"Trench Town´daki devlet evinin bahçesinde oturduğumuz zamanları hatırlıyorum... Bu parlak gelecekte geçmişi unutamazsın... Ah, küçük sevgilim... Ah, küçük kardeşim... Gözyaşı dökme sakın, yok kadınım, ağlamak yok." BOB MARLEY Rita Marley, ünlü reggae müzisyeni Bob Marley´i kuşkusuz en iyi tanıyan kişiydi. Onun hem karısı ve çocuklarının annesi, hem de grup arkadaşıydı. Bob Marley daha Trench Town´da müziğe meraklı, utangaç bir gençken de yanındaydı, yıllar sonra hayranlarını üzüntüye boğarak kansere ye

Kırmızı balıklar kıvrılarak yüzüyor; kuyruksuz küçük kurbağalar Ku vak vak vak, diye bağırıyor; kayıkçı küreğini fış fış çekiyor; ağaçtaki tıytıy elmayı kıtıy kıtıy yiyor

19. yüzyılın başlarında, Kayseri, uzun süredir yaşadığı en zor kışlardan birini geçirmekledir. Halk birkaç yıl önce meydana gelen depremin etkisini üzerinden atmaya henüz fırsat bulamamışken, şimdi de soğuk ve açlıkla karşı karşıya kalmıştır. Bu yetmiyormuş gibi, yeni kurulan Nizam-ı Cedid ordusu, Yeniçeriler için bir tehdit oluşturmuş, şehirde herkes birbirinin kuyusunu kazar hale gelmiştir. Öte yanda şehrin ağaları bu zorlukların hiçbirini çekmemekte; hemen her gece başka bir konakta düzenlenen müzikli e

Başarılı yönetici Ali Nihat Keskin emekli olunca hayatının roman olabileceğine karar verip, bir kitap yazmak için kolları sıvar. Asıl amacı ise bir yandan yazarken, bir yandan da şimdiye kadar kimseyle paylaşmadığı sırrını daha iyi anlamak, onu kullanmayı öğrenmektir, A.N.K.´nın gizli bir gücü vardır: Ne dilerse dilesin, garip bir şekilde, tüm dilekleri gerçekleşmektedir... Bilin ki bu bir cinayet romanı değil. Bir aşk hikâyesi de değil. Kısmen her ikisi de sayılabilir. Aslında sıradan bir adamı, ve sizin

Paramparça ailelerle ilgili bir kitap: biri içine doğduğumuz diğeriyse yarattığımız aileler... T Cooper, dört kişinin özelinde geleneksel aile tanımını değiştirerek, günümüz aile hayatını çarpıcı bir şekilde resmediyor. Uzun süre önce boşanan yalnız ve hap bağımlısı Arlene, kızının gidişiyle hayatına ve anneliğine bakışını değiştirerek, kendi sessiz iç yolculuğuna çıkar; her şeyi kolaylıkla elde etmeye alışmış kızı güzel ama kaprisli Taylor, başka türlü de var olunabileceğini öğrenmek için Amerika´yı boyd

Yağmur kesildi ve güneş açtı. Birden gökyüzünde renkli bir şey gözüme çarptı...

"Eve girdiğinde yanıldığını anladı. Telefonun yanında sadece kedisi vardı. Kucağına aldı. Aslı´ya benzemiyordu bu kedi. Birlikteyken Aslı´nın ısrarla söylediği gibi değildi. Kendini anlatmanın bir yöntemi olarak seçmişti Aslı kedisini. ´Benim gibi bağımsız o. İnisiyatifi dışında ilişki kurmayı reddediyor. Seninle bile. Ama burayı seviyor. Dışarı çıktığında biliyoruz, dönecek.´ Aslı ise dönmemişti. Bu kedinin gerçekten Aslı´ya benzer yanı yoktu. Belki annesine..." Kişisel tarihinin bir noktasında takılıp k

Practical, concise, and packed with intriguing facts, this fully illustrated guide leads you step by step through Topkağı Palace, home of the Ottoman sultans for nearly four centuries. Detailed maps show you the layout of the land as you make your way from the Imperial Gate and the outer walls through each of the three courtyards, terraced gardens, and harem. An ideal introduction to the Ottoman imperial residence and the sultans, royal pages, eunucs, and ahrem women who populated it, this book is both an i

Günlük hayatın içindeki heyecanları yeniden keşfetmenizi sağlayacak bir polisiye! Dikbaşlı kızlar, kayıp eşler, kadın peşindeki kocalar, arsız üçkağıtçılar ve büyücülük... Bir sorununuz varsa ve size kimse yardım edemiyorsa, Precious Ramotswe´yi ziyaret etmenin tam sırası demektir: Botswana´nın tek ve en iyi kadın dedektifi. Edebiyat dünyası birçok dedektif gördü. Onlar büyük metropollerin sevgisiz, umutsuz, yabancılaşmış savaşçılarıydı. Oysa Afrika´da Kgale Tepesi´nin eteğinde Bir Numaralı Kadınlar Ded

Burası Yeşil Ada. Lodos´un babası, bu adadaki en güçlü ve en cesur balıkçı. Geçen yıl, kimsenin çarpışmaya cesaret edemediği deniz canavarlarını yendi. Lodos doğmadan önce de dünyayı kayığı ile dolaşmıştı. Bugüne kadar bir milyardan fazla balık tuttuğu söyleniyor.

