terk eden istisnâî birkaç ülkeyi bir kenara koyarsak, Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerin büyük kısmı aile hukuku alanını klasik mezhep sistematiği içerisinde olmasa da belli kodifikasyonlar çerçevesinde sistematize ederek uygulamaya devam etmiştir. Türkiye'deki İslam aile hukuku çalışmalarında bu uygulamaların ihmal edilmesi, bu
Tükendi
Te'vil, ilim ve irfanla temayüz etmiş, dinî disiplinlerde derinleşmiş, onları özümsemiş, takva ve ihlas ile dinî hususlarda istinbât ve içtihat faaliyetine girme ehliyetine sahip kimselere özgü olarak ortaya çıkan Kur'anî bir kavramdır. Evrensel mesajlarla insanlığa bir rahmet olarak inen İslam öğretilerinin temel ilke ve prensipleri açık ve belli olup Allah'ın büyük bir nimet olarak insanlara bahşettiği akıl ve iradeyi, bunların tezahürü olan içtihat, te'vil, tefekkür ve tezekkürü sorumluluk bilinciyle ih
Tükendi
Fıkıh bilginleri, fıkıh usulune önem vermişler ve bu alanda hicri 3.Asırdan itibaren eserler kaleme alınmaya başlamıştır. Fıkhın tedviniyle birlikte fıkıh ulusulu alanında Fukaha ve mütekellimin metodu adı verilen yöntemler ortaya çıkmış ve bu metodlar doğrultusunda fıkıh usulu eserleri te'lif edilmiştir. Hicri 7. Asırdan sonra Hanefi ve Şafii metotlarının birleştirilmesi amacıyla memzuc metodla eserler te'lif edilmiştir.
Bu kitap ekonomik değişimin güçlendiricisi olan ve İslami finans sisteminin temel yapı taşı olarak hem geleneksel hem de modern bakış açılarından sosyal sermayenin önemine ve rolüne dikkat çeken bir girişim niteliği taşımaktadır. Bu açıdan, İslami finansın ayırt edici özelliklerini sosyal sermaye açısından değerlendiren özgün bir çalışmadır. Ayrıca, sosyal sermayeye dinî açıdan yaklaşımın pek yaygın olmaması nedeniyle literatürdeki boşluğu doldurmaya çalışmaktadır. Bu doğrultuda kitap genel olarak sosya
Fıkhı entelektüel bir şekilde kavrayan Wael B. Hallaq, İslam hukuku alanında çalışma yapanların görmezden gelemeyeceği önemli bir isimdir. Farklı zamanların, birbirine yakın ve bir o kadar farklı meselelerini gündeme getirerek onlarca metin kaleme almasının payı yüksek bunda. Fakihlerin metinleriyle kesintisiz bir diyalog sürdüren Hallaq, İslam hukuku üzerine yazan, İslam hukukunu zaman zaman İslam hukukuyla hiç alakası olmayacak bir şekilde gören oryantalistleri üreten kültürle de hesaplaşıyor. Modernite
İslam hukukunun miras hükümlerinden söz eden dalına Ferâiz ilmi denir. Bu ilim dalı, kuralları Kur'ân-ı Kerim'de ayrıntılı bir şekilde düzenlendiği için erken dönemlerde oluşumunu tamamlamıştır. Ülkemizde isteyenler miras paylaşımında Ferâiz hükümlerini uygulayabilmekte ve miras paylarının tespiti için din görevlilerine başvurabilmektedir. Diğer taraftan bazı öğretim kurumlarında İslam miras hukuku ders olarak okutulmaktadır. Hukuk fakültesi öğrencileri de beşeri hukukla mukayese yapmak amacıyla İslam miras
Tükendi
Bu kitapta fıkıh usulünün önemli meselelerinden "tahsis" konusu mahiyeti, delilleri ve etkisi yönünden ele alınmakta, modern hukuktaki daraltıcı yorum ile mukayese edilmektedir. Genel bir hükmün unsurlarından bir kısmının çıkarılması ve kapsamının daraltılmasını ifade eden tahsis, fıkıh usulünün hemen bütün meseleleriyle yakından ilgili bir kavramdır. Bu araştırma tahsisin nazarî değeri yanında, usule ait bir yaklaşımın fürûda ne gibi sonuçlara yol açtığını ve İslâm hukuk doktrinlerinin oluşumuna nasıl katk
Tükendi
Vergi, kamu gelirleri içinde en önemli kaynaktır. Aynı zamanda sosyal bir kurum olan vergi hakkında yeterli bilgi elde etmek için onun geçirdiği evreleri incelemek gerekir. Kitap ve Sünnet'ten kaynağını alan, uygulandığı müslüman toplumlarda sahâbe, tâbiîn ve müçtehitlerin içtihatlarıyla zenginleşen İslâm vergi hukuku, bu eserde bütün boyutlarıyla ele alınmaktadır.
