Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 180-200 / Aktif Sayfa : 10
Kadim kökleriyle dünyanın en güçlü uygarlığı Mısır ve imparatorluğu bekleyen büyük lanet... Prens Setna, nişanlısı Seket'in, peşindeki katillerden saklanmak için Memfis'e sığındığını öğrenmiştir. Fakat kara büyücü Keku ondan önce davranarak, ruhunu ele geçirmek amacıyla kızı Seket'i kaçırır. Büyücünün oynadığı bu iğrenç oyun, Osiris'in Mühürlü Vazosu'nun güçlerini ele geçirip onu ölümcül bir silaha dönüştürmek ve kötülüğün gücünü hâkim kılmak içindir. Setna, nişanlısını kurtarmak için acele etmelidir. S
Tükendi
Kadim kökleriyle dünyanın en güçlü uygarlığı Mısır ve imparatorluğu bekleyen büyük lanet... Yaşamın ve ölümün sırrını taşıyan Osiris'in Mühürlü Vazosu asla erişilemez olmasıyla ün salmış bir mezarda saklanmıştır. İnsanlar onu aramaya cesaret edemesin diye bu mezarın lanetli olduğu söylentisi yayılmıştır. Buna karşın, şehrin ileri gelenlerinden biri olan ve Yüce Ramses'in sarayında üst düzey bir göreve atanmasına kesin gözüyle bakılan Keku, hiç kimsenin bilmediği kara büyücülüğüyle mezara ulaşmış ve vazoyu
Ruby köyü, özgürleşmiş kölelerin torunlarının kurduğu, son derece korunaklı, katı kurallarla yürüyen, yarım yüzyıldır kendi kendine yetebilen bir "cennet"tir. Fakat Sivil Haklar Hareketi'nden Vietnam Savaşı'na, karşı kültürden kuşak çatışmasına, '60'lı yılların bütün çalkantıları Ruby erkeklerinin huzurunu kaçırmaya başlar ve kadınlar her zamanki gibi günah keçisi ilan edilir. Sonuç ise kaçınılmazdır; tesadüfi gibi görünen çıkışlarla giderek köyün yakınlarındaki Manastır'a sığınan kadınlara karşı harekete g
Tükendi
Hatay’ın Fransız işgali altındaki yılları. O yıllarda halkın yaşadıklarıya, çetecileriyle, Hatay’ın Fransız işgalinden kurtuluş mücadelesini anlatan bir gerçek hayat hikâyesi. “Onu ilk tanıdığımda, benim için gergin yüzlü, keskin bakışlı ve hırs küpü algılar uyandıran bildik solculardan biriydi. Hiç mi hiç anlaşamamıştık o yıllarda. Seneler sonra çıktı geldi... On yıldır, dara düştüğümde, çözemediğimde, bunaldığımda Karaahmetliler’in Recep’in sert görünümünün altında gizlediği yumuşak yüreği, sevecen bakışı
Yarın öğlen av başlıyor. Bu yüzü unutmayın!” Yıl 2025. Amerika’da kâbus gibi bir düzen hâkimdi. Ülkeyi yönetenler büyük bir sınıf farkı yaratmışlardı. Halkın çoğu yoksuldu. Televizyon programları insanların para için hayatları üzerine bahse girdiği bir platform haline gelmişti. Ben Richards da o çaresiz adamlardan biriydi. İşsizdi, parasızdı ve ümitsizdi. Hasta kızının tedavi olması gerekiyordu. Ben’in yapabileceği tek bir şey vardı: Koşucu programına katılmak ve bir milyon dolar kazanmak. Yarışmanın amacı
Nobel ödüllü André Gide'in ilk büyük edebi başarısı olarak kabul edilen Dar Kapı, otobiyografik paralelliklere rağmen yazarın edebi arayışlarının ürünüdür: Din, ahlak, aşk, fedakârlık, erdem arasındaki geçişkenlikler üzerinde yükselen eser nihayetinde, geleneksel trajedinin yepyeni bir zeminde inşasına varır. Uhrevi yolların, zoru seçmenin erdemine vurgu yaparken girdiği dolambaçlı yolda hayatı ve dolayısıyla düşünceleri doğallığında dindışı bir alana doğru serpilten, bu yönüyle bir büyüme öyküsü olarak da
