Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 699 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
"... Oltanın ucundaki balık şöyle dedi: ‘Yem öyle büyü­lü, çekici, gerçek idi ki; nasıl desem gerçekten daha gerçekti. Şimdi şu son nefesimi verirken itiraf edi­yorum: "Tanrım bunu beklemiyordum'. * Elinizdeki kitap sadece şu mektuptaki cümle yüzün­den kaleme alınmıştır desem yeridir. Çağdaş Küre­sel Medeniyet'in (O iki asırdan beri peşine düşüp yetişmeye çalıştığımız muasır medeniyet) insanlığı getirdiği son durak burasıdır." Mustafa Kutlu'nun gazete yazılarından derleyerek yazdığı yeni eseri toplumumuzun
Mutlak sınırların ihlalini vazeden resmiyet ve ciddiyeti karşısına alan bir manifesto... İkiyüzlü softalar gülünç markiler dolap çeviren üçkâğıtçılar aldatılan kocalar sekter idealistler Moliére'nin zamansız komedyalarında bir araya geliyorlar. İki yüzlü burjuvaziyi faziletli görünen insanların sahtekârlığını sahneye taşıyan Moliére insanların zaaflarını ortaya dökmekle kalmıyor ideolojilerin arka planını da korkusuzca ifşa ediyor. Alay gülünçlük iğrenme; bütün duyguların bir araya geldiği bu oyunlarda büyü
Karamanlıların, Bizans'ta paralı askerlik yapan Türkler mi yoksa asimile olmuş Ortodoks Rumlar mı olduğu tartışmalıdır. Yunanca bilmemelerine rağmen 1923'te Lozan Anlaşması'yla yapılan nüfus mübadelesinde Yunanistan'a gönderilen Karamanlılar Yunan harfleriyle Türkçe yazmışlardır. İstanbul'un fethini anlatan bu kitap, kökenini Bizans'a dayandırmasına rağmen Osmanlı Devleti'nin bir vatandaşı olduğunun bilincindeki bir Karamanlı tarafından yazılmıştır. Nevşehirli Berber Yosif Ağa'nın oğlu Simeonidis eserini Ru
Tükendi
Batı felsefesinin nirengi noktalarından Kant ve onun kritik felsefesi epistemoloji, moral ve estetik alanlardaki fikirleriyle Batı felsefesini yeni bir mecraya sokmuştur. Öyle ki meşhur tabirle Kant-öncesi ve Kant-sonrası şeklinde tasnif edilecek kadar düşünme ameliyesini dönüştürmüş ve daha sonraki yüzyıllarda yeniden yeniden yorumlanarak Kantçı bir gelenek oluşturacak kuvvette tesir etmiştir. Kant derslerinden mürekkep elinizdeki kitabıyla Ayhan Çitil; işte bu önemli filozofun bilhassa "Saf Aklın Eleştiri
Müşahedat, Ahmet Mithat Efendi’nin roman türüne dair düşüncelerini kurgu içinde dile getirdiği, yeni anlatım teknikleri denediği ilgi çekici kurmacalarından biridir.Romanın karakterlerinden biri, bizzat yazar kimliğiyle Ahmet Mithat Efendi’dir. Hikâyesini kaleme aldığı kişilerin hayatına girerek onlarla istişare hâlinde bu romanı yazar. Onlardan gelen itirazlar ve eklemeler doğrultusunda metni yeniden şekillendirir. Bir taraftan karakterlerin başından geçen olaylara tanık olurken bir taraftan da yazılma
Kitabî dinlerin, Yahudilik ve Hıristiyanlığın doğup geliştiği bölgelerde olduğuna benzer şekilde İslâmiyetin doğduğu ve yayıldığı coğrafyada da faiz meselesi vardı. İslâm dini hem hukukî hem de ahlâkî olarak faizin her türlüsünü yasaklamıştır. Fakat neyin faiz olup neyin olmadığı konusu bir fıkıh-hukuk konusu olarak bütün İslâm tarihi boyunca tartışılagelmiştir.Modern dünyada faiz kapitalist dünya sistemini işleten, ekonomi çarkını döndüren ana mekanizmalardan biridir. Bu mekanizma İslâm dünyasını ve Müslüm
Tükendi
İsbat-ı vâcib, din ve felsefenin temel meselelerindendir. İslam düşünce tarihi çerçevesinde klasik literatür, Allah’ın varlığından çok birliğine ve sıfatlarına odaklanmış bir muhtevaya sahipti. Modernleşme dönemi ile birlikte isbat-ı vâcib meselesi farklı bir safhaya evrilmiş Batıda meydana gelen değişim ve dönüşüm esasen tanrı telakkisi ve ilahî olanın tabiatı ile ilgili olduğundan, bütün tartışmalar doğrudan veya dolaylı olarak bu alana intikal etmiştir. Üç hâl kanunu, dinin lüzumu, tekamül nazariyesi, m
