Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 760-780 / Aktif Sayfa : 39
Gözleri artık kapalıydı. Gitarı çalmıyor, âdeta yaşıyordu. Bora Ateş, gözlerini sahneden tam benim olduğum yere dikince o an kalbimin duracağını hissettim. Mahşerî kalabalığın içinden beni bulabilmişti. Şarkıyı söyleyen Uygar'ın sesi ve baterinin başındaki Alar'ın ritimleri çok uzaklardan geliyor gibiydi. Bedenim uyuşmaya başlamıştı. Bora'nın dudakları yavaşça kıvrıldığında, gülüşü bedenime bir gök gürültüsü gibi çarptı. Dudaklarından dökülen samimi cümlelere rağmen gözlerinde dolaşan arsız parıltıla
“Ah benim kulaklarım, vah benim bıyıklarım… Eyvah, geç kaldım!” Beyaz Tavşan’ı takip edip, Alice’le beraber tavşan deliğinden aşağı düşmeye hazır mısınız? Tüm zamanların en unutulmaz hikâyesi Alice Harikalar Diyarında, sizi Harikalar Diyarı’nın o büyülü dünyasına davet ediyor. Şapkacı ve Mart Tavşanı ile çay içip, Gülkedisi ile sohbet ederken, bir kez daha bu garip diyarda her şeyin mümkün olduğuna şahit olacaksınız.
Green Gables’ta düğün çanları çalıyor! Artık tam anlamıyla yetişkin bir kadına dönüşen Anne Shirley, o inatçı, kızıl saçlı, hayalperest kız çocuğunu kalbinin derinliklerinde hâlâ yaşatsa da, nihayet okul arkadaşı Gilbert Blythe ile evlenip Four Winds kıyılarındaki rüya evinde yeni hayatına başlamak üzeredir. Yeni bir kasaba sevgili Anne için her zamanki gibi tanınması, sevilmesi gereken yepyeni dostlar anlamına gelirken, çiçeği burnunda çifti zor kararlar ve kalplerini derinden yaralayacak bir trajedi
İyi eğitim alamamış saf bir köylü kızı olan Tess, soylu ve tanınmış bir aile ile akrabalık iddiasında bulunabileceklerini öğrenmeleri üzerine anne ve babasının isteğiyle kasabanın yakınlarında yaşayan bu ailenin yanına gönderilir. Ancak kendilerininkiyle benzer bir soyad taşıyan bu aristokrat ailenin d’Urberville adını sonradan aldığı ortaya çıkar. ‘Kuzeni’ Alec’in sevgisi ve kurtuluş ümidi karşısında Tess, geçmişine dair itirafta bulunma ya da huzur dolu bir gelecek için sessiz kalma arasında tercih yapmak
Sukutuhayale uğrayıp yaşama sevincini kaybetmemesi için insanın kendiyle baş başa kalması kalbine en iyi ilaçtır derler. Bu yüzden ruh kadın hiç tereddüt etmeden, işi oyun zarlarına bırakmadan, şehirden uzaklaşmak için kolları sıvadı. Şimdi yaşadığı kulübeyi mukadderatın talihiyle, ederini ucuza düşürebildi. Hiç düşünmeksizin satın aldı. Ve o günden beri de mutlu mesut yaşamanın tabiri caizse arsızca tadını çıkarıyordu.
