Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 254 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Günlüklerimde, Korona virüs denilen bulaşıcı hastalığın insanda ve insan ilişkilerinde bıraktığı ağır yıkımı anlatmaya çalıştım. Öncelikle, bu virüs belasından ruhumuzu nasıl kurtarabiliriz sorusuna yanıt aradım. Davranışlarımızı etkileyen bu mikroptan ruh sağlığımızı nasıl koruyabilirdik. İnsanı insana yabancılaştıran, insanı kendinden kaçırtan bu gözle görülmeyen, elle tutulmayan öldürücü düşmana karşı nasıl savaşabilirdik. Hem bedenimize hem de aklımıza sahip çıkmanın zorluğunu aşmanın yolunun, üretkenli
Hayattaki temel farkım, bakmayı değil! Görmeyi önemsemek ve sebep-sonuç ilişkisine fazlasıyla önem vermek. Bu kitaptaki her kelimenin seçilişinde bu detay önemlidir. Kavramak yani bakmak değil! Anlamak önemlidir. Üç boyutlu algılamak ve zaman ve diğer boyutları da görebilmek önemlidir. Bu alışkanlık, biyoloji, matematik, fizik, kimya gibi temel bilimler eğitimi almak ve İstanbul kaldırımlarını 60 yıldır çiğnemek, dünyada doğudan batıya 50’ye yakın ülke sokaklarını gezmek, sanatla ilgilenmek, ülkemizdeki
Aynı avluya açılan kapılar ardında bazen teğet geçen bazen de birbirine karışabilen yaşamlar, farklı olsalar da her biri vakti gelince alacakaranlığın serinliğinden güneşin yakıcılığına uyanır. Düriye, Suzan ve Nesibe. Üç kadın, üç sarsıntı, üç uyanış… Düriye’nin zorlu serüveni, Suzan’ın çalkantılı duyguları, Nesibe’nin dingin yaşamı…
Canımın sıkkın olduğu zamanlar ekseriyetle güzel, kokulu bir çay demlerdim kendime. Oldukça eski bakır demliğimle demlediğim taze siyah çayın kokusu, evimin her yanını sarar ve o efsunlu koku odamın penceresinden dışarıyı seyrederken farklı hayallere dalmama vesile olurdu. Çoğu zaman da rahmetli babamdan bana kalan tek şey olan mekanik kol saatime dakikalarca bakar, kendimi o kol saatinin içinde fasılasız dönen dişlilerin ortasına koyup düşünürdüm. Bütün geçmişimi sanki bir yol hikâyesi gibi hissettiren zam
Mustafa bir tarafta koca şehirde Asiya’sını ararken diğer tarafta Rina, Rıza ve Melih’in hayatına ayna tutacak. Bu üçlünün hayatlarına şahit olan Mustafa, insanların zaafları yüzünden, bildikleri yanlışları bile doğru olarak kabul ettikleri, öte yandan Mustafa’nın « gereği olmayan gerçek bir zamanın » var olduğunu ve vermiş oldukları her iki kararın onları gereği olmayan gerçek bir dünyanın içine attığını anlatacaktır. O, insanların vermiş olduğu kararların neticesinde yaşamış oldukları hayatları, bize göre
Dedektif Tilda ve Diğerleri’nin Olağanüstü maceraları, bir solukta okuyacağınız, keyifli bir polisiye. Batı’da Crazy Mystery denen türün ülkemizdeki en seçkin, belki de tek örneği. Tuğba Turan, yerelden evrensele genişleyen bir açılımla polisiyeyi mizah ve macera ile son derece başarılı bir biçimde harmanlamış. Onun yer yer iğneli, eleştirel ve ironik dili, insanı güldürmekle kalmıyor, aynı zamanda düşündürüyor da. Gencoy SÜMER Türkiye’nin ilk özel kadın dedektifi Tilda ve arkadaşlarının maceralarını okurke
Ruhu arafta kalmış bir genç kız...Bir ayağı cennete düşerken, diğer ayağı cehennemeZincirlenmiş. Nefsinin, şeytanın ve hak yolunun arasındaKalmış, nereye gideceğini bilemeyen bir yolcu…Labirentin içinde koşarken, her defasında yeşil gözlereÇarpıp sendeleyen minik bir kalp...Çimen gözlerin içinde cennetin fragmanını izlerken,Karanlık bir uçurumun tepesinde cehenneminAlevleriyle kundaklanan asi bir ruh...Peki o hangisini seçecek?Tövbe etmeyi mi, yoksa yoldan sapmayı mı?Bakışları doğanın şefkate yansımasından
