Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 139 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Hanginiz bilir, benim kadar, Karpuzdan fener yapmasını; Sedefli hançerle, üstüne, “Gülcemal” resmi çizmesini; Beyit düzmesini; Mektup yazmasını; Yatmasını, Kalkmasını; Bunca yılın Halime’sini Hanginiz bilir, benim kadar, Memnun etmesini? Değirmende ağartmadık biz bu sakalı! Kim bilir onun gibi şiir yazmasını? Yazdıklarıyla yüreklere dokunmasını? Bir durdurmasını, durdurup da düşündürmesini? Hayata onun gibi tutunmasını kim bilir? “Deli eder insanı bu dünya,” der. Geceler, yıldızlar, tepeden
“Biz, en küçük menfaatlerini bile korumaktan âciz zavallılar, nasıl onlarla bir oluruz. Biz, tanımadığımız o büyük sınıfın, o fakir sınıfın adamıyız. Ama tanımadığımız için de onlardan, onların hayatından bahsedemeyiz. Üstelik tehlikeli bir iş o. İnsana sol diyorlar, komünist diyorlar. İyisi mi, bir yazar hep suya sabuna dokunmayan yazılar yazmalı. Ben de öyle yapacağım,” der Orhan Veli Hoşgör Köftecisi’nde, bu söylediğinin tam aksini yapacağının bilinciyle. Yapar da. Öyküler anlatır çünkü bilir ki bi
Sizin için, insan kardeşlerim, Her şey sizin için; Gece de sizin için, gündüz de; Gündüz gün ışığı, gece ay ışığı; Sizin için mezarlar, mezar taşları, Hapishaneler, kelepçeler, idam cezaları; Sizin için; Her şey sizin için. Her şeyin insanlar için olduğuna inanır. İyinin de kötünün de… Güzelin de çirkinin de… Mutluluk da insanlar içindir mutsuzluk da… Hayat aklarla, karalarla hayattır çünkü. Ve grilerle… Bundandır ki Orhan Veli bazen bahtiyardır bazen bedbaht fakat illaki umutlu. Çünkü işi g
Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum. Fakat anlatır. Her şeyi söylemenin mümkün olduğu o yeri bulur, yola viran olur ve sonunda oraya varır. Her nisan bir yaş daha genç, her bahar biraz daha âşık bir adamdır o ve ne kadar sever insanları, yaşamayı, güzel havaları… Anlatır, anlatır; öyle bir anlatmaktır ki onunki sonunda Türk şiirinin en güçlü şairlerinden biri olur. Dünyayı bambaşka gözlerle baktığı bir pencereden seyrettikleriyle anlatma
Üretmeden tüketen tek canlı insandı. Ne süt verirdi ne yumurtlardı ne de toprağı sürebilirdi. O zaman tüm hayvanların efendisi olmasındaki maksat neydi? İnsanoğlu bir ortadan kalksa o vakit ne açlık ne de köle misali çalışmak kalırdı. O hâlde tüm insanlar düşman, tüm hayvanlarsa yoldaştı. Hayvanların hâkimiyetinde elbet her şey farklı olacaktı. Belki kolay bir hayat sürmüyorlardı, Tüm istediklerine de kavuşamamışlardı ama durumları diğerleri gibi de sayılmazdı. Aç kalıyorlarsa da insanları beslemiyo
Şu savaşın insana ettikleri akıl alır iş değildir; onca cana kıyar ama tuhaftır bazı canları bağışlar. İnsanları yakalayan devasa bir makinedir ve pençesine düşen kimse olan bitene karşı gelmeyi düşünmez bile. Fakat tek kişi, bazen tek bir kişi anlar ki uğruna savaştıkları dünya aslında batan bir gemi ve yolcuların hepsi birer zırdeli. İşte o zaman insanoğlunun aptallıklarına şaşıp kalır ve onca zaman boyunca kaçırdığı hayatı yakalamaya çalışır. George Orwell, güçlü kaleminden çıkan Boğulmamak İçin’d
Çıkardığınız her sesin dinleneceği, her hareketinizin gözetleneceği varsayımıyla yaşamalıydınız çünkü sizi ne zaman izlediklerini asla bilemezdiniz. İdraki en gelişkin olanın en çok yanıldığı, en zekinin aklını yitirmeye en yakın kişi olduğu, korkunun karışmadığı tek bir duygu bulamayacağınız bir dünyaydı burası. Sorgulamamanız, konuşmamanız hatta düşünmemeniz gereken bir yer. Saklanacak bir sırrınız varsa evvela kendinizden saklamalıydınız çünkü en büyük düşmanınız kendi zihniniz, kendi sinir sisteminiz
