Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 181 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Minyatür terimi, genel anlamıyla çok ince işlenmiş küçük boyutlu resimler ve bu türdeki resim sanatları için kullanılmaktadır. Minyatür kelimesinin, Latince "kırmızı ile boyamak" anlamına gelen "miniare" kelimesinden türetilmiş olduğu ve daha sonra Fransızca'ya "miniature" biçiminde geçtiği düşünülmektedir. Osmanlı dönemi kaynaklarına baktığımızda bu terimin yerine "tasvir" veya "nakış" kelimelerinin tercih edildiği görülmektedir. Osmanlıda sarayın bünyesinde ve himayesindedir nakkaş. Sarayı, saraydakileri
Hiç Merak Ettik mi? Efendimiz'in hâne-i saâdetleri nasıldı? Hâne-i saâdetlerine girdiği zaman ne yapardı? Ailesiyle münasebetleri nasıldı? Nasıl yatar, nasıl kalkardı? Yatarken, kalkarken nasıl dua ederdi? Gece namazı nasıldı, kaç rekât kılardı? Mescidde beş vakit namazın dışında ne yapardı? Ne yer, ne içerdi? Yerken, içerken nasıl dua ederdi? Kısaca, canımızdan çok sevdiğimiz Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz günün yirmi dört saatini nasıl geçiriyordu? Elinizdeki kitapçıkta bütün bunlara cevap verilmeye çal
Tükendi
Kaligrafi eğitimi, hoca ile öğrencinin birebir çalıştığı ve diğer sanat dallarındaki eğitimlere göre çok daha zor ve uzun süreli bir eğitimdir. ?Sürekli tekrar ile öğrenme" olarak da tabir edebileceğimiz bu öğrenim sürecinde harf ölçü ve formları tam olarak öğrenilene kadar tekrar tekrar yazarak çalışmak gerekir. Sanat, taklitle başlayıp zaman içinde gelişen bir olgudur. İlk derslerden itibaren örnek dersler iyice incelenmeli, sabırla ve gayretle çalışmalara devam edilmelidir. Kaligrafi çalışmak için temel
Tükendi
Hicretin dokuzuncu senesinde Medine'ye her taraftan heyetler gelmeye başlamıştı. Bu arada, Ukayloğulları kabilesinden Ebu Harb bin Huveylid de, Peygamber Efendimiz'in yanına geldi. Rasulullah (s.a.v) ona Kur'ân okuyup Müslümanlığı seçmeyi teklif etti. Ebû Harb, Kur'an'ın olağanüstü güzelliğinin etkisinde kalsa da kalbi hala cahiliyye karanlığındaydı. O yüzden tereddüt etti: * Vallahi, sen ya Allah'a, ya da Allah'a kavuşana kavuşmuşsun! Öyle sözler söylüyorsun ki, doğrusu, onun gibi güzel bir söz hiç işit
Tükendi
İslam medeniyeti ve sanat tarihi üzerine yayınları bulunan İngiliz müsteşrik Arnold bu çalışmasında, İslam'ı misyonerliğe dayanan dinler arasında sayarak Kur'an'ın tebliği ve iknayı emrettiğini, din değiştirmelerde şiddeti ve zorlamayı yasakladığını dile getirmektedir. Bir tebliğci olarak Hz. Muhammed (s.a.v.)'den örnekler verilerek, sonraki dönemlerde İslam'ın Hıristiyan dünyasında ve diğer dinlerin hakim olduğu Avrupa, Asya ve Afrika'da yayılışı bir batılıda az görülebilecek tarafsızlıkta anlatılmaktadır
Tükendi
Tıfl minel-karye, bugünkü Mısırın oluşmasında son derece önemli etkiye sahip bir dönemin belgesidir. İlk defa 1946da Kahirede yayınlanan bu kitapta Kutub, çocukluk hâtıralarını son derece hassasiyet ile yazmıştır. Kitap, yirminci yüzyılın başlarında Mısır köy hayatının örf ve âdetleri, sosyal hayatı, eğitim sistemi, dinî bayramları ve merkezî hükümet ile ilişkilerini açık bir dille sunmaktadır. Seyyid Kutub, üniversite yıllarında, fikirlerinden etkilendiği Abbas Mahmud Akkad ile tanıştı. O, Mısırın büyük
Tüketim faaliyetleri sonucunda, ihtiyacının karşılanıp karşılanmadığı, gerçekte ihtiyaç yerine arzularının peşinde tüketimi amaç haline getirip getirmediği, tüketimi gerçekleştirebilmek için değerli kaynaklarını heder edip etmediği, değer yargılarından taviz verme pahasına tüketim gerçekleştirip gerçekleştirmediği ve kaynakları yok etme pahasına tüketimin peşinde koşup koşmadığı gibi konularda iç değerlendirmesini veya bir diğer deyişle vicdan muhasebesini yapan insan, vicdanen rahatlar ya da rahatsız olur.
