Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 139 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7
Kafka’nın Dönüşüm’ünde olan biten aslında basittir. Bu olağanüstü öyküde, Gregor Samsa’nın aile bireyleri ve çevresindeki insanlarla ilişkilerindeki bozulmalar adım adım ortaya konulur. Böylece toplumda farklılaşan ve öteki hâline dönüşen bireyin trajedisi tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilir. İyi güzel de bu görünenin gerisinde hangi mesaj var? Kafka, bu öyküyle bize aslında neyi anlatmak istemektedir? Öyküde asıl eleştirilenler, kimler ya da hangi kurumlardır? Bu konuda rivayet muhtelif! ‘Toplumun
Ağır hareket eden, ağırbaşlı, hep korunmaya muhtaç şah; çok becerikli ve çok güçlü, hem koruyucu hem saldırgan vezir; herkesin arasından sıyrılan, her yere seğirten cevval fil; sarsılmaz bir kaya gibi dikilen, baş eğmez kale; güçlülerin basit oyuncağı, ilk tehlikede feda edilecek zavallı piyon… Bize bunların insan ruhunun aydınlık ve eşsiz zeka parıltılarının yansımaları olduğunu söyleyen Zweig, o eşsiz kalemi ve yazım tarzıyla aynı zamanda o ruhun karanlık yanlarının, ataerkilliğin, boş gururun, kin ve
“Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar bir padişah ve bu padişahın altı yedi yaşlarında bir kızı varmış. Bu kızın çok sayıda hizmetçisi ve kölesi varmış. Aynı zamanda bir de Koçali adında, kendisinden yaşça biraz büyük bir uşağı varmış. Padişahın kızı ne emrederse emretsin, Koçali öyle yürekten itaat eder ve işini öyle iyi yaparmış ki sultan bugüne bugün ona bir kez bile el kaldırmamış. Koçali, padişahın kızına âşıkmış. Ona saf ve temiz bir aşkla bağlıymış.” Koçali’ye kalırsa bu işte yanlış hiçbir şey y
“Babam şimdiye uyumuştur kesin,” dedim kendi kendime. “Keşke oturup beni beklese… Çoktan uykuya dalmıştır ama. Peki ya oyuncak dükkânı? O da kapalıdır şimdi. Kim gecenin bu vaktinde oyuncak satın alır ki? Elbette benim devemi de dükkâna tıkıştırmış, kapıyı kilitleyip çekip gitmişlerdir. Keşke devemle konuşabilseydim… Dün gece yaptığımız planı unutacak diye ödüm kopuyor. Ya gelmezse?.. Hayır! Kesinlikle gelecek. Bu gece geleceğine ve bana Tahran’ı gezdireceğine dair söz verdi. Deveye binmek de ne keyifli ama
“Bir zamanlar toprak, su ve güneş ışığından ibarettim. Annem onları yavaş yavaş içine çekiyor, dallarının uçlarına kadar taşıyordu. Sonra annem tomurcuklandı, çiçek açtı ve sonunda ben şekillenmeye başladım. Çekirdeğim, etim ve derim oluşsun diye, annemin gövdesinden azar azar emdiğim canımın parçalarını güneş ışığıyla karıştırdım. En nihayetinde olgun, sulu bir şeftali oldum. Şimdi Pulat ve Sahibali beni yiyecek ve kısa bir süre sonra onların etlerinin, kemiklerinin ve saçlarının bir parçası olacağım.”
