Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 99 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
‘'İnsan doğru olanı takip etmek için gayret göstermelidir, belirlenmiş olanı değil.'' diyordu öğretmeni Aristo ve belki de bu sözdü İskender'i Büyük İskender yapan. O, bütün hayatı boyunca bilginin ve doğrunun peşinden koştu ve denilebilir ki onun seferlerinin en büyük tetikleyicisi yüreğindeki öğrenme aşkıydı. Bu aşk onun adını tarih kitaplarına yazdırdı. Hatta kutsal kitapların sonuncusu olan Kuran'ı Kerim'de hikayesi bir ibret tablosu olarak insanlara anlatılan Zülkarneyn (çift boynuzlu) de bize göre bü
Tükendi
Değerler Eğitimi Yusuf Dede ile Torunu Emin arasındaki geçen hikayeler serisi. Dedemle bir gün. İbret dolu bir ömür. Dedem dedi ben dinledim. Her dediğini ezberledim Söyle dedem dinleyeyim. Tüm çocuklara söyleyeyim.
Değerler Eğitimi Yusuf Dede ile Torunu Emin arasındaki geçen hikayeler serisi. Dedemle bir gün. İbret dolu bir ömür. Dedem dedi ben dinledim. Her dediğini ezberledim Söyle dedem dinleyeyim. Tüm çocuklara söyleyeyim.
Değerler Eğitimi Yusuf Dede ile Torunu Emin arasındaki geçen hikayeler serisi. Dedemle bir gün. İbret dolu bir ömür. Dedem dedi ben dinledim. Her dediğini ezberledim Söyle dedem dinleyeyim. Tüm çocuklara söyleyeyim.
Değerler Eğitimi Yusuf Dede ile Torunu Emin arasındaki geçen hikayeler serisi. Dedemle bir gün. İbret dolu bir ömür. Dedem dedi ben dinledim. Her dediğini ezberledim Söyle dedem dinleyeyim. Tüm çocuklara söyleyeyim.
Birbirlerinden habersiz farklı şehirlerde yaşayan Elif ve Mustafa çiftinin, ailelerinin isteği ile evlenmesiyle başlayan bir serüven... Çiftler fazlasıyla yaralı iken, yaraları derinleşecek mi yoksa birbirlerine deva olacaklar mı? Karadeniz'in hırçın dalgaları yüreklerindeki yangını söndürmeye yetebilecek miydi? "Sen benim çocukluğumsun Elif!" "Sen benim kahramanımsın Mustafa! Babam gibi..."
Tükendi
Değerler Eğitimi Yusuf Dede ile Torunu Emin arasındaki geçen hikayeler serisi. Dedemle bir gün. İbret dolu bir ömür. Dedem dedi ben dinledim. Her dediğini ezberledim Söyle dedem dinleyeyim. Tüm çocuklara söyleyeyim.
Uzun boylu, beyaz tenli, simsiyah gözlü, ceylan bakışlı, bakanın bir daha baktığı, görenlerin yüreklerini yakan bir ahu Telli Senem... Ne kadar masum, ne kadar asil, ne kadar mahcup, ne kadar temiz... Gülüşü çavlan serinliği... Sesi seher yeli gibi okşuyor ruhu... Osman yiğit, mert, yakışıklı... Telli Senem'i görür görmez... Coşkun akan Hurman suyu durulmuş, Bu güzellik sana Hak'tan verilmiş, Sırma saçlar ak gerdana serilmiş, Telli turna gibi başın sevdiğim. Obanın çadırları söküldü, Telli Senem'in de yür
ADRESE TESLİM -ŞİİRLER- KALEMİM Sadık arkadaşım, samimi dostum, Dert ve düşüncemi yazan kalemim. Seninle avundum, seninle sustum; Fikir haritamı çizen kalemim. Ahmet Süreyya DURNA
Biraz sev beni Hani kumaşı dikiyorsun ya Ve ellerinde örgü eksik olmuyor ya Öyle sev biraz Senin ellerinde örgü Eksik olmadığı gibi Benim kalbimde de Sen eksik olmuyorsun ... Bir ağaca yazabilirim adını Ya da toprağa Bir kişiye anlatabilirim aşkını Yada boşluğa Bir mendile sarabilirim saçını Ya da sayfaya Bir fanusa akıtabilirim gözyaşlarını Ya da avuçlarına ... Ellerine çiçekler verdim Gözlerine kalbimi Yanaklarına sıcaklık verdim Dudaklarına sevgimi Sen ise ellere neşeni verdin Bana kederini Ellere kalbin
Hayatın rengi senmişsin, Bütün dünyam sana boyalı. Mavi yokmuş mesela gökyüzüm sen rengi, Yeşili unuttum sana boyalı.
Kut Sahibi, Değerli Toy arkadaşlarım. Bizim bundansonraki Kızıl Elmamız TÜRKİYEdir. TÜRKİYEAnadolu'nun kalbindedir. Her yerden vazgeçebiliriz. Lakin Anadolu'nun kalbinden asla vazgeçemeyiz. Bu akşam planlarıgözden geçirip yeni planlar yapıp hemen uygulamaya koyalım.İngiltere'den gelecek haberlere göre de yeni planlar yapmaküzere toplanırız. diyerek toplantının son konuşmasını yapmış oldu. Unutmayalım ki geldikleri gibi giderler...
