Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 982 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
"Tanrı´nın varlığı ve insanın özgürlüğü gibi, bizim nihâî varoluş şartlarımızla ilgili felsefî-teolojik problemlerin başta gelenlerinden biri de ölümsüzlük problemidir. Bu problem karşısında belli bir kanaate sahip olmanın, sadece nihaî mukadderatımız açısından değil, mevcut hayatımız açısından bakıldığında da içerdiği hususlar vardır ve bu hususlar kişiliğimiz ve dünya görüşümüz açısından son derece büyük bir önem arz etmektedir." ~Böyle bir hareket noktasına sahip olan Prof. Dr. Turan Koç, elinizdeki eser
Tükendi
Kelîle ve Dimne, çevirisi aslından daha meşhur olan bir dünya klasiğidir. Aslı Sanskritçe Pançatantra (Dört Öğüt) adlı kitaba dayanan bu eser ünlü Müslüman düşünür ve mütercim İbnü´l-Mukaffa tarafından Pehlevi versiyonundan Arapçaya çevrilmişti. Hint hükümdarı Debşelîm tarafından bilge Beydebâ´ya (Bidpai) yazdırılan bu kitap aslında bir ahlak ve siyaset kitabıdır. Kitabın adı eserdeki Kelile ve Dimne adlı iki çakaldan gelmektedir. İran kisrası Hüsrev I. Enuşirvan zamanında bilge Berzûyeh tarafından İran kül
Tükendi
Bütün klasik ahlâk felsefelerinde olduğu gibi İslam filozoflarına göre de ahlâk ilmi, mutluluğu elde etme ve mutsuzluktan kurtulma sanatıdır. İnsan bütün eylemlerini bu temel amaca ulaşmak üzere düzenlemelidir. Ancak burada söz konusu olan mutluluk, bedensel, dünyevî ve sonlu olan nefsanî arzu ve istekleri tatmin etmek suretiyle elde edilen bir mutluluk değil, manevî, zihnî ve aklî bir mutluluktur. İnsanın bu mutluluğa ulaşabilmesi için, kendisini mutsuz kılacak tutum ve davranışlardan kaçınması, hayattan b
Tükendi
Ahmet Yetik, öykülerindeki betimlemeleri, tasvirleri ve diri tuttuğu duygularla daha ilk kitabında okuyucuyu sarıp sarmalıyor. Çarpıcı üslûbuyla yalnızca öykü yazmıyor, öyküdeki satır aralarıyla yeni ufukların, farklı diyarların, ateşin buram buram yaktığı acılı gönüllerin, yanlarından geçip gittiğimiz insanların hikâyelerine ortak ediyor okurunu. Toplumsal bir kangrene dönüşmüş olaylara parmak basıyor. Hayatın göremediğimiz yahut görmekten kaçtığımız dehlizlerine doğru yolculuk yaptırıyor. Kapkaraydınlık,
Tükendi
İnsanı insanın aynasında görüntüleyen öyküler... Kendimizle aramıza bir köprü kurup o köprüden yine kendimize ulaşmamızı sağlar. Bazı öyküler vardır, kısa bir zamanın içinde uzun bir yolculuğa çıkarır insanı. Bazı öyküler vardır, duygusu bir yerlerden çok tanıdık gelir. Köpekler Akşamı işte böyle öykülerin kitabı. Her öyküsünde kamera başka bir köşeye odaklanıyor ve her köşede yine, yeniden kendimize çıkıyor. İnsanın, üzerine uzun tiratlar yazdığı bir ömrün içinde ansızın durmak, durup da insanı temaşa etme
Tükendi
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, gerçek ile ütopik düşüncelerin iç içe geçtiği, geleceğe dönük evrensel bir senaryonun çizildiği, etkileyici, düşündürücü ve sınırları zorlayıcı bir kitap! Her ânınızın kontrol edildiği, özel alanınızın, hatta zihninizin bile ele geçirildiği, insanlığın gelecek sistemlerle kökten değiştirildiği bir dünya düzeni hayal edin! İşte bu, büyük yankılar uyandıran Bin Dokuz Yüz Seksen Dört'ün sizi içine çekeceği dünya! Bugünden bakınca bile birtakım evrensel mesajları okuyabileceğiniz bir
Tükendi
Hayvan Çiftliği, Stalinizm eleştirisinin alegorik bir biçimde bir edebi metne taşınmasıdır. George Orwell, bu eserinde alegoriyi o kadar güzel kullanmıştır ki bir yanıyla küçük bir çiftlik hikâyesi okursunuz, diğer yanıyla koca bir sistem eleştirisi. Bu ikisi arasında ortaya çıkan bu edebi metin hem düşünmeye hem de hakiki bir masal okumaya yönlendirir insanı. Roman, Beylik Çiftliği'nde yaşayan hayvanların insanlara karşı ayaklanıp çiftliğin başına geçmeleriyle başlar. İlk baştaki niyetleri elbette kendi ar