Tükendi
Kur'ân-ı Kerîm, doğrudan olmasa da dolaylı olarak hayvan haklarına işaret etmektedir. Kur'ân'ın ihtiva ettiği değerlerin mahiyetini, bu değerlerin insanlık ve bütün canlılar için neler ifade ettiğini açıklama misyonu bulunan Hz. Peygamber, Kur'ân'da ima edilen hayvan haklarını söz ve uygulamalarıyla ortaya koymuştur. İslâmî değerlerle yetişen Müslüman âlimler de Kur'ân ve sünnette mevzubahis olan hayvan haklarını, belli teşbih ve tasvirlerle ifade etmeye çalışmışlardır. Hayvan hakları hususunda hassas olmak
19 yüzyılın büyük Hanefî fıkıh âlimi Muhammed Kadri Paşa (ö. 1306/1888) İslam hukukunun kanunlaştırılmasında büyük bir gayret ve çalışmalar yapmıştır. Bunlar içinde en önemlisi sayılan Ahkâm-ı Şeriyye fî Ahvâli'ş Şahsiyye adlı eseri çok kuvvetli bir ifade dili ile alanında ilk ve en muteberi olduğu için Türkçeye tercüme edilerek asıl dili Arapçayla beraber basıldı. Özellikle Osmanlı'nın son dönemlerinde (1868- 1876) hazırlanan Mecelle'i Ahkâm-ı Adliyye adlı eserin devamı niteliğinde olup, aile hukukunda haz
20 yüzyılın büyük ehl-i sünnet âlim ve fakîhi Ömer Nasûhi Bilmen hazretleri (r.h.) İslam hukuku alanında çok kıymetli ve pek müfîd olan "Hukuk-u İslâmiyye ve Istılâhât-ı Fıkhiyye Kâmûsu" adında bir kitap telif etmiştir. İlk olarak 6 cilt olarak basılmış daha sonrasında da 8 cilt olarak basılan bu güzide eser, İslam hukuku alanında kendini yetiştirecek olan ilim talebeleri için çok önemli bir eserdir. Bu eserin 1 cildinin ilk bölümü fıkıh usulüyle alakalıdır. Bu bölümde kadîm usulü fıkıh kitaplarından istifa
Ebû Hanîfe'nin İmameyn adıyla meşhur iki öğrencisinden biri olan İmam Muhammed'in es-Siyerü'l-Kebîr isimli eseri şüphesiz temel klasik kaynaklardandır. Değişik zamanlarda farklı kişiler tarafından şerh edilmiş olması kitabın değer ve önemini göstermektedir. Bu şerhler arasında en önemlisi çevirisini sunduğumuz Serahsî'nin şerhidir. Serahsî'nin bu şerhi Sultan II. Mahmut zamanında Osmanlıcaya da çevrilmiştir. Fakat Osmanlıca çeviriden sayılı kimi uzmanlar dışında halkın okuyup anlama imkânı bugün için kalmam
Son dönem İslâm âlimlerinden Müftü Celal Yıldırım Hoca'nın 50 yıldır yayımlanması beklenen büyük eseri Kur'an Ahkamı (Ahkam Tefsiri) çıktı. Kur'an'dan bir meselenin delilini arayanlar bu kitapta bulacaklardır. Müellif bütün ahkam ayetlerini ve birçok ahkam hadisini kitabında toplamıştır. Ahmet Davutoğlu Hocaefendi, bu kitaba yazdığı takrizinde, kitabın önemine dair şöyle demiştir: "Kur'an Ahkâmı ve Mezhep İmamlarının Görüş Farkları adlı eseri okudum. Eser körpe dimağların düşünce ve algılarında şüphe oluştu
