Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 150 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Bu çalışma, Güneydoğu Asya bölgesinde Filipinler'in güneyinde Moro Müslümanları olarak bilinen toplumun yirminci yüzyılda verdiği mücadelede öne çıkan bir figür olan Selamet Haşim'in liderlik yaklaşımını ele almaktadır. İslamcı kimliğiyle öne çıkan Haşim, 1960'lı yıllardan itibaren Moro mücadelesine katılmıştır. Mekke ve Kahire'deki orta ve yükseköğrenimi sırasında arkadaşlarıyla birlikte Moro mücadelesine başlayan Haşim, Moro toplumunun Filipinler merkezî hükümeti karşısında bağımsızlık süreçlerinde rol al
Üç devre; mutlakiyet, meşrutiyet ve cumhuriyet devirlerine tanıklık eden, bu devirlerden son ikisinde etkin olan, çok yönlü bir şahsiyettir. Altı asırlık bir imparatorluğun yıkılıp yerine yeni bir ulus devletin kurulduğu çok zor ve sancılı zamanlarda yaşamış, ilim, fikir ve siyaset sahalarında etkili olmuş, geriye önemli eserler bırakmıştır. 2. Meşrutiyet döneminde mebus ve evkaf nâzırı, Kanun-ı Esasî’nin 1909’daki kapsamlı tadilinde etkin rol oynayan bir hukukçu, döneminin çeşitli dergilerinde neşrettiğ
Yüzlerce yıllık koca devletin paramparça olduğu bir dönemde milletini ayakta tutmaya ömrünü adayan bir dava adamıdır Âkif... Onun bütün derdi ve gayesi; ölmüş yüreklere ve zihinlere gayret ruhu ve büyük işler başarabilme inancını yerleştirmek ictimaî hastalıkları teşhis etmek ve bu hastalıkların tedavi yollarını göstermek olmuştur. ''İstiklal Şairi Âkif'' şiirleriyle adeta millî ruhun sesi olurken Anadolu'nun dört bir köşesinde yaptığı yüzlerce konuşma ise o ruhun yeniden canlanmasını sağlamıştır. Onun
Şeyh Gâlib, 18. asrın sonunda yetişmiş Osmanlı şiirinin en büyük şairlerinden biridir. 1791 yılında şeyhliğine atandığı Galata Mevlevihanesi'nde 1799'daki vefatına kadar hizmet etmiştir. O şiirinde zamane şairlerinin taklit hastalığına yakalanmamıştır. Madem varlıkta değişme ve yenilenme vardır, o halde sözde de olmalıdır, diye düşünür. Ona göre kullarına söz söyleme feyzini bağışlayan Cenâb-ı Allah'tır ve bu feyz de sonsuzdur. Böylece bu sonsuzluk çeşmesinden nasibini aramış ve adım adım tekâmül ederek ken
Şeyh Osman dan Fodio, Afrika'nın ortasında özgün bir İslam toplumunun, devletinin temellerini attı: Sokoto Hilafeti. Bu siyasî oluşum, 19. yüzyıl boyunca varlığını sürdürdü. O, siyasî bir lider olmadan çok önce bir cemiyet adamı, bir öncü, bir eğitici, bir âlim, bir zâhid, bir tasavvuf ehliydi. İktidara gelerek egemenlik ve zenginliğe kavuşmak onun hedefleri arasında yoktu. Yüzyıllar boyunca İslam yurdunda görülen öncülerden, hayatıyla topluma yön veren takva ehli örnek insanlardan biriydi. Mütevazı, hizmet
İstanbul'un manevî fatihi kabul edilen ve Fatih Sultan Mehmed'in hocası olan Akşemseddin, tasavvufî kişiliği ile ön plana çıkmış bir âlimdir. Mutasavvıf kişiliği yanında şairliği, tabipliği ve eğitimciliği ile de meşhur olan Akşemseddin, özellikle tıp alanında kaleme aldığı "Maddetü'l-Hayat" adlı eserinde Batılı bilim adamlarından beş asır kadar önce mikrobun tarifini yapmıştır. Asıl adı Mehmed bin Hamza iken mürşidi Hacı Bayram Velî tarafından kendisine verilen Akşemseddin adıyla meşhur olmuş, Bayramiyye t