Yeni kurulan Türkiye, Osmanlı direnişi sayesindesömürge toprağı olmaktan kurtuldu ama zihinlerimiz içinaynısını söylemek güç. Kültürümüz, geleneklerimiz, edebiyatımız ve tarihimiz hepsi sömürge boyunduruğu altında ezilmeyemecbur kaldı. Şanlı tarihimiz utanç abidesine dönüştü genç vepuslu zihinlerde. Acaba bazıları neden öğrenmemizi istemedi gerçekleri?Neden Sultan Abdülaziz'in ünlü Alman Besteci Wagner'a operabinası yapması için ve II. Abdülhamid'in Pasteur'e buluşunu geliştirmesi için para gönderdiğini ya
Ellerini birbirlerine uzatmışlardı; fakat yetişemiyorlardı... Sırat köprüsünde gibilerdi... İncecik bir köprüydü... Atılamayan adımlar, kavuşamayan eller, sürgün gibi olan bir köprü... O sürgün yeni filizlenmişti tıpkı içinde ki kıvılcımlar gibi... Ya kaldıramazsa ikisinin ağırlığını? Neydi yaşadıkları? Sürgün olacak mıydı onlar için koca bir dal? Yeşerip, o dalın altı onlara gölge olacak mıydı? Parmak uçları bile olsa hissedebilecek miydi tenleri birbirlerini? Bakakalmışlardı birbirlerine; öyle güzel, öyle
Tükendi
Dünya var oldukça Eksilir mi hiç Yusuf ile Züleyha Mecnun ile Leyla Nazım ile Vera Leyl ile Deniz... Değil mi ki aşk bütün zamanlarda ve dillerde aynıdır. Yazar, Leyl ile Deniz'i buluşturamamış da, bu aşkın neyini üflemiş içimize. Bir başka kadının, Leyl'in günlüğünde, denizi, inciyi. Rumi'yi görünce hindiba çiçeği gibi üflemiş gönüllere... İnci denizdedir, toprakta arama. Aşk içindedir, uzakta arama.
Sevdiği kızın vefasızlığıyla sarsılan Arif aşka ve hayata inancını kaybetmek üzereyken çay bahçesinde bir Günlük bulur. Günlük üniversite öğrencisi bir kıza aittir. Okudukça kendinden geçer. Ne kadar da birbirimize benziyoruz, der. Günlerce o kızı arar fakat bulamaz. Bir süre sonra Şeyda ile tanışır,aşık olur. Fakataklı hâlâ Günlük'teki kızdadır. Şeyda'ya evlilik teklif ederken öğrendiği küçük bir ayrıntı Arif'i şaşkına çevirecektir.
Herşey bir rüyayla başladı. Vatan aşkıyla dopdolu Teğmen Mehmet o günlerde sık sık benim de görmekte olduğum rüyayı görüyormuş. Bir gün tayini Maraş'a çıkınca Mehmet'le tanıştım. O günün anısına Aşk Tepesine bir taş koydum. Arkasından sürgün yılları başladı. 6 yıl hem Mehmet'imden hemde vatanımdan ayrı kaldım. Tekrar Maraş'a döndüğümde Mehmet'imin tayinininbaşka şehre çıktığını öğrendim. Günlerim aşk taşlarını saymakla geçerken bir gün bir haber işittim. O haberle hayat ikimiz için yeniden başlamıştı. NE
Çocuksu bir yanım vardır. Gördüğüm her hüzünlü insan karesinde boğazım düğümlenir, gözlerim dolar ve avazım çıktığı kadar ağlamak isterim. Çocuksu yanımdan gelen vicdanımın bu sesini dinlerken rüya sahillerine vurur duygularım. Gözyaşlarım kimsesiz sahillerde açan bir çiçek olur. Sevgili kokan kimsesizler ülkesinin bu gözyaşı çiçekleri ansızın sözcükler ülkesine sürgün olur. Bu yüzden şiirlerim hep bir kalbin sürgününü yaşar SÖZCÜKLER ÜLKESİNE.
Yaşayan son Doktor olan Kutner'ın inanılmaz yeteneği, ona insanlığın sonunu getirecek kadar şiddetli bir nükleer patlamada bahşedildi. Hasta ve yaralı insanları parlayan elleriyle anında iyileştirebilen bu adam, bu yeteneğini sağ kalanları kurtarmak için kullandı. Onları biraraya getirerek son insan kolonisini kurdu. Her şey iyi gidiyordu. Ta ki bir gün yalnız olmadıklarını anlayana kadar... O doğaüstü kırmızı gözleri ve oluşturduğu İyileşmeyen Yaralar'ı görene kadar...
Tükendi
Beşinci mezitteyim en güzel yerdeyim uzun ve açık bir yol beyaz gözleri alıyor ışığını sağıyor gözbebekleri büyüyor önce bir kızım sonra diğeri doğuyor bir aşk diğerine karışıyor yaralar iyileşiyor sıcak çorba kıtır ekmekler yumuşuyor ameller sebepsiz görülüyor izleniyor bekleniyor başarı her şeyi her şeyi örtüyor her sabah bir güneş iniyor akşam olunca gidiyor her gece bir ay yükseliyor karda silik bir varsayım olarak kalıyor her şey beyaza teslim gibi görünüyor güç ve iktidar söz ve hitap her an ufule kay
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 99 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4