EVDEN EVRENE « BAŞKA » ŞİİRLER Zaman giderek daha mı hızlı geçiyor ? Evet. Çünkü zaman eylemlerimizdir. Ne yapsak, biraz daha birikir. Biriktikçe hızlanır. Biraz daha döner yelkovanın başı. Neyin yıldönümü olsa, « O kadar sene geçti mi ? Daha gün gibi ! » deriz. Dün yarını kucaklar, bugünü unutturur. Yine akşam olur. « Zamanın harıl harıl çevresinde döndüğü duran bir saate » benzeriz. Tayyar Ünal’ın şiirlerini okurken, zamanın dışına sürülmüş bir başka zaman hissediliyor. Önce değil, şimdi değil, so
Bir mermiyle kaç insan ölür hiç düşündünüz mü ? Bir anda patlayan top mermileri ve bombaların içinde kalan savunmasız insanların, ölümden kaçarken ailesini kaybeden çocukların yerine kendinizi koydunuz mu hiç ? « Aynı durum benim başıma gelse ne yapardım » diye düşündünüz mü ? Savaşın kazananı her zaman silah satanlar olmuştur. Emekçilerin alın teriyle kazandığı paradan toplanan vergiyle alınan silahlar, savaşan iki tarafın emekçi gençlerini öldürdü.
«Sesler vardı süzülmekten yorgun, taşınmış, ötelerden ve renklerin içinde. Bazen bilindik bir köşede, kendi halinde ve sinsiliğini rüzgârdan gizlercesine. Uzanıp tutmak imkânsız gibi, uzanıp tutmak aldanış. Orada olduğunu göstermek için çırpınmayan, sıradana gizli bir yakarış. Senin olmak istemeyen sesler vardı. İrkildiğin için buradasın, düşlediğin için bu sesleri ve asla denilen yolculuğun tam kalbinde serpildiğin için. Seni döndürecek şeyler geride kaldı. Yürümek hiçliğinin içine. Belki bir nebze tutmak
Kurbanın üzerinde bulunan spiral sembolün anlamı neydi ? Peşpeşe işlenen cinayetlerin ardında kim vardı ? Sonun başlangıcı bugün müydü ? Geçmişteki büyük gizem nasıl çözülecekti ? Pagan inanışına dayanan sırlarla dolu bir cinayet… Polislere meydan okuyan bir katil… Dipsiz Kuyu romanından tanıdığımız Başkomiser Cengiz’in gerilim ve sürprizlerle dolu soluksuz macerası… Orçun Yenilmez’in ikinci romanı Derin Şüphe, başından sonuna kadar iyi kurgulanmış, sıkı bir gerilim polisiyesi. Karakterlerinin yanı sıra şaş
En fazla 4 metreye 4 metre süs havuzunun içinde, sadece sırtları ve saçları görülen iki çocuk cesedi ağır ağır yüzüyordu. Havuzun kenarına çıkartılmış diğer iki cesedin yüzleri dönüktü. Yaklaştı, baktı Halil. Bir ceset gördüğünde önce sadece bakardı. Eğer sağlamsa yüzüne, gözlerine, ağzına bakardı. Dik dik bakardı. Her cesedin, her yüzün, kıpırtısız da olsa her ağız kıvrımının anlatacak bir şeyleri olurdu çünkü. Gürültüde bile bütün sesler kesilir, ceset Halil’e hayatını anlatırdı ve mutlaka doğruyu söylerd
Rauf ve Faik abinin yeni açtığı Bar Filozofları’nda Barış’ın yaşamında derin izler bırakan olayların bir muhasebesi niteliğinde olan bu ince ama bir o kadar da yoğun kitap, geçmişte kurulan bağların gücüne gönderme yapmaktadır. Yaşamın düz yoldan ilerleyen bir olgu olmadığını, karşılaşmalar ve yeni insanlar sayesinde geçmişin en derin dehlizlerinde saklanan olayların gün yüzüne çıkabilme gücüne vurgu yapan bir kitap ile karşı karşıyasınız. Barış, barda yeni tanıştığı Nott ile muhabbet etmek ve kendisini yak
“Her insanın dışındaki kabuğun altında saklanan bir özü vardır. Özümüz bizim en gizli hazinemizdir. Herkes görsün, herkes bilsin istemeyeceğimiz bir hazine. Çünkü o hazinenin içinde parlayan bilgeliğimizin yanı sıra başkalarının görmelerinden korkacağımız canavarlarımız da vardır. En çok da o canavarları saklamak için dış kabuğumuzu cilalarız. İyi insan maskelerimizi takınırız. Maskelerimizle, dış görünüşümüzle süslediğimizi başkalarına satmaya çabalarız. Oysa bizi gerçekten sevenler canavarlarımızı görüp d
"Hayalin ne, Uygar? Bir hayalin var mı?" diye sormuştum ona televizyon izlediğimiz bir anda. "Var," demişti sakin ve yumuşak bir ses tonuyla. "Her insanın hayali olur." diye eklemişti. Şaşırmıştım ve hayalini merak etmiştim. Heyecanla sordum "Ne peki?" Bunu sorarken hayalinin ne olduğunu kesinlikle tahmin edememiştim. Gülümsemiş ve saçlarımı okşamıştı. "Hayalim, senin tüm hayallerini gerçekleştirmek." İki el arasında oluşan sevgi, Beyna.
