Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 220-240 / Aktif Sayfa : 12
İki ünlü arkadaşım oldu biri Gezmiş, diğeri Gezen. İkisi de halkın mutluluğu için yola çıkmışlardı. Gezmiş’in yolu kesildi, Gezen yola devam etti. Aslında biri güldürerek, mizah yaparak, diğeri bozuk düzeni değiştirerek halkın mutlu olması için çaba gösteriyorlardı. İkisini de faşist cunta rejimi sevmedi. Gezmiş’i düzeni değiştirmek istemesi nedeniyle tutuklayanlar, Gezen’i de Çizgilerle Nâzım Hikmet kitabı yazdığı için tutukladılar. Ben Müjdat Gezen’in basit ama inatçı, yumuşak ama dirençli, kırılan fakat
Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan ikinci kadın yazar Grazia Deledda, doğduğu Sardinya Adası’nı eserlerinin merkezi hâline getirmiştir. Sardinya doğasının da bir karakter olduğu Rüzgârlı Kasaba’da hem doğaya hayran kalmamızı sağlıyor hem de evlilik ve gelenekler hakkındaki gerçekleri yüzümüze vuruyor. Bu romanda Deledda’nın geçmişine dönüp anılarını nasıl incelediğini, geçmiş ve günümüzün nasıl iç içe geçtiğini, Sardinya’daki küçük bir kasabanın manzaraları eşliğinde okuyoruz. “Küçük ve sakin trenimizin ilk du
Modern İran edebiyatının en önemli isimlerinden olan Gulam Hüseyin Sâedi, bu kez Korku ve Titreme’yle gerçekçilikle büyülü gerçekçiliğin iç içe geçtiği bambaşka bir iklime götürüyor okuru. Balıkçılıkla geçinen küçük bir kıyı köyünde yaşanan gizemli olaylar yer alıyor Korku ve Titreme’de. Deniz kültürünün yaşamını biçimlendirdiği köy halkı kimi zaman komik, kimi zaman üçkâğıtçı, kimi zaman da çocukça bir saflıkla ama hep cahilce ve korkuyla hareket ediyor. Durağanlığın bile kendince bir tempo yarattığı günde
Tükendi
Çınar yine macera peşinde! Çınar ve Deniz, Lutan Adası’nda tanıştıkları Nimnim’le beraber Ağzını Açmayan Robot’ un sırrını keşfe çıkıyorlar. Daha önce herkesle iletişim kuran robota ne olmuştu? Küsmüş müydü yoksa ağzının içinde herkesten sakladığı bir sürpriz mi vardı? Dahası Çınar bu macerada bir daha göremeyeceğini düşündüğü ve çok özlediği köpeği Karaku’ yu yeniden görebilecek miydi? Haydi, hep beraber Çınar’ın harika dünyasına gidiyoruz!
Bu kitapta anlatılanlar gerçek olmasaydı, onları uyduramazdım. Küresel markaların reklam yüzüydü. Hollywood yıldızlarıyla takılıyordu. Yakuzaların kara listesindeydi. Cami cemaati ona 'Muhammed Ali' diyordu. Prensin teklifini reddetti. Koruması dünya şampiyonuydu. Krala secde etmedi. Kaplan saldırısından kurtardığı kadınla evlendi. Danimarka'da mimar olarak iş bulamayınca... Taksi şoförlüğü ve bulaşıkçılık yaptı. 2 yıl psikiyatrik tedavi gördü. 130 kilo olmuştu. Ve şimdi geri döndü! 2002'd
İnsan bir başkasının hikâyesidir. En çok da anne ve babasının. Genetiği geçtim, bu ruhen böyledir. Hiç istemezken onlar gibi olursunuz. Özünde yani. Evet, tıpkı nefeslerim gibi kesik kesik düşünüyorum. Ama anlatacaklarım öyle değil. Bir bütün. Yani en azından benim kafamda öyle. Ağaçtaki kız anlatıyor. Güzel, içten, kalpten, derin ve tedirgin. Hiç olmayacak bir yerde olabilirmiş gibi. “Bu bir özgürlük ve aşk hikâyesidir” diyor ama çok daha fazlası. “İki hasta gencin hikâyesi.