Bu bir son değil, sonun başlangıcı.Artık lider benim. Bütün bir neslin kaderi benim ellerimde. Kuzeye, tutsak olmuş binlerce çocuğu özgürlüğe kavuşturmaya gidiyorum. Zihnimi bir silah olarak kullanmaktan Başka çarem yok. Kaybedecek zamanım yok. Hata yapma lüksüm yok. Çünkü tek bir hata, tüm dünyayı yakıp kavuracak olan bir yangının fitilini ateşleyebilir. Özgürlük nefesim kadar yakınken bana, biliyorum: Bunun geri dönüşü yok! "Bracken'ın bu sürükleyici ve tüyler ürpertici distopyası hafızalarınıza kazına
Belki bir gün hiç tanımadığı birine aşık olur mu insan? Tess ve George: Birbiri için yaratılmış iki kalp. Aynı şehirlerde, ayrı hayatlarda. Birbirinden habersiz kendi yaşamlarını elleri kolları bağlı sürdürüp, arzularını anlamayan sevgililere mahkûm iki beden. Tutkusuz, mutsuz, çaresiz. Ta ki o geceye kadar. George evlenmiştir, bir de kızı vardır. Tess ise erkek arkadaşıyla evlilik eşiğindedir. Derken bir gün ortak arkadaşlarının doğum günü partisinde karşı karşıya gelirler. Pe
Etta, bir sabah kendini 1776 yılında, Atlantik’in ortasında buluverir. Neler olduğunu anlamaya çalışırken o güne dek bildiği ve yaşadığı hayatın bir yalandan ibaret olduğunu öğrenir. Annesi ondan çok önemli bir şeyi gizlemiştir: Zamanda yolculuk edebildiğini… İkinci Dünya Savaşı Londra’sından 1599 yılına, Şam’a dek uzanan bu zaman yolculuğunda Etta, tüm insanlığın geleceğiyle annesinin hayatı arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaktır. Ve kesin olan tek bir şey vardır: Yüzyıllar ve kıtalar arasında yaptığ
Tükendi
Zombilerin hüküm sürdüğü Çürük ve Harabe’de, Pembe Göz Charlie ve Çekiç ile yaşanan o korkunç savaşın üzerinden altı ay geçmiştir. Bu çatışmadan galip ayrılan Benny ve Nix, aylar süren eğitimlerinden sonra Mountainside’ı sonsuza dek terk edip daha iyi bir geleceğin izini sürmeye hazırdırlar artık. Onlara bu yolculuklarında Kayıp Kız Lilah ve Benny’nin can dostu Lou Chong da eşlik edecektir. Tüm planlar yapılmıştır. Bu yolculuğun onları çok zorlamayacağına inanmaktadırlar. Fakat daha onlar kasabadan ay
Kırık Kanatlarla Ne Kadar Yükseğe Uçabilir Kalbin? Acı mı çekmedim? Yaralarını sen diye sardım kalbimin, gözyaşlarımla. Mutlu mu olmadım ya da? Gülmenin anlamı seninle büyümekti, küçülmeyen elbiseler gibiyken zaman. Dikenli yollar, yok olan umutlar ve yitirdiklerimiz ardımızda. Ama bana, yine yürür müsün o yolları diye sorsan küllerinden doğar gibi... Her şeye rağmen, seninle bir daha yanarım derim. Tek kelimeyle enfes. Bu nefis hikaye, ikinci bir şansın daima olabileceğini gösteriyo
Tükendi
"Olur da biri size bu kitap hakkında bir şey sorarsa ona sadece yalan söyleyin." Tokyo’da, katlanamadığı yalnızlığına son vermeyi düşünen 16 yaşında genç bir kız: Nao. Pasifik’in öteki tarafında ise ıssız bir adada ilham perisini arayan bir yazar: Ruth. Ve bu hayatları birleştiren sahil kenarına vurmuş bir günlük: Nao’ın günlüğü. Nao’ın tek arzusu, hayatına son vermeden önce, Budist rahibesi olan büyük büyükannesinin hayatını kaleme almaktır. Gözlerden ırak yaşayan yazar Ruth ise bir gün sahilde geze
“Hey Tanrım! Bir dahaki sefere ben çaldırsam sen beni arar mısın?” Hayatınızın en berbat günlerini yaşıyorsunuz. Tam olarak dibe vurmuş durumdasınız. Sonra aniden karşınıza bir telefon numarası çıkıyor. Arıyorsunuz. Telefonun diğer ucunda hiç tanımadığınız bir ses: Tanrı'nın sesi. Muhtemelen bunun bir şaka olduğunu düşünüyorsunuz. Ya da belki de delirdiğinizi. Fakat bu ne bir şaka ne de siz keçileri kaçırdınız. Sahi, o numarayı yeniden aramaya cesaret edebilir miydiniz? “Konuşmamız gerek Tanrım.
