Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 138 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
İki bölüme ayrılan bu kitabı, Kurana ilişkin farklı değerlendirmeler ve ortodoks inanç ve düşüncelere aykırı ve karşı yorumlar, araştırma-inceleme ve çeviri yazılarımızdan oluşturduk. 1) Kuranın inişi, yazılışı, kaynakları, vahiylerin algılanışı; karşı çıkanların dayanakları, Kuranın anlaşılırlığı, belirsizliği; Kuran yazıcıları ve esinlenilen kişiler, Muhammedin öğretmenleri; Mekke ve Medine Surelerindeki farklılaşmalar; ilk üç halifenin Kuran derlemesi ve resmi Kuran dışındaki surelerin toplanıp yakılma
Tükendi
Güneş Batıdan Doğarken Doğu Medeniyetlerin gelişim sürecinde ilk olarak kabile topraklarının sahiplenilmesi ve sonrasında kent- devleti genişliğine vardırılması oradan imparatorluk ölçeğine kadar ulaştırılan mülkiyetçilik, aracı olarak savaşları kullanırdı. İlk medeniyetlerin yükseldiği Doğu coğrafyasında süreklilik kazanan savaşlara, toprak fetihlerine insan göçleri de eşlik etti... Savaş sebebiyle yaşanan göçlerin bir kısmı çatışmaların yaşandığı coğrafyadan kaçanlar tarafından oluşturuldu. Diğer bir kısı
Tükendi
Bilgiler, inançlar, dinler hatta mitler ve toplumsal olaylar düşündürücü kesitlerle okuyucuyu sıkmadan verilmektedir.  Daha sonraki dönemlerde  Orta Çağ’ın sonundan günümüze doğru gelirken Papakçı toplumun sınıflandırılması ve kendi içinde değer ölçüleri oluşturarak farklı düşünce dünyasını biz okurla paylaşmaktadır. Nihayet çeşitli ırkları bazı özellikleriyle çağdaş bilgiyi yeni aşamalarla bize hatırlatmaktadır.Bu tip çalışmanın düzenlenmesi açısından farklı olması okuyucuya kolaylık sağlamakta ancak olayl
Tükendi
Samed Behrengi'nin Pancarcı Çocuk kitabı, beş hikayeden oluşmaktadır. 1. Pancarcı Çocuk: Okumak isteyen, fakat babası öldürülünce, ailesinin geçimini üstlenmek için köyündeki ağanın halı tezgahında ucuz işgücü olarak çalışmak zorunda kalan; ağanın, kız kardeşini imam nikahı ile dördüncü karı almak istemesi sonucu ağayı döverek işten atılan, sonrada pancar satarak ailesini geçindirmeye çalışan, yoksul bir köy çocuğunun, yaşam hikayesini anlatmaktadır. 2. Bir Kar Tanesinin Öyküsü: Bir su zerreciğinin, nas
Tükendi
Bir Göçün Romanı Pikorua, üniversite mezunu bir gencin; İngilizceyi öğrenip geliştirme uğruna büyük zorlukları göze alarak, küçük bir Anadolu kasabasından kalkıp önce Avusturalya'ya, oradan da Yeni Zelanda'ya gidişinin romanı. Romandaki olaylar ve kişiler, küçük küçük yerleştirilen kurguların dışında bütünüyle gerçek bir göçün hikâyesini oluşturuyor. Göç edilen yerlerin tarihi, coğrafyası ve farklı renkleri de giriyor yazarın kadrajına. Aborjinlerden Yeni Zelanda yerlilerine kadar bütün o insan zenginliği
Tükendi
Birçok kişi, tarihin küf kokan ve okunması imkânsız klasörlerde saklı olduğunu zanneder. Hatta bu klasörleri o tozlu raflardan indirip okumak için "kafayı yemiş olmak lazım" diye düşünenler de var. Ama öyle değil gerçekten. Tarih, hiç fark ettirmeden; insanların direniş ve isyan eğilimlerinden, mırıldandıkları bir türküden, geleceğe taşıdıkları hayallerinden bize bakıyor. Geçmiş sadece hâzin yenilgilerle değil, özgür bir geleceği tasarlamak için ilham ve ışıkla dolu. Tarihe egemen anlatının dışında bakmaya
Tükendi