Tükendi
Ayrıntılı Bilgi: Odunlar dağ gibi yığıldıktan sonra her tarafından ateşe verildi, kızgın alevler göklere yükseldi. Büyük ateşte her taraf kavruluyordu. Bu cehennemî görünümün üzerinden kuşlar geçemiyor, çevresine kimse yaklaşamıyordu. Şimdi insanlar, kendilerine zarar vermeden İbrahimi ateşe nasıl atacaklarını tartışıyorlardı. Sonunda onu mancınıkla atmaya karar verdiler İbrahim mancınığa konup ateşin ortasına fırlatıldı. Kalabalıktan sevinç çığlıkları yükseldi. O tezahüratın arasında İtmali, Azer, Sâre ve
Hz. Peygamber, Bizanslılarla savaşa hazırlanırken, Seleme oğullarından Ced bin Kays'la karşılaştı ve sordu: ? Ey Ced, bu yıl Rumlarla savaşmaya ne dersin? Ced, bahane bulmakta zorlanmadı: ? Ey Allah'ın Rasûlü, benim kadınlara ne kadar düşkün olduğumu herkes bilir. Rum kadınlarını gördüğümde günaha girmekten korkarım. Beni günaha sokma, izin ver burada kalayım. Hz. Peygamber ondan yüz çevirdi ve: ? Sana izin verdim, dedi. Ancak oğlu Abdullah, babasının bu davranışını ayıpladı: ? Sefere katılmana, asıl
Tükendi
Bütün sanatların temelinde var olan kuralları yalın ve güçlü bir şekilde kullanan yazı sanatı, toplumlarda canlılığını en fazla muhafaza eden sanat dalıdır. Ülkemizde de yazı sanatına olan ilgi son yıllarda inanılmaz bir hızla yükselmektedir. Diğer sanat dallarında olduğu gibi güzel yazı sanatı da hocanın elinden öğrenilir. Hocanın belirlediği ders programı doğrultusunda öğrencinin gayretle ve sabırla yapacağı uzun ve zorlu bir çalışma sürecinde mesafe kat edilir. Kabiliyet nispetince bu süre uzar ya da kı
Tükendi
On yedi yaşında ilk divanını neşretmiş olsa da, devrinin siyasî çalkantılarında aldığı vazifeler gereği, edebî kişiliği arka planda kalmış bir Osmanlı münevveri. İkinci Abdülhamid, Jön Türkler ve İttihat Terakki yönetimlerinde nahiye müdürü, kaymakam, Cebel-i Lübnan temsilcisi, Trablusgarb'in işgalinde mücahid, Kızılay heyetleri müfettişi, Havran mebusu, Birinci Kanal Harekâtında gönüllü Dürzi Birliğinin kumandanı: Şekib Arslan. ?Emîrü'l-beyan" (söz ustası) olarak bilinir. 1911-12 yılları arasında el-Müey
Tükendi
İslam düşünce tarihinde müstesna bir yere sahip olan Mevdûdî, ömrü boyunca, mescid ve medreselere hapsedilmiş İslâm'ı hayatın bütün alanlarına çekmeye çalışmış; ibadetin yalnızca namazdan, oruçtan ibaret olmadığını, Allah'ın emirlerine ve Rasûlünün sünnetine göre yaşamanın da bizatihi ibadet olduğunu hatırlatmış; kendilerine has bir hukuk sistemi, kültür ve medeniyete sahip olmaları dolayısıyla Müslümanların ayrı bir millet olduklarını vurgulamış ve İslâm'ı tam bir hayat nizâmı olarak takdim etmiştir.
