Yüce Allah, sonsuz rahmetinin eseri olarak bizlere, ebedî mucize Kur’ân’ı tilâvet buyurmuştur. O’nun, Kur’ân’ı tilâvet eden bir peygamber göndermiş olması da diğer bir lütfudur. Bu özel rahmetin farkına vararak Kur’ân mucizesinden istifade edebilmek ancak Yüce Allah’ın tasvip ettiği bir tilâvetle mümkündür. İnsanoğlu onunla, karanlıklardan aydınlığa çıkar; nura ve huzura kavuşur. Onu terk edip okumamak, ondan yüz çevirip ona uymamak ise zulüm, cehalet, hüsran ve pişmanlıkla son bulur.
Bu âcizane kitapta Ku
Kuran-ı Kerimde adı geçen peygamberlerin tevhid mücadelesini anlatan bu kitap, ayetler esas alınarak hazırlanmıştır. İmkan nisbetinde hadis-i şeriflerden yararlanılmıştır. Bu kitap, peygamberlerin hayatı ve mücadelelerini, mücadele usullerini merak edenler için hazırlanmıştır. Bu eser, onların tümünün ruh dokusunu verecektir. İşte bu kitap, ilk insan ve ilk Peygamberden beri insanın tevhid mücadelesi yolunda söylenmiş sözlerin demetidir. Onun evlerimizde mutena bir yeri olacağını, yuvalarımıza bir tevhit ış
Bilindiği üzere, nazıl olduğu günden bu günümüze varıncaya kadar, Kur'ân-ı Kerim üzerinde ciltler dolusu kitaplar yazılmıştır. Kıyamete kadar da yazılmaya devam edecektir. Zira kâmil ve mükemmel olan vahyin son halkası olan Kur'ân'ın, her zamanı ve her mekânı kuşatan bir enginliği vardır. Dolayısıyla her asra uygun bir yorumu da olacaktır. Evet, İslam'ın sabiteleri olan temel ilkeleri, elbette değişmez ve değiştirilemez. Ama fer'i konuları; zamana, mekena, şahıs, toplum ve şartların durumunu göre değişebili
Halen dil filolojisine göre Kur'an'ın Türkçe çevirisi yazılmadı. 1400 yıl içinde biriken
Müslüman kültürü dikkate alınmadan, sadece Arap dilinin filolojik yapısından gidilerek, tıpkı bir roman, bir hikâye, bir tarih kitabı çevrilir gibi dile, dilin sembolik, semantik, değişmeceli anlamına göre meal yapılmadı. Belki yapıldı ben bilmiyorum. Yapıldıysa da ben görmedim. Bu nedenle mevcut mealler her zaman Müslümanların tarihi süreçteki kültürünü yansıtıyor, Kur'an'ı değil. Belki filolojik açıdan Kur'an'ın 1400
İncelediğiniz kitap, hayatını Kur'an ilimleri, tecvit ve kıraatlere adamış ve bu sahada haklı yerini almış Eymen Rüşdü Süveyd hocaya ait derslerin ve konferansların, eşi ve talebesi Rihab Şakaki hanımefendi tarafından, kendi özel üslubuyla kaleme alınmış şeklidir. Uluslararası bir kuruluş olan "el-Hey'etu'l-Alemiyye li-Tahfizi'l-Kur'an" tarafından öğrenciler için ders kitabı olarak seçilmiş ve tavsiye edilmiştir. Emin Aşıkkutlu, kitabın önemine dikkat çekerek özetle şöyle demektedir: "Günümüzde Kur'an'ı oku
İnsanları câhil veya bilgin olarak ayırımda kriter ne olmalıdır? Yalnız dünyalığı kazandıran bilgiler mi, yoksa mânevî değerlerle birleşmiş bilgiler mi? Tarihî ve sosyal olaylar gösteriyor ki, birçok tahsilli insanlar veya medenî denen milletler, çıkarları uğruna kimilerinin kanını dökmüşler, kimilerini sömürge yaparak hürriyetlerine mal/mülk ve gelir kaynaklarına el koymuşlardır. İşte cehâletin görünmez yüzlerinden biri de budur.
Câhillik, görüldüğü gibi yalnız bilgisizlik değildir; câhillik gerek ilâhî o
Şunu belirtelim ki, gerek Hz. Peygamber (s.a.) ve gerekse sahabiler zamanında tilavetle ilgili kaideler daha sonrakilere şifahi olarak nakledilmiştir. Önceden şifahi olarak rivayet edilen tilavet kaidelerinin yazıyla tesbit edilmesine ancak hicri II. asrın başlarından itibaren teşebbüs edildiğini görüyoruz.
Kuran-ı Kerimin kıraat ve tecvid ıstılahlarına dair konuları muhteva bakımından çok geniştir. Hicri III. asırdan itibaren bu kadar geniş kıraat telifatının bulunmasına rağmen, alışılmışın dışında, ıstıla
Müslümanlar, Kur'ân-ı Kerîmi korumakla yükümlüdür. Onu koruma yollarından birisi de okumaktır. Bunun içindir ki, Kur'ân okumak, dinimizde ibâdet olarak kabul edilmiştir. Ancak bu, gelişigüzel bir okuyuş değil, usûlüne uygun bir okuyuştur.
