Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 169 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
"SON'DAN SONRAKİ SONSUZ'LUĞA HAZIR MISIN?" Hayatın içinde alabildiğine esen rüzgârlar var. Yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız gibi. Bazen bir meltem bazen bir fırtına bazen de bir saba rüzgârı eser gönül dünyamızda. Her duygumuz bir rüzgâr misali... Unuttuklarımız var, unutmaya çalıştıklarımız ve bunun yanında hep hatırlamak istediklerimiz. Ve hatırlanması gerekenler. Gönül dünyamız ise kırgın, bitkin ve yorgun... Peki, neden kırgın ve üzgün insan, sen? Belki de hatırlanması gerekenleri unuttuğumuzdandır. G
Tarihin farklı kültürlerinden ve değişik inançlarından gelen insanlar, diğerlerinin inancını, düşüncelerini, hayat tarzını ve dünya görüşünü merak etmiştir. Günümüzde ise değişen sosyo-ekonomik şartlar, farklı kesimlere mensup insanları birbirleri ile münasebete zorlamaktadır. İlişkilerin sağlıklı olabilmesi için de diğer insanların itibar ettiği veya kıymet verdiği değerleri öğrenmek ayrıca bir zorunluluktur. Bu açıdan ait olduğu sosyal ve kültürel çevreyi bilmek, kişi için daha da ehemmiyet arz etmektedir
Tükendi
Onlar, Allah ve Rasûlünün razı olduğu, imanın hakikatine ermiş ve bunu amelleriyle ispatlamış güzel insanlar... Bizleri, İslâm'a ulaştırmada vesile olan, cennete taşımak için dünyalarından vazgeçmiş fedakârlık tabloları... Hz. Peygamberin yüzünü daima güldüren, şerefli geçmişleriyle örnek aldığımız, hatırladıkça gururlandığımız cennet fidanları... Mü'minlere merhametli, kâfirlere karşı şiddetli! Allah yolunda cihad eden, Hak yolda kınayanın kınamasından korkmayan... Kahramanlarımız... Yüzlerinde nur, al
Nefsimizi kötülüklerden arındırarak kurtuluşa ermek ve onu kötülüklerden koruyup ziyan edenlerden olmamak için neler yapmalı, nasıl bir kul olmalıyız? Önce mü'min olup Allah'ın dostluğunu kazanma şerefine nail olmak gerekir. Nelere iman ettiğimizi ve iman ettiğimiz hususları nasıl yaşayacağımızı bilmek için ise ilim sahibi olmak icap eder. İnanan kişi; Tevekkül sahibi, İhlâslı ve muttaki olur; yeryüzünde gezmek, onun imanını artırır. Bir mü'min için; Allah'a ve resulüne itaat etmek, her işinde Allah'ın rıza
Darülfünun müderrislerinden Ordinaryüs Profesör Muhammed Ali Aynî'nin "Tasavvuf Tarihi" adlı kitabı, kendisi tarafından ders notları şeklinde hazırlanmış, daha sonra da Osmanlı harfleri ile kitap haline getirilerek ve 1341 (Miladi 1925) yılında İstanbul'da basılmıştır. Muhammed Ayni Bey bu kitapta tasavvufu gayet geniş bir şekilde ele almış ve tarihi bir perspektifle tasavvufu inceleyerek okuyucunun bilgisine sunmuştur. Kitap iki kısımdan meydana gelmektedir. Birinci kısımda Tasavvuf Tarihi incelenmiş, Hi
Osmanlıya hilafet hangi padişahın zamanında geçmişti? Osmanlı, hilafet makamına gereken ehemmiyeti vermiş midir? Hilafet Osmanlı'da olmasaydı, 600 küsur yıl süren devlet yönetimi bu kadar uzun soluklu yaşayabilir miydi? XIX. yy son çeyreğinden itibaren Osmanlının üzerine sistemli bir şekilde saldıran Avrupa devletleri, Osmanlı'yı zayıf düşürmek için bir taraftan "Osmanlı Hanedanı'nın Kureyş'e mensup olmamasını öne sürerek, Hilafetin Türklerden alınıp Araplara verilmesi gerektiğini dillendirmeye başlamışlard
MENÂKIB-I İMAM EBÛ HANİFE İMAM EBÛ YÛSUF İMAM MUHAMMED Elimizdeki bu eser, dünya Müslümanlarının yarısının, hatta daha fazlasının dinde İmam olarak kabul ettikleri İmam A'zam Ebû Hanîfe ve onun en büyük ve güzîde iki talebesi olan İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed b. Hasan'ın hayatları, eski tabirle menkîbeleri hakkındadır. Hanefî mezhebinin bu üç büyük imamının doğum, nesep, fıkıh ve hadiste hoca ve talebeleri; ibâdet, verâ, takvâ, ahlâk yönünden fazîletleri, ilmî mücadeleleri, cerh ve ta'dil imamlarının o