O üzer. O gider O hep uzak O hep acı Yine de o. İlle de o. Hep o. Bir ses böler tüm düşüncelerini. Bir ses. Ne cılız ne de susacak gibi. Umutsuzluğun sessizliğine eşlik ederken o hep konuşur! ''Vazgeçme!'' Olmaz, dersin. ''Olur!'' İstemiyorum, dersin. ''İstiyorsun!'' Sus, dersin. Sadece sus. Tüm örselenmişliğine inat son çırpınışıdır yüreğinin sana söylediği. Bin defa söyler: Beni dinle. Milyon defa: Asla aşktan vazgeçme. Son kez atacağını bilse bile: Onu seviyorsun. ''Bazıları Kalbini Dinler bir k
Tükendi
"Ya kaderiniz hiç beklemediğiniz birinin ellerindeyse?'' Belki o da uzakta bir yerlerde farkında olmadan seni bekliyordur. Belki de şu an yanı başındadır ve sen onu göremiyorsundur. Ya da oradadır, biliyorsundur bir adımını beklediğini. Bir adım, sonra bir adım daha... Korkma, artık yalnız değilsin! Aşk var yanı başında! ''Kıpır kıpır, eğlenceli ve sürükleyici bir hikâye.'' - Kirkus Reviews ''Hayatta her an karşımıza çıkabilecek olayları konu alan bu büyüleyici hikâyede herkesin anıları canlanac
Tükendi
''Sonra dönüp dedim ki kendime: Üzülme. Unutacaksın her şeyi...'' Kartpostallardaki görüntü aldatıcıdır. Acımasız tarafıysa aldandığımız şeylerin hep daha güzel olmasıdır. Anna ve Francesca... Güzellikleriyle akılları baştan alan iki genç kız. Bir yanda tüm hırçınlığıyla sürüp giden yaşam, diğer yanda umutlar... Bakarsın Bulutlar Gider, pusulası şaşmış bir toplumda büyümeye çalışan iki genç kızın hayallerini, tutkularını, aşklarını ve sonsuza dek sürecek dostluklarını anlatan muhteşem bir hikâye.
Tükendi
Şeytanla el ele yürürken Ondan korkamazsın! Geçmişi Sırlarla Dolu Esrarengiz Freddie... Ölü Freddie'nin Hatıralarına Düğümlü Violet White... Çarpık Gülüşlü, Mükemmel Yalancı River West... Okyanus kıyısındaki sıradan kasaba Echo’da her şey olağandı. Ta ki bir gün esrarengiz yabancı River West, White ailesinin köhne malikânesi Citizen Kane’in misafir evini kiralayana kadar… Çarpık gülüşlü, zeki ve mükemmel bir yalancı olan River, birkaç gün içinde hem Violet’ın hem de tüm Echo kasabasının hayatını
Tükendi
Gözlerinizi kapatın ve hiç cep telefonu kullanmamış, kot pantolon giymemiş, sinemaya gitmemiş, 16 yaşında bir genç kız hayal edin. İşte karşınızda Eliza Miller. Ama artık Eliza’nın, kendisinin de bir üyesi olduğu Amish topluluğundan uzaklaşıp hayatına yön verme zamanı gelmiştir. Rumspringa döneminde, Chicago’nun banliyölerinden birinde, dadı olarak çalışma imkânı yakalayan Eliza, modern dünya ile tanışmak üzere ailesinin yanından ayrılır. Evden ayrılan Eliza, kendisini nelerin beklediğini görmek için sab
Tükendi
Kayıp Serisi Dünyada 2 milyonun üzerinde sattı. New York Times Bestseller ustalıkla yazılmış bir serinin nefesleri kesen ilk kitabı. okuyucular bir sonraki kitabın gelişini iple çekecek Publishers Weekly, yıldızlı yorum çarpıcı bir baslangıç ve nefes kesici bir son... Okuyucuları koltuklarına çivileyecek bir eser. Daha fazlasını okumayı istemekten kendinizi alıkoyamayacaksınız. School Library Journal Dikkatli Ol! seni almaya geliyorlar. Eve Gitmem İçin Bana Gerekli Şifreyi Söyle, dedi. Lütfen. Bay Hodge Baş
Tükendi
Yalnızca iki seçeneğiniz var: Çalışmak ya da ölene hatta öldürülene kadar aç kalmak. Zombiler tarafından işgal edilen çorak bir ülke. Kendi yasalarıyla çevrelenmiş küçük bir kasaba. Burada 15 yaşına giren herkes çalışmak zorunda. Çitlerin içinde veya dışında, çalışmayanın sonu açlıktır. Benny artık 15 yaşındadır. Çalışmak için birçok iş dener ancak bir türlü başarılı olamaz. Abisi Tom’un sürdürdüğü aile mesleği ise ona göre değildir. Fakat çaresiz kalan Benny, bu işi kabul eder.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 139 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7