Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 171 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
...modern dünyada hakîkî bir hiyerarşi mefhûmu mevcut mudur? Hiçbir kimse ve hiçbir şey bulunması gereken yerde değildir. İnsanlar manevî sahada hiçbir fiilî otorite ve siyasî sahada da hiçbir meşrû iktidar tanımamaktadırlar. Profan kimseler/dünya ehli kimseler mukaddes şeyler üzerinde münakaşa etmekte, onların mukaddeslik vasfına hatta varlığına îtiraz etmektedir. Bu şu demektir: Aşağı derecede olan üstün/yüksek mertebede olan hakkında hüküm vermekte, cehalet hikmete hudut çizmekte, sınır empoze etmekte, h
Tükendi
1725´de yapıldığı sanılan Lâle Mecmuası İstanbul Lâlesi çeşitlerinin biçimleri hakkında en önemli bilgi kaynağıdır. Ugur Derman´ın neşre hazırladığı bu eserde, Ekrem Hakkı Ayverdi´nin makalesi yanında 50 adet lâlenin orijinal resimleri bulunmaktadır.
"Sâmiha Ayverdi bu eserinde bizi biz yapan millî ve mânevi değerlerimizi, bu değerleri bir hayat düsturu olarak benimseyen dostların hâtıralarıyla birleştirerek anlatırken memlekete refah, huzur, şevk ve bereket getirecek çârelerin ip uçlarını verir, hedefler gösterir.."
Bu vatan bize çok şey verdi. Biz ilâhî nağmenin sesini burada hissettik. Burada sevdik, sevildik. Biz yalnızca vatanın taşını toprağına sevdâlanmadık; ardı ardınca bir olan, Yûnus'un sesini duyduk. Mevlânâ'nın feryâdını işittik. Yesevî erenlerinin yürüyüşüne şâhit olduk. Karamanlı Mehmet Bey' in Türkçe tutkusunu bildik. Büyük Itrî'nin nevâkârını dinledik. Karacaoğlan'ın türküsüyle yandık. Tanbûrî Cemil'in nağmesiyle coştuk. Oğuz Han'ın dünya çadırıyla gururlandık. Saltuk Buğra Han'ın mâneviyatıyla dolduk. A
Tükendi
Cami bir taasup ve didişme ocağı değildir. O halde, ey cemaat diye söze başlayan vaizden de halkın beklediği şiddet, ateş, cehennem ve zebani tehditleri değil, sevgi, şefkat, dostluk, yakınlık ve İrfan-ı Muhammedi'dir. Cemaatini bütünleştirip dünya ve ukba hayatlarını imar edeceğin yerde parça parça ederek milli-hamasi bir anlayışın lüzumunu hiç düşünmeden kara ve karanlık bir şekilcilik kaftanı ile sarıp sarmalayıp onu boğuyorsun...
".....Tek tesellîm, ümîdim ve daha doğrusu temennim, orada veya hayatının geçeceği her (anda), etrafına müfid olmandır. Bu dileğimi belki çok söyledim, çok tekrarladım. Fakat bilerek söylüyor, isteyerek tekrarlıyorum. Ömrümce de söyleyip tesbih etmek isterim. Zîra yaşamadan gaye ve maksat, bence hizmet ve himmettir. (Muhit kısır, insanlar taş gibi..) demek, asla bir mazeret olamaz. Sırasında kayaların üstünde bile ot, hatta ağaç biter."
Tükendi
46.2x9.2 cm ebâdında olan ve asıl boyutlarında yayımladığımız özel bir koleksiyonda korunan bu manzum eser, 1897de vuku bulan Osmanlı-Yunan Harbinde Yenişehirin yeniden fethine vakanüvis tarafından düşülen altı beyitlik târih manzûmesidir. Osmanlı celî talik ve sülüs ekolünün Kutbul-hattâtîni mevkiinde bulunan aşılmaz Üstat Sâmi imzasını taşıyan bu manzûme, Türkçe, sarı zırnık mürekkebiyle, siyah zemin kâğıt üzerine büyük bir ustalıkla ve celî talik (celî nestalik) hatla yazılmıştır. Nokta ve harflerin etr
Tükendi
Hat ve kitap sanatları başta olmak üzere gelenekli sanatlarda ülkemizde ve uluslararası sahada otorite kabul edilen M. Uğur Derman geçmişin kaybolan sanatlarını günümüze taşımaya devam ediyor. Ömrümün Bereketi-1'in devamı olan bu eser, M. Uğur Derman'ın çeşitli zamanlarda dergilerde, kitaplarda yayınlanmış makaleleri, kongre ve sempozyum bildirileri, konferans metinleri, hatıralarını ve gelenekli sanatlara dair kaleme aldığı muhtelif yazıları içeriyor.