Tükendi
Erdem… Kim olduğunu bilmiyordu. Kendisini hayata bağlayan şeyin ne olduğunu, bu dünyadaki görevinin ne olduğunu hiçbir zaman çözememişti… Zihninin derinlerinde ağlayan o kadını susturmaya çalışıyordu. Ne zaman intihara kalkışsa benliğini bulamamış olmaktan ve henüz yaşayamadıklarından dolayı büyük acı duyuyordu. Sultan Murat Mahallesinde aydınlatılmayı beklenen o cinayette Agâh başkomiser ve ekibini neler bekliyordu? Yazar, bu romanında yaşanan olayları polisiye ve psikolojik yönleriyle farklı dünyalara
Tükendi
“Gözlerim yanıyor artık ağlamaktan. Dünyayı sis perdesinin gerisinden görüyorum, üstüne süt dökülmüş gibi görüyorum her şeyi, puantiyeli görüyorum, beyazlı beyazlı. Yumayım diyorum şunları, kurumuş artık, hırş hırş ses geliyor gözkapaklarımdan, fayda etmiyor, pat diye açıyorum tekrar. Hepi topu iki saatlik uykum var günlük, o da gitti elden. Düşünen insan uyuyamaz, gece gündüz İnci’yi düşünüyorum ben, varsa o yoksa o, nasıl uyuyayım?” En sıra dışı insanların sıradan insanl
Tükendi
Cengiz Aytmatov, ustalık dönemi eserlerinden biri olan Dişi Kurdun Rüyaları’nda insana, yaşama ve doğaya dair etkileyici bir hikâye anlatıyor. İnsan hırsının, acımasızlığının ve açgözlülüğünün doğada ‒ve ruhlarımızda‒ yarattığı yıkımı büyük bir ustalıka okuruna sunan Aytmatov, romanında yaşamın; doğumla ölüm, sevinçle keder ve iyilikle kötülük arasındaki bitimsiz salınımını dile getiriyor. İdeallerinin peşinden koşan Avdiy’in adanmışlığının, afyon kaçakçıları ve avcıların zalimliğinin, Issık-Göl’ün kıyısınd
“‘İnsan yaşadığı yere benzer’ demiş Cansever. Şüphesiz ki sanatçı gıdasını, yaşadığı coğrafyadan alır. Beslendiği mitlere, hikâyelere, anlatılara, içinde yaşadığı kültürel ortama zamanla o kadar benzemeye başlar ki, iç içe olur ve giderek onlara dönüşür. Bu diyalektik süreçte kendini yeniden üreterek yaşadığı coğrafyanın dili, kültürü, sesi, nefesi, gözü kulağı olur. İbn-i Haldun’un ‘coğrafya kaderdir’ söylemini tersyüz ederek ‘kader’ini değiştirmeye yönelir.” İşte Antakya’da dünyaya gelip, yerel dilin moti
Roman kavramı, kültürleri, dinleri, milletleri ayırmaksızın ezilen ve sömürülen halkların özelinde otokton köylünün yaşama biçimi ile toplumun esas kök dinamiği olan kadınların ve insanların birliğini anlama ve anlatmada önemli işlevi vardır. Güzel Ayşa’da herkesin anlayabileceği alegorik bir dil ile tüm bu gerçekliklerle karşılaşacaksınız. Ahmet Demir, pedagog Güzel Ayşa, başka zaman ve mekânların değil; bugüne, buraya dair yaşanmışlıkların hikâyesidir. Uzak diyarlardan göç edip Orta Anadolu’yu yurt edinen
Mahir Karaman, Karaman ailesinin medarıiftiharı, çalışkan kelimesinin sözlük anlamı olacak kadar sorumluluksahibi bir gençtir. Hayatını son derece titizlik ve katı kurallarla planlamışken mezuniyetinin ardından acı bir gerçekle yüzleşir:Ne yapmak istediği hakkında hiçbir fikri yoktur.Hayatının belki de en zorlu sürecini yaşarken yolu beklenmedik bir şekilde, üniversiteden tanıdığıZeynep Kahraman ile kesişir. Öğrencilik yıllarında, kendine koyduğu kuralları yüzündenacımasızca reddettiği Zeynep, Mahir’in karş
“Nehir tanrılarının çoktan terk ettiği kupkuru dere yatağında çırılçıplak bir kadın koşuyordu...” Son damlasına kadar canı çekilmiş bir nehir, Dünya'nın suyuna siper olanların mücadelesine bedeniyle el veren sıra dışı bir anti-kahraman, umudun bir ucundan tutunca sandığı kadar yalnız olmadığını anlayan genç bir avukat... Yüzlerce yıl önce bu topraklardan geçmiş Amazonların sıcak nefesini, günümüzün ekolojik yıkımlarla sarsılan dünyasına taşıyor Hande Aydın: Kurutulan nehirlerin, bir bir yok edilen yaşam anl
%27
Oğlan bir ara,“Kendimi bıraksam tutulur muyum acaba bu kıza?” diye aklından geçirdi. Sonra da ayağa kalkıp zihnindeki bu yersiz düşünceyi silkelemek için başını iki yana salladı. Aklına böylesine yersiz düşünceler geldiğinde köydeki ineklerden öğrendiği bu hareketi tekrarlardı. İnekler bu hareketi genellikle sineklerden kurtulmak için yapıyorlardı. Ama bu yersiz düşüncelerinde sineklere benzer tarafları yok değildi. Onların da sinek gibi nereden çıktıkları belli olmuyordu. Üstelik bazı yersiz düşünceler ayn