“Batı’da, en çok satan kitap türlerinin başında gelen polisiyenin, bizim yazarlarımızın ilgisinden uzun yıllar mahrum kaldığı bir gerçek. Neyse ki son yıllarda bu durumun değiştiğini görüyoruz. Polisiye edebiyatımız büyük bir canlanma içinde. Ancak bu canlanış, daha çok roman türünde kendisini gösteriyor. Polisiye edebiyatın anası olan Polisiye öykü, ne yazık ki polisiye yazarlarımızın üvey evladı gibi. Bu döngüyü kırmak için yola çıkan Dedektif Dergi’de bir araya gelen birçok yazar, yazdıkları polisi
Yalanların, ihanetlerin ve tüm ölümlerimin üzerini örtmeden de yaşanıyormuş. Ben küçük yaşımda, hayatımdaki insanların en büyük ihanetlerinin görgü tanığıydım. Adalet önüne çıkarılsam, benim gibi birinci derece görgü tanıklarını koruma altına alırlardı ama en sevdiklerim tarafından ölümle tehdit edilirdim. Sakın kimseye söyleme, “Sus” yoksa ölürsün. Ben zaten ihanetlere her tanık olduğumda kurşuna dizilip öldürülmüyor muydum? Ha bir kez ölmüşüm, ha her gün, ne fark ederdi ki; Bir şarkının dalgalarına bırak
Cem Yenal sohbetlerinden keyif aldığım ayrıksı fakat güzel fikirleri olan bir arkadaşım. İyi şiirleriyle tanıdığım Cem'i şimdi tüm hayat tecrübesiyle, okuduklarından bildikleriyle ve kendi esnek düşünce süzgecinden süzdükleriyle post punk diye niteleyebileceğimiz kaosun içindeki düzeni sezdirdiği romanında keşfediyoruz. Yalın Tunalı (Yazar) Cem'i dostluğundan önce yazarlığına tanımak isterdim. Ancak o zaman hayran olduğum bir yazarla tanışıp onla dost olabilmenin hazzını yaşayabilirdim. En mutsuz gü
Ülkemizde her gün onlarca kadın katledilmekte, yüzlerce kadın sözlü ya da fiziksel tacize uğramaktadır. Bu kadınların kimisi susarak kaderine razı gelmekte kimisi de SUSTURULMUŞ kimseler olarak hayatlarına devam etmektedir. Peki, bizler şiddete, tacize, tecavüze uğramış kadınlarımız için bugüne kadar neler yaptık? Yalnızca üzülmekle mi yetindik, yoksa yaşadıkları korkunç hadiselerde utanması gereken tarafın karşı taraf olduğunu ifade ederek, suçluların cezasını bulmasına yardım mı ettik? Değerli okurlar, be
Tükendi
Hayat öyledir işte, olmasını en çok istediğimiz şey ile sınanırız çoğu zaman. Bir yanda mahalle kültürünün hâkim olduğu bir İstanbul semti ve birlikte büyüyen dört genç kız. Bir ellerinde çay, diğerinde çekirdek... Sabahlara kadar süren gece sohbetleri ve sımsıcak dostlukların gölgesinde dayanışma ile geçen gençlik yılları… Bir çiçek gibi narin ve zarif olan Zehra ile entelektüel bir kişilik olan fakülte hocası Yusuf’un entrika dolu hikâyesidir anlatılan. Kan bağının, can bağına erişemediği bu günlerde örs
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 254 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1