Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 99 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Kanı, kırmızı beyaz akanların yüreğinden sual olmaz derler. Her Börü er geç kendini bulur, vatanının bir karış toprağı için namerde göz açtırmaz da derler. Kim mi der? Her Türk evladı bunu der! Cesur'da beynini yıkmaya çalışanların arasında anladı. İçini kaplayan ‘'Börü Huzursuzluğu'' ile anladı hem de. O bir Börü'ydü! Vatan öl derse ölürdü ve şimdi vatan onun korumasını bekliyordu! Vatan Börü'sünü bekliyordu! Görev; al bayrağı şahlarda dalgalandırmaya devam etmekti. Hem de beynini yıkamaya çalışanlara kar
Bu sabah okula yalnız başıma giderken tedirgindim. Ayakkabılarımı ağır ağır giydim. Benimle okula gelen olur mu diye biraz ağırdan aldım. Korkuyordum. Evle okul arasındaki mesafe üç yüz metre civarındaydı. Şüpheler beynimi yangın yerine çevirdi. "Ya beni kaçırırlarsa! Ya kaçırıp dilenci yaparlarsa! Ya kaçırıp öldürürlerse!" gibi korku alevleri beynimin içini yalayıp geçti. Dün akşam izlediğim haberden sonra gecem kâbuslarla boğuşmakla geçti. Dokuz yaşında kaçırılıp öldürülen bir çocuğun haberini izlemiştim.
Gecenin karanlığından istifade ederek Seine Nehri'nin kıyısından yürümeye devam ettik. Bulutlar, yıldızların gözlerimize serilmesine müsaade etmiyordu ama olsun. Gözlerim, sevdiğim kadının gözlerinde tüm evrene şahitlik ediyordu zaten. Saat 5'e gelirken bir ormanın sınırına vardık. İçinde asırlık ağaçların bulunduğu bu gür ormana girmeden önce kısa bir mola vermeye karar verdik. Oturduk ve birbirimizi izlemeye başladık. Tüm evren gözlerime serilmişti sanki. Siyah ve beyaz ile bezenmiş dünyanın içinde açan k
Zaten her şey bir bakkalın sinek avlamak yerine kitap yazmasıyla başlamıştı. Aradan altı ay gibi bir süre geçmişti. Artık mevsim kışa dönmüş, soğuk hava şiddetini iyice arttırmıştı. Havanın soğukluğu çivilerime kadar işlerken tahtalarımı da zangır zangır titretiyordu. Ahşap duvardaki sararmış takvim yaprağı 27 Mart 1930 tarihini gösterse de 23 Aralık 1965 tarihinde olduğumuzu çok iyi biliyordum. Aradan onca zaman geçmesine rağmen bu takvim yaprağının sırrını çözebilmiş değildim. Nitekim bunu öğrenebilmem iç
SESİM OLURMUSUN Gözleri birbirleri ile kesiştiği o sıcak yaz günü gibi ısınmıştı kalpleri. Hiç soğumadan o günden beri hep birbirleri için attı kalp atışları. Uzaktan izlediler birbirlerini, bazen biri ansızın not buldu; şiir, şarkı sözü yahut duyguların anlatıldığı karalanmış yazılar birikti ellerinde... Gözleri hep uzaktan buluştu; biri engeli yüzünden imkânsız olduğunu düşündü, diğeri utangaç olduğu için süredurdu birbirlerinden uzak kalmaları... Peki, onları dinlemeyen kalplerinin çıktığı yol ne olacakt
Merhaba, ben Avşin! 5 çocuklu bir ailenin erkek olma umudu ile doğsun dediği; dünyaya siyah gözleri, çokça saçları ile gözlerini açan, babası tarafından da kekeme olduğu için sürekli engelli damgası yiyen bir kız çocuğuyum ... Yaşım 23; ama içimdeki çocuk zamana inat her gün yeşerip mucizevi bir şekilde büyüyor, öğreniyor. Evet, ben o çocuğa savaşmayı, dik durmayı, güçlü olmayı, kötülere karşı daha fazla ayakta durmayı öğrettim. Bir gün meğer içimde kırıntıları olan benim bilmediğim; sadece doğaya, kitaba b
İki yeni Latemra adayı ayağa kalkıp yan yana geldiler. El ele tutuştuktan sonra diğer ellerini Gupura Pikiran'ın üzerine koydular.
