Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 74 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Peride Celal'den dört öykü: İki yıldır bir Böcek ile yaşayan kadın, kendisine böceğin onunla yaşadığını söyleyecek olan psikiyatra başvurmakta arar çareyi; sanki çarenin kendisi "Böcek" olabilirmiş gibi. Saf ve temiz bir adam değildi Saffet Bey. Sadece para kazanmaya harcadığı bir hayata giriş bileti olmuş "sevgili" eşinin yasını, geç kalmış bir gelecek planlamasına vesile kılmıştı. Ama uzaktan, Londra'da eğitim gören küçük oğlundan gelen zehir zemberek bir "Mektup" ile darmadağın olur. Gelecek kurguları ge
Tükendi
Fenerbahçe'den Kalamış'a sahil bir genç kızın kaşları, iki yaydır. Cenan buralarda bir ceylan. Seke seke, ürkek, meraklı. Aşka ve kadınlığa... Giysilerini geren göğsünün diri yuvarlaklarının; taze, kırmızı ağzının; kara gözlerinde beliriveren sebepsiz heyecanların, ihtirasların, korku ve şüphelerin habercisi olduğu "kendi fırtınasının" vaktine sabırsız... Âşık da: Teyzesinin kızı Meliha'nın kocası Raif... Çocukluk arkadaşı Ahmet ise ona... Geçirdiği kalp krizinden sonra bu sayfiye semtinde taşınan
Meyhanecinin bile "Allah bin bereket versin," dediği bir ülke burası. Kumpanyaların uğrayıp sanatı, eğlenceyi, hazzı, zevki bolca boca ettiği kasabaları meyhaneli bir diyar. Sokakları dar, meydanları çeşmeli... Pusu da kurulur, cinayet de işlenir bu yerlerde. Kim vurduya gidilmez ama... Sırları alenidir, "buralı"dır. Piçleri bol, sevinçleri azdır. Herkes derin kazar bir diğerinin kuyusunu. Çatıların altındaki küflü sandıklarda saklanır erdem. Sessizliğe boğdurulur ahlak. Dün gibidir buraları; bugün erteleni
Çocuksu büyüklerin pencerelerinden sarktığı evler; anımsanmayı bekleyen geçmiş parçalarının mandallarla tutturulduğu iplere gerili balkonlar; parke taşlarında boş konserve kutularının yuvarlandığı, duvarları plastik top sesleriyle dövülen, şen çığlıklı mahalleler; bir koşu gidilen tezgahı sakızlı bakkallar... ama zaman O zaman değil. Zamanı avuç avuç kuru yapraklar gibi havaya savurdu çocuklar. Duvar saatinin rakamları söküldü; kuşlara döndü, uçtu saatler. Büyüdü geçmiş. Erkekliğin zulmünü keşfetti oğlanlar
Tükendi
"Neden çaldın pijamayı?" dedi polis. "Çünkü o pijama yüzünden uykusuz kaldım." dedi. "Her uykusuz kalan hırsızlık mı yapsın?" dedi polis. "Bir de, o pijama yüzünden rüya gördüm." dedi. "Uyumadan mı gördün o rüyayı?" dedi polis.
