Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 196 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Yazmak, dünyanın sırlarını keşfetme dürtüsünden kaynaklanabilir. Bildiğiniz gibi, insanlık bu işe bütün ömrünü adamıştır; gezip dolaşmak, keşfedip ele geçirmek, sonra da başka bir yeri yine ele geçirmek. Dünyanın keşfedilecek sırrı mı kaldı, demeyin. Bütün bu olup bitenlere rağmen, dünyamız hâlâ sırlarla doludur. Gerçi bana kalırsa, bu kadar keşif yeter; insanın artık durup boş ve sessiz manzarayı izlemesi yeğdir. Gerçekten, kimi zaman, artık bilmediklerimizin gelip bizi keşfetmeleri gerektiğini düşündüğüm
Tükendi
Kolunu omzuma attı ve birlikte kapıya doğru yürüdük. Bütün kasaba orada onu bekliyor, bağrışıyor ve itişiyorlardı. Bayılacağımı sandım. "Lütfen, lütfen Manolo," diye yalvardım, "gitme!" Elini kostümünün üstüne koydu ve bana "Ağlama Angelita," dedi, "bu akşam ya sana bir ev alacağım ya da yasımı tutacaksın." Sarsıcı, sıra dışı bir yaşamın, dünyaca ünlü boğa güreşçisi El Cordobés'in romanı... Ama sadece o kadar değil, İspanya iç savaşının tarihi, yoksulluğun, ölümün esir aldığı bir ülkenin soluk kesen, yürek
Tükendi
Yatağın köşesinde durur ve –yine geç kalktığı için- aceleyle kenara atılmış yorganının çapraz katını, çarşafın topografik hatlarını ezberler, her bir pamuk çıkıntısını, vadisini ve platosunu aklına çizer. Ardından önceki gece kadının vücudunun nerede uzanmış olduğuna yönelik bir çıkarım yapar ve ihtiyatlı bir şekilde yatağa uzanır. Vücudu, kadının vücudunun önceki gece yerleştiği yere yerleşir. Justin Ker, bazen hiç tanışmayan ama bir şekilde birbirlerinin hayatlarına değen insanların öykülerini anlatıyor.
Tükendi
Bana tasma takmaları da artık anlamsızdı çünkü tasmasız hiçbir yere koşamazdım, sahibimin gölgesinden uzağa gidecek durumda değildim. Bu anlamsızlığı, hem de her gün, bir sağa bir sola doğru geçip giden petrol tankerlerini gördükçe anlıyordum ve onları kendime benzetiyordum. Çağdaş Azerbaycan edebiyatının önemli temsilcilerinden Maksat Nur, etkileyici romanı Şehrin Sahibi'nde bugün dünyanın yaşadığı tüm akıl tutulmalarının bir özetini çıkarmış; güç taşkınlığı, iktidar hayranlığı ve toplu cehalet krizi...
Tükendi
Sadece hapiste yazdığı mektubu saklamıştım. Onu okumaya doyamıyordum. Mahvolmuştu; böyle diyordu mektup. Çıldırmak üzereydi, şahit olduğum o kısa anlardaki gibi artık kendine hâkim olamıyordu ama en hoşu; sitemlerinde o yoktu. Marente de Moor, 2010 yılında Hollanda'nın en önemli edebiyat ödüllerinden olan Ako Edebiyat Ödülü'nü alan kitabında, eskrim öğrencisi bir genç kızın öyküsünü anlatıyor. Hem ilk dünya savaşının ve Nazizm'in bir eleştirisini hem de Avrupa'nın kırsalında yaşanan tutkulu bir aşkın öykü
Saçlarını dalga dalga seriyor şehrin üstüne. Gece oluyor. Sabahlarsa turuncu bir aydınlık. Anneni çağırayım ister misin? Arkadaşlarını? Gitmemi ister misin? Yalnız küçük bir deviniş. Gitme, demek bu. Kal. İlk kitabı Küçük Dertler ile okurumuzdan ilgi gören Kadire Bozkurt, yeni kitabı Bir Kalbin Boyutları ile tekrar öyküseverlerin karşısında. Bu kitabıyla birlikte Kadire Bozkurt'un hem dilini, anlatımını yetkinleştirdiğini hem de kahramanlarıyla, coğrafyasıyla öyküsüne yeni boyutlar kazandırdığını göreceks
Tükendi
Casanova titrek bir sesle konuşuyordu: "Sen ne dudaklarımı ne de ellerimi öpebilirsin benim," dedi Amalia'ya. "Ve sen beni boşuna beklemiş ve hayal etmiş olacaksın, tabii ben bir an önce Marcolina'ya sahip olmazsam..." Alman edebiyatının önemli isimlerinden Arthur Schnitzler'in Casanova'sını hepiniz tanıyorsunuz: Kendinden emin, kibirli, zengin, çapkın ve bir o kadar da duygusal. Hayatının elli üçüncü yılında ise zenginliğini kaybetmiş ve artık yorgun bir şekilde çıkıyor karşımıza. Kendine uydurulan efsane
