Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 171 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Mâbette Bir Gecenin hikâyeleri evliyâ menkıbelerini düşündürüyor. Yalnız kahramanları aşk velîleri. Bunların muhteviyâtı olan mecâzî aşkın da hakîkate yâni ilâhî aşka köprü olup olmadığını yine Cenâb-ı Rabbül-âlemîn bilir. Hikâyelerde zâhirî güzelliğin dâima ruh güzelliğine refâkat etmesi o beşerî aşkların zâten ilâhî olduğu müjdesini de berâber taşır Otuz dört hikâyeden meydana gelen Mâbette Bir Gece, hayalin derinliklerinden hakîkatin aşkınlığına uzanan hâdiselerin izdüşümünü okuyucuya anlatıyor.
İnsan ister hakim, ister devlet adamı, ister fen adamı, ister sanatkar, ilahiyatçı, şair, edip ve başka meslekten olsun, içinde bir vicdan dünyası bulunabildiği ölçüde insandır. Bu bakımdan devlet idaresi de; adalet icra edebilmek de; bir sanat eseri vücuda getirebilmek de; aslında, insan ruhunun bir ilahisidir.
Saadet Güldaş'ın 1978-1986 yılları arasında Sadeddin Heper, Cevdet Çağla, Sadi Yaver Ataman, Nida Tüfekçi, Bekir Sıdkı Sezgin, Alâeddin Yavaşça gibi sanatkârlarla yapmış olduğu mûsikî sohbetleri Özata Ayan tarafından kitaplaştırıldı. Mütâreke yıllarının müzik hayatı, Boğaz'da mûsikî geceleri, İstanbul'daki âşık meclisleri, halk müziği derleme çalışmaları, beste teknikleri, güfte seçimleri, eser okuma incelikleri gibi Türk müziğine dâir önemli bilgilerin yer aldığı kitapta, sohbetlerin ses kayıtları da sunul
Kütahya Defterleri, Süheyl Ünver'in 1940 ve 1960 senelerinde Kütahya'ya yaptığı gezilerde tuttuğu notlar ve çizimlerden oluşuyor. Bugün artık çok uzaklarda kalan bir şehrin portresini her yönüyle çizen Ünver, hem şehre dair çok önemli bilgiler veriyor hem de bir şehir kültürü nasıl oluşturulur ve daha da önemlisi nasıl muhafaza edilir sorularına da çok önemli açıklamalar getiriyor.
Tükendi
Notlar, açıklamalar, fotoğraf ve gravürlerle zenginleştirilmiş, kağıdından tasarımına kadar farklı bir sunumla hazırlanmış olan bu kitap Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı'nın kuruluşunun 50 Yılı vesilesiyle bir defaya mahsus olmak üzere 1000 adet basılmış ve tamamı numarandırılmıştır.
Tükendi
Bu kitabı oluşturan mektuplar, Sâmiha Ayverdi ve Annemarie Schimmel'in 1953 yılının Aralık ayında başlayıp Ayverdi'nin 1993 yılında vefatına kadar devam eden yazışmalarıdır. "...Bilmem bu hasetlerin biri hayatımın içini yakından tanımış olsaydı galiba kendisi için daha kolay bir kısmet isterdi. Halbuki ben memnunum. Şükran ve sevinçle dolu. Çünkü bu sabah küçük bir kelebek bana geldi, parmağımın ucunda oturdu, güzelliğini gösterdi. Çok şirin ve sevimli bir hayvancık! Bundan ötürü sabahtan beri memnunum. Bir
Tükendi
Bir devletin ve milletin pâyidar olması için her şeyden evvel o toplum insanının dört başı mâmur bir derûnî nizam ve zihnî kemal içinde bulunması lâzımdır. İşte Selçuklular ve Osmanlılar, bu ulvî ve zor işi, tasavvufun temînâtı altına vermişler, böylece de, o hak ve hakîkat anlayışına su katılıncaya kadar, yeryüzünün örnek devleti olmuşlardır. Bir milletin ikbal ve istikbâli, maddî varlık ve dirliği ile ölçülemediğine göre, her şeyden evvel içtimâî ve medenî âhengin ve siyâsî istikrârın ip uçlarını tutan el
Biz sefer ettik, fakat yol bizi imtihan etti; bu sefer eylemekten, yol armağanımız ne oldu? Toprak mertebesinden nebâta geldik ve orada yeşerdik, geliştik. Sonra hayvan mertebesine geçtik, hisli irâdeli olduk. Fakat yine bu yol bizi imtihandan kalmadı. Sefer ederken dağarcığımızdaki armağanı kim kaptı? .. Yol gönüldür, yolcu sensin. Bu yolu geçmek için nefs ferâgatından başka ne çâre? Geç... fakat cennete varmak için değil, kopup geldiğin noktaya ulaşmak, asıl benliğini bulmak için geç!