Zihni unuttuklarıyla dolu bir tanrı, başlangıcı bilinmeyen yekpare bir zamanın ucundan ayaklarını sarkıtıyor... Zamanı elinde oynatamayacağını bilen bir kadın Kadıköy Rıhtım'ın birbirinden habersiz ip gibi uzanan sokaklarının birinde oğlunun Rita tutkusuna gem vurmaya çalışıyor... Birinin ağına takılıp düşmesini bekleyen her köşeye sinen sessizlik... Bedeninden bağımsız bir pervane gibi yükselen kafa... Yıldızları içinde taşır gibi sulu bakan iri gözler... Ayşenur Tanrıverdi yaşadığımız anda, elimizin altın
Ege'de Yunan işgali başlamış, Aydın düşmek üzeredir. Nazilli civarında dağlar efelerin meskeni olmuştur. İşgal ordularının öncü kıtalarına kurdukları pusuların, vur kaç taktiklerinin onları yavaşlattığını ancak daha büyük bir güçle gelmeleri halinde bu direnişlerinin kolayca ezileceğini görürler. Hiç bilmedikleri, hiç görmedikleri yerlerde kendileri gibi direnenlerle birlik ihtiyacı yeşermekte, bu durum kurtarılacak "mülk" ve "toprak" algılarını "vatan"a dönüştürmektedir. Beri yandan aralarındaki yiğitlik
Anadolu işgal altındadır. Her yerde direniş fikri çiçek açmış ve topyekûn bir mücadele girişimi filizlenmeye başlamıştır. Ama bu hareketler birbirinden habersizdir. Tıpkı 1919 baharında Biga kasabasında yaşayanların Samsun'a doğru yol alan bir gemiden ve onun yolcularının düşüncelerinden habersiz oluşu gibi. Yabancıların elindeki tuz, tütün ve alkol tekeli Osmanlı Reji Şirketi'nin Biga müdürü Hamdi Bey emrindeki yurtseverleri ve şirkete ait mülkü direnişe kazandırmak için gizli ama zekice hamleler hazırlama
Bir Yapımcı, Bir Bozumcu, Bir Youtuber, Bir DJ, Bir Maske ve diğerlerinin Orhan Veli konulu bir film projesi etrafında gelişen tuhaf macerası. Sosyal medya, show dünyası, sanal âlem, eğlence sektörü, futbol camiası, play station durakları arasında gezinen bir roman. Ancak tüm bu mecralar, kitapta, romanın konusu değil gerçekliğimizin parçaları olanak yer almakta. Emine Patan; Orhan Veli ve Garip Akımı konulu bir fantastik film projesine girişir. Yıldız adayı, makyaj videolarıyla ünlü youtuber Miray'dır. K
Naim Tirali'nin şöhret peşinde koşmadığını bilirim. Fakat görüyorum ki, şöhret onun peşinden koşuyor. Ercüment Ekrem Talu Naim Tirali, bu yeni kitabında, işte bu bakımdan; yani öbür hikâyecilerimizin vermeye cesaret edemedikleri, bazı ahlâk ve sanat endişelerine saplanarak deşmemeyi daha ehvenişer buldukları çevre, mevzu ve tiplerin örtülerini sıyırmak bakımından orijinal ve müstakildir. Behçet Necatigil Naim Tirali, yeni hikaye sanatının ön planda görünen bir siması olmuşsa, bu muhakkak Yirmibeş Kuruşa A
"İçimden "N'olmuş bu gözlerine senin?" demek geliyordu. Tuhaf bir duyguya kapılmıştım. Sanki kalabalık bir yerde gözlerini düşürmüştü de, binlerce insan basa basa onların üstünden geçmişti. Sonra da o, bu ezilmiş, parçalanmış, pörsümüş iki gözü yerden alıp göz çukurlarına doldurmuştu bastıra bastıra. Belki de bin yıl, on bin yıl yaşamış bir insanın gözleri olabilirdi böyle." Beyoğlu'nda kitapçı dükkanı olan bir adam, aynı semtin arka sokaklarında bulunan Pansiyon Huzur'a taşınır. Sahibesi İnci, kiraladığı
Kurtuluş Savaşı üçlemesiyle "Vatan'ın İnşa"sını romanlaştıran, edebiyatımızın usta kalemi İlhan Tarus bu kez Cumhuriyetin Şeker Fabrikalarını anlatıyor. Tarus bir gazetenin teklifi üzerine iki ay boyunca altı bin kilometre yol kat ederek tüm fabrikaları dolaşır; neden oldukları toplumsal dönüşü bizzat yaşayarak bir tanıklık tutanağını "beyaz kağıtların muhafızlığına kara satırlar halinde geçirir." Şeker fabrikaları sadece teknolojik atılım, üretim patlaması, döviz tasarrufu, refah kaynağı değil bir ulus ya
Tükendi