Tükendi
Bir hayvan acıya sebep olduğunda bunu masumca yapar. Yanlış değildir bu. Çünkü onun için yanlış diye bir şey yoktur. Hiçbir hayvan acı vermenin hazzından dolayı yapmaz bunu. Yalnızca insan yapar; sahip olduğu kırma ahlak duygusundan yola çıkarak!" Üç sıkı arkadaş; Nikolaus, Seppi ve Theodor'un hayatları karşılarına çıkan bir yabancıyla büyük bir değişime uğrar. Meleklerin soyundan geldiğini söyleyen Şeytan, insanların düşüncelerini okuyarak onların tüm istediklerini yerine getirmekle kalmaz; erkek çocuklar
Tükendi
"‘Bana çok sıkı sarılır mısın,' diye sordu. Ellerimi kollarına koydum (Tanrım, ne kadar zayıftı) ve birazcık sıktım. ‘Hayır Oliver,' dedi, ‘gerçekten sarıl.' Borulara ve diğer şeylere çok ama çok dikkat ederek yatağa çıktım. Yanına uzanıp ona sarıldım. ‘Teşekkür ederim Ollie.'" Harvard'lı zengin sporcu Oliver ile müzik öğrencisi Jennifer'ın, neredeyse ortak hiçbir yanları olmamasına rağmen yaşadıkları, her şeyi göze aldıkları bir aşkın hikâyesi. Erich Segal'in kaleme aldığı, yayımlandığı günden bu yana
Tükendi
"Kâğıt yığınını sıkıca saran kalın parşömeni -pek iyi işlenmemiş deri parçası demek daha doğru açtım, bu kez yumuşacık ve incecik bir parşömen kâğıdıyla karşılaştım. Tozunu üfledim. Kenarları süslü sayfada büyük harflerle ‘Anna'nın özel şeyleri' yazıyordu." Venedik'ten Selanik'a, İstanbul'a, tarihin tozlu sayfalarından günümüze uzanan bir hikâye Mavi Rüzgâr. Venedikli bir yayıncının eline geçen parşömenlerle tarihe tanıklık ettiğimiz bu kitap, birbirinden farklı dünyalara, insanlara ulaştırıyor okuru. Sava
Tükendi
Sem
SEM zamandan azat olanları anlatır. Yolu Karanlık Fırın Sokağı'ndan geçecek olanları Şimdiki zamanın rivayetini Bir rivayet üzere yaşayanları, ruhlarını böyle zehirleyenleri Bir akşamüstü, güneşi görünce ne yapacağını şaşıranları Şehirlerin uzak uçlarında yaşayanları Zamanın uzak ucunda kalbini arayanları Zehrin miktarını Yüklendiği acıyla yönünü tayin etmek zorunda kalanları Gemilere bakanları, suyu izleyenleri İsmi neonlarla yazılmayanları, ışıklar içinde uyuyamayanları, ışığa muhtaç kalanları Kanın şaşkı
Tükendi
"Ben bu geceden çok daha eski bir zamanda ölmüştüm. Siz bunu bilmezsiniz. Ben de bilmezdim. İnsan öldüğünü bilmez mi halbuki, değil mi? Bilmezmiş. Zaman, insanı zamanla çürütürmüş. Bazı yaşananlar, hiç bitmezmiş havsalada. Gece uyumadan önce akla çöreklenir, her gece bir önceki geceye nazaran daha da şiddetli çizermiş aklın odalarını. Aklın kazınmalarla parça pinçik olurmuş. Aklın kalmayışı, ölüme eşdeğermiş meğerse. Bilmezmişim." Yeni neslin dikkat çeken öykücülerinden Caner Almaz, ilk kitabı Kırgın Anlat
Tükendi
"Beni ilk kez öptüğünde nasıl titrediğini anlatamam. İlk ve son sevişmemiz tam bir trajediydi. Ne ben kadınlarda olması gereken biyolojik reaksiyonu verebildim ne de Ufuk bir erkeğin yapması gerekenleri yapabildi. Benim için Ufuk'un cinsel bir anlamı yoktu. Ufuk o ideal, platonik, sadece romanlarda olan, delicesine aşık erkekti. Bense onun için ulaşılma ihtimali çok uzak bir hayalin birdenbire çırılçıplak karşısında duran, elle tutulur objesiydim." Mustafa Özcan'dan kıstırılmış insanları, kırık dökük umutl
Tükendi