“Yeni Dünya’nın incecik vücudu ortada, gerilmiş bir yay gibi hareketsiz duruyor ve bekliyordu. Sazın ilk vuruşlarıyla birlikte bu vücut, kendisinden beklenmeyen bir çeviklikle harekete geçti. Boyalı saçlarını savurup yüzüne dökerek ve başını bir göğsüne, bir arkaya atarak, ortada fırıl fırıl dönmeye başladı. Şimdi Deli Emine ona yetişemiyordu. Ellerini başının üstünde birleştirip kaşıkları, dışarıda kalan sapları görünmeyecek kadar hızla birbirine vuran, kısa fakat yine görünmeyecek hızlı adımlar atan Ye
Ses
“Bir tek korkusu vardı: Kalabalık bir yerde, mesela bir sokak köşesinde düşüverirse başına üşüşürler; ifade almaya, itip kakalamaya, götürmeye kalkarlar, onu rahat can vermeye bırakmazlardı. Can çekişirken hırpalanmaktan ödü kopuyordu. Kendisine herhangi bir şekilde yardım edilip kurtarılabileceği düşüncesi kafasından o kadar uzaktı ve dünyada kendisiyle meşgul olabilecek bir insan bulunabileceği ihtimali ona öyle yabancı idi ki bu bitip tükenmez yürüyüşte onun kütleşen sinirlerini ne bir ümit ne bir hi
Bizi rahatsız eden şey birinin acı çekmesi midir yoksa acısının ses bulması mı? Ya da bu ses sinirlerimizi altüst ettiği vakit içimizi kaplayan merhamet duygusu mu? Asıl sorun bir yerlerde kıyametler kopması mıdır yoksa kopan kıyametlerin ucunun bize dokunması mı? Atlattığı gemi kazasının ardından ıssız bir adaya düşen Edward Prendick, daha ilk dakikadan itibaren karşılaştığı tuhaflıklarla ve gizemlerle dolu bu adada hayatta kalma mücadelesi verir. Korkuyla ve panikle geçen aylar boyunca canını korumaya
Ya kötü diye bir şey aslında yoksa? Ya kötülük dilekleri, tutkuları ve doğru olanlar arasında tercih yapmak zorunda kalan birinin hezeyanlarından ibaretse? Bir insan ya kötülüğü hayal ettiyse ve savaştığı tek şey kendisiyse? İyilik de kötülük de tek bir kişiden meydana geliyorsa doğruluk pusulası nereyi göstereceğini şaşırır. Gayet saygın ve ahlaklı bir insan olarak bilinen Doktor Jekyll’ın gideceği yönü şaşırması da işte bu yüzdendir. Onu asıl korkutan ruhundaki iyiyle kötünün çatışmasında k
1912 yılının Mart ayında, Napoli limanında olağan dışı bir kaza yaşanır. Ama gerçekler göründüğünden çok daha farklıdır. Gemideki yolculardan biri, talihsiz olaydan önce rastlaştığı bir doktorla uzun uzadıya sohbet edince öğrendikleri karşısında şaşkına döner. Sonrasındaysa yalnızca kendisinin bildiği hakikatlerden bahsederek olanı biteni açıklayıp sır perdesini aralar. Hint Adaları’nda görev yapan bir doktorun hikâyesidir bu… Ve onun yardımına ihtiyacı olan zengin bir kadının… Kadın yardım ister, doktor
Victoria dönemi Londra’sında yaşayan bir bilim insanı akıl almaz bir icada imza atarak zamanda yolculuğa çıkar. Bütün canlıları harika bir geleceğin beklediğini düşünmektedir; bu yüzden insanlığın tüm gelişimini tamamladığını, herkesin huzur ve güven içinde yaşadığını düşlediği çağlara gitmek ister. Gelgelelim o devirleri ziyaret ettiği vakit şahit olduğu şeyler hayal ettiklerinden çok daha farklıdır. Gördüğü umulmadık değişimler ve dönüşümler Zaman Yolcusu’nu şaşkına çevirmekle kalmaz aynı zamanda