bir veda havası duyuyorum derinlerden aşka tarihe ve toprağa yabancı insanlar gözlerini saatlerinden ayırmıyorlar planlı yaşama adına yapılıyor her şey ölüm bir plan dahilinde sunuluyor önümüze bir plan dahilinde öldürülüyor çocuklar barış adına bir plan dahilinde çalınıyor hatıralarımız tarihimiz aşkımız
Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılışı ile Osmanlı Devletinin kuruluş dönemlerinde yaşayan Dâvûd el-Kayserî Muhyiddin İbnü'l-Arabî geleneğinin önemli temsilcilerinden biridir. Özellikle İbnü'l-Arabî'nin el-Füsûs isimli eserine yazmış olduğu Matla'u'l-Husûsi'l-Kelim isimli şerhiyle kendisinden sonra birçok Füsûs şârihi üzerinde güçlü etkiler bırakmıştır. Eserleri ile iz bırakan El-Kayserî aynı zamanda Orhan Gazi'nin İznik'te kurduğu ilk Osmanlı medresesine başmüderris olarak atanmış ve vefatına kadar bu görev
Osmanlı Devleti'nin en parlak dönemi sayılan Kânûnî Sultan Süleyman devrinin önde gelen isimlerinden biri hiç şüphesiz Ebussuûd Efendi'dir. Fıkıh alanında otorite oluşu ve tefsir alanında verdiği önemli eserinin yanısıra şiir edebiyat ve dil sahasına vukûfiyeti ile de öne çıkmıştır. Nitekim kendisine verilen "allâme-i kül" unvanı onun farklı sahalardaki bu yetkinliğinin en güzel ifadesidir. İlmî sahadaki bu saygın yerinin yanında Ebussuûd Efendi'yi asıl farklı kılansa yönetim kademelerinde aldığı ve başarıy
Tarihimizin en parlak dönemlerinden birinde yaşayan Taşköprizâde kaleme aldığı eserleri ve bu eserlerde dile getirdiği düşünceleriyle hem kendi döneminde hem de sonraki dönemlerde etkili olmuş bir âlimdir. Arap dili ve edebiyatı ahlak mantık tefsir kelâm fıkıh tarih biyografi ilim tarihi tıp ve matematik gibi hem naklî hem de aklî ilimler sahalarında telif şerh ve hâşiye şeklinde birçok eser kaleme alan Taşköprizâde bilhassa Osmanlı literatüründe toplu ulemâ ve meşâyih biyografilerinin ilk derlemesi olma öz
FUZÛLÎ Hayatını Su Kasidesi ile özetleyen bir şairdir Fuzûlî. Ömrü boyunca her daim Yüce Dost'u aramış, insan, tabiat ve hayvana aşk nazarıyla bakmış ve öyle dile getirmiştir. Eserlerindeki hep kendisidir. Rind olup yollara, Mecnun olup çöllere, hasta olup yataklara düşen, marazını bir yorgan gibi üstüne çeken hep kendisidir. Her beytinde, her mısraında, her harfinde sonu gelmez ızdıraplar, ayrılıklar, ahlar, kanlar, feryad u figanlar kalbinin sesleridir. Büyük şair Fuzûlî, bu çağın insanının anlaması belk
XVI. asırda Anadolu Beylerbeyliği'nin merkezi konumundaki Kütahya'nın önde gelen müderrislerinden olan Muslihiddîn Mustafa Efendi, ilmî birikimi ve temel İslam ilimlerinin hemen her sahasında telif ettiği eserleri ile ön plana çıkan bir âlimimizdir. Lügat sahasında ilim ve kültür hayatımıza kazandırdığı en önemli eseri ?Ahterî-i Kebir Sözlüğü"dür. Aynı zamanda hem müderris ve hem de önemli bir müellif olarak, fıkıh alanında eser kaleme almış bir fakih (hukukçu), genel tarih ve İslam tarihi alanında eser ver
Şüphesiz ayıpları örten ve gaybı bilen Allah'a dönüş yapmak sûretiyle günahlardan tevbe etmek, sâliklerin yolunun başlangıcı, bu yolda başarıya ulaşanların sermayesi, dosdoğru yolda giden müridlerin ilk adımı, bâtıldan hakka yönelenlerin istikametinin anahtarı, Allah'a yakın olanların tercihi ve kısmeti, babamız Âde-m'in (a.s.) ve diğer tüm peygamberlerin yoludur. Bu konuda evlatların, babaları ve atalarına uymaları ise anılmaya değer güzel bir şeydir!