“Cebinizde dört buçuk şey görmekle kendinizi zengin ve İslâm’ı fakir zannederseniz hazain açıldığı zaman züğürt kaldığınızı görür mahcup olursunuz.”Ahmet Mithat Efendi Hıristiyanların misyonerlik faaliyetleri karşısında Müslümanların gaflete düşmelerini engellemek amacıyla Hıristiyanlığın iç yüzünü anlatmak gerektiği inancındadır. Avrupa’da etkili olan ilim adamlarının saldırılarına karşı bir müdafaa yayımlama ihtiyacı neticesinde bu eseri ortaya koyar. Müdafaa yöntemi olarak Hıristiyanların yaptığı gibi ke
Hüseyin Rahmi Gürpınar bu romanda, Doğu ve Batı kültürünün özelliklerini eleştirel açıdan değerlendirir ve karşılaştırır züppelik, gelenek ve yenilik gibi konuları harmanlayarak işler. Tüm bu konular, alafranga kültüre yönelik aşırı tutkusu olan başkarakter Meftun ve onun çevresinde vuku bulan olaylar üzerinden anlatılmaktadır. Konağı, kendisini ve ailesini çevirdiği dolaplarla trajik bir sona doğru sürükleyişini okuruz. Meftun, Tanzimat dönemi züppe tiplemelerinden farklı olarak Batı kültürünü, eğitim iç
Tükendi
İslâm kültürü içinde gelişen itikadi-ilmî-fikrî hareketlerde etkili olmuş önemli kişilerden biri hiç şüphesiz İbn Teymiye’dir. Nakli esas alan, akla ise buna göre bir yer ayıran Selefiye hareketi, en güçlü temsilcisine onunla kavuşmuştur. İslâm dünyasının siyasî ve sosyal bakımdan büyük çalkantıların içinde bulunduğu bir çağda yaşaması, ona radikal fikirler ileri sürme ve bunları kitaba geçirme imkânı vermiştir. Bu radikal tutumu, ona karşı geliştirilen bir sürü haksız-haklı tenkidin de kaynağı olmuştur.Eli
Tükendi
“Kardeşlerim bu risâleyi yazmamı çokça rica ettiler. Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a and olsun ki bu risâleyi, tütün kullanımına olan muhabbetimden dolayı veya çağdaşlarımdan birine muhalefet edeyim diye yazmadım. Bu kitabı yazma amacım insaflı bir açıklama yapmak (…) ve delilsiz bir şekilde, yalnızca aklî kıyaslar ve nefsânî vehimler yardımıyla tütünden kaldırılan mubahlık hükmünü yerli yerine koymaktır.”Abdülganî en-Nablusî bu eserinde, tütün kullanımıyla ilgili söylemleri tek tek ele almakta, faka
Tükendi
Emile Durkheim, akademik yaşamı boyunca eğitim hakkında ders vermeye ve yazmaya aralıksız devam etmiş ve eğitimin kuram-pratik taraflarına, ahlakla kesiştiği alanlara çok dikkat göstermiştir. Bu konudaki çalışmalarının çoğu ölümünden sonra yayımlanmış ve çoğunlukla öğrencilerinin notlarına dayanmıştır. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra İngilizceye tercüme edilmiştir. Bununla birlikte eğitim filozofları, Durkheim’ın fikirlerinin modern eğitime uygulanabilir olduğunu her geçen gün daha fazla dile getirmektedir.Bu ki
Ömer Seyfettin’in ölümünün üzerinden yüzyıl geçti. Buna rağmen Türk edebiyatının en çok okunan yazarlarından biri olma özelliğini koruyor. Ancak onun çok okunan bir yazar olması, zaman içinde eserlerinin birtakım değişme ve bozulmalara uğramasına, eserlerinden bazıların öne çıkarak diğerlerinin unutulmasına ve yazarın sayılı hikâyenin yazarı olarak bilinmesine yol açmış görünüyor. Oysa o, edebiyat tarihimiz kadar düşünce tarihimiz açısından da önemli ve çok yönlü bir yazardır.Bu çalışma Ömer Seyfettin’in ka