Tükendi
Süt ve Kömür, 60’lı yıllarda Ruhr havzasında fiziksel şiddet, sıkışmışlık ve zor koşullarla başa çıkma çabasıyla şekillenen hayatları betimliyor. Ben anlatıcı Simon, annesinin ölümünden sonra kendini gençlik yıllarının geçtiği evde bulur ve o günlerdeki kırılgan ilişkilere dair anıları canlanır. Baba, Schleswig’deki süt sağma taburesini yeraltındaki yıpratıcı maden işiyle değiştirmiştir, hafta sonları dans kaçamaklarıyla biraz soluk alan annenin, kocasının bir iş arkadaşıyla, misafir işçi Gino’yla ilişkisi
Tükendi
Maruf Öztoprak, bu romanıyla okuyucusunu 90’ların Türkiye’sinde eğlenceli ama bir o kadar da netameli bir yolculuğun içine çekiyor. Kahramanların iç dünyalarındaki korkular, zıtlaşmalar, kıskançlıklar, çatışmalar, takıntılar, ölümcül zaaflar, geç kalmışlıklar, tamamlanamayan, askıda kalmış hayatlar, içi boşaltılan kavramlar üzerinden, geçmişten bugüne yaşanan sosyo-politik dönüşümleri, imkânsız ve özgün bir aşk hikâyesinden aktarıyor ve Türkiye’nin kritik bir dönemecine farklı bir bakış açısı sunuyor. Öztop
“Bu ülkede herkes mutlu olmalı, yatağından mutlu kalkmalı, çocuklar hep gülmelidir. İsterim ki içimiz kıpır kıpır olsun, bir kır kelebeği gibi daldan dala konalım, sabah güneşin doğuşunu, akşam batışını izleyelim. Kötülüklere asla izin vermeyelim…” İyilik ve kötülük birbirine zıt iki büyük güçtür. Belki de insanın var oluşuyla birlikte oluşan bu iki duygu, birbiriyle sürekli mücadele hâlindedir. Kötülük ve kötüler başlangıçta güçlü ve her zaman kazançlı taraf gibi görünse de hikâye, roman, sinema vs. de kon
Tükendi
Asaf Egeli, aradığı tasarımın yıllardır nefret ettiği bir kadında olduğundan bihaberdi. Tekrar karşılaşırsam mahvederim dediği eski aşkını, kapıları açıp içeri buyur edecek miydi? Yoksa kendi yandığı gibi onu da yakacak mıydı? Başarılı bir ayakkabı tasarımcısı olan İslem Mardan, altın başarım diye adlandırdığı kreasyonunu tanıttığı gala gecesinde, yıllar önce terk ettiği sevgilisini görmeyi beklemiyordu. İslem gerçek kimliğinin arkasına gizlenen bir tasarımcıydı, birçok insan en az tasarımları kadar yüzünü
Kavramların iç içe geçtiği, bilginin hızla dönüştüğü, ezberlerin bozulduğu, karar ve değer yargılarının değiştiği dönemde iletişim kurmak da giderek zorlaşıyor. Tüketici nezdinde sadakat ve güven algısının evrildiği, vazgeçmenin kolaylaştığı, ilgi ve alaka odaklarının değiştiği, her değişimin bir sonrakini daha da hızlandırdığı, kuralların ve ideolojilerin yeniden kimlik bulduğu, etkin ve dinamik bir iletişim dönemi içerisindeyiz. İletişim evrenine hâkim paradigmaların değiştiği bir çağda, oyunun kuralla
Rauf... Zengin... Çok zengin... Gücünün doruğunda... İhaleler, büyük paralar, yalılar, villalar ve pek çok bürokrat emrinde... Şatafatlı bir yaşam, lüks bir hayat, konforlu bir dünyada ne istiyorsa oluyor... Satın alamayacağı hiçbir şey yok... Lakin, her şeye rağmen mutsuz... Ne kadar para kazansa da ne kadar konfor içinde yaşasa da ne kadar insana hükmetse de içindeki boşluk büyüyerek ruhunu ele geçiriyor... Ne para, ne konfor, ne lüks yaşam, ne yalılar ne villalar... Hiçbir şey... Ama hiçbir şe