Derler ki ölüm, savaşın en yakın arkadaşıdır. Birbirleri için yapmayacakları şey yoktur fakat savaş açgözlü olan taraftır ve hep daha çok ölüm bekler. Ülkesindeki savaştan kaçmaya ve özgürce yaşamaya çalışan fakat bunu başarmakta zorlanan bir adamın hissettiği mecburiyet, hayatında iyi olan ne varsa paramparça eder. Görev bilinci ve güçsüzlüğü onu daha büyük bir savaşla baş başa bıraktığındaysa bir karara varmak hiç kolay olmaz. Usta yazar Stefan Zweig Mecburiyet’te, “İnsanlığın ötesinde hiçbir vatanı
Çılgın bir dünyada yaşadığınız vakit aklı başında olmak bir kabahattir. Mevcut düzeni bozacak her türlü girişim delilere özgü diye adlandırılırken toplumun sıradanlığına, dünyanın çivisinin çıkmışlığına, haksızlığa, hukuksuzluğa başkaldırmak olacak iş değildir. Doktoru olduğu hastanedeki düzensizliklerle ve yolsuzluklarla mücadele etmeyi deneyip başarısız olan Andrey Yefimiç, sonunda her şeyi oluruna bırakarak bu bozuk çarkın bir dişlisi hâline gelir. Fakat bir gün öteki dişlilerin kendisini avlayacağınd
Uzun yıllar önce, yeni dünyanın şafağında küçük, tuhaf bir yaratık ortaya çıkar. Yarı kertenkele yarı yarasa olan bu garip canlının gözleri de pulları kadar yeşil, büyüleyici bir ışık parıldamaktadır. Ne olduğunu ya da ne olacağını bilmez ama gerekirse tüm dünyayı baştan sona gezip kendisi gibi birini bulmaya kararlıdır. Avalon’la birlikte doğup büyüyen ufak yaratık, yaşadığı diyara ve yüce büyücü Merlin’e derin bir sevgi beslemektedir. İşte bu yüzden çok sevdiği Avalon’un ve Merlin’in tehlikede olduğun
“İnsanlara pek güç meram anlatıyordu; yarım saat uğraşarak bir kelime çıkarabiliyor, etrafındakileri güldürmese bile sıkıyor, daha fazla da kendisi sıkılıyordu. Deniz ona oldukça mükemmel bir arkadaştı. Başaltındaki kirli yatağında, geminin burnuna çarpan dalgaların uğultusunu dinler, onları uykusunda bile duyardı. Zaten sıkmadan uzun uzun anlatmasını bilen yegâne geveze, denizdir. Ömürlerinin dörtte üçünü denizde geçiren ihtiyarların arasında bile suların sesini sıkıcı, yeknesak bulan, bu sesten bıkan b
“Hayatın anlamını istediğin kadar sorgulayabilirsin, ama şunu bil ki benim anlamım sensin…” Emma’nın sırlarla dolu acımasız hayatını artık herkes biliyordu. Ancak geçmişine dair öğreneceği daha çok şey vardı. Yıllar önce annesi onu neden bırakıp gitmişti? Babasının öldüğü akşam ne olmuştu? Mutlu olduğunu hatırladığı anılar ona mı aitti yoksa bunlar sadece bir düşten mi ibaretti? Yaşadığı korkunç gecenin izleri, hayatındaki herkesi etkileyecekti. Emma kâbuslarının içine hapsolmuş bir şekilde iyileşmeye
Aşk Yakar Nefes Serisi 3. Kitap “Seni sevmek ateşlere atlamaktı bile bile. Seninle ya da sensiz…” Ne anılar bırakabilir peşini ne de kalbinin derinliklerine gömdüğün o adam… Çünkü aşk yakar, kül eder; onu taşıdığın müddetçe küllerinden yeniden doğar. Dünyada oldukça büyük yankı uyandıran Nefes serisinin bu son kitabını elinizden bırakamayacak ve son sayfasına kadar soluksuz okuyacaksınız. “Oldukça duygusal ve yürekleri ısıtan bir son. İnsanı daha ilk sayfadan içine çekip sürükleyen bir kurgu. T
Sherlock Holmes son görevine çıkıyor! Aydınlattığı karanlık sırların ve araladığı suç perdelerinin ardından emekliye ayrılan ünlü dedektif, Birinci Dünya Savaşı’nın yaklaşmasıyla tekrar iş başında. Fakat bunlardan önce ilgilenmesi gereken birkaç cani, gizli bir örgüt, bazı talihsiz âşıklar, ortaya çıkmaması gereken birkaç hükûmet sırrı, atlatması gereken korkutucu bir rahatsızlık, bulması gereken kayıp insanlar, şeytan işi olduğu düşünülen dehşet verici ölümler var. En büyük yardımcısıysa elbette y
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 139 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2