Sait Faik'i bulabileceğiniz yerler bellidir: Meserret, Yedigün Gazetesi, Elit Pastanesi... Behçet Necatigil'in özenle sakladığı, Abidin Dino'nun resim sergisi davetiyesindeki adres şöyledir: "Sait Faik, Orman Birahanesi, Beyoğlu..." Edebiyatçıların bir dönem buluşma yeri olan Kadıköy Vagon Kahve'de Dağlarca'nın masasına dökülenler. Cemal Süreya'nın buradan Hatay Restoran'a geçişine eşlik edenler. Yaşar Kemal'in kitap koklama alışkanlığı ve mavi boncuğu... Çok genç yaşta atıldığı edebiyat dünyasında edindiği
Bir parçacık mutluluk için hayalleri değil bir teorisi vardı fizikçi Şafak'ın. Ancak bu teoriyi hayata geçirecek teknoloji bugün için yoktu. Geleceğe havale edilen çözüm geçmişten gelebilir miydi? İnşa edilen kozmik makine Şafak'ın sadece düşüncelerini alt üst etmekle kalmayacak, hayatını da sonsuza kadar değiştirecektir. O artık, hiçbir yere ait olmayan bir insandır, hatta kendi evrenine bile. Yeni teknolojinin sağladığı olanakları kendisi bile tahmin edememişti. Fakat yeni çözümler yeni soruları da berabe
Kanser sadece bir hastalık. Fakat her yıl milyonlarca insan kanser dolayısıyla ölüyor. Bu yüzden ölümcül bir hastalık olarak biliniyor ve çoğu kez ölümle eş tutuluyor. Oysa bu "gerçek" tam anlamıyla bir yanılsama, hatta "bilimsel" bir yalan. Kanser ölümcül ancak kolayca tedavi edilebiliyor. Çünkü kanser bir bağışıklık sistemi hastalığı. Tersinden söylersek bağışıklık sistemi güçlü insanlar kansere yakalanmıyor. Öte yandan yaygın ve baskın olan kanser tedavi yöntemleri, radyoterapi ve kemoterapi bağışıklık s
Çocukluktan gençliğe adım atan Selim, hayatı tanıma yolculuğunun bu ilk adımında toplumun sınırlarına çarpacaktır. Her şey onun için önceden belirlenmiştir. Büyümenin, birey olmanın toplumsal kalıplarına uymaya çağrılır; ilk olarak ailesi tarafından. Okul duvarlarının eğitim hapishanesini koruyup kolladığını görecek, cinselliğin toplumsal cenderenin dikenli telleri olduğunu deneyimleyecektir. Liseden, üniversiteye geçişte sadece üniformalar ve gardiyanlar değişecek, ilk günahı ve teslimiyeti yaşayacaktır se
Doğal olan özgürlüktür. Çamların arasında bir görünüp bir kaybolmaktır varoluş. Her yerde var olabilmek için bir yerde kaybolmak. Kaybolmayı hepimiz gibi doğuştan edinmiş ancak bizim gibi unutmayıp bilince çıkarmış köylü bir kız çocuğu... Belki de ondan daha özgür olan, gittikleri her yerde başıboşlukları gıpta edilen ve tam da bu yüzden korkulan Çingenelerle rastlaşır ve onlara meydan okur: Kabul de görür, sevilir. Fakat özgürlüğünü doyasıya yaşayacağına dair umutlar aniden kır yaşantısıyla birlikte savru
Ağır bir yenilgiyle şekillenmiş geçmiş, bugünün peşinden gelir ve yüzleşmedikçe bizi gelecekten yoksun bırakır. Yeni milenyumun başında bir gencin dünyasına ve onun aşık olduğu kızın gizemli varlığıyla yokluğunun sırrını keşfetmeye yönelik, İstanbul sokaklarında dolaşmaya bir davet Parçalı Bulutlar Ülkesi. Ancak çıkılacak bu küçük yolculuk tehlikelidir çünkü sıklıkla geçmişe rastlanılacaktır. Üniversiteye yeni başlamış Burak kendisine ait olmayan ve asla paylaşmadığı bir geçmişin yükünü bilmeden yaşayan bi
Başlangıçta Söz vardı; Söz Tanrı ile birlikteydi ve Söz Tanrı idi." Zaman ?şimdi"dir ve şimdi sahip olduğumuz tek şey zamandır. Çağımızın en kıymetli mantrası ?ayakta kalmak"tır. Bu gezegendeki en yüksek, en etkili enerji, sözdür. Hiçbir şey sözün ötesinde olamaz, olmamıştır ve olmayacaktır. Bu nedenle sözün gücünü bilinçli bir şekilde idrak etmeliyiz. Sözün gücünü idrak ettiğimizde ve sözün ardında durması için tüm zihnimizi harekete geçirdiğimizde tüm dünyayı bizim için yaratabilecek olan sözü yaratırız.
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 74 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2