Kocaeli Yahya Kaptan’da, ofise doğru yürüyorum. Yepyeni, çok da lüks bir cami yapılmış. Gözüm, önündeki kaldırımın başlangıç ve bitiş yerlerine takıldı. Kaldırım, engelli birinin çıkamayacağı şekilde yapılmış. Böyle kollarım yana düştü. Bu kadar parası var bu ülkenin ama engelli kardeşlerimizi düşünecek bakış açısı yok! Bu ülkede engelli kardeşlerimizle ilgili ne yapsak az. Serkan Besli’yi duyarlılığı için tebrik ediyorum. Bu konuda yazanların sayısının artmasını diliyorum. Dostlukla… Ahmet Şerif İzgören
Tükendi
Yazar’ın öksürük nöbeti geçmişti, dikkatlice baktı delikanlıya. “Ne demiştim konuşmamın başında? Acıyı ve olumsuz durumları önleyecek biricik kuvvet iyiliktir. Onu da destekleyen tek duygu sevgidir. Bu ikisi sende fazlasıyla var. Biliyorum, tüm yaşamın boyunca adil olmayan birçok durumla karşılaşmışsındır. Seni aşağıladılar, itip kaktılar, toplumun içine girmekte zorlandığın durumlar oldu. Neden oldu bütün bunlar biliyor musun? Çünkü bazı insanlarda sevgi yoktur, toplumda da bu sevgi giderek kayboluyor, her
Tükendi
Yüz sene sonra kendini nerede görüyorsun? Bir Kürekçinin Hikâyesi En zoru da ne bilir misin? Sen vefat ettikten sonra sevdiklerin senin şahsi odanın kapısını aralamak zorunda kalacaklar. Özel eşyalarını karıştıracaklar. Oda hatıralarla dolu, yaşanmışlıklarla dolu... Kederlere şahit olmuş. Kahkahalarına eşlik etmiş dört duvar.
Tükendi
Radikal İrade Üslupları, Susan Sontag’ın sanat, edebiyat, tiyatro ve sinemadan Vietnam Savaşı’na kadar birçok konuda kaleme aldığı denemeleri içeriyor. Sontag kitabın ilk iki bölümünde sanatta sessizlik, edebiyatta pornografi, Cioran’ın felsefesi ve yazını, tiyatronun gelişimi ve sesli sinemanın doğuşu, Bergman, Godard ve Bresson’un sinemasına dair zihin açıcı yorumlarda bulunuyor. Üçüncü ve son bölümdeki en hacimli denemesinde ise davet üzerine iki hafta zaman geçirdiği Vietnam’daki deneyimlerini aktarıyor
Olgunluk Döneminden Seçme Düzyazılar Hermann Hesse’nin olgunluk döneminden, 1944-1956 yıllarına ait, en güzel düzyazılarını içeren bu seçme belirli bir tema ekseninde kaleme alınmış öykü, düşünce, anı, günlük türünde çeşitli yazılardan oluşuyor. Dengeli, titiz, yalın bir üslubu gözeten bu düzyazılarında Hesse, okul yıllarına yaptığı zihinsel yolculuklar aracılığıyla ilkgençlik dönemine dair insan portrelerinden, uluslararası üne kavuşmuş bir yazar olarak okurlarıyla ilişkilerine, toplumsallığa ve birey olma
Değerli yazar adayı merhaba! Kelimelerin büyülü dünyasını gezmek, edebî türlerin keyfini yaşamak ister misin? Eğer kendine inanır ve çok çalışırsan sen de bir gün yazar olabilirsin. Asırlar sonrasına kalan bir roman yazmak ya da herkesin gönlüne giren öykü kitaplarından birini kaleme almak ne muhteşem olurdu öyle değil mi? Adını büyük yazarların yanına yazdırmak senin elinde. Bu kitapla yazmanın tüm sırlarını beraber keşfedeceğiz. Kavramları, teknikleri, yazarları tanıyıp öğrendiklerimizi örneklerle pekişti
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 220-240 / Aktif Sayfa : 12