Bil ki, her kimin, aziz ve yüce olan Allah'ın isimlerinin anlamlarından nasibi, sadece lafızlarını işitmek, dil açısından tefsirini ve vaz'ını bilmek olur, onun manasının Allah Teâlâ hakkında sabit olduğuna kalbi ile inanmaktan ibaret kalırsa, kuşkusuz o kimsenin nasibi az olur ve derecesi düşer. Onun, sahip olduğu şeyle sevinmesi hoş değildir. Çünkü lafızları işit­mek, sesleri anlamaya yarayan kulak duyu organının se­lâ­metine bağlıdır ki, bu, hayvanların da sahip olduğu bir derecedir.
Bir meselesi olduğu için yazan, yazdıklarında daima insanın yücelmesini, yüceltilmesini hedefleyen, elli yıl boyunca kaleme aldığı her yazıda sahih olmaya özen gösteren usta bir yazar... Maraşta başlayıp, İstanbul ve Ankarada devam eden; sanatla, edebiyatla, öyküyle, düşünceyle dopdolu bir hayat O, dillere destan dostluğun başaktörlerinden biri Yedi Güzel Adamın Gül Yetiştiren Adamı
Elinizdeki kitap, Kur'an-ı Kerim'de yer alan hikayeler, büyük bir dikkatle araştırılmış, heyecanlı ve ibret verici yönleri de vurgulanarak bir araya getirilmiştir. Kur'an-ı Kerim'deki hikayeler sıradan, amaçsız, eğlence olmak üzere anlatılmış hikayeler değildir. Kahramanları krallar, kraliçeler, yolcular, misafirler, dağcılar, askerler gibi görünse de, her bir hikayede bir başka gerçeğin altı çizilir ve ibret alınması istenir. Bu bakımdan Kur'an-ı Kerim'deki hikayeler büyük öneme sahiptir.
"Türkiye'nin Birikimleri'' dizisinin beşinci kitabı olan 'Tarihçiler'de, 20. yüzyıl Türkiye'sinde bu ilmi sahaya şekil veren önemli tarihçileri bulacaksınız. "Türkiye'nin Birikimleri'' dizisi; ilim, fikir, sanat ve akademi dünyamızın zengin birikimini bütüncül bir yaklaşımla ele almayı ve günümüze taşımayı amaçlıyor. Tarihçiler kitabında yer alan isimler: Ahmet Refik Altınay (1881-1937) İ. Hakkı Uzunçarşılı (1888-1977) Zeki Velidi Togan (1890-1970) Mükrimin Halil Yınanç (1900-1961) Ömer Lütfi Barkan (1902
Muhammed İkbal hem şair, hem filozof, hem de büyük siyâsî vizyona sahip bir şahsiyettir. Şiirlerinde derin felsefî düşünceler saklı bulunan İkbal, aynı zamanda vermiş olduğu konferanslarda felsefî konuları irdelemiş, eserlerinde kendine has bir felsefî düşünce siste-mi ortaya koymuştur. Ancak birçok filozofun aksine, İkbal pasif bir düşünür değildir. O aynı zamanda bu fikirlere dayanan yeni bir siyâsî yapı da ön-görerek, bu fikirlerin gerçekleştirilebileceği yepyeni bir dün-ya ortaya çıkacağına inanmıştır.
Bugün İslâm dünyasının sosyal ve siyâsî sahada yaşadığı sorunlar karşısında, Said Halim Paşa'nın görüşleri re-fe-rans niteliğini korumaktadır. Zira bir taraftan Batı'da eği-tim görmüş, Jön Türkler ve İttihat Terakki Ce-miyeti ile ilişki içinde olmuş; diğer taraftan devlet kademelerinde çeşitli görevlerde bulunmuş tecrübeli bir siyâset adamı olarak Said Halim Paşa, tecrübesini düşüncesine yansıtmaya çalışmış olması açısından da önemli bir figürdür. Onun ahlâk ve siyâset alanına dair düşünceleri, uzun yıllara
"Türkiye'nin Birikimleri'' dizisinin dördüncü kitabı olan 'Mutasavvıflar'da, son dönem Osmanlı meşayihinden Cumhuriyet devrinde hizmetlerine devam eden önemli mutasavvıflara uzanan zincirin halkalarını bulacaksınız. "Türkiye'nin Birikimleri'' dizisi; ilim, fikir, sanat ve akademi dünyamızın zengin birikimini bütüncül bir yaklaşımla ele almayı ve günümüze taşımayı amaçlıyor.
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 150 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3