"Bir kravat seçmek için on beş dakika harcadığım zamanları düşündüm, şimdi açlıktan kadidi çıkmış bir serseriydim ve geçmişimi unutmak için acı çekmek, daha çok acı çekmek iştahımı kabartıyordu. Ayağımın ucuyla yamacı yokladım, kayarak inersem aşağıya çabuk varabilir miydim? Yumuşak zemine oturdum, topuklarımla fren yaparak inmeye başladım." Dişi Kurtlar, 1940'lı yıllarda Almanlara esir düşen Bernard'la Gervais'nin Pomeranya esir kampından kaçışını konu alıyor. Bernard'ın bir kaza sonucu hayatını kaybetmes
Tükendi
Hitit yazısını çözmek için yıllarca uğraşan arkeologlar sonunda, yazanın da, yazanın ulusunun da binlerce yıl önce kaybolduğu tablet yığınından şu cümleyi buldular: "Nu ninda-a nezzatteni vadar-ma ekutteni." Tarihte çözülen bu ilk Hititçe cümlenin anlamı neydi biliyor musunuz? "Şimdi sen ekmek yiyeceksin, sonra da su içeceksin..." Toplum insanların birbiriyle kurduğu ilişkilerden oluşan bir organizmadır. Kültür ise, bu insanların dünyayla kurduğu ilişkilerin sonucudur. Kültürü dünyayla kurduğumuz ilişkile
Tükendi
"Yani," derdi dedem, o belirgin yüz hatlarına sinmiş bilgelikle, "bir köstebek insana kuyuyu gösterdi. Kuyu açıldıkça içinden çıkan beyazaltın bize bir ömürlük ekmeğimizi kazandırdı. Şehrimizin dünya çapında tanınmasına sebep oldu. Şimdi kıymetinin bilinmediğine bakma, zanaatçı olmak insanı hayata bağlar. Tüm dertlerini, tasalarını unutursun taşı işlerken, kendi söyleyeceğini susar, taşa dokursun ahını, taş seni anlar, ruhunun motiflerini işlersin taşa, taş seni duyar ama insan insana nankördür, sağır, dils
Tükendi
"Dalından kopan bir yaprak Zeynep'in yüzüne doğru salına salına inerken Zeynep derinden, ama çok derinden, ona yaklaşmakta olan bir şeyin sesini duydu. Bütün bu gürültünün içinde bir şey, tekinsiz bir şey ona doğru hızla ilerliyordu sanki. İçinde yükselen dürtüyle gözbebekleri büyüdü. Aklının neon tabelasında tek bir cümle yanıp sönmeye başladı: Buradan hemen çıkmalıyım." Ece Karaağaç, bir ilk kitap için oldukça cesur bir hikâye anlatıyor Yarım Kalan Bazı Aşklar'da. Uykuyla yaşamı arasında sıkışmış Zeynep,
Tükendi
"İki yanı ağaçlık bir yoldan yürüyoruz. Daha önce geçtiğimizde burada birbirine yaslanmış apartmanlar vardı, altlarında berberler, marketler, oyuncakçılar... Şimdi onların yerinde tek katlı, küçük evler bahçelerin kuytusunda uykuda. Yolun ortasından dev bir çınar yükseliyor, toprağı yararak, çatırtılarla ve dallarında gece kuşlarıyla." Edebiyatımızın dev bir çınarı Ahmet Hamdi Tanpınar. Onu okumak her okur için ayrıcalıktır. Bu roman, Ahmet Hamdi'nin yazarlığının yanı sıra insanı tarafını da incitmeden belg
Tükendi
"Özellikle Ahmet Hamdi Tanpınar'ın öğrencisi olduğu için havalara uçuyormuş. İngilizce öğretmeni ise Behice Boran'mış. Yani kültür hayatının gelmiş geçmiş en büyük isimlerinin yetiştirdiği bir öğrenci. Kitaplara kendi kendine merak salıyor. Çünkü orada saklanabileceği kocaman, sınırsız bir dünya var ve bugünkü uzay yolculuğu gibi zahmetli ve pahalı değil." Bu romanda, Anayurt Oteli ve Aylak Adam gibi iki kült kitabı bize hediye eden Yusuf Atılgan'ın yazarlık serüvenin yanında acılarına, mutluluklarına, tu
Tükendi
"Nâzım doğduğunda, kuşkusuz, çok sevinmiştik: Kıvır kıvır sarı saçlı, mavi gözlü, gürbüz bir oğlan çocuğu! Hep de öyle kalacaktı sevgili oğlum; hayatındaki bitmez tükenmez zorluklara inat, hep öyle çocuksu ve saf..." Nazım Hikmet, şüphesiz edebiyatımızın dev bir çınarıdır. Bu roman, Nazım Hikmet'in edebiyatta kapladığı yerin yanında, insani olarak ne kadar bizden biri olduğunu anlatıyor ve anlatırken bu büyük şairin mutluluklarını, acılarını, aşklarını, tutkularını bir dantel gibi işliyor
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 196 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3