Tükendi
Mevleviyeden İrfan; Üsküdar'ın mahallelerini dolaşır, sokağın ortasında durup: "Sakal dediğin bir tüydür insana lazım olan huydur" diyerek sema etmeye başlarmış. 19. yüzyıla kadar Avrupa kıtasında akıl hastaları,ruhları şeytan tarafından gasp edilmiş yaratıklar olarak görülür, içindeki şeytan çıksın diye türlü işkence yapılır ve öldürülürdü. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerindeyse bu insanlar, Hakk'ın cezbesine kapılmış özel şahsiyetler olarak görülür, toplum içinde onlara şefkatli ve müşfik bir şekilde davran
Tükendi
"......bazen öyle bir vak'a, öyle müthiş bir hadise oluyor ki, bizim iğne ile kuyu kazarak yaptıklarımızın üstünden bir sel gibi geçiyor, silip süpürüyor. İn san kendini bırakırsa ümitsizliğe düşmek işten bile değil. Fakat geçen sel de olsa kum kalıcıdır." Biz hele elimizden geleni yapıp tohumu ekelim de, büyütecek, yetiştirecek sahibidir," dedirtip, gayret kemerini tekrar kuşandırıyor. Bunun için ne kadar şükretsek azdır. Düşünüyorum da bu işlerin sonu hayır olmasa, müspete gitmese kendi yolunda olanları
Tükendi
Mesud Cemil, müzisyenler ve müzik araştırmacıları tarafından her fırsatta "büyük bir müzik adamı" olarak anılsa da onun yazılarının, icralarının ve bestelerinin peşine düşmek, onları bir araya getirip yayımlamak ölümünün üzerinden yarım asırdan fazla bir zaman geçmesine rağmen ihmal edilmiştir. Unutulmuş görünen bu yazıların bir araya getirilmesi, yirminci yüzyılın en önemli müzik adamlarından biri olan Mesud Cemil'in fikirlerinin birinci kaynaktan takip edilmesine, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçiş sürecinde
Tükendi
Târihinin parlak dönemlerinde, taklitten ve tekrardan kaçınan, bezemelerinde kalıp ve şablon kullanmayan, eserlerinde sâde ve âhenkli bir üslûp benimseyen Türk nakkaşları, zevk ve gönül zenginliği ile çizdikleri desenlerini, bezeyecekleri yere, kullanacakları malzemeye uygun şekilde tasarlamışlar. Ayrıca, bu hassâsiyet içinde işledikleri eserleri, sâdece seyretmekle yetinmeyip, günlük hayatlarına taşıyarak sanatla içiçe yaşamışlar. Dâimâ güzele müşteri olan Türkler için sanat, hayatın hem süsü, hem çeşnisi
Romanlarda ve hikayelerde kurgu, genellikle, ya; yazarın kendisini ön plana çıkararak, gözlemlediğini ve yaşamış gibi gösterdiği olayları kendi ağzından anlatmasıyla, ya, kahramanlarının yaşadıklarına şahit olmuş birinin tanıklığıyla ve kahramanların yaşadıklarının kendikerine gizli kalmış yanlarının da bu kişi tarafından açıklanmasıyla, ya dabütün olaylara şahit olan ve bunların arka planlarını da bilen adeta insan üstü bir kişinin kendi kişiliğine atıf yapmadan kişilik-dışı anlatımıyla gelişir.
Yazarın hazırlık, ortaokul ve lise yıllarını geçirdiği Galatasarayı Sultânisi´nde yaşadıklarından, olağanüstü hâfızasında sakladıkları ile birçok Galatasaraylı hakkında kıymetli ve tafsilâtlı bilgiler ve resimlerle dolu bir eser.
Yazar, ebru san´atının son ustalarından Mustafa Düzgünman´lara âit attâr dükkânı ve çevresindeki şahsiyetlerle ilgili hâdiseleri kendine has tatlı bir üslûpla anlatmaktadır. Türkiye Yazarlar Birliği 1996 ´Hatırat Dalında Birincilik Ödülü´.
Bu kitap Türk târihinin, seyir ve tekâmülü ardınca yürüyebildiğimiz ölçüde atılmış bu birkaç adım, iki büyük Türk devletinin dünya târihi muvâcehesindeki medenî ve içtimâî değerlerinin, uzaktan yakından münâsebet kurmak vaziyetinde olduğu milletlere ve nihâyet dünyâya neler getirdiğini, umûmî çizgileriyle tâyin ve tespit edebilmek gayretinin nâçiz bir mahsûlüdür. Bu yüzden de, başı sonu bilinmeyen târih dünyâsı içinde ve bu gökkubbenin altında tahtlar yıkıp zaferler kazanmış veya hezîmetler kaybetmiş Türk k
Tükendi
...Altmış yıl karşılıklı saklanmış mektuplar... Uğur Derman, Süheyl Bey'in kendisine yazdığı mektupları bunca sene muhafaza etmiş. Süheyl Ünver de Uğur Bey'in kendisine yazdıklarını diğer pek çok evrakıyla birlikte Süleymaniye Kütüphanesi'ne bağışlamış. Öyle titizlikle saklanmış ki bu mektuplar, insanın aradan bunca yıl geçtiğine inanması hakikaten zor oluyor. Bunlar hoca-talebe mektupları olmanın çok ötesinde, aynı zamanda iki dostun ve gönüldaşın mektupları... Aralarındaki onca mesafeye karşın kopmamış bi
Tükendi
İstanbul medeniyetini kimler vücuda getirdi? Hangi adetleri hangi insanlar beğenip, seçti ve kök salan adetler, cemiyetin itiyatları zemininde derinlemesine nasıl yayıldı? Bu ince, bu zarif, bu her biri son derece duygu, değer ve itibar kazanmış görenekleri, yoksa insanlar değil de zaman ve zamanın taksime uğramış ölçüleri günler, aylar, yıllar ya da asırlar mı kendiliğinden işledi?
"Bu küçük risale, 1400 senesini idrak etmek üzere olan hicri takvimi, bütün islam alemin'nin birlikte karşılamasını teklif etmek maksadıyla yazıldığı kadar, din kardeşlerimizle müşterek dert ve davalar üstünde kısaca dertleşip halleşmek niyet ve maksadını da içine almaktadır.
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 171 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3