İslâm Hukuku, yeryüzünün geniş bir kısmında asırlarca hükümran oldu. Bugün bile pek çok ülkede kısmen de olsa uygulanıyor. Modern hukuka tesiri de inkar edilemez boyutta, İslam Hukukunun doğuşu, gelişmesi, kıt'alara yayılması, sonra yavaş yavaş yeryüzünden çekilişi, tarihin en ilgi çekici hadiselerinden biri kabul edilmektedir. İslâm Hukuku'nu tanımak için de, öncelikle bu hukukun tarihini bilmek gerekir Çünkü tarih, bir hâdiseyi yakından tanımakta mühim bir yardımcıdır...
Tükendi
İslam adli teşkilâtı ,İslam tarihi içinde ortaya çıkmış, zaman içinde daha da genişleyerek büyük bir gelişim göstermiştir. Eserde İslam adli teşkilâtının gösterdiği bu gelişim incelenirken kaza selahiyeti üzerinde de durularak adli teşkilâtın dönüşümü tarihi vesikalarla anlatılmıştır. Hicri birinci asırda İslâm adliye teşkilatının ortaya çıkışını ve tekevvününü anlatan eser, alanda önemli ve kıymetli bir kaynaktır.
Müsteşriklerin fıkıh ve usûlüne yönelik araştırmalarının ana merkezini fıkhın kaynakları ve aklın bu kaynaklar içerisindeki yeri oluşturmaktadır. Aklın nas karşısındaki konumunu izah eden çalışmalarıyla kendinden söz ettiren son dönem müsteşriklerinden Georghe Tarâbîşî de fıkhın kaynakları ve fıkıh ekolleri üzerine çalışma yapanlar arasında yer almaktadır. Sünnetin fıkıh sistemlerindeki konumu, teşri vasfı, bağlayıcılığı, sünnet-vahiy ilişkisi ve aklın fıkıh sistemlerindeki yeri gibi konulara yer verdiği Mi
İslâm hüküm teorisinde teklîfî hükümlerden biri olan mubah, mahiyeti itibariyle mükellefin yapma ve terk etme arasında muhayyer bırakıldığı “hukukî serbest” alanları ifade etmektedir. Mubah olan fiillerin; biri “tikel (cüz’î/özel)”, diğeri “tümel (küllî/genel)” olmak üzere iki yönü bulunmaktadır. Tikel açıdan mubah, yapılması veya yapılmaması mükellef açısından iki tarafı eşit olan konumu ifade etmektedir. Tümel açıdan ise mubah, dinen korunması zorunlu olan beş temel esastan (zarûrât-i hamse) biriyle ilgil
Devletlerin ve uluslararası kuruluşların kendi aralarındaki ilişkilerde uymak zorunda oldukları kuralları düzenleyen bir hukuk dalı olan devletler hukuku ya da modern bir üst kavram olarak uluslararası ilişkiler disiplini, tarihte ilk defa Müslümanlar tarafından sistematize edilmiştir. Batılılar ancak 1648 Westphalia Anlaşması sonrasında kalem oynatmaya başlasalar da devletler hukuku alanındaki ilk klasikler, sekizinci yüzyılda Kûfe-Bağdat çevresinde çoktan yazılmıştı bile. Ebû Hanîfe’nin denetiminde ve öze
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 227 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3