Bir dilin kelimelerini hor görmek, hakir görmek, hele şu veya bu politik veya ideolojik sebeple dilden atılabilir görmek, en az, onların oluş ve yontuluş tarihini bilmemekten, hatta sevmemekten doğan büyük bir gaflettir. Çünkü, milletlerin olduğu gibi, kelimelerin de tarihi vardır. Bir milletin ataları, asırlarca o kelimelerle doymuş, onlarla düşünmüş; birbirlerini ve evlatlarını o kelimelerle tamamıyla milli bir sanatla işleyip Türk yapmışsa, evlatlar, artık o kelimelere düşman kesilemezler." Türk dili ü
Çölde Biten Rahmet Ağacı, Safiye Erol Hanımefendi'nin 1962 yılı Ramazan ayı boyunca Yeni İstanbul Gazetesi'nde tefrika edilmiş eseridir. Başlangıçta iki kısım olarak düşünülmüş ise de Ramazan bittikten sonra devamını yazmamış değil, yazamamıştır. Bir mütefekkir hanım romancının Hazret-i Peygamber gibi bir şahsiyetin hayatından bazı safhaları kendi dünyasında muhakeme edişinin bir sonucu olarak böyle bir eseri, güzel üslubu ile okumak ayrı bir zevk olacaktır.
Kazasker Mustafa İzzet Efendi'nin kaleminden çıkmış olan bu nefis sülüs-nesih meşk murakkaı Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı Ekrem Hakkı Ayverdi Koleksiyonu'nda korunmaktadır. Vakfımız bu murakkaı hat sanatı araştırmacılarına, hattatlara ve talebelere rehber olacağı, tetkik imkânı sağlayacağı, bedii bir zevk kazandıracağı düşüncesiyle yayımlamıştır.
Tıbbiyede öğrenciyken Medresetül-Hattâtine de devam edip bitirerek tezhip ve ebrû icâzetnâmesi alan Süheyl Ünver, akademi, üniversite, Topkapı Sarayı Müzesi ve Süleymâniye Kütüphânesindeki ders ve kurslarla geleneksel sanatlarımızla ilgili öğrenci ve bugünün pek çok hocasını yetiştirmiştir. Yine tıbbiye yıllarında Üsküdarlı Ressam Hoca Ali Rızâ Beyle tanışma fırsatı bularak Hoca Ali Rızâ Beyin talebeliğine kabul ettiği Süheyl Ünver, artık sık sık hocasını ziyâret edecek ve birlikte İstanbulu dolaşarak resim
Tükendi
Dü cihanda altın ola dersen nâmın Sikkesi altına gir Hazreti Mevlânâ´nın Süleymâniye Kütüphanesi´ndeki Ord.Prof.Dr. A. Süheyl Ünver koleksiyonunda, Konya hakkında hazırlanmış 10 defter mevcuttur. Bu kitap, bahsi geçen 10 defterden alınan resimlerle, Gülbün Mesara Arşivi´nde yer alan münferit Konya tezhip ve resimleriyle, ressam Ahmet Yakupoğlu´nun yapmış olduğu Konya konulu yağlıboya tablolardan meydana getirilmiştir. Ünver´in Konya ile ilgili olup çeşitli yer ve yıllarda yayınlanmış yazıları da bu resiml
Tükendi
... Süheyl Ünver yaşadığı sürece ve gittiği her yerde yazı, çizim ve resimleriyle tarihî, dinî ve sivil mimari eserlerimizi kayda geçirmiştir. ...Ayrıca gördüğü tarihî eser ve harabeleri, evleri, sokakları, türbeleri, namazgâhları, binalardaki kuşevleri ve bacalarına kadar kaydeden Süheyl Ünver, çoğunu kendi çektiği siyah-beyaz fotoğraflar küpür ve broşürlerle defterlerini zenginleştirmiştir. Bu arada gördüğü eksiklik ve yanlışları da yazmış ve bunların nasıl giderileceğine dair çözüm önerileri de getirmişt