Yüce Allah, Kitabının "tertîl" ile okunmasını buyurmuştur; bu da yavaş yavaş, tane tane, kurallarına uygun olarak okumak demektir. Kurânı, kurallarına uygun olarak okumasını öğreten de Tecvîddir. Bu bakımdan tecvîd, bir fantezi ve lüks değildir; Kurânın Allah tarafından i
Modern çağda ulvi yönelişini kaybeden insan, tarihte yaşanan cahiliye devirlerini aratacak derecede özünden kopmuş, Yüce Yaratıcı'nın bahşettiği erdemleri elinin tersiyle bir kenara itmiş, süfli hedefleri doğrultusunda inşa ettiği profan dünyada nefsi ve şeytanıyla baş başa kalmış ve böylece dünyayı kendisine zindan etmiştir.
Artık insan, içine düştüğü bu buhrandan kurtulmak için özeleştiri yapmak, kendisini yeniden tanımak ve tanımlamak, maddî ve manevî varlığını; olumlu ve olumsuz yönlerinin farkında ola
5G , CERN, Salgınlar ve Karantina.
Krizleri Kimler Yönetiyor?
Yaşananların ve Yaşanacakların
Ardındaki Kadim Gerçekler!
İnsanoğluna Kurulan Büyük Tuzak!
Kur'an-ı Kerim'de, kâinatta olmuş ve olacak olan tüm her şeyin bilgisi bulunduğuna inanıyoruz. Bu bilgi bize, bizzat kutsal kitabımızın güçlü bir iddiası olarak ayetler vasıtasıyla ulaşmıştır. Ayrıca ikinci ve daha güçlü bir iddia olarak kutsal kitabımız kendisini Açık Kitap olarak tanımlar.
Evet, Kur'an-ı Kerim apaçık ayetleri olan bir kitaptır. Peki
Meşum 11 Eylül olayından sonra Batı'da İslâm'ı ve Müslümanları anlamaya yönelik büyük bir ilgi doğdu. Bu süreçte birçok kitap yazıldı. Bunların bir kısmı, İslâm konusunda uzman olan Batılı akademisyenlerin sipariş üzerine yazdığı, derinliği olmayan kitaplardı. Colin Turner'in bu kitabı, tüm bu taleplere sahih bir cevap vermek üzere Batılı Müslüman bir akademisyenin yazdığı bir kitap.
Kitabın özgünlüğü ise hayatını çağımız insanına Kur'ân'ın bütüncül mesajını anlatmaya adamış Said Nursî'nin Nur Risalelerinde
Müslümanın, hem ferdi hayatında hem de toplumsal hayatında uyması gereken kuralları, taşıması gereken
değerleri vardır. Elinizdeki eser fert ve toplum açısından Müslümanın nasıl bir şahsiyet ve karaktere sahip
olması gerektiğini incelemektedir.
Bugün insanlık için nübüvvet kültürünü semâvî kitap olarak muhafaza
eden tek kaynak Kur'ân-ı Kerîm'dir. Bu yüzdendir ki insan onun
derûnî manalarına nüfûz ettikçe, Allah'ı düşünce, akıl ve his yoluyla
duymaya, anlamaya, kavramaya ve O'na yakınlaşmaya daha fazla
gayret göstermektedir. Bu anlamda Kur'ân-ı Kerîm müminler için bir
nur, bir ışık ve bir yol göstericidir. Böyle olunca elbette ki Kur'ân'ın
muhtevasını anlamaya çalışmak yanında onun tarihiyle alakalı
hususlarda bilgi sahibi olmak da her Müslüman içi
Semûd toplumunun tarihsel bağlama oturtulduğu, Hz. Sâlih kıssasının bir mitos
olmadığının gözler önüne serildiği bu eserde o zaman dilimiyle içinde yaşadığımız dönem
arasındaki benzerlikler ve farklılıklar betimlenmektedir. Kur'an dışı kaynaklardan faydalanarak
ancak onları paradigma düzeyine taşımadan, sadece vahyin dile getirdiği bilgi ve ipuçlarına
odaklanan müellif, vahyî verilerle insanlığın sahip olduğu tarihsel bilgiyi yoğurup âdeta bir
imbikten geçirmekte, geçmiş toplumlardan birine ışık tutarken, m
Kur'ân ayetlerinin, doğru anlaşılması çabalarına katkı mahiyetinde, bugüne kadar neşrettiğim makale ve tebliğlerim, "Dostlar alışverişte görsün!" kabilinden, suya sabuna dokunmayan uğraşılar değildi; hem rahatsız edici, hem de ezber bozucu sayılabilecek nispeten farklı yaklaşımlardı... Bu çalışmaların, toplumumuzu ilgilendiren yaklaşık yirmi beş tanesinin, İlahiyat meraklılarına derli toplu bir şekilde arz edilmesi düşüncesi doğunca, bu farklı konu ve kavramları mümkün mertebe uzlaştırıp, aralarında insicam
Toplam 732 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 48-64 /
Aktif Sayfa : 4
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.