Her şeyi paylaşırız burada. Sevincimizi, üzüntümüzü, dertlerimizi. Ama özlemlerimizi, özellikle seni yakan, her düşündüğünde senin burnunun direğini sızlatan, kişisel özlemlerini pek değil. Çünkü biliriz ki, özlem yakar insanı mahpusta. Herkesin dağ kadar büyük ve içinde akacak lav kadar yakıcı olan bir hasreti varken, bir de bizim yanıp tutuşuyor olmamızın altında kalmamalı insanlar. Bu yüzden kaç gündür kimselere anlatamadan, içim içimi yiyerek dolanıyorum koğuşta. Bir başkayım! Bir delişmen bakıyorum her
Tükendi
Yarın başka bir düş olsun. Bir sofra olsun kocaman. Türk, Kürt, Ermeni, Süryani, Rum, Çerkez vb. kendini ayrı tanımlayan herkes olsun kurulu bu sofra başında. Sofrada türlü lezzetler olsun, kuş bile sofraya sütünü sağmış olsun. Bilfarz kimse kimsenin hakkını almadan, herkes istediğini hem yesin hem yanındakine ikram etsin. Herkes birbirinin dilini anlıyor olsun. Bir başka düşte, kilise olmayan bir yerde Hristo, camiye girip ibadet etsin, imam yoksa o gün, farz-ı mahal hastaysa haham kıldırsın cemaatin namaz
Tükendi
Umut Kar Altında Umut kar altında koydum kitabın adını. Yaşamımdan kesitler sundum güncele dair. Kendi penceremden baktım olaylara. Çok zor günler yaşadık, yaşıyoruz. Ne çok kadın öldürüldü. Sonra madenlerde grizu patlamalarını, Soma facialarını, depremleri, sel taşkınlarını yaşadık. Bazen de Kanal İstanbul gibi bilimselliği olmayan projeleri tartıştık. Bazen de bir pamuk ipliğine bağladım yaşamımı. En önemlisi beynim ve bedenim bitmez tükenmez bir enerjiyle, haksızlığın mumunu yakanlara karşı direndi. Hadd
Tükendi
Her yeni din, başka bir dini ve o dini devletin tüm temellerini sarsan ve kendi devletini kurmaya dönük bir devrimci harekettir. Vatansızdır ve enternasyonaldir. Bütün yeryüzüne aittir. Sınırlar ötesidir. Gün ışığına çıktığı andan itibaren kendi emirleri, düzeni ve disiplininin hayata geçmesi için mücadele başlar. Her türlü olanaklar seferber edilerek yeni dine karşı durulursa da, etki tepki düzleminde yıllar alsa da çoğunluğun dediği olur. Yeni din, devleti ele geçirir. Din, devlet dini olarak kabul edilir
Tükendi
Yazar adıları: Prof. Dr. Oğuz Adanır Prof. Dr. Battal Odabaş Prof. Dr. Şükran Kuyucak Esen Doç. Dr. Meral Özçınar Dr. Öğr. Bülent Yıldız Dr. Öğr. Üyesi Behçet Güleryüz Dr. Öğr. Üyesi Doğan Aydoğan Tanıdık bir imge o; bize hem uzak hem de yakın. O imge taşradır. En azından 1990 sonrası Türk sinemasından söz ettiğimizde epey tanıdık ve baskın bir estetik imge olarak yükselen taşra olgusu zihin filmografimizi kuşatıyor. ‘90 öncesi Türk sinemasında, merkezden uzak olduğu için dışarda ve dışarda olduğu için ‘öt
Zihni Papakçı bu çalışmasında da şiirin etkin gücünü kullanarak bir destan havası içinde insanlığın temel sorunlarını tartışıyor. İnsanın kendi üstüne dönmesi, kendini sorgulaması, nerede olduğunu merak edip bilmesi ya da daha doğrusu bilmeye çalışması açısından felsefi derinliği olan bir yapıtla karşı karşıya kalıyoruz. Şairin akıcı dili ve anlattığı konunun heyecanı baştan sona ilgimizi ayakta tutuyor. Bu değerli edebiyat adamına sonsuz başarılar dilerken sizlerin de bu dizelerde kendinizi bulacağınızı dü
Tükendi
daha yeni sustu radyodaki her dakikadaki nostaljik müzik. telefon telesekretere bağlı ve televizyon kapalı. ben insanlığımı yaşıyorum dışarıdaki yıldızların içerideki aydınlığında. parmaklarım beynime hükmediyor, ellerim yüreğime el koymuş. gözlerim kulaklarımla bir söyleşide deme gitsin. ayaklarım her bir yere gidiyor hiç gitmediği halde. şimdi hiçbir şey hatırlamıyorum. ne güzel, sadece bakıyorum. şimdi hiçbir cevap sormuyorum, sağırlığımla mağrurum. vay vay insanlığıma vay yıldızlara vay aydınlığa.