Hz. Peygamber (s.a.v.)'i tanımak, O'nun sünnet-i seniyyesi ve mekârim-i ahlakını öğrenmek denilince genellikle zihinlerde yerleşik olan kabul; meselenin siyer, megâzî, menâkıb ve şemâil eserleri okumaktan ibaret görülmesidir. Hâlbuki mezkûr alanlarda aktarılmış olan rivayetleri İslam'ın sunduğu peygamber tasavvuruna halel getirmeden anlamamızı sağlayacak olan, Hz. Peygamber (s.a.v.) ile ilgili itikadî kabullerimizin, temelde tereddütsüz ve sahih olarak inşa edilmiş olmasıdır. Bu temeli ihmal ederek İslam ta
Tükendi
Kur'an-ı Kerim, bir hidayet rehberidir. Her Müslüman'a düşen görev, Kur'an'ı hidayet rehberi olma özelliğinden yararlanmaktır. Hem kendimiz Kur'an'da bildirilen emirlere samimiyetle uymalı, hem de Kur'an'ı diğer insanlara tebliğ etmeliyiz. Günümüz şartlarında düşündüğümüzde, şu ayeti kerimenin bize bu gerçeği ifade ettiğini anlarız: "Seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah'a teslim ettim." Kendilerine kitap verilenlere ve ümmîlere de ki: "Siz de İslâm'ı kabul
Allah'a itaatten sonra anne ve babaya itaatin geldiği, anne ve babaların baş tacı edildiği; anne ve babaya " öf" bile denilmemesi gerektiğine, "cennetin annelerin ayakları altında olduğuna" inandığımız değerlerimiz vardı. İnsanların birbirlerini çıkar için değil, Allah için sevdiği, birbirlerine "Hakkın ve sabrın tavsiye edildiği", sevgiye dayanan kardeşliklerin ve dostlukların olduğu değerlerimiz vardı. Sevinçlerimizi, üzüntülerimizi, dertlerimizi, lokmamızı paylaştığımız, zor zamanda birbirimizi teselli
Toplumların ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetlerine ışık tutacak olan temel kaynaklardan biri de günümüzde "anı" denilen hatıralardır. Özellikle ilim ve siyaset adamlarının, hatıralarını yazmak suretiyle ilme ve topluma faydalı oldukları bilinmektedir. Zira başkalarının muttali olmadığı bazı konular bu hatıralar sayesinde ortaya çıkar. Bu da toplumun o dönemi hakkında bilgi sahibi olunmasını sağlar. Bu sayede insanlar o çağın veya zamanın atmosferinde dolaşarak önemli bir bilgi ve tecrübe kaynağına kavu
Müminlerin hayatına anlam katan Kur'an, iman ve kulluk gibi temel unsurlara ve onlarla alakası olan diğer birçok konuya insanların dikkatini çekmiştir. Bu konuların içinde onun yakınlık ve uzaklık hususuna yaklaşımı da ayrı bir önem arz etmektedir. Malumdur ki, insan kendini bu dünyada yakınlık ve uzaklık anlamında belli bir yerde konumlandırmakta ve bu konumuna göre bir yaşam tarzı içinde bulunmaktadır. Bu açıdan düşünüldüğünde Kur'an'ın yakınlık ve uzaklık konusuna getirdiği açıklamalar daha bir önem kaza
Müslüman bir ailenin çocuğu olarak, Müslüman bir toplumda yetişmesinin yanı sıra Hz. Peygamber'in eşi olması Hz. Âişe'ye Kur'an'ı anlama ve açıklamada gerekli donanımı elde edebileceği bir ortam hazırlamıştır. Rasûlullah'ın yanında yetişen ve ona en yakın kişi olan Hz. Âişe, Hz. Peygamber'in vefatından sonraki yarım asra yakın ömründe Müslüman toplumda hemen pek çok alanda önemli roller üstlenmiştir. Özelikle de Hz. Muhammed (a.s.)'le olan beraberliğinin kazandırdığı Sünnet bilgisi onda ön plana çıkarak ger
Tükendi