Tükendi
André Gide'in ölümsüz eseri Pastoral Senfoni, kör bir kızın doğayı, hayatı ve duyguları algılayışının keskinliği ile bir pastörün, aldığı teolojik eğitim sonucunda görev belledikleri ile hissettiklerinden doğan çelişkinin; maddi ve manevi körlük ile günah arasında sıkışmış varoluşların anlatısıdır. Bu insani çelişkiler yumağında duyguların gerçek doğasını barındıran kalbin aldattığı yalnızca din adamı değil, kişiyi her seferinde haklı çıkarmaya çalışan mantıkî akıl yürütmenin ta kendisidir. Hegel, Rousseau,
Kulaklarına söyledi: “Duyabiliyor musunuz beni?” “Peki ya sen, duyabiliyor musun sessizliği?” “Evet ama delirmiyorum değil mi?” “Bir deliren bir daha delirir mi?” “Çoktan delirdim yani... Bu muydu duyabilmenin bedeli?” “Bu, bizi duymanın gerekliliği.” “Ne uğruna peki?” “Göstereceğiz bizimle görmeyi.” “Gözleriniz hani? Daha siz görmüyorsunuz ki gösteresiniz görmeyi.” “Yalnız görmek için kullanırsın gözleri. Kulaklar ise görür başkalarınca görüleni. Böylece genişletir görüyü ve kıymetli kılar söyleneni.” “Yan
Tükendi
Vardığımız yerle kaçtığımız yönün aynı olmasıdır “çaresizlik”. İnsan, yaşamaya çalışır; nefes alırken boğduğu, nefes verirken yaşatmaya çalıştığı da kendisidir. Bazen bir dolambacın içinde çıplak ayaklarla kaybolursunuz. Bazen aynı yerde çıkış yolları ararsınız. Oysa maharet burnunuzun ucunu görebilmek, çözüm ise her gün önünden geçileni fark edebilmektir. Bazen durup nefes almak iyi gelir. Bazen yola koyulmak gerekir. Çözüm ise kendimizi tanımaktır. Tanıdıkça zayıf yanlarımızı, korumaya çalışırız için
“Düş kurmanın en kötü yanı, durmak zorunda olduğunuz zaman gelmesi. O zaman acı veriyor.” L. M. Montgomery’nin ölümsüz eserleri olan Yeşilin Kızı Anne, Yeşilin Kızı Anne Adanın Kızı, Yeşilin Kızı Anne Avonlea ve Yeşilin Kızı Anne Rüzgarlı Kavaklar kitaplarından oluşan 4 kitaplık harika bir set.
Öyle bir hırsız düşünün ki işini hayranlık uyandıracak derecede ustalıkla yapıyor, şartlar ne olursa olsun neşesini kaybetmiyor, istemediği hiçbir şeyi yapmıyor, elinden geldiğince silah kullanmıyor ve kılıktan kılığa giriyor. Yoksullara dokunmuyor ama sonradan görme, cimri zenginlerle uğraşmaya bayılıyor. Onun için hayat bitmek bilmez bir hazine ve bütün kadınlar güzel… Kendisi herhangi biri olabilir: Şoför, tenor, kitapçı, iyi aile çocuğu, delikanlı, yaşlı, Marseilles’li gezgin bir tüccar, Rus hekim, İspa
Tükendi
Balık, hem bu dünyaya ait hem de değil. Broder, dünyevi olanda gerçeküstü olanı, dünya dışı olanda ise sıradan olanı buluyor ve gerçeklik konusundaki genel yargıları tahrip ediyor. Bu kitap, arzularının onları bir sonraki adımda nereye götüreceğini merak eden herkes için.Balık, ödüllü şair, deneme yazarı ve köşe yazarı Melissa Broder’ın ilk romanıdır. Bu cesur romanda Broder, varoluşsal kırgınlığı ve yıkıcı aşkı yüksek dozda cinsel betimlemeyle birleştirerek büyük bir samimiyetle, okuyucuyu sarsacak dereced