Tükendi
Stefan Zweig, Kendileriyle Savaşanlar’da Hölderlin, Kleist ve Nietzsche’nin yaşamöykülerini anlatıyor. Bu üç yazarın yaşamlarının ortak yanı, mizaçlarını belirleyen neredeyse tabiatüstü bir güçle bitmek bilmeyen bir iç mücadeleyi sürdürmeleridir. İçlerindeki bu güç, yaşamlarının birer tragedya olarak sürüp, öyle sona ermesine neden olmuştur. Yazar, Hölderlin, Kleist ve Nietzsche’nin yaşamöykülerini çağdaşları Goethe’nin hayatından kesitlerle birlikte ele almıştır. Goethe’nin karşı kutbu oluşturan hayatı alg
Bulgakov Köpek Kalbi’nde sokak köpeği Şarik’in öyküsünü anlatır. Dünya çapında bir bilim insanı olan Profesör Filipoviç, evine götürüp beslediği Şarik’i ameliyat ederek, er bezlerini ve hipofiz bezini adi bir suçlununkilerle değiştirir. Köpek arsız, yüzsüz, şehvet düşkünü ve kaba saba bir insana dönüşür. Şarik insan haliyle profesörün hayatını cehenneme çevirse de, Sovyet bürokrasisinde kendine bir konum edinebilecektir. Komünistlerin küçük burjuva değerlerinin üstünde yeni bir Sovyet insanı yaratma ideal
1920’li yıllarda Londra ve Hong Kong’da geçen Boyalı Peçe, bir kadının ruhani uyanışının hikâyesidir. Kitty, annesi tarafından sosyal merdivende yükselmesini sağlayacak bir evlilik yapmak üzere yetiştirilmiştir. Ancak yaşı ilerlerken ufukta böyle bir evlilik belirmeyince panik halinde sevmediği bir adamla; Hong Kong’da bakteriyolog olarak görev yapan Walter’la evlenir. Walter’ın Kitty’nin ihanetini öğrenmesiyle başlayan süreçte, genç kadın kendi sığlığını ve insani zaaflarını fark edecek, hayatında ilk kez
Hayalleri, masalları ve yenilgileri olmayan insan, yaşadığını söyleyebilir mi? Ya o tutku ilişkileri? Bizi bir yerlere götüreceğine hep inanmak istediğimiz, o aşklar, o sevgililer? İlişkilerimizde duvarlar ören ve bunu bize hissettiren kimdir aslında? Kendini kazanmanın bedeli, birilerini kaybetmeyi göze almak mı? O hayalleri yolun neresinde yitiriyoruz? Lunapark Kapandı, bu sorulara yanıtlar arayanların, diğer yandan da gidenlerin, gitmeyi bilenlerin ve hep aynı yerde kalanların, kendilerini bi
Karındeşen Jack Tarafından Öldürülen Beş Kadının Hiç Anlatılmamış Hayatları Polly, Annie, Elisabeth, Catherine ve Mary Jane... Birbirini hiç tanımayan bu beş kadının ortak bir özellikleri var: Hepsi 1888 yılında Karındeşen Jack tarafından öldürüldü. Bu cinayetlerin sorumlusu asla yakalanamadı ancak gazetelerin yazdığına göre Karındeşen Jack lakaplı bu katil, yalnızca hayat kadınlarını öldürüyordu. Kadınlar halihazırda Victoria Dönemi İngiltere’sinde değersiz görüldüğü için kimse bu beş harika kadının gerç
Savaş ve açlık, Ahlaki İyileştirme tarafından dünyadan silinmişti. Artık barış ve refah zorunlu şeylerdi. Komiteleri, robot röntgenciler ve genç yandaşlar herkesin durumdan “memnun olduğundan” emin olmak için ellerinden geleni yapıyordu. İnsanların belli sınırlar içinde düşünmesini sağlamak eğlence ve propagandanın çiçeği burnunda müdürü Allen Purcell’in işiydi. Ama Allen Purcell ahlak bekçilerinin hiç de hoşuna gitmeyen bir özelliğe sahipti: Mizah duygusuna! PKD'den Orwell’in 1984’ü kadar
Yarım bir aşk kalır bir yerde O anımsar öteki unutmuştur Günlüğünüz varsa, nicedir açılmadı Dokunmayın düşünün geçmiş soğumuştur Sarı sayfalar arasında gül Canı kaçıp kurtulmuştur Açık kapı değildir hayat, yaşlılar bilir Bir eşikten aralıktan ne gördüyseniz odur. Hüsnü Arkan, müziğiyle olduğu kadar romanlarıyla da tanınıyor, seviliyor. Müziği eskimiyor, romanları unutulmuyor. Şiirleri ise müziğinin ve romanlarının tamamlayıcısı gibi. Farklı, vurucu, hayatın içinden şiirler.
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 760-780 / Aktif Sayfa : 39