Tükendi
...Her gece yatağa girdiğimde hepinize tek tek uzanıyorum. Çocukluğunuzu hatırlıyor, o günleri gözümün önüne getiriyorum. Gülücükleriniz, yerini endişeli bakışlara bıraktığında iç çatışmalarımla boğuşmaya başlıyorum. Nerede doğru, nerede yanlış yaptığımı bulmaya çalışıyorum. Ben çok cahil bir annenin çocuğuyum. Muhakkak sevgisi tartışılmaz ama bana verdiği hasar hayatımın gidişatı üzerinde oynadığı rol çok büyük. Bu durum, doğal olarak bir sonraki kuşağa yansıdı. Sizleri farklı koşullarda büyütmek isterdim.
Tükendi
"Çukurova gerçeğindeki sertlik vardır Yılmaz Güney sinemasının estetiğinde de. Çukurova'nın sarı sıcağı, varsılların dünyası ile yoksulların dünyası arasındaki uçurum, bitmeyen çelişkiler; sayılı insanın sahibi olduğu, uçsuz bucaksız verimli tarlalardaki, sayısız insanın ölesiye çalışması, ölesiye yoksulluğu... İşte Yılmaz Güney Sineması'nı yaratan Çukurova gerçeği..." Prof. Dr. Şükran Kuyucak Esen
Tükendi
Mücadele ettiğimiz sürece varız, her ne için ve neye karşı olursa olsun. Ve şu çok doğru “Mücadele edenler her zaman kazanamazlar, ancak kazananlar her zaman mücadele edenlerdir!”Reyhan Valı Görk’ün ana karakteri Deniz’in kanser deneyimi ve tedavi sürecini anlattığı deneme-öykülerde toplumsal damgalanmanın nasıl işlediği işyeri, hastane, modern tıp bilimi, aile ve din gibi toplumsal kurumların eleştirisini okuyacaksınız.
Tükendi
Anadolu'nun dört bir yanına kurulan fabrikalar istihdam yaratmanın çok ötesinde işçilerin sosyal ve kültürel dönüşümünü de hedefleyen, kentte yaşayanların da hayatına değen, hayatını zenginleştiren, kentin ekonomik, sosyal kültürel ilişkilerinin biçimlenmesinde lokomotif işlevi gören fabrikalardı. Fabrikayla birlikte kurulan, işçi lojmanları, okul, kütüphane, sağlık üniteleri, dinlenme tesisleri, tatil kampları, tüketim kooperatifleri, çocuk parkı, sinema ve spor salonlarıyla, tiyatro grupları, müzik korola
Tükendi
İnsana bitki ve hayvanı evcilleştirerek yerleşik yaşama geçme imkanını tanıyan ilk yer, doğu coğrafyasıydı. Bu yüzden ilk kabile düzeninden krallığa ve imparatorluğa doğru değişen ölçekte ilk savaşlar da, bu coğrafyada gerçekleşti. Mezopotamya'dan başlayıp Mısır, Levant, Küçük Asya (Anadolu), İndus ve Çin'e genişleyen tarım ve ticaret coğrafyalarında ilk savaş dumanları tüterken, buna eşlik eden zenginlik, aynı zamanda buralarda dünyanın ilk medeniyetlerini de inşa etmeye başladı. Binlerce yılın ardından ba
Tükendi
Ruhi Su'yu sesiyle, türküleriyle, müzik alanındaki etkinlikleriyle tanımak başka; kişi olarak, ödünsüz gerçek bir aydın, dünya görüşü ile yaşamını bütünleştirmiş çağdaş bir bilge olarak tanımak daha başka. Ruhi Su sıradan bir halk müziği sanatçısı değil, yeteneğini eğitimiyle geliştirmiş ve bütünlemiş aydın ve çağdaş bir müzisyendi. Tek sözcükle: müzisyen... Bunu böylece bilmek için onun konserlerini, plaklarını dinlemiş olmak da yeterli elbet. Ama onu kaybettiğimiz yıllarda çok genç yaşta olanların, yeni y
Tükendi
YOL CÜMLEDEN ULUDUR (Bülbül-i Şeyda Divanı) "Yol Cümleden Uludur" düsturu zalimin zulmüne, cahilin yetmez ilmine ve insanlığın yaşamsal gereksinimlerine bir cevap olarak söylendi, yaşandı ve yaşanacak. Yolumuzun dili şiirseldir, belagattir, sanattır ve ariflerin dilidir. "Ariflerin dini olmaz" hakikati ile bu dil cümle mevcudattan, Kevn-i mekâna varlığı ve varlığın var olduğu nuru, sesi, nefesi esas alır. Yolumuzca zerreden, küreye (mikrodan, makroya) her varlığın hali, dili ve canı vardır. Yolumuzu yapan,
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 138 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1