İslam dünyasında Kindî ile birlikte mûsikî, bir ilmi disiplin haline gelmiş, bu konuda pek çok Müslüman düşünür eserler kaleme almıştır. İşte bu çalışmada Türk mûsikî nazariyatı tarihi ele alınarak müziğin yolcuğu ve mahiyeti aktarılmaya çalışılmıştır. Çalışmada öncelikle mûsikî nazariyatı hakkında inceleme yapan müelliflerin eserlerini bir araya getirip, mûsikî anlayışları, ses sistemleri, makam ve ezgi organizasyonları gibi konularda düşüncelerini ele aldık. Daha sonra ortaya çıkan fikirler doğrultusunda
Tükendi
Ahi Babanın ahi adayına nasihati: "Harama bakma, haram yeme, haram içme, sabırlı ve dayanıklı ol. Yalan söyleme. Büyüklerden önce söze başlama. Kimseyi kandırma. Kanaatkâr ol. Dünya malına tamah etme. Yanlış ölçme, eksik tartma. Kuvvetli ve üstün durumda iken affetmesini, hiddetli iken yumuşak davranmasını bil. Kendin muhtaç iken bile başkalarına verecek kadar cömert ol." "Kalbin kapısı, hazinesi kulaktır. Hayır ise dinle, şer ise unut gitsin. Kendinden büyüğe saygılı ol. Büyük veya küçük olsun önünde
1877-1878 yılında Osmanlı-Rus Savaşı'nın Batı Cephesi'nde gerçekleşen Plevne Müdâfaası sırasında redîf askerleri büyük başarı göstermişlerdir. Redîf askerî sisteminin savunucusu olan Goltz Paşa, bu başarıda redif askerinin önemine dikkat çekmek gayesiyle Almanca bir kitap yazmıştır. Dünyada en çok okunan askerî tarihçiler arasında ilk sıralarda yer alan Goltz Paşa'nın Almanca yazdığı bu eser, Mekteb-i Harbiye-i Şâhâne muallimlerinden Mehmed Tâhir tarafından Osmanlı dönemi Türkçesine Plevne ismiyle çevrilmiş
derken bir başka medeniyet (Azgın Medeniyet) ortaya çıktı ve hızla ilerlemeye başladı. Müslümanlar tarafından terk edilen gayret, mücadele ve akıl prensipleri Batı milletlerinin eline geçti. Müslümanlar böyle uyuşukluk içine girerken, Batılılar Müslümanların terk ettikleri gelişme prensiplerini uygulayarak daha çok ilerlemeye başladılar. Müslümanların kaybettikleri insanlık liderliğini yakalayana kadar ilerlediler ve sonra dünyanın en iyi, en verimli kısımlarını entrikalarla ele geçirdiler. Onların düşünce
Huzurlu bir aile ortamının oluşması, bu temel kurumu meydana getiren fertlerin hak ve sorumluluklarını yeterince bilip hayata geçirmelerine bağlıdır. Aile içerisinde mutluluğun sağlanmasında en önemli faktör, görev ve sorumluluk bilincinin yerleşmesidir. İnsanlığın varlığı ile başlayan ve devam eden iki önemli kurumun biri aile diğeri ise dindir. Aile, insanlığın ilk kurduğu kurumdur. Evrensel bir kurum niteliğini taşıyan aile, etkisi, özelliği ve işlevi açısından alternatifi bulunmayan tek kurumdur. İnsa
Bilindiği üzere ta İlkçağlardan günümüze kadar asırlar boyu kader konusu hiç güncelliğini yitirmemiş, her sınıftan insanın merakını uyandırmıştır. Bu merak kader üzerinde uzun tartışmaları ve değişik bakış açılarını ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda, bütün dinlerin bir kader anlayışı olduğu gibi İslam'ın da bir kader anlayışı mevcuttur. Her ne kadar İslam düşünce ve inanç sisteminde bazı grup ve mezhepler, "Kur'an'da kaderin olmadığı, kaderin başka dinlerden İslam'a geçtiğini" iddia ederek kaderi inkâr etmiş
Tükendi
İnsan hayatının ayrılmaz bir parçası olan ticaret, meşrû ölçüler dahilinde üretim ve tüketim demektir. Bunun en bereketli yönü ise hiç şüphesiz helalinden kazanmaktır. Yüce kitabımız Kur'ân, ticarete büyük ilgi göstermiştir. İbadetlerin dışında kalan zaman dilimlerinde, Cuma namazının ifa edilmesinden hemen sonra ve hac görevinin yerine getirilmesi sırasında bile ticari faaliyetleri teşvik etmesi, gayet manidardır. Bu güne kadar ekonomi ile ilgili büyük organizasyonlar oluşturulmuş, ekonomistler, iktisa
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 169 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3