Tükendi
Rikkat Kunt Hanım, yaşadığı devir gereği, gelenekli sanatlarımızın îtibar ve alâka görmediği yıllarda tezhibe ömrünün tam elli yılını, bu sanatı öğrenmek ve öğretmek için adamış bir müzehhibedir. 1976 yılından itibaren kendisiyle hoca-talebe münasebetini sürdüren Fatma Çiçek Derman, Rikkat Hanımla ilgili çeşitli, makale ve konferanslar bulunmasına rağmen müstakil olarak hakkında yazılan ilk kitabı kaleme almıştır. Akademi yıllarına ait hatıraları, sanat görüşü, hayatının çeşitli devrelerinde yaşadıklarıyla
Tükendi
"Misalli Büyük Türkçe Sözlük"ün büyük ebatlı tek ciltlik halidir, içerik olarak aynıdır. Farklı dönemlerdeki yazılı ve sözlü dil örneklerini 61.000 madde, bunlardan türetilmiş 35.000 deyim ile 400 müellifin 1.000'e yakın eserinin taranmasıyla elde edilen 100.000 misalli bu temel başvuru eseri, Türkçemize bir sivil toplum kuruluşunun yaptığı önemli bir hizmet olması bakımından dikkate değerdir. Kubbealtı Lugatı'nın ilk bilimsel danışma toplantılarına 1971 yılında ilim ve fikir adamları ile Türk dili üzerinde
Tükendi
Kitap, bir devrin kapanıp yeni bir devrin başladığı bir zaman aralığında sanatı ve kişiliğiyle çevresini büyüleyen Tanbûri Cemil'i daha yakından tanımak isteyenler için bir hazîne değerinde. Meraklıları, aynı zamanda güçlü bir kalem sâhibi de olan Tanbûri Cemil'in gazetelerde yayımlanan makālelerini bu kitapta bulabilirler. Tanbûrî Cemil'in, dönemin mûsiki dünyasını yansıtan, eleştiri ve önerilerini içeren makālelerinin yansıra, ses getiren bu yazıların başlattığı polemiğe cevap niteliğinde yazılan diğer ön
Tükendi
Hat levhaları salonlarımızı, camilerimizi, müzelerimizi süsleyen değerli sanat eserleridir. Bunların metinleri genellikle âyet, hadis ve hikmetli sözlerden seçilir. Levhalarda çok yönlü özellikler bulunur. Öncelikle sözleri değerlidir. Sıradan ifâdeler levhalara geçmez. Anlamlı, değerli, kutsal kabul edilen kelimeler levhalara yazılır. Bu çalışmada 40 levhanın metni konu edinilmiştir. O yazılar ne diyor, bize neler hatırlatıyor, anlamları nelerdir izah edilmektedir. Yeri geldikçe tasavvufî yorumlara da yer
Tükendi
Hat ve kitap sanatları başta olmak üzere gelenekli sanatlarda ülkemizde ve uluslararası sâhada otorite kabul edilen M. Uğur Derman geçmişin kaybolan sanatlarını günümüze taşımaya devam ediyor. Ömrümün Bereketi-2'nin devamı olan bu eser, M. Uğur Derman'ın çeşitli zamanlarda dergilerde, kitaplarda yayınlanmış makaleleri, kongre ve sempozyum bildirileri, konferans metinleri, hâtıralarını ve gelenekli sanatlara dâir kaleme aldığı muhtelif yazıları içeriyor.
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 171 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2