İsmail Fenni Ertuğrul bu eseri yazma sebebini şu şekilde açıklıyor: “Ulemâ-yı kirâmımızdan bir zümrenin vahdet-i vücûda kâil olanlar ve bilhassa Muhyiddin-i Arabî hazretlerine karşı bir hiss-i nefret ve husumetle mütehassis olduklarını gördüm. Bunun esbabını anlamak için içlerinden bazılarıyla mübahasede bulundum. Bunların vahdet-i vücûd meselesini lâyıkıyla tedkik etmediklerine ve bunu vücûdiyye (panteizm) mezheb-i felsefisinden ibaret bildiklerine yakîn hâsıl ettim…”Bu tespit ve düşünceyle yazdığı eserini
“Hâmit, bilhassa Makber’iyle, Türk şiirinin bir tarafında daima kendini duyuracak bir büyük ürpermedir. Hâmit’in ıstırabı, şiirimize o zamana kadar tatmadığı bir derinlik getirir.”“Hâmit’e her zaman bir zengin madene dönülür gibi dönülecektir.”Ahmet Hamdi TanpınarAbdülhak Hâmit Tarhan, Tanzimat sonrası Türk edebiyatının ikinci neslinin yol açıcı şairidir. Namık Kemal’in bayraktarlığını yaptığı ilk neslin sosyal ve siyasî konuları edebiyatın temel malzemesi yapmasına karşılık o, Recaizade Mahmut Ekrem’in şii
"Modern folklor araştırmalarının tespit ettiği, günümüzde artık tartışmasız kabul edilen gerçeklerden biri de, pek çok efsane, destan, menkabe ve hatta masalın, hakikatte tarihi bir hadisenin -halk muhayyilesinde hasıl ettiği yankı sonucu- bozulmuş şeklinden başka bir şey olmadığıdır. İşte bu vakanın tipik örneklerinden biri de, özellikle Anadolu ve Balkanlar Türk folklorunda çok tanınmış olan 'kesik baş' motifli belirtilen türlerdir."Ahmet Yaşar Ocak'ın bu çalışması Türk halk edebiyatı ve destan geleneğini
Patrona Halil İsyanı (1730) sonrasında, amcası 3. Ahmed’in tahtan feragat etmesiyle tahta çıkan 1. Mahmûd, vefatına kadar 24 yıl saltanat makamında kalır. Göreceli barış ortamında geçen bu uzun döneme dair yapılmış çalışmaların az sayıda ve yetersiz olmasını, 1. Mahmûd saltanatının tarih çalışmaları için henüz ilgi nesnesine dönüşmemiş olmasını izah etmek bir ölçüde mümkündür: Osmanlı tarih yazımının en popüler konularından olan “Patrona İsyanı” ile Osmanlı modernleşmesinin başlangıcı sayılan “Lale Devri”ni
Türk edebiyatının ve düşünce dünyasının hep genç kalacak kalemi Ömer Seyfettin, hikâyeleri ve düşünceleriyle zamana meydan okuyor. Yarattığı kahramanlarla aramızda, sorgulamalarıyla zihnimizde dolaşıyor. Aramızdan daha dün ayrılmış gibi bugünümüze sesleniyor. 6 Mart 1920’de aramızdan ayrılışının üzerinden yüz yıl geçti. Kitap, aradan geçen bir asra rağmen onun sesinin bütün canlılığıyla Türklüğün gökkubbesinde yankılanmasına ve sonsuza kadar yankılanacağına olan inançla Sonsuza Uzanan Ses başlığıyla adlandı
“Veysel Karenî, İslâmiyetin doğuş döneminde Yemen’de dünyaya gelmiş ve Müslümanlığı kabul ederek kendini zühd hayatına adamış bir şahsiyettir. Hz. Muhammed’in (s.a.) hayatında Müslümanlığı kabul etmesine rağmen onunla görüşememiş, ancak Hz. Ömer devrinde Medine’ye gelme imkânını bularak oradan da kendi zühd anlayışını paylaşan zahidlerin yaşadığı Kûfe’ye gitmiş ve yerleşmiştir. Yaşadığı inziva hayatı, kendisinin İslâm tasavvuf tarihinde sûfilerin ileri gelen öncülerinden biri, hatta birincisi olarak telâkki
Tükendi
Din, edebiyat, sanat yüzyıllardır yaşayan ve kökleri çok derinlere inen, hayatımızın her aşamasında tutunduğumuz üç dal onlara dair kuşaktan kuşağa aktarılan, dağarcığımızı oluşturan bilgi, öğreti, gelenekler ve hikayeler… İçinde yaşadığımız, neredeyse ışık hızıyla değişen ve ilerleyen 21. yüzyılda geçmişten gelerek bugüne ve hayata bakışımızı, algımızı, haliyle “bizi” şekillendiren bu üç olguya nasıl bakıyoruz ve bakmalıyız?Mieke Bal bu konuyu kutsal kitaplarda geçen Yusuf ile Züleyha kıssasını temel ala
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 699 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3