Nefretle başlar her aşk derler ya hani; onlarda bu geleneğe hem uydu hem uymadı... Yağız bir yarışma sayesinde Eslem'i tanırken geçmişinden kurtuldu. Eslem ise acılarından Yağız'la sıyrıldı. Sonuç mu? Eh akıllara zarar bir aşk ve mizah dolu, bir hikaye oldu.
Gerçeklere korkusuzca bakmaya çalışan bir insanın gözünden kaleme alınmış bir betik kitap elinizdeki. Her şeyin değiştiğini düşünmek için yazdıklarını gözden geçirirken bambaşka bir şeyle karşılaşan Cengiz, bu bir paradoks muydu, bu paradoksu nasıl aşacaktı, bu soruları kafasının içinde dolaştırırken çocukken yaptığı kurguları, hayalleri, gerçeklikten uzak görünen düş dünyasını da karşısına almak zorunda kalacaktı. İşlenen cinayetler, şifreler, bilmediği ve çözmek için çırpındığı pusuladaki sözler, insanın
"Ey sorumsuz yazar! Kaleminden saçılan kan sadece seni değil tüm toplumu kirletir. Öyle yaz ki; sözcüklerin öldürmeye gidenlerin ayağına pranga, kalbine merhamet olsun." "Emin olun bugün öleceğimi bilseydim bırakın bu satırları yazmayı, yatağımdan kalkıp çalışma masama bile gitmezdim. İşte varlık ile hiçlik arasındaki bu çizginin belirsizliği, insanoğlunun hayata iz bırakma çabasını sürekli diri tutuyor. Hâlbuki yazarak tanrılaşma çabamız ölüm karşısında ne kadar anlamsız hale geliyor. Ölüm ile hayatımız an
dünyaya açtığında ömrünün sonuna kadar şefkatine aşık olacağı kadının sesini duyamamıştı Umut. Annesinin Umut'u, herkese göre belki hayata 1 – 0 yenik başlamıştı. Duymuyordu fakat onun umudu, yaşam sevinci herkese örnekti. Tüm uzuvlarını sağlıkla kullanan sözde insanlara göre, o hep iyiydi ve o herkes için bir umuttu; hayatına girecek eşe,ailesine, mesleğine ve tüme... Sonunda duyduğunda eşi olarak hayal ettiği Yasemin'in ona olan kırgınlığı geçecek miydi? Sadece sesini duymak istediği Yasemin'in gönlünü a
"Telefondakileri bir yere kaydet... Affan'ı halleden ekip iş başında... Kayıp papirüslerin peşindeler... Babaya söyle Siyah yaşıyor ölmedi daha..." Siyah BMW hareket ettiğinde her şey gayet normal görünüyordu, yolun her iki tarafından bariyerler göze çarpıyordu, Şeytan kayalıklarından aşağı süzülen bir atmaca gözüne kestirdiği avına doğru hamle yaparken Siyah BMW dağın menfezine girip gözden kayboldu sonra.Safran'ı halleden ekibin iş başında olması kafaları allak bullak etmekle kalmamış bir anda diken üstün
Ne hep, ne hiçbir madde. Mülk Allah'ın bilesin. Hata uyar hilkane. Hak üzere ölesin. Ardından kalanlarla. Hesabın açık kalır. Vebalin alanlarla. Makamın yüksek olur. Hainlikle ihanet. Uy şebek, şebek eder. Ya Fatih, ya lanet Kalender kalan ne der?