Tükendi
Annesinin yüzünün sararması, solgun bakışları, gözlerindeki parlaklığın gitmesi, nefeslerindeki tutukluk onu korkutuyor, merhamet ve şefkati, hüzün ve kederi aynı anda yaşıyordu. Annesinin göğüs kafesinde ruhunun çırpındığını görünce Muhammedin yüreği parçalanıyordu. Âdeta güçlü bir el onu lime lime ediyordu. Gördükleri karşısında korkusu daha da arttı ve eğilerek annesine seslendi. Fakat annesi cevap vermedi. Son nefeslerini veriyordu. Başına gelecek felaketi anladığı an yüreğini dağlayan acıyı, içini sara
Ebû Zer evlenmiş ve mescidden ayrılarak kendi evine yerleşmişti. Evine gelip gidenler evde hiçbir şey göremeyince eşyaların nerede olduğunu soruyordu. Eşyalarımızın güzel olanlarını gönderdiğimiz bir evimiz var, diye cevaplıyordu Ebû Zer. Neden hemen o eve taşınmıyorsun öyleyse? Çünkü evin sahibi bizi dâvet etmiyor. Ebû Zer adama bakıyor ve devam ediyordu. Eğer benim bildiklerimi bilseydiniz, hanımlarınıza kulak verip evlerinizi eşya ile doldurmazdınız. Allahtan hep beni meyvesinden istifade edilen bir
Tükendi
Yaşadığımız zamanın şâhidi?bu yazılar, Selahaddin EŞ (ÇAKIRGİL)'in, doğduğu topraklardan 35 yıla varan bir ayrılıktan sonra tekrar döndüğü miladî 2015 yılı başından itibarenki zaman diliminde, bir yıl boyunca hayatın çalkantıları içinde, hâdiselerin sıcağında, "dünyadaki gelişmeleri anlamaya-yorumlamaya çalıştığı kalb sancıları, muzdarib veya ümidli terennümleridir. Bu yazılar uzun uzun tartışılarak, süzgeçlerden geçirilerek oluşmuş satırlar olmayıp, tartışması daha sonra paylaşıldıkça yapılan günlük notlar
Tükendi
Yaşadığımız zamanın şâhidi?bu yazılar, Selahaddin EŞ (ÇAKIRGİL)'in, doğduğu topraklardan 35 yıla varan bir ayrılıktan sonra tekrar döndüğü miladî 2015 yılı başından itibarenki zaman diliminde, bir yıl boyunca hayatın çalkantıları içinde, hâdiselerin sıcağında, "dünyadaki gelişmeleri anlamaya-yorumlamaya çalıştığı kalb sancıları, muzdarib veya ümidli terennümleridir. Bu yazılar uzun uzun tartışılarak, süzgeçlerden geçirilerek oluşmuş satırlar olmayıp, tartışması daha sonra paylaşıldıkça yapılan günlük notlar
Tükendi
Yaşadığımız zamanın şâhidi?bu yazılar, Selahaddin EŞ (ÇAKIRGİL)'in, doğduğu topraklardan 35 yıla varan bir ayrılıktan sonra tekrar döndüğü miladî 2015 yılı başından itibarenki zaman diliminde, bir yıl boyunca hayatın çalkantıları içinde, hâdiselerin sıcağında, "dünyadaki gelişmeleri anlamaya-yorumlamaya çalıştığı kalb sancıları, muzdarib veya ümidli terennümleridir. Bu yazılar uzun uzun tartışılarak, süzgeçlerden geçirilerek oluşmuş satırlar olmayıp, tartışması daha sonra paylaşıldıkça yapılan günlük notlar
Tükendi
Yaşadığımız zamanın şâhidi?bu yazılar, Selahaddin EŞ (ÇAKIRGİL)'in, doğduğu topraklardan 35 yıla varan bir ayrılıktan sonra tekrar döndüğü miladî 2015 yılı başından itibarenki zaman diliminde, bir yıl boyunca hayatın çalkantıları içinde, hâdiselerin sıcağında, ?dünyadaki gelişmeleri anlamaya-yorumlamaya çalıştığı kalb sancıları, muzdarib veya ümidli terennümleridir. Bu yazılar uzun uzun tartışılarak, süzgeçlerden geçirilerek oluşmuş satırlar olmayıp, tartışması daha sonra paylaşıldıkça yapılan günlük notla
Tükendi
Yaşadığımız zamanın şâhidi?bu yazılar, Selahaddin EŞ (ÇAKIRGİL)'in, doğduğu topraklardan 35 yıla varan bir ayrılıktan sonra tekrar döndüğü miladî 2015 yılı başından itibarenki zaman diliminde, bir yıl boyunca hayatın çalkantıları içinde, hâdiselerin sıcağında, ?dünyadaki gelişmeleri anlamaya-yorumlamaya çalıştığı kalb sancıları, muzdarib veya ümidli terennümleridir. Bu yazılar uzun uzun tartışılarak, süzgeçlerden geçirilerek oluşmuş satırlar olmayıp, tartışması daha sonra paylaşıldıkça yapılan günlük notlar
Tükendi
Yaşadığımız zamanın şâhidi?bu yazılar, Selahaddin EŞ (ÇAKIRGİL)'in, doğduğu topraklardan 35 yıla varan bir ayrılıktan sonra tekrar döndüğü miladî 2015 yılı başından itibarenki zaman diliminde, bir yıl boyunca hayatın çalkantıları içinde, hâdiselerin sıcağında, ?dünyadaki gelişmeleri anlamaya-yorumlamaya çalıştığı kalb sancıları, muzdarib veya ümidli terennümleridir. Bu yazılar uzun uzun tartışılarak, süzgeçlerden geçirilerek oluşmuş satırlar olmayıp, tartışması daha sonra paylaşıldıkça yapılan günlük notlar
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 181 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3