Marilyn Yalom, Kan Kardeşler: Kadınların Belleğinde Fransız Devrimi´nde, devrimi onu bizzat yaşayan kadınların bakış açısıyla aktarıyor. Fransız Devrimi´nin, "özgürlük, eşitlik ve kardeşlik" vaatleri kadınlar için geçerli olmasa da, Kan Kardeşler ile devrimin kadın tanıklarının sesleri nihayet tarihe iade ediliyor. Kitap boyunca Marliyn Yalom, devrimin yanında ya da karşısında olmadan, feminist bir akademisyen kimliği ile kadınların deneyimlerine odaklanıyor, adları tarihe mal olmuş kadınlar kadar, diğerler

"Curcunalı ve kıvrak... dünyevi ve dayanılmaz... doğallıkla çıkıveren zarif bir mizah... keskin bir toplumsal eleştiri." Tome, New Mexico´nun ortasında, dışa kapalı küçük bir köydür. Ancak Ana Castillo´nun ellerinde bu köy, hayatla ve çatışmanın olası tüm suretleri ile kaynayan, mucizelerin gerçekleştiği harikulade bir yaşam alanına dönüşüyor. Geçmiş ile şimdinin, gerçek ile gerçeküstünün, matrak ile korkuncun, Yerli Amerikalı ile Latin´in ve Anglo´nun, kadın ile erkeğin hikayesini anlatıyor. Yazar, içten

Manzaranın, Amerikan Rüyası´nı desteklemeyi reddeden kısmına çekilmiş, "hakiki" bir sokak adamından, "hakiki" sokak hikayeleri... İster "Tanrı´nın Köşesi" diye adlandırdığı Kırk İkinci Cadde´yi anlatırken olsun; ister ara sıra çocuğunun bakıcılığını üstlendiği, fahişe ve "tarihi geçmiş turist" Suzy aracılığı ile olsun; ister onu ancak hayatta tutacak ve kendine biraz "mal" almasını sağlayacak kadar para kazandıran, önce sokaklarda ve metrolarda sattığı, sonra da köşe yazarı ve skandal metrolarda sattığı,

Genelde uluslararası siyaset denildiğinde akla ilk gelenler hostesler, kartpostallar, fahişeler, muzlar, kot pantolonlar ve hizmetçiler değildir. Ancak Cynthia Enloe, artık hem uluslararası siyaset, hem de feminizm konusunda bir klasik olarak nitelendirilen Muzlar, Plajlar ve Askeri Üsler kitabıyla bu yanılsamamızı değiştirmek niyetindedir. Çünkü bütün bunlar, gerçekte uluslararası siyasetin birer yapıtaşıdır. Kültürel ve siyasi ekonominin iç içe geçtiği bu dünyada hükümetler, şirketler, kısaca var olan d

Dış yardım, elli yıldır varlığını sürdürüyor. Her yıl milyarlarca dolar dış yardım için harcanıyor. Binlerce insan, yardım endüstrisine hizmet ediyor. Buna rağmen dış yardım hakkındaki tartışmalar ilk günden bu yana devam ediyor. Günümüzde küresel bir mesele haline gelen dış yardımın yolu her ne kadar iyi niyet taşları ile örülü olsa da, bu yardım gösterisinin çevrelediği hem mali hem de ahlaki açıdan zorlu sorunlar hatırı sayılır birer tartışma konusudur. Merhametin ta kendisi gibi sunulan dış yardım çoğu

Dört buçuk yaşında, koskocaman bir kız olan Zeze ile tanışın. Bu da daha bir buçuk yaşındaki küçücük kardeşi Mumu. Zeze şu anda hayaller kuruyor: "Mumu´dan önce hayat ne kadar güzeldi. Bir daha asla o kadar güzel olmayacak!"

Akhilandeswari ile tanışın: Vergi dairesinde memur, kırk beş yaşında ve bekar. Tüm yaşamı boyunca kendisi için hiç var olamamış bir kadın; her zaman birinin kızı, kızkardeşi, teyzesi, daha çok da başkaları yaşamlarını kurabilsin diye koşulları hazırlayan kişi olmuş. Bu durum bir gün Akhila´nın bir deniz kıyısı kasabasına tren bileti alışı ve yola çıkışı ile değişir. Bu yolculuk onun için ilk kez kendi başına kalması ve tutucu Tamil Brahman köklerinden uzaklaşması anlamına gelmektedir. Akhila, kadınlar vagon

Tüm dünyayı beslemek için nasıl bir tarıma ihtiyacımız var? Dünya liderleri 2015 yılını, dünyadaki açların sayısını yarıya indirmek için hedef seçmiş durumdalar; ancak bu hedefe, günümüzde dayatılan sınai tipi tarımla ulaşmak mümkün müdür? John Madeley, yüksek teknolojili, kimyasallara bağımlı, büyük şirketlerin güdümündeki tarım sistemlerinin dünyayı doyuramadığını artık anlamamız gerektiğine inanıyor. Dünyayı açlıktan kurtaracak çözümün sürdürülebilir, düşük girdili, organik tarımla gıda üretmekte yattığ

Modern küresel ekonomiye dahil olamamak sadece bize özgü bir durum değil. Son elli yılda yürürlükte olan ve ülkelerin kalkınmasını sağlayacağı iddia edilen ekonomik politikaların iflasına tanık olduk. Bağımsızlıklarını kazanmalarının ardından Latin Amerika, Afrika ve Asya´daki ülkelerin pek çoğu küresel ekonomide söz sahibi olamadılar. Oswaldo De Rivero, küreselleşmeden elde edilen yararları inkar etmek istemiyor. Eleştirdiği nokta, küreselleşmenin, büyük mali krizlere neden olan ve uluslararası finans sis