Devletin gerçek sahipleri artık Doğu Türkistan'da yaşanan zulmün son bulması için ümitlenmiş ve harekete geçmişlerdi. Her iki ülke de küresel dengelerin sarsılmaması için devletlerarası savaş yerine tarihlerinden gelen mitleri kullanmayı tercih etmişlerdi. Çin mitolojisi de Türkler kadar güçlüydü. Tarihten gelen iki inanılmaz güce karşı topyekün savaş ilan ederek binlerce insanın canını tehlikeye atmak yerine, böyle bir yola başvurmuşlardı. Ama Çin, ülkelerindeki Kür-Şad'ı ortaya çıkaracak Türk ajanlarını h
‘Kılıca sahip olan kişinin yeni bir beylik kurup yeni bir devlet olacağını görürüm. Var git atana söyle, o günlerin yakınındadır. Buna başka kimsenin gücü yetemez. Kimse de onu yolundan alıkoyamaz. Kapılar açılmıştır. Dört kapının sonunda kılıcın hükmüne girecek. Kılıcın hükmüne girdiği vakit, zaman düğümlenir; çabalamak boşadır.' .... ‘Şeyh Edebali' okurlarını tarihsel süreç içerisinde mistik bir yolculuğa çıkıyor. Kayı boyu Beyi Ertuğrul Gazi ve oğlu Osman Bey ile dönemin önemli dervişlerinden Şeyh Edeba
Tükendi
Türk Kurtuluş Savaşı, "Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran Türkiye halkının" yani Türk milletinin ortak başarısıdır. Tarihi bir gerçeklik olarak bunu kalın harflerle ifade etmek gerekir. Kurtuluş Savaşımızın farklı inançlar veya etnik gruplar özelinde irdelenmesi, birçoğumuza rahatsız edici gelebilir. Ancak tarih bir bilimdir ve bizim boş bıraktığımız her alan başkaları tarafından doldurulur, hatta istismar edilir. Bunu da başka bir gerçeklik olarak ifade etmek durumundayız. Günümüze değin Alevîlerin Kurtul
"Biletler lütfen." Duygu, çantasını açtı, cüzdanından biletini çıkarıp muavine uzattı. Otobüs hareket edeli on beş dakika kadar olmuş, neredeyse Ankara'yı çıkmıştı. Gidiyordu. Bir daha asla dönmeyecekti! Anne ve babası kendisini okul kapısı önünde beklerken Duygu, önce kileri eski haline getirmiş, bütün günlükleri çantasına koymuş, odasından bir kaç giysi ve ayakkabı daha alarak evden ayrılmıştı. Yıllarca kendisine anne ve babalık yapan bu kişilere de kısa bir not yazıp aceleyle evi terk etmişti. Serinin il
Kendilerinden sonraki yılları da özlemlerine ipotek etmekle ne kadar aç gözlüydü insan. Bunu bilakis ondan öğrendim... Belki de özlemin acıdan beslendiğini bilmeyecek kadar masumdu. Sevmenin hat safhada olduğu kritik evrede çok bekledim ve anladım ki o hariç herkesin yolu sevmekten geçiyor. Gelmedi. Gelmiyor... Gelmeyecek!
MEVSİMSİZ ÇOCUKLAR Günümüz aileleri artık tek çocuk kültürü, küçük ev anlayışı ile bedeninden küçük kutuya sıkıştırılmış çocuklar inşa etmeye başladı, öyle ki aile kavramını bilmeyen çocuklar kendi mevsimlerinin farkına varamadığından bugün tüm ebeveynlerin şikayet ettiği çocuk modeli ortaya çıktı ve "Mevsimsiz Çocuklar" onlara yıkılan isim oldu. "Teknolojinin ilerlemesi, çocuklarda gereksiz ilaç kullanımı, ailelerin çocuğun istediği her şeyi alma yoluna gitmesi ve ‘Mevsimsiz Çocuklar' yetiştirme eğilimi ço
Âşık Mahzuni Şerif için; "Ne Caferliğimi, ne Çobanlığımı koydun. Hep benimle uğraştın... Sen halk ozanısın, halkın ozanı yazar da söyler de kırgınlığım yok." Süleyman Demirel Âşık Veysel, Mahzuni içeri girince ayağa kalkar ve yanındakilere, "Susun gelen Pir Sultan Abdal olsa gerek'' diyerek takdirlerini belirtir. Büyük Ozan Âşık Veysel; Hayati Vasfi Taşyürek için; "O benim hocam" Âşık Mahzuni Şerif; "Aruzdan, heceden, serbestten yazar / Bir Hayati Vasfi olamam elbet" Âşık Yener; "Türk sanat müziği değerli b
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 99 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2