Cadılıkla suçlanan ilk kadın olan Tituba'nın çarpıcı hayat hikâyesi, bugün de tüm kadınların mücadelesine ilham veriyor. Barbados adasında doğan Tituba, doğaüstü güçlere sahip Man Yaya tarafından şifacılık ve büyücülük konularında yetiştirilmiştir. Kızılderili bir köle olan John’la evlenir, ikisi birlikte bir din adamına köle olarak satılır ve önce Boston’a, ardından Salem kasabasına sürüklendiği hayat mücadelesi başlar. Bu kasabada yaşayan püriten cemaatin histerik ortamında, 1692’deki ünlü Salem Cadıları
Türk Edebiyatının en önemli ve çok yönlü yazarlarından biri olan Halid Ziya Uşaklıgil, modern Türk romanlarının kurucusu olarak bilinmesine rağmen hikâye türleri en az romanları kadar başarılı olmuştur. Fakat, hikâyeleri romanlarının gölgesinde kaldığı için hak ettiği ilgiyi görememiştir. Yazarın son hikâye kitaplarından biri olan Onu Beklerken, ilk kez bu kitapta yer alanlarla birlikte değişik tarihlerde dergi ve gazetelerde yayımlanan toplam on altı hikâye bulunmaktadır. Onu Beklerken, yenilikçi fikirlere
Tükendi
Gazap Üzümleri, bir toplumsal krizin etkilerinin epik bir anlatıyla gerçek bir sanat eserine dönüşmesinin Amerikan edebiyatındaki en güzel örneği.Bir cehennem kaç acıyla oluşur bu dünyada? Toz fırtınalarıyla tarladaki mahsulün mahvolması, Büyük Buhran’da bankaların topraklara el koyması ve sonunda, göçle gelen sefalet… Bir otomobili kamyona dönüştürerek çıktıkları mecburi yolculukta, acılarını ve açlıklarını, düşlerini ve öfkelerini de peşlerinden sürüklüyor Joad ailesi.Gazap Üzümleri, kaygı dolu günleri se
Tükendi
Tanıtım Yazısı : Sen benim gerçekleşmeyeceğini bildiğim en gerçek hayalimdin. Unutma ki, bazı hayaller gerçeğinden daha kalıcıdır, Seni sevdiğim gerçeği kadar hem de. "Seviyordun da bu yaptığın ne şimdi?" diyeceksin belki de. Bırakıp gitmek, kalmaktan daha çok cesaret gerektirir bazen. Ne güzel hayaller kurmuştuk hatırlıyor musun? Hayallere yolculuk için geri sayıma başlamıştık bile. Ama olmadı, her şey karşıydı bu yolculuğa. İşte bu yüzden ne sahil boyunda yürüyüş yapabildik el ele, Ne de sevdiği
Sevgili Menekşem, Anlatacaklarımı çok kolay kaleme aldığımı ve duygu seli karşısında çok rahat olduğumu sakın düşünme... Bu anlattıklarımı yaşadım ve bunlar benim için en önemli hayat derslerinden oldu. Antik Çağlardan beri, “zaman” bir nehre benzetilir. Herakleitos’un asırları aşan “Her şey akar” sözü, bunun bir ispatıdır. Yine büyüklerimizin, “Bir nehirde iki kere yıkanılmaz” sözü de geçen zamanın bir daha geri gelmeyeceğini göstermektedir. Bu yüzden insan için zaman, bir sudur sevgili Menekşe. Akıp gider
Bir okur yorumuna denk gelmiştim: “En samimi kitap arkası yazıları kitabın yazarı tarafından yazılmış olanıdır.” Şimdi size bir sır vereceğim: “Elinizde tuttuğunuz kitabı da kapak arkası yazısını da bizzat yazdım.” Aşk hikayeleri anlatmaktan bıkmayan bir yazar olarak bu sefer de size “Ayperi” ile geldim. Ayperi, benim yazmayı en çok sevdiğim kesimden, toplum içindeki kadınlardan herhangi biri. Ne eksiği ne de fazlası var bu konuda. Onu önce birilerinin kızı olarak yazdım; birilerinin sevgilisi, karısı, yine
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 180-200 / Aktif Sayfa : 10