Tükendi
Yaklaşık son iki yüz yıldır, en azından yazılı literatürün önemli bir kısmında, İslâm hayata yön veren bir inanış biçimi olmaktan ziyade söze konu teşkil eden bir tarihsel gerçeklik şeklinde algılanır olmuştur. Elbette, İslâmın söze konu teşkil etmesi, yadırganacak bir husus değildir. Zira geleneksel dönemde de İslâm, nüzûlü süreciyle eş zamanlı biçimde söze konu olagelmiştir. Bu kitap, çağdaşlaşmaya dair konuları, dönemin İslâm âlimlerinin, sınırlandırma gayretleri sürecindeki konumlarını açık bir şekilde
Siyer kitapları, Resûlullah aleyhissalâtu vesselamın altmışüç yıllık ömrü içinde büyük olayları ve özel günleri anlatır bize. Peki, Hz. Peygamber diğer günlerde, o özel günlerin akışını da belirleyen 'herhangi bir gün'de nasıl yaşamıştır? Neler yapmış, nelerden sakınmış, güne nasıl başlamış, gündüz ne ile meşgul olmuş ve geceyi nasıl karşılamıştır? Peygamberin Bir Günü, bir 'mikro siyer' olarak, işte bu soruların izini sürüyor ve Resûlullah aleyhissalâtu vesselamı 'herhangi bir gün'ünde anlatıyor. Özellikle
Tükendi
Alaeddin Özdenören, edebiyatçı kişiliği ile tanınmakla birlikte, aynı zamanda ikizi Rasim Özdenören'le birlikte büyüdüğü ortak düşünce ikliminin izlerini mütevazı bir şekilde paylaşmış bir fikir adamı. Hayatın kendisini savurduğu zaman ve zeminler, onu gözlerden ve dikkatlerden kaçırmış. Gün ışığına çıkarmakla gurur duyduğumuz, onun gözden kaçmış metinlerinden biri de, elinizdeki bu eserdir. İnsanı, İslâm'ı ve insanın İslâm ile ilişkisini, bir medeniyet ekseninde ele alan bu küçük hacimli ama kıymetli eser,
Tükendi
İnsan kendisine sorar. İnsana sorulmadan önce, insan kendisine sorar. İnsana sorulmadan önce, bir yazar bir öykü yazar, o öyküde yaza, anlatıcının ağzından öykü karakterine sorar. Hayat bir cevapsız sorular yumağıdır. Hayat Abdullah Harmancı'nın öykülerinde anlattığı düşün kalkan, seven, bakan, izleyen, korkan, jürinin önünde şarkı söyleyen, kitapları ve çicekleri seven, baharda gökyüzüne karışan, pusuda bekleyen, serçeyi sıkı tutan karakterlerin yaşadığıdır. Hayat, bize, hepimize, ezelden ebede kadar sorul
Tükendi
Siyasal sınırların yerine, kültürel sınırların geçtiği, devletlerden daha çok, şehirlerin önem kazandığı düz kare dünyada, her şehir bir dünya olmuştur. Türklerin iki defa önlerine kadar gittikleri Viyana'da küçük bir Anadolu vardır. Salvador Madariaga, Avrupa'nın Portresi kitabında: "Viyana'da bile, birçok bakımdan insan kendini İstanbul'da zannetmektedir." demektedir. Artık her biri bir dünya olan şehirlerde, yetmiş iki millet bir arada yaşamaktadır. Gürdoğan yedi sayfayı bir sayfaya sığdıran
İmam Züfer, çocukluğundan itibaren aldığı düzenli eğitim sayesinde Arap dilinde, Kur'an ve hadis ilimlerinde temayüz etmiş, yirmi yaşında genç bir âlimdir. Cevabını bulamadığı fıkhî bir meseleden dolayı İmam-ı A‘zam'a müracaat eder. Aldığı cevap karşısında İmam-ı A‘zam'dan çok etkilenerek ona talebe olmaya karar verir ve hemen ders halkasına katılır. Kısa zamanda zekâsı, derin anlayışı, mukayese gücü, münazara kuvveti, dili kullanma becerisi ve ilmi birikimi ile İmam Ebû Hanîfe'nin ders halkasında önde gele
Tükendi
Gerçeklik arayışı her bilgenin yaptığı ve yapmaya çalıştığı bir etkinliktir. Bu arayışın hiç kuşkusuz en temel gerekçesi de kendi dışımızda, bizleri aşan bir gerçekliğin (hakikatin) varlığına olan inançtır. Öyle ya, olmayan şey niçin aransın ki? Belki bunun adını koymak zaman alacaktır. Tanrı dışında da bu gerçekliğe denk gelen veya O'na eşdeğer herhangi bir kavram bulunmamaktadır. Ancak elde etmeye çalıştığımız bu gerçekliğin ne olduğunun tam olarak bilinemeyişi, doğasının bizler için ulaşılmaz oluşu, daha
Tükendi
Wittgenstein'ın analiz eden, anlamaya çalışan ve bir tür öz farkındalık üzerinden terapi yapan felsefi tutumu; onun, felsefe dışındaki alanlarda da bir model olarak kabul görmesine imkân tanımıştır. Örneğin onun geç dönem düşüncelerinin etkilerini; antropolojiden siyaset kuramına, sosyolojiden postmodernizme kadar oldukça geniş bir yelpazede izlemek mümkün. Bu kitap ise konunun Türkçede neredeyse tamamen ihmal edilmiş bir yönü üzerine: Din felsefesi! Ülkemizde -hepimizin bildiği ve yaşadığı üzere- genel ola
Tükendi
Bir öykü tutulması... Etkisi uzun süren, derinlere işleyen, şaşırtıcı yollara girip beklenmedik sonlara çıkan öykülerin tutulması... Gündelik hayatlarımızda tahayyül etmediğimiz kişilere, olaylara, mekânlara çıkıyor kitap. Kökünü bu dünyadan alıp dallarını göğe uzatıyor, okura göklerden bir hayal âlemi sunuyor. Fakat bu hayal âlemi dönüp dolaşıp içimizdeki gerçeklere dokunuyor. Hayal ile hakikat arasında bir dünya çıkıyor ortaya. Okura kendi dünyasından çıkıp başka dünyaları adımlamayı, farklı pencerelerden
Tükendi
Yaltkaya’nın bu eseri Darülfünun İlahiyat Fakültesi Mecmuası’nda yayımlanan dört makalesinden oluşmaktadır. Üç makaleden oluşan ilk bölümde Müslüman Arapların İslâm’ın dönemin gelişmiş medeniyetleri olan İran ve Roma ile münasebetleri, ilim ve kültür ilişkileri, etkilenmeleri üzerinde durulmakta; İslâmî ilimler ve özellikle tefsir, hadis, siyer, tarih, mantık ve kimyaya dair gelişmeler anlatılmakta ve değerlendirilmektedir. Yaltkaya, eserin ikinci bölümünde ise, dinî ve siyasî akımlar olan Hariciler, Şia, M
Tükendi
İslam ilim geleneğinde Selefî akımın verimli ve çok yönlü temsilcilerinden biri olan İbn Kayyim el-Cevziyye'nin Kitâbu'r-Rûh'u, ruh gerçeği etrafında akla gelebilecek neredeyse her soruya bir cevap sunmakta, Kitap ve sünnetle gelen bilgileri esas alarak kendisine ulaşan İslam düşüncesi birikimini değerlendirmekte ve bir sonuca bağlamaktadır. Ruh bedenden bağımsız bir varlık mı yoksa bedenin bir fonksiyonu mudur? Nefs ve ruh kavramları farklı varoluş biçimlerini mi ifade etmektedir? Ölüm nasıl bir hadisedir?
Tükendi
"On yılın en büyüleyici kitaplarından..." -Anatole Broyard, The New York Times "Yılın gerçekten önemli kitapları arasında yer alan muhteşem bir psiko-filosofik sentez. Profesör Becker muhteşem bir kavrayış ve yetenekle kaleme almış. İnsanın hem ölüm hem de yaşamla ilgili çelişkili korkularını aşmasına yardımcı olmak için psikanalizin ve aklın sınırlamalarının ustaca bir şekilde ifade edilmesine yardımcı oluyor. Bu kitap büyük bir eser olarak kabul edilecektir." -Publishers Weekly "Bu kitabı okumak demek
Tükendi
"Hz. Muhammed (sav) gülzârında yetişmiş ve bu dünyaya o bahçenin râyihâsını ulaştıran gönül erleri, ilâhî kaynağın ilham sunucularıdır. Hz. Mevlânâ´nın eserleri arasında bulunan Fîhi Mâ Fîh de, bu ilâhî boyuttan uzanan hikmetler yumağından örülmüş bir kaftan ve rabbânî bir ilhamdır. Merhum Ahmed Avni Konuk´un, Farsça aslından yapmış olduğu bu ilk tercüme eseri günümüz okurlarına ulaştırmak istedik. Bu eser, kütüphanelerde mevcut 7-8 nüshanın karşılaştırılması suretiyle hazırlanmış